Basit tabirle tanımlanacak olursa eşlerden birinin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranarak eşini aldatmasıdır. Evli olan eşlerin birbirlerine sadakat borcu bulunmaktadır. Kocanın karısından başka bir kadınla ya da kadının kocasından başka bir erkekle cinsel ilişkiye girmesidir.
Eşinden gizli olarak bir başkasıyla mesajlaşması, sohbet etmesi ya da flört konuşma ve tavırlarda bulunması değil, güven kırıcı hareketlerde bulunduğunu gösterecektir. İki eylem arasındaki farkı iyi bilmek ve kanunda belirtilen boşanma sebeplerinden hangisi ile dava açılması gerektiğini ayırt etmek gerekmektedir. Cinsel ilişkiye girme şartı bulunmaktadır, sadakat yükümlülüğünün ihlalini içermektedir. Boşanmanın özel sebepleri arasında olan ve kusura dayalı olan bir boşanma sebebidir.
Dava çekişmeli boşanma olarak görülmektedir. Öğrenen eş, çekişmeli boşanma ile boşanmak zorunda değildir. Taraflar boşanma ve boşanmanın unsurları konusunda anlaştıkları takdirde anlaşmalı boşanma yolu ile boşanabilir.
Dava açılmadan önce belli başlı hazırlıklar yapılmalı, bir vekilden destek alınmalıdır. Sadece aldatmaya dayanarak bir dava dilekçesi hazırlanabileceği gibi evliliği sarsan diğer boşanma sebepleri de eklenebilir.
Eşlerin arasında öncelikle geçerli bir evlilik ilişkisinin bulunması gerekmektedir. Daha doğru deyişle, eşler arasında resmi bir evlilik olması şarttır. Örneğin ayrı yaşayan fakat halen evli olan çiftlerin sadakat yükümlülüğü devam ettiğinden başka birisiyle ilişkide bulunması boşanma sebebine neden olur.
Ayrıca boşanma sürecinde olan ancak boşanma davası henüz karara varmamış ise taraflar resmi olarak evli olduklarından sadakat yükümlülüğüne aykırı davranmamaları gerekmektedir. Boşanma kararı verilmiş; ancak karar temyiz aşamasında ise eşlerin sadakat yükümlülüğü devam etmektedir. Aynı durum, ayrılık davası ile taraflar adına ayrılık kararı verilmesi halinde de geçerlidir.
Anlaşmalı boşanma davasında olduğu gibi tek celse ile sona ermemektedir. Süresi, delillerin niteliği ve delillerin sayısına bağlıdır. Tanıklar delil olabilir. Kaç tanığın davaya gelip dinleneceği ve mahkemenin bir duruşmada en fazla kaç tanık dinleyeceği dahi duruşma sayısını etkilemektedir. Bunun yanında mahkemenin otel kayıtları davaya konu ise ilgili yerlere müzekkere yazması söz konusu olabilir.
Mahkeme, ilgili yerlere yazmış olduğu müzekkerenin cevabını bekleyebilir. Davanın uzaması ve sürüncemesi delillerin toplanılmasına bağlıdır. Genellikle 1 ila 1,5 yıl sürmektedir.
Davalarda ispat çok önemlidir. Ancak aldatma fiili gizli gerçekleştirildiğinden kanıtlanması da bir hayli zordur. Bu nedenle mahkemeye doğrudan olmasa da dolaylı yoldan ispat edilebilen deliller sunulabilir. Bir önemli husus da deliller ‘hukuka uygun’ şekilde elde edilen deliller olmalıdır, hukuka uygun olmayan deliller mahkeme önünde ispat aracı olarak kullanılamaz. Bu sebeple davayı açmadan önce sunulacak olan delilleri bir vekilin incelemesinden geçmesi gerekmektedir. Dosyaya sunulan delillerin boşanma davasında delil niteliği taşıması ve karşı tarafın kusurunu ispatlaması gerekmektedir.
Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar vb. belgeler, hukuka aykırı olarak elde edilmemesi koşuluyla mahkemeye karşı tarafın kusurunu ispatlamak maksatlı kullanılabilir.
Eşinin kendisini aldattığından şüphelenen kişi, dedektif aracılığıyla delil elde etmek için özel bir dedektifle anlaşma sağlamaktadır. Eş takibi ve özel dedektif aracılığıyla delillerin elde edilmesi hukuka uygun olmayabilecektir. Şöyle ki; başka birisiyle bir ilişkisinin olup olmadığına ilişkin yakın takibe alınacak, evine veya işine giderken fotoğraflar çekilecek, takip amacıyla kamera kaydı alınacaktır.
Dedektif aracılığıyla elde edilen ve özel hayatın gizliliğini ihlal edilen deliller hukuka uygun delil niteliği taşımamaktadır. Kişinin mahremiyeti delil üretmek amacıyla ihlal edilecek, başkalarıyla paylaşmadığı hayatı ve bilmesini istemediği özel hayatın gizliliğini ihlal eden deliller sunulacaktır. Kişinin açık, kalabalık bir alanda fotoğrafının çekilmesi, görüntü veya sesinin kaydedilmesi her daim hukuka uygun değildir. Bu nedenle mahkeme dedektif aracılığıyla elde edilen delilleri hükme esas almayacaktır.
Eşinin kendisini aldatıp aldatmadığını ve telefonda kimlerle konuştuğunu öğrenmek için telefonuna casus programını indirmektedir. Casus programı ile WhatsApp yazışmaları, SMS mesajları, konumunun nerede olduğu, telefonda kimleri aradığı, Instagram fotoğraf paylaşımı ve mesajlaşmalarını görmek, Facebook Messenger mesajları ve aramada ne konuşulduğundan haberdar olmak için program indirilmektedir. Söz konusu programlarda eş, aldatıldığını öğrenmesi halinde elde etmiş olduğu delilleri de davaya sunacaktır. Telefonlara yüklenen casus programları ile kişisel veriler hukuka aykırı olarak elde edilmiş olacaktır. Mahkeme hukuka aykırı olarak elde edilen delilleri hükme esas almayacaktır.
Gizli olarak elde edilen görüntülerin mahkemeye sunulması halinde hakim hukuka aykırı elde edilen delil olduğundan hükme esas almayacaktır. Kamera görüntüleri kişiden habersiz olarak çekilmiş, aleni olmayan bir yerde hukuka aykırı olarak elde edilmiş ise delil niteliği taşımaz. Görüntüleri alınan eş kamera kayıtları sunan eş adına özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçu işlediği iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulunabilir. Hukuka uygun olarak görüntü elde edinilmesi ancak ilgilinin rızası ve bilincinde olması, ayrıca çekim yapılmasına izin verilmesi halinde olacaktır.
Boşanma davalarında sürekli gelişmeler olduğundan veya başka bir boşanma sebebini sonradan öğrenme durumları çok sık olduğundan yeni iddia ve yeni delil sunulması çok sık karşılanmaktadır. Ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu boşanma davasına ilişkin kararlar vererek yeni delil sunumuna ilişkin nokta koymuştur. Davalı cevap dilekçesi sunmamış ise (dava dilekçesine yasal süre içerisinde cevap dilekçesi vermemiş ise) delil sunulamayacağı belirtilmiştir. Diğer karar ise mahkemenin ve kanunun belirtmiş olduğu yasal süre içerisinde delilleri sunmayan kişinin sonradan delil sunmasının mümkün olmadığını belirtmiştir.
Adil yargılanma hakkı gereği davaların tarafları mağdur etmemesi amacıyla makul sürede bitirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle birçok düzenleme getirilmiş, bu amaçla delilleri bildirmek için kesin bir süre öngörülmüştür. Böylelikle her yeni delil elde edindiğini iddia eden davanın her aşamasında delil sunması davanın kısa sürede sona ermesini önleyecektir. Delillerin sunulması için mahkeme taraflara kesin süre vermektedir. Ön inceleme duruşmasından itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde deliller sunulabilecektir.
Velayet hakkını her iki taraf da talep ediyor ise çocuğun üstün yararı adına çocuk idrak yaşında olması halinde mahkeme bir uzman aracılığıyla çocuğun velayete ilişkin beyanını alacaktır. Bunun yanında evlilik birliğindeki uyuşmazlığa ilişkin eşlerden birisi çocuğu tanık olarak gösterebilir. Çocuğu tanık göstermesi halinde hakim, gerekli görür ise müşterek çocuğun tanıklığına başvurabilecektir. Müşterek çocuk, tarafların yakın hısmı olduğundan kanunen tanıklıktan çekilme hakkı bulunmaktadır, hakim beyanını almadan önce çekilme hakkı olduğunu hatırlatarak beyanda bulunmak isteyip istemediği sorulacak, beyanda bulunmak istiyor ise beyanı alınacaktır.
Çocuk davaya konu olan olaylarda gördüğü veya duyduğu, birebir şahit olduğu konuları hakimin sorusu üzerine cevaplandıracaktır. Kanaatimce çocukların anne ve babasının boşanma dosyasında tanıklıkta bulunması psikolojik travmaya neden olma riski bulunmaktadır. Çocukların evliliğin bitimine neden olan olaylarda duruşmada beyanda bulunması, hakim karşısına çıkması psikolojik sağlığını olumsuz etkileyebilir.
Evlilik sözleşmesinde taraflar yalnızca hangi mal paylaşımı rejimini tercih ettiğini belirttiğine dair sözleşme gerçekleştirebilecektir. Geleceğe dönük olarak aldatmaya ilişkin mal rejimi koşulu konulması geçerli olmayacaktır. Yasal mal rejimi, edinilmiş mallara katılım rejimidir. Edinilmiş mallara katılım rejiminde, evlilik birliği içerisinde elde edilen mallarda her iki eşin yarı yarıya hakkı bulunmaktadır. Ancak evlilik sözleşmesinde edinilmiş mallara katılma rejimi dışında başka bir mal rejimini tercih ettiği belirtilmektedir. Herhangi bir koşula bağlanamaz, yalnızca sözleşmede kanunda belirtilen mal rejimlerinden birisini tercih ettiklerini kabul eden bir sözleşme düzenleyebileceklerdir.
Boşanma davasında üç tür nafaka vardır; tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası.
Yoksulluk nafakası, kusurlu olmayan tarafa ödenen nafaka olduğundan aldatan eşin aldattığının ispatı halinde aldatan eşe yoksulluk nafakası ödenmesine hükmedilmez.
Ancak tedbir nafakası, boşanma sürecinde maddi sıkıntıya düşecek olan tarafa ödenmektedir. Dava sürecinde aldattığı iddia ediliyor ancak kanıtlanamamış ise tedbir nafakası aldattığı iddia edilen eşe ödenebilir. Boşanma davası sonucunda aldatan eşin aldatıldığı ispat edilmiş ise tedbir nafakası yoksulluk nafakasına dönüşmez.
İştirak nafakası, müşterek çocuklar adına ödenmektedir. Dava süreci boyunca çocuklara ödenen tedbir nafakası, dava sonucunda iştirak nafakasına dönüşebilmektedir. Dava sonucunda çocuklara ödenecek olan iştirak nafakasının boşanma davasına konu olan aldatma eylemi ile bir ilgisi olmamaktadır.
Boşanma davasında her iki taraf müşterek çocuğun velayetini talep ediyor, bu konuda uzlaşamıyor ise velayetin kime verileceği merak edilen konulardandır. Nitekim bu tür davalarda, aldatan kadın ya da erkeğe çocuğun velayetinin verilip verilmeyeceği genellikle en çok sorulan sorulardan birisidir.
Mahkeme, çocukların velayeti konusunda çocuğun menfaatini, yararını gözeterek karar vermektedir. Taraflardan hangisinin eşini aldattığına, evlilikte hangi tarafın tam kusurlu olduğun bakılmaksızın çocuğun menfaatine göre velayet kararı vermektedir. Aldatan eşe çocuğun velayeti bırakılmaz kanısı yanlış olup, mahkeme çocuğun menfaatine göre velayeti anneye ya da babaya vermektedir.
Kusurlu olan eşten, evlilik birliğinde kusurlu olduğu ve kusuru nedeniyle kendisine verdiği zarardan ötürü maddi ve manevi tazminat talep etmektedir. Mahkeme, aldatan eşin, eşine aldatma ve genel boşanma sebeplerinden ötürü vermiş olduğu zarar miktarı kadar maddi tazminat ödenmesine hükmedilir. Maddi tazminatta önemli olan kusurlu olan eşin, eşine ne kadar zarar verdiğidir. Maddi tazminat miktarı zarar ile eş değerdedir.
Manevi tazminatta ise belli bir miktar belirlenememektedir. Aldatan eşin, eşine verdiği manen zarar, ruhsal çöküntü ve psikolojik sarsıntıya eş değer bir manevi tazminat belirlemektedir. Aldatma nedeniyle psikolojik çöküntüye uğrayan eşin manevi olarak tatmin edebilecek bir tazminat verilecektir.
Maddi ve manevi tazminatta, zararın karşılığı yanında tarafların ekonomik ve sosyal durumları da dikkate alınacaktır. Zararın karşılığı olarak verilecek olan tazminat miktarı, tazminat ödeyecek olan kişinin ekonomik ve sosyal durumuna da bağlı bir sonuç doğuracaktır.
Dava açma hakkını doğrudan ortadan kaldıran durum ise aftır. Aldatan eşi affettiğini sözlü, yazılı ya da örtülü (üstü kapalı) bir şekilde dile getirebilir. Ancak boşanma davası açılmadan evvel eşler aynı evde yaşıyor ise bu durum affa girmemektedir. Boşanma davası açılmadan eşini affetmiş ve yine de boşanma davasını açar ise aldatan eş, eşi tarafından dava öncesinde affedildiğini öne sürerek davanın reddini talep edebilir.
Diyelim ki; aldatılan eş boşanma davası açtıktan sonra eşini affettiğine dair mesaj yollamış, eşinin özrünü kabul etmiş ya da evliliklerine son bir şans vermek son şans vermek amacıyla tatile gitmişler ise bu durum yine “af” tır. Aldatan eşi affettiğine dair sözlü olarak dile getirmemiş olsa dahi evli gibi hareket eder ve fiiliyatta affettiğini gösterir biçimde hareket ederse eşini affetmiştir. Böyle bir durumda davanın seyri değişir ve hakim karar verirken af unsurunu hükme esas almaktadır.
Vekil Gerekir Mi?
Kişi davayı kendisi açabilmektedir, vekil zorunluluğu bulunmamaktadır. Dava açan kişi Türk Medeni Kanunu’nda belirtilen boşanma nedenlerinden birine dayandırdığı dava dilekçesini hukuka uygun olarak hazırlamalıdır. İleri sürdüğü iddiaları dilekçesinde sıralandırarak belirtmeli ve delillerini dilekçe ekinde sunmalıdır. Bunun yanında davayı açan kimse duruşmalarda hazır bulunmalı ve dosyasını sürekli takip etmelidir.
Delilleri hukuka uygun ve süresinde sunmalıdır, sunmadığı takdirde mahkeme delilleri hükme esas almayacaktır. Duruşmaya girmemesi halinde dava düşme kararı verecektir. Hukuki bilgi ve tecrübe olmadan, haklarının ne olduğunu bilmeden, dava açma ve devamı adına usulü bilmeden dava açılması halinde İleride hukuki kayıpların meydana gelmemesi ve kanuna uygun dilekçeler sunularak mahkeme sürecini uygun bir şekilde sürdürmek amacıyla bir uzmandan hizmet alınmalıdır.
İSTANBUL ( ). AİLE MAHKEMESİNE
DAVACI: Ad- Soyad (T.C Kimlik Numara)
Adres
VEKİLİ: Av. Ad-Soyad
Adres
DAVALI: Ad-Soyad (T.C Kimlik Numara)
Adres
KONU: Zina nedeniyle boşanma, maddi ve manevi tazminat, iştirak nafakası talepli dava dilekçemizdir.
AÇIKLAMALAR:
1-) Taraflar …/…/… tarihinde evlenmiş olup bu evliliklerinden iki müşterek çocukları bulunmaktadır. Müşterek çocuklardan biri 2007 doğumlu olup diğeri 2012 doğumludur. Davacının mesleği doktor olup aylık geliri … TL’dir, davalının mesleği ise muhasebeci olup aylık geliri … TL’dir.
2-) Tarafların evliliği davalının tam kusurlu olması nedeniyle sarsılmış, evlilik taraflar için çekilmez bir hal almıştır. Davalının, davacı müvekkili aylardır aldattığını ve başka birisiyle ilişkisi olduğunu öğrenmiştir. Davalı, müvekkile her ay iş gezisi olduğundan bahisle günlerce eve gelmemiş, eve gelmediği müddette davacı ile çocukları hiç aramamıştır.
3-) Davacı, eşinin kendisini aldattığından şüphelenmiş ancak uzun bir süre bu durumdan emin olamamıştır. Üstelik davacının arkadaşları davalıyı başka bir kadınla gördüğünü defalarca anlatmışlardır. Ancak müvekkil, eşini günlerce takip etmiş ve eşinin kendisini aldattığını gözleri ile görmüştür.
Davalının ilişkisi olduğu kadın ile Antalya’da otelde kaldığını da öğrenen davacı, otele ilişkin bilgilerini davalının kredi kartı ekstrelerinde görmüştür.
4-) Davalının, davacıyı aldattığı mahkemeye sunulan ve toplanılacak olan delillerle sabitlenecektir. Bütün bu nedenlerle davalının zina eylemi nedeniyle tarafların boşanmasına, kusurlu olan davalı eşin … TL maddi, … TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmekteyiz.
HUKUKİ DELİLLER: Tanık, otel kayıtları, fotoğraf, mesaj dökümanları ve ilgili yasal her türlü delil.
HUKUKİ SEBEPLER: HMK, TMK ve ilgili yasal mevzuat.
SONUÇ ve TALEP: Yukarıda açıklananlar gereği,
1-) Tarafların zina nedeniyle boşanmalarına,
2-) Davalı eşin kusuru nedeniyle … TL maddi, … TL manevi tazminat ödenmesine,
3-) Tarafların müşterek çocuklarının velayetinin davacı anneye bırakılmasına,
4-) Müşterek çocuklar lehine …’er TL iştirak nafakası ödenmesine,
5-) Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafın ödenmesi yönünde karar verilmesini saygılarımızla talep ederiz.
Davacı Vekili
Av. Ad Soyad
İmza
Zina (Aldatma) nedeniyle boşanma davalarında, Yargıtay kararları önemli bir mevzudur. Yargıtay kararları, açmış olacağınız dava için önemlidir.
Yargıtay ilgili kararında kararında zina sebebine dayanılarak açılan boşanmada hak düşürücü süre ile ilgili bir karar verilmiştir. Yargıtay ilgili kararında, zina davasının 6 aylık hak düşürücü süresi içerisinde açılmadığı iddiasıyla reddi istenilmiştir. Ancak Yargıtay, vermiş olduğu kararda
“Davacı-karşı davalı erkeğin uzun süreden beri bir başka kadınla birlikte yaşadığı, aynı kadınla ilişkisinin halen devam ettiği yapılan soruşturma ve dinlenen tanık beyanlarından anlaşılmaktadır. Zina eylemi devam ettiğine göre, hak düşürücü süre geçmiş sayılmaz. Toplanan delillerden, davacı-karşı davalı erkeğin zinasının temadi ettiği anlaşılmaktadır. O halde, kadının davasının da kabulü gerekirken reddi doğru olmamıştır.” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2016/9952 E. 2018/1484 K. Sayılı)
Yargıtay ilgili kararında, davacı olan kadının açmış olduğu boşanmada feragati sonrasında davalı kocanın başka birisi ile düğün yaparak evlenmesini zina saymıştır.
“Davacı tanıklarının beyanlarından, davacı kadının daha önce açtığı davadan feragatinden sonra davalı kocanın bir başka kadınla düğün yaparak evlendiği ve onunla birlikte yaşadığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 161. madde koşulları oluşmuştur. Davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddi bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2005/832 E. 2015/2668 K. Sayılı)
Yargıtay ilgili kararında, zina eylemine sübut olmayan bir fiili tanımlamıştır. Kadının iş yerinde çalışan başka bir erkekle telefonla görüşmesi, mesajlaşması, aynı arabaya binmesini zina olarak kabul etmemiştir.
“Aynı işyerinde çalışan bir başka erkekle telefonla görüşme, mesaj gönderme ve bu kişinin arabasına binmiş olma, zinaya delalet eden davranışlar niteliğinde değildir. Zina sübut bulmamıştır. Açıklanan nedenle davalı-davacının zina sebebine dayanan boşanma davasının reddi gerekirken yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.” olarak belirtilmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2008/20278 E. 2010/1423 K. Sayılı)
Davacı, zina ve evlilik birliğinin sarsılması nedenlerine dayanarak boşanma davası açmış, yerel mahkeme, taraflar arasında görülen boşanma davasında evlilik birliğinin sarsılmasını kabulüne zinanın ise reddine karar vermiştir. Yerel mahkemenin vermiş olduğu karar Yargıtay tarafından bozulmuştur.
Yargıtay kararı bozma gerekçesinde, zina sebebine dayanarak açılan boşanmaya karar verilmesi için eşin üçüncü bir karşı cins ile cinsel ilişkiye girmesinin kanıtlanması gerektiğini belirtmiştir. Yapılan soruşturma ve mahkemece toplanılan delillerden davalı olan erkeğin başka bir kadınla birden fazla farklı otellerde tatil yapması ve o kadınla aynı odada birlikte kalması, aynı oda içerisinde müstehcen fotoğraflar çekilmesini zina eylemi olarak kabul etmiştir. Bu nedenle davacının zina eylemine dayanarak boşanma talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesini doğru bulmamıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/24076 Esas, 2018/10959 Karar)
Taraflar arasında karşılıklı boşanma davası görülmektedir. Davalı-karşı davacı kadın zina, pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış ve evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanma davası açılmıştır. Mahkeme tarafların boşanmalarına karar vermiştir.
Yargıtay, dosya incelemesinde tanık beyanları ve davacı-karşı davalı erkeğin dava dışı olan üçüncü kadın ile birlikte tatile gittikleri, sosyal ortamlarda eşi olarak tanıttığı anlaşılmıştır. Bu nedenle kadının açmış olduğu zina nedenine dayalı olarak boşanma davasının ispatlandığının kabulü gerekmektedir. Davalı-karşı davacı kadının ispatlamış olduğu iddiasına binaen davanın reddine kararı verilmesi doğru görülmemiştir. Yargıtay, bu gerekçe ile mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/23982 Esas, 2018/10867)
Davalı-davacı kadın tarafından zina sebebine dayanarak boşanma davası, davacı-karşı davalı erkek ise fiili ayrılık sebebine dayanarak boşanma davası açmıştır. Mahkeme, davalı-davacı kadının açmış olduğu boşanma davasının reddine kararı vermiştir. Mahkeme ret gerekçesi olarak zina eyleminin öğrenilmesinden itibaren hak düşürücü süre olan altı aylık sürenin geçmesi olarak belirtmiştir.
Yargıtay, dosya incelemesinde, tanık beyanlarından zina eyleminin devam ettiği, aynı kadınla ilişkisinin de devam ettiği ve kadından ortak çocuk olduğu anlaşılmıştır. Zina eylemi devam ettiğine göre, hak düşürücü sürenin de geçtiği söylenemeyecektir. Bu nedenle mahkemenin ret kararı hukuka ve usule uygun değildir. Ancak davacı-davalı erkeğin fiili ayrılık hukuki sebebine dayanan boşanma davası ile davalı-davacı kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı olarak verilen boşanma kararı kesinleşmiş olduğundan zina nedenine dayalı olan dava konusuz kalmıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/24121 Esas, 2018/10320 Karar)
Davayı açan kişi, iddiasını ispatlamalıdır. Bu nedenle dilekçesini titizlikle hazırlamalı, dilekçesini dikkatlice yazmalıdır. Dilekçe tam yazılmalı, iddiasını ispatlayacak delilleri tam olarak belirtilmelidir. Dilekçede iddialar eksiksiz anlatılmalı, iddiaları ispatlayacak deliller de dilekçeye eklenmelidir.
Davanın ne kadar süreceğine dair kesin bir süre belirtilemez. Davanın süreci mahkemenin dosya yoğunluğu, delillerin toplanması, adli tatil gibi birçok nedenle uzayabilmektedir. Genellikle 1,5-2 yıl sürmektedir.
Çocuğun velayetine ilişkin kararın verilmesinde yaş, okul, eğitim gibi her durum değerlendirerek verilmektedir. Çocuğun bakım ve gözetimi hangi ebeveyn tarafından daha iyi gözetilecekse velayet o ebeveyne verilir. Ancak çocuğun anne bakımına muhtaç yaşta olması halinde velayet anneye verilmektedir.
Davacı iddiasını ispatlamasında mutlaka hukuka uygun deliller ile ispatlamalıdır. Davacı, hukuka uygun her delil ile aldatıldığını ispatlayabilecektir. Otel kaydı, tanık, mesaj kayıtları, telefon kayıtları gibi her türlü delille kanıtlanabilecektir.
Evliliğin bitiminde aldatan kişinin kusurlu bulunması halinde aldatılan diğer eşe vermiş olduğu zararının karşılığında tazminat ödemesine hükmedilmektedir. Mahkeme tarafından tazminat hükmü kesinleştikten sonra borçlu ödeme yapmıyor ise icra takibi başlatılmalıdır.
Öncelikle boşanma davası açabilmek için tarafların resmi nikahlı olması gerekmektedir. Ayrıca eşin üçüncü bir kişi ile cinsel münasebeti bulunması gerekmektedir.
Kişi, kendisinin aldatıldığını öğrenmesinden itibaren 6 ay içerisinde açması gerekir.
Duygusal aldatma tartışılan bir konudur ve genel düşünce fiziki olarak aldatma gerçekleştirilmediği vakit eşine ihanet edilmediğidir. Fiziksel bir beraberlik, cinsel birliktelik olmaması boşanmaya neden sunulamayacağı anlamına gelmemektedir. Kişinin başkasıyla samimi bir şekilde mesajlaşması, sevgili gibi konuşması, başka kişilerle chat veya sevgili arama sitelerinde birileriyle samimi sohbetlere girmesi güven kırıcı hareketleri oluşturmaktadır. Eş, eşinin güven kırıcı hareketlerde bulunduğunu iddia ederek genel boşanma sebebini sunarak açtığı boşanma davasında kusur olarak belirtebilir.
Genellikle uygulamada eşin aldatmasına yönelik hareketlerde iş seyahati yatmaktadır. Eşin iş seyahatine çıktığı bahanesiyle 3. bir kişiyle tatile gittiği veya evinde kaldığını öğrenen eş ispatlamakla yükümlüdür. Eşinin bu süreçte 3. kişiyle birlikte olduğuna dair tanık var ise mahkemeye tanığın ismini bildirmelidir. Bunun yanında eş, tatile gitmiş ve otelde kalmış ise otel kayıtları, fotoğraf, mesaj ve seyahat bilgilerine dair dokümanların getirtilmesi için mahkemeye talepte bulunabilecektir.
Eşinin güven kırıcı hareketleri olduğu iddiasında bulunan eş mahkeme aracılığıyla ilgili GSM operatöründen telefon kayıtlarını talep edebilir. Telefon kayıtları ancak mahkeme talebiyle alınabilir. Telefon kayıtlarını kendi imkanlarıyla alan eşin almış olduğu bilgiler hukuka aykırılık teşkil edecektir. Örneğin; kimi aradığı, kimle mesajlaştığına dair bilgi almak için casus programı indiren eş suç işlemiş olacak ve hukuka aykırılık taşıyan delili mahkeme hüküm kurarken dikkate almayacaktır.
Evliliğe engel olmayacak derecede akıl hastalığı olan kimsenin eşini aldatması halinde evlilik birliğinde kusurlu olacaktır.
Eşin eski bir arkadaş, eş veya sevgiliyle ne konuştuğu ve ne kadar sıklıkta konuştuğuna göre güven kırıcı harekette bulunup bulunmadığı tespit edilebilecektir. Eski sevgiliyle sürekli olarak yazışması, konuşması ve duygusal bağ kuracak nitelikte samimi yazışmalar güven kırıcı hareketlere girmektedir. Örneğin; eski sevgili ile karşılaşan eş ayak üstü kısa bir şekilde sohbette bulunmuş ve konuşma orada sonlanarak devamı gelmemiş ise eşin güven kırıcı harekette bulunduğu söylenemeyecektir.
Yalnız eş, eski sevgilisiyle konuşmayı sürdürmüş ve samimiyet kuracak nitelikte konuşarak sevgili veya duygusal bağ niteliğinde gerçekleştirdiği konuşmalar güven kırıcı hareket niteliğindedir. Bunun yanında eski sevgili ile tatile gitmesi, aynı otelde aynı odada kalması halinde zina nedeniyle boşanma davası açılabilecektir. Eski sevgili veya tanıdık olması fark etmeksizin eşin eylemi önemlidir.
Boşanma davası devam ederken eşinin 3. kişiyle duygusal ilişki olduğu iddiasını ispatlayamayan eş, boşanma davası sona erdikten sonra iddia ettiği kişiyle evlenmesi halinde tazminat talepli yeniden dava açamayacaktır. Ayrıca boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren eşlerin birbirlerine olan sadakat yükümlülüğü ortadan kalkacaktır. Boşanma kararının verilmesi sonrasında başka bir kimse ile duygusal bağ kurması ya da evlenmesi diğer eski eşe olan sadakat yükümlülüğü kalmayacağından dava açma hakkını doğurmayacaktır. O halde boşanma ve boşanmaya bağlı unsurlarda ikinci kez karar verilemez denilebilir.
Boşanma davası devam ederken yeni iddia ve yeni delil sunulamaz, sunulması halinde mahkeme hükme esas almayacaktır. Dilekçeler aşamasının tamamlanması sonrasında yapılan ön inceleme duruşmasında taraflara kesin ve yasal süre verilecek, sürenin dolmasından itibaren delil sunulması halinde mahkeme hükme esas almayacaktır.
Ancak her ne kadar süre içerisinde yeni öğrenilen iddiaya ilişkin herhangi bir delil sunulacağı anlamına da gelmemektedir. Dava dilekçesinde ileri sürülmeyen bir iddiaya ilişkin deliller sunulamamaktadır.
Hamile iken diğer eşin aldatıldığını öne sürerek boşanma davası açılabilir. Dava devam ederken yoksulluğa düşecek olması nedeniyle tedbir nafakası, şiddet görme tehlikesi var ise eşi aleyhine uzaklaştırma kararı aldırabilecektir. Bunun yanında çocuğun doğumuyla birlikte iştirak nafakası talebinde de bulunabilecektir. İştirak nafakası, çocuğun bakımı ve sağlığına dair masraflarını içeren değerdir. Dava devam ederken çocuğun doğması halinde anne boşanma davası devam ederken geçici nafaka bağlanması ve çocuk anne bakımına muhtaç bir yaşta olduğundan geçici velayetin kendisine verilmesi yönünde talepte bulunabilecektir.
Bunun yanında eşiyle birlikte yaşadığı ortak konutun kendi üzerine tahsis edilmesi ve diğer eşin evden uzaklaştırılması yönünde talepte bulunabilir. Eş, evlilik birliğinde kusurlu ise kusuru oranında verdiği zararın tazmin edilmesini de isteme hakkı bulunmaktadır.
Yargıtay tarafından verilen kararların büyük bir önemi bulunmaktadır. Yargıtay kararları önem taşımaktadır. Hakim delillerin takdiri sonrasında hüküm kurar iken aynı durum ve olaya ilişkin Yargıtayın yorumu var ise kararını Yargıtayın görüşüne yakın verebilmektedir.
İspat bir hayli zordur, eşinin üçüncü bir kimseyle cinsel ilişkide bulunduğu ve beraberliği iddiasında bulunan kimsenin bu iddiasını kanıtlaması kolay olmayacaktır. Yargıtay kararlarına binaen cinsel beraberlik olduğu kanaatini uyandıran olaylar var ise cinsel beraberliği kanıtlayabilecektir.
Eş, iddiasını ispatlamak amacıyla uçak kayıtlarını, seyahate ilişkin bilgilerinin dosya arasına konması için talepte bulunabilir. Örneğin; eşi iş seyahatine çıktığını belirterek yurt dışına çıkmış, ancak duygusal bağ kurduğu kişiyle yurt dışına çıkmış ise her ikisinin uçuş bilgisi talebini isteyerek kayıtlarını talep edebilecektir. Bunun yanında eşinin iki kişilik bilet aldığı, işyerinin bileti almadığını ve aslında tatile gidildiği ispatlayabilecektir. Talep üzerine mahkeme yerinde gördüğü takdirde ilgili uçuş firmasına bilgileri vermesi adına müzekkere yazabilecektir. Kişinin kendisinin talebi olmadan veya uçuşa dair bilgisi vermeden mahkeme kendiliğinden araştırmaya girmeyecektir.
Mahkeme dava açıldıktan sonra her iki tarafın sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılmasına karar verecektir. Mahkeme, il emniyet müdürlüğüne müzekkere yazarak her iki tarafın sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılması adına sed raporlarının mahkeme dosyasına sunulmasını isteyecektir. İlgili raporlarda kişinin herhangi bir kazancının olup olmadığı, aylık gelirinin ne kadar olduğu, üzerine kayıtlı bir araç veya konut olup olmadığı detaylı olarak yazılacaktır.
Ancak tazminat veya nafaka miktarının takdirinde yanıltmak amacıyla sed raporuna doğru olmayan bilgilerin verilmesi halinde tarafların talebi üzerine gerçek kazancını gösterir belgelerin getirilmesini talep edebilecektir. Bu nedenle eşinin gerçek kazancını göstermek amacıyla kredi kartı harcamalarının ne kadar olduğu, bankasında ne kadar para birikiminin olduğunun bilgisi amacıyla bankaya müzekkere yazılması talep edilecektir. Bunun yanında aldatmanın ortaya çıkarılması amacıyla duygusal bağı olduğu iddia edilen kişi adına yapılan harcamalar (kira, elektrik, su faturası ödeme gibi) ya da otel, uçak biletine dair ödemelerin dokümanla getirilmesi istenebilecektir.
İkrar, diğer tarafın ileri sürdüğü ve aleyhine olan durumları kabul etmesidir. Eşinin aldattığına dair iddiada bulunması üzerine aldattığını kabul etmesi ikrar niteliği taşımaktadır. Boşanma davalarında eşin ikrar etmesi (olayları kabul etmesi) halinde hakim bu ikrar ile bağlı değildir. Hakim söz konusu beyanlarla bağlı değildir. Ancak aldatmaya dair somut ve hukuka uygun delil olması halinde mahkeme aldatmaya ilişkin talebi kabul ederek eşin evliliğin bitiminde kusurlu olduğu yönünde karar verecektir.
Boşanma davasında evliliğin artık çekilmez hale geldiği ve diğer eşin evliliğin bitiminde ağır kusurlu olduğu yönünde iddiası bulunuyor ise diğer tüm kusurlarını öne sürebilecektir. Aldatma yanında darp, sorumlulukları yerine getirmeme, psikolojik şiddet gibi birden fazla neden de ileri sürülebilir. Kanunda tek bir boşanma sebebinin öne sürülmesi diğer boşanma nedenlerinin öne sürülmeyeceği belirtilmemiştir. Elbette boşanma davasında evlilik birliğinin çekilmez hale geldiği, diğer eşin hangi kusurlarına bağlı olarak evliliğin temelden sarsıldığına dair nedenler dilekçede öne sürülebilecektir. Aldatılan eş aynı zamanda eşinden fiziksel şiddet görüyor ise boşanma davasında kusur olarak belirtilmelidir, bunun yanında dava dilekçesine darp raporu gibi deliller de sunulmalıdır.
Eşinin sadakatini ölçmek adına başka bir kimlik ile hesap açarak sohbet ve bağ kurulmaktadır. Eşini kandırmak amacıyla başka bir profil oluşturulmakta ve kendisini beğendirmeye çalışarak delil üretilmektedir. Eşinin o profildeki kadını beğendiğini belirtmesi veya duygusal bağ kuracak nitelikte sözler sarf etmesi halinde eşi bu yazışmaların ekran görüntüsünü almaktadır. Boşanma davasına delil oluşturmak adına yapılan ve güven kırıcı niteliğe sahip olan mesajlar boşanma dosyasına sunulmaktadır. Bu yönde elde edilen delillerin hukuka uygun olup olmadığı tartışmalıdır.
Başka bir fotoğrafa ait kadının fotoğrafını beğenmesi aldatma niteliği taşımayabilir, dosyada aldatmaya ilişkin sunulan her bir delil veya emarenin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Ancak sosyal medya hesapları veya arama motorunda yapmış olduğu aramalar, isim yazması güven kırıcı hareketler niteliğindedir. Sosyal medya hesabından arkadaş olduğu veya herkese açık bir şekilde paylaşılan gönderide bir kadını beğenen kimsenin fotoğrafına beğeni atması aldatma niteliğinin oluşturmayacağı açıktır. Ancak aldattığı öne sürülen kişinin birlikte olduğu iddia edilen kimsenin sürekli olarak fotoğraflarını beğenmesi ve özellikle onun adına samimi şekilde yorumlarda bulunması elbette güven kırıcı hareketler niteliğinde olacaktır.
Bu tarz partner bulmak amacıyla kullanılan uygulamaları aktif olarak kullanan ve buluşmalar gerçekleştiren eş aldatma eylemini gerçekleştirmiş olacaktır. Tinder ve Happn denilen uygulamalar bekar olan kimselerin duygusal bağ kurmak ve tanışmak amacıyla kullandığı uygulamadır. Bu tarz uygulamalarda kişilerin fotoğrafları yayınlanmakta ve fotoğrafını beğendiği kimselere beğeni amacıyla bildiri gönderilmektedir. Bu tarz uygulamaların eş tarafından kullanılması güven kırıcı hareket niteliğindedir, eşine olan sadakatini yerine getirmiyor anlamına gelir. Eşinin bu uygulamayı kullandığını ve bu uygulama üzerinden kişilerle tanıştığı iddiasını ispatlamak amacıyla delil sunulabilir.
HPV virüsü, erkeklerin taşıyıcı olduğu ve cinsel yolla bulaşan bir virüstür. HPV virüsü rahim ağzı kanserine neden olan virüs olarak bilinmektedir. Evlilikte 3. Bir kimseyle cinsel birleşme sonucu eşin HPV virüsü kapması halinde eşine bulaştırması halinde aldatmaya ispat niteliği oluşturup oluşturmadığı tartışmalı bir konudur. Aldatma delili olarak ispatı zor durumlardandır. Kişinin HPV virüsünü eşinden kaptığını ve daha öncesinde böyle bir virüsün olmadığına dair delil sunulması oldukça kanıtlanma açısından zordur.
Yalnızca eğlenceye gidilmesi aldatmaya girmemektedir. Bunun yanında sık görüşme, birden fazla eğlenceye gidilmesi, hayatın olağan akışına ters düşecek bir samimiyet varsa aldatma vardır denilebilir. Eşin işyerinden arkadaşı ile eğlenceye gitmesi ve hayatın olağan akışına aykırı şekilde samimi olması, öpüşmesi veya eğlence yerine el ele girilmesi elbette diğer eşe olan sadakat yükümlülüğünü ihlal etmiş olacaktır. Eş, mutlaka duygusal bağ kuracak nitelikteki hareketleri kanıtlamalı, tanık veya fotoğraf, video gibi deliller sunmalıdır. Herhangi bir arkadaş ile eğlence yerine gidilmesi aldatma olarak mahkemeye sunulamamaktadır.
Bir kimse ile aynı karede fotoğrafta yer alması aldatma niteliği oluşturmamaktadır. Eşinin tanımadığı bir kimse ile fotoğraf çekilmesi aldatıldığı anlamına gelmemektedir. Yabancı olan kişiyle sürekli bir mesaj, duygusal bir bağ veya samimiyet olması halinde güven kırıcı hareket oluşturur. Bunun yanında fotoğraf çekilirken öpüşmesi, duygusal bağ niteliği oluşturacak nitelikte yanak yanağa fotoğraf paylaşması güven kırıcı niteliğinde bir hareket sayılabilir. Ayrıca fotoğraf altına aşk veya duygusal bağ olduğuna dair cümleler sarf edilmesi de aldatma niteliğindedir.
Yalnızca bir öpücük emojisi atılması aldatma eylemine girmemektedir. Mesajlaşmanın detayı çok önemlidir. Bir arkadaşıyla konuşurken sonuna öpücük göndermesi aldatma niteliğinde değildir. Duygusal bağ kuracak nitelikte konuşması, aşk sözcükleri göndermesi, onu özlediğini veya sevdiğini söylemesi güven kırıcı niteliktedir. Ancak bir kimseye normal bir konuşma sonuna kalp veya öpücük gönderilmesi aldatma eylemidir denilemez.
Mesajın içeriği, daha önceden de yazışıp yazışmadığı ve mesajın kime atıldığı önem taşımaktadır. Gece yarısı atılan her mesaj adına aldatma denilemeyecektir. Örneğin; işle ilgili işyerinden bir arkadaşına mesaj göndermesi aldatma niteliğinde değildir. Aşkım, canım, seni seviyorum, seni çok özledim, keşke yanımda olsan gibi mesajlar gönderilmesi saat kaçta olursa olsun aldatma niteliğindedir. Sadece gece yarısı mesaj gönderilmesi aldatma kusurunu oluşturur denilemez.
Çiçeğin neden veya kime gönderildiği, notunda ne yazıldığı ve ne sıklıkla çiçek ya da hediye gönderildiği önem teşkil eder. Bir çiçek gönderme adına aldatma eylemi oluşturdu denilemez. Örneğin; eski bir arkadaşına geçmiş olsun veya yeni işe girmiş olması nedeniyle hayırlı olsun demek amacıyla çiçek gönderilmesi aldatma niteliğinde değildir. Ancak sürekli olarak bir kimseye çiçek gönderilmesi veya çiçek gönderilecek kadar samimi bir bağ olmayan kimseye çiçek gönderilmesi halinde aldatma şüphesi oluşmuş denilebilecektir. Bunun yanında onu çok özlediğini veya kendisini affetmesini, onu sevdiğini söyleyen bir not ile çiçek gönderilmesi aldatma niteliğindedir.