Zimmet Suçu ve Cezası

Zimmet suçu, kamu görevlisine verilmiş olan görev nedeniyle zilyetliği kendisine verilen mal ya da parayı sahiplenmesi veya sahiplenmesini sağlamasıdır. Genel itibariyle kamu görevlisinin görevi nedeniyle mal ya da parayı kendisinin ya da başkasının mal varlığı üzerine geçirmesidir. Zimmet suçu ile korunmak istenen hukuki değer, toplumun devlet organlarına ve devleti temsil eden kamu görevlilerine, memurlarına olan güven duygusunu koruma amacıdır.

Zimmet suçunda fail, yalnızca kamu görevlisi olabilecektir, kanunda düzenlenen özgü suçlardandır. Kamu görevlisi, devlet memurlarıdır. Failin eylemi kamu görevlisi tarafından yapılmamış ise görevi kötüye kullanma suçu oluşturacaktır.

Zimmet suçu Türk Ceza Kanunu’nun Millete ve Devlete Karşı Suçlar Bölümünün Kamu İdaresinin Güvenliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar kapsamında 247. maddesinde düzenlenmiştir:

Görevi nedeniyle zilyedliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçiren kamu görevlisi, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Suçun, zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Zimmet suçunun, malın geçici bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmek üzere işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilebilir.

Zimmet Suçunun Şartları Nelerdir?

Zimmet suçunun oluşması için ilgili kanun maddesinde bazı koşulların bulunması gerektiği belirtmiştir. Emanet edilen her mal ya da paranın zimmetine geçirilmesi ya da başkasının mal varlığına sağlanması ile zimmet suçu işlenmiş sayılmayacaktır. Zimmet suçunu işleyen failin ve zimmet suçundan mağdur olan kişinin özelliği ve fiilin işlenmesi için yapılan eylem adına gerekli şartlar bulunmaktadır.

Suçun Faili Ancak Bir Kamu Görevlisi Olabilir

Zimmet suçunu yalnızca kamu görevi icra eden kişiler işleyebilmektedir. Kamu görevlisi olarak yalnızca devlet memurları değil, kamusal faaliyette bulunan herkes tarafından işlenebilecektir. Kamu görevlisi terimini kullanarak kamu kaynaklarına erişim imkanı olan devlet tüzel kişiliği altında tüm görev alan herkesi suçun kapsamına dahil etmiştir. Bu nedenle sadece memurlar gibi dar bir kesim değil, devleti temsil eden tüm bireyler için bu sorumluluk öngörülmüştür.

Suçun Mağduru Kamu İdaresi Olmalıdır

İşlenen fiil nedeniyle hakkı ihlal edilen kişi bir tüzel kişilik olmasına rağmen kamu idaresidir. Zimmet suçunda mağdurun gerçek bir kişi olması mümkün değildir. Kamu idaresi tarafından devredilen mala gelen zarar nedeniyle mağdur kamu idaresi olacaktır. Kamu idaresine duyulan güven nedeniyle devredilen mal nedeniyle mağdur devlet tüzel kişisi ya da kamu idaresi suçtan zarar gören olacaktır.

Görev Nedeniyle Teslim Edilmiş Olan Bir Mal Gereklidir

Zimmet suçunun konusu, taşınır veya taşınmaz fark etmeksizin her türlü mal olabilecektir. Malın somut veya soyut olması önemli değildir. Örneğin; devlete ait ve görevi nedeniyle kullanımına sunulmuş olan bir yazılımı lisans ücreti ödemeden şahıs bilgisayarında kullanan bir kamu görevlisi devlete ait bir malı kullanmış olur.

Suça konu olan mal adına önemli olan nokta, zimmet suçunun konusunu oluşturan nesnenin kamu görevlisine icra etmiş olduğu görev nedeniyle verilmesi gerektiğidir. Göreviyle ilgisi olmayan bir malın kamu görevlisi tarafından mal varlığına geçirilmesi halinde zimmet suçu işlenmiş sayılmayacaktır.

Diğer bir husus da suça konu olan malın belli bir değerinin de olması gerekmektedir. Örneğin; askeri birliklerde kendiliğinden çıkan otlar ihale yoluyla satılabilmektedir. İzne çıkan bir askerin bahse konu otları nizamiyeden çıkarması halinde zimmet suçu meydana gelebilecekken, hiçbir ekonomik değeri olmayan ağaç dallarını çıkarması ise malın ekonomik değerinin olmaması nedeniyle zimmet suçuna vücut vermeyecektir.

Kamu Görevlisinin Malı Kendisinin ya da Başkasının Üzerine Geçirmesi veya Maliki gibi Kullandırması Gerekir

Suçun oluşması için kamu görevlisine zilyetliğinin devri veya malı koruma ve gözetim gibi yükümlülük yüklenmiş olmasına rağmen kamu görevlisinin bu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçirmesi gerekmektedir. Zimmete geçirilen malın, mal varlığına eklenmesi, tüketilmesi, takas aracı olarak kullanılması, satılması, rehin bırakılması, üçüncü bir kişi tarafından temellük edilmesi gibi durumlar zimmet suçunun varlığı için yeter sayılabilecek eylemlerden bazılarıdır.

Malın taşınır olması halinde, failin hakimiyeti altına girmesi gerekirken malın taşınmaz olması halinde ise gerekli olan tescil işlemlerinin gerçekleştirilmesi gerekir. Ancak kişinin elinde olmayan sebeplerle bu şartların yerine getirilememesi halinde suçun teşebbüs aşamasında kaldığının kabulü gerekir. Örneğin; devlete ait bir otomobilin kamu görevlisi tarafından malvarlığına katılabilmesi için noter kanalıyla gerekli tescil işlemlerinin yapılması gerekir. Bu hal gerçekleşmediği müddetçe, zimmet suçuna vücut veren başkaca bir fiilin bulunmaması halinde zimmet suçu gerçekleşmeyecektir.

Zimmet Suçunun Maddi ve Manevi Unsurları

  • Zimmet suçu, kastla işlenebilen bir suçtur. Fail, bilerek ve isteyerek zilyetliği kendisine devredilen malı bilerek ve isteyerek kendisinin ya da başkasının mal varlığına dahil edebilir. Suçun taksirle ya da bilinçli taksirle işlenmesi mümkün değildir.
  • Failin dalgınlığına ya da tecrübesizliği nedeniyle becerisinin yetmemesi durumlarında zimmetine ya da başkasının zimmetine mal dahil edilmesinde zimmet suçu oluşmayacaktır. Kamu görevlisi olan fail, zimmet suçunu bilerek ve isteyerek suçu işlemiş olmayacaktır. Zimmet suçunda önemli olan durum, mal edinme kastının bulunup bulunmadığı ya da bilerek ve isteyerek yapılıp yapılmadığıdır.
  • Zimmet suçu, yalnızca suçu işleyen kişinin menfaatine değil başka birisinin menfaatine karşı da işlenebilmektedir.
  • Zimmet suçunda mal, mutlaka kamu görevlisinin zilyetliğine bırakılması gereken bir mal olmalıdır. Malın zilyetliği kamu görevlisine devredildiğinde malın kullanım amacına çıkılması, kendi mal varlığına ya da başkasının mal varlığına dahil etmesi gerekmektedir. Ancak kişisel nedenlere dayanmadan malın devredilmesi halinde zimmet suçu oluşturulmayacaktır.
  • Suçu işlemede iştirak, suçun birden fazla kişi tarafından işlenmesi mümkündür. Zimmet suçunda suça iştirak eden, azmettiren veya yardım eden sıfatı ile sorumluluk sahibi olacaktır. Ancak zimmet suçuna iştirak adına bilinç ve irade sahibi olunması gerekmektedir.
  • Zimmet suçu, zimmete geçirme fiilinin gerçekleşmesi halinde suç tamamlanmış olacaktır. Suç nedeniyle zarara uğranmış olmasının bir önemi bulunmamaktadır.

Zimmet Suçunun Cezası Nedir?

Zimmet suçunun en basit haliyle zimmet suçunu işleyen kamu görevlisinin 5 yıldan az olmamak üzere 12 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır. Zimmet suçunun basit halinin cezası, 5 yıl ile 12 yıl arasındadır.

Zimmet suçunun açığa çıkmasını engellemeye yönelik hileli davranışlarla suçun işlenmesi halinde temel olarak verilecek olan ceza (5 yıl ile 12 yıl arasında) yarı oranında artırılacaktır. Düzenlemeye göre ceza, 7,5 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası olarak verilecektir.

Zimmet suçunun yalnızca malın kullanımı amacıyla gerçekleştirilmesinin ardından malın iade edilmesi halinde ise temel ceza üzerinden (5 yıl ile 12 yıl arasında) yarı oranına kadar indirime gidilebilir.

Zimmet suçunun temel hali, nitelikli hali ve indirimli halinde ceza, adli para cezasına çevrilemeyecektir. Zimmet suçunun yaptırımı olarak yalnızca hapis cezası öngörülmüş, adli para cezası seçenek yaptırım olarak öngörülmemiştir. Hapis cezasının adli para cezasına çevrilebilmesi için ise hapis cezasının bir yıl ya da altında olması gerekmektedir. Zimmet suçunun cezasının alt sınırı nedeniyle adli para cezası verilemeyecektir.

Zimmet suçu nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi de mümkün olmayacaktır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi için geçerli olan koşullardan birisi de cezanın iki yıl ya da altında olmasıdır. Zimmet suçunun temel cezasının alt sınırının iki yılı aşkın bir süre olması nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi mümkün olmayacaktır.

Zimmet Suçu Ceza Arttırılmasını Gerektiren Nitelikli Hal

Zimmet suçunun nitelikli hali, Türk Ceza Kanunu’nun 247. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Fail, zimmet suçunun açığa çıkmasını engellemek amacıyla hileli davranışlarla işlenmesi halinde cezada artırım yapılacaktır. Nitelikli zimmet suçu nedeniyle verilecek olan ceza 7,5 ile 18 yıl arasında olacaktır. Nitelikli zimmette, zimmet suçunun açığa çıkmasını önlemek amacıyla hileli davranması yeterli olacaktır. Hileli davranış nedeniyle suçun ortaya çıkmasının gecikmesi ya da zor hale gelmesinin bir önemi bulunmamaktadır.

Zimmet Suçu Ceza Azaltılmasını Gerektiren Hal

Zimmet suçu işleyen kişi adına verilecek cezanın azaltılmasını gerektiren hallerden birisi de Türk Ceza Kanunu’nun 247. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir. Zimmet suçunu işleyen fail, suça konu olan malı geçici olarak kullandıktan sonra iade etmesi halinde faile verilecek olan ceza yarı oranına kadar indirilebilecektir. Fail tarafından malın belli bir süre sonrasında iade edilmesi gerekmektedir. Zimmete konu olan malın geçici olması gerekmektedir. Geçici olan durumun ne kadar süre ile geçici olduğu, ne kadar süreliğine tabi olacağı kanunda belirlenmemiştir. Geçici olma şartına dair herhangi bir kanuni süre bulunmamaktadır.

Zimmet suçuna verilecek olan cezada, suçun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle cezada indirim yapılacaktır. Zimmet suçuna ilişkin malın değerinin azlığı nedeniyle cezada indirim yapılması, Türk Ceza Kanunu’nun 249. maddesinde düzenlenmiştir. Zimmet suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeni ile sanık hakkında verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilecektir. Örneğin; kamu adına bir yapı inşa eden kamu görevlisinin şantiye alanından şahsi kullanımı için birkaç adet vida alması halinde malın değerinin azlığı nedeniyle daha az cezayı gerektiren bir sebepten dolayı hükmedilecek ceza indirimli olarak uygulanacaktır.

Denetim Görevinin İhmali Suretiyle Zimmet Suçu ve Cezası

Türk Ceza Kanunu, zimmet suçuna vücut veren eylem işlenmiş olmasa da zimmet suçunu işlemiş gibi muamelede bulunduğu davranışları da düzenlemiştir. Denetim görevinin ihmali suretiyle zimmet suçu Türk Ceza Kanunu’nun 251. maddesinde düzenlenmiştir.

İlgili madde gereği, zimmet suçunun işlenmesine kasıtlı olarak göz yuman denetim yükümlülüğünden sorumlu olan kamu görevlisinin zimmet suçunun müşterek bir faili olarak sorumlu tutulacaktır. Denetim görevinin ihmal edilmesi ile zimmet suçunun işlenmesine olanak sağlayan kamu görevlisine verilecek olan cezanın alt sınırı üç ay olmak üzere üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.

Zimmet Suçu Şikayet Süresi

Zimmet suçu, şikayete tabi bir suç değildir. Bu nedenle zimmet suçuna ilişkin takip başlatılması için şikayet şartı bulunmamaktadır. Zimmet suçunun mağduru kamu idaresi olduğu için suçun takibi savcılık kanalıyla resen yapılır. Kurum bildirmesi yapılmasa dahi savcılık suçu öğrenir öğrenmez soruşturma başlatabilecektir. Ceza davasının açılmasından sonra kamu idaresi davaya müdahil olabilmek isteyebilecektir. Zimmet suçundan müşteki olan kişi kamu idaresidir.

Zimmet Suçu Görevli Mahkeme

Türk Ceza Kurumunda af, genel ve özel af olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Genel veya özel af kararı, meclisin üye sayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile verebilecektir. Genel af ile kamu davası düşecek ve mahkumiyete dair netice ortadan kalkacaktır. Genel af ile yalnızca bir suça dair tüm hukuki durumun ortadan kaldırılacağı belirtilebilecektir. Örneğin; yalnızca zimmet suçunu işleyen kişiler adına dair af çıkarılabilir.

Özel af ise bir grup insanı etkileyecek ya da bir kişiye özgü olarak düzenlenebilen af türüdür. Ancak özel afta, genel afta olduğu gibi mahkumiyetin sonuçlarını ortadan kaldırmayacak, bazı hak kısıtlamaları devam edecektir.

Zimmet Suçu Affı

Türk Ceza Kurumunda af, genel ve özel af olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Genel veya özel af kararı, meclisin üye sayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile verebilecektir. Genel af ile kamu davası düşecek ve mahkumiyete dair netice ortadan kalkacaktır. Genel af ile yalnızca bir suça dair tüm hukuki durumun ortadan kaldırılacağı belirtilebilecektir. Örneğin; yalnızca zimmet suçunu işleyen kişiler adına dair af çıkarılabilir. Özel af ise bir grup insanı etkileyecek ya da bir kişiye özgü olarak düzenlenebilen af türüdür. Ancak özel afta, genel afta olduğu gibi mahkumiyetin sonuçlarını ortadan kaldırmayacak, bazı hak kısıtlamaları devam edecektir.

Zimmet Suçu ve Etkin Pişmanlık

Etkin pişmanlık, kişinin işlemiş olduğu suçtan kendi iradesiyle pişman olmasıdır. Etkin pişmanlık hükmü her suçta değil, bazı suçlar adına uygulanmaktadır. Zimmet suçunda etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilecektir. Zimmet suçunu işleyen sanık hakkında etkin pişmanlık uygulanması için katılanın onayı bulunması gerekmektedir.

Zimmet suçuna dair etkin pişmanlık hükümleri, Türk Ceza Kanunu’nun 248. maddesinde düzenlenmiştir.

Soruşturma safhası başlamadan önce failin zimmetine geçirdiği malı aynen iade etmesi ya da bir kamu zararı söz konusu olması halinde bu zararı tamamen tazmin etmesi halinde faile verilecek cezada indirim uygulanacaktır. Verilecek olan cezada üçte iki oranında indirim yapılacaktır.

Ancak soruşturma devam ederken kovuşturma aşamasına geçilmeden failin zimmetine geçirdiği malı aynen iade etmesi ya da bir kamu zararı söz konusu olması halinde bu zararı tamamen tazmin etmesi halinde cezanın yarısı düşürülür.

Sanık kovuşturma aşamasında olup hüküm verilmeden etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanması halinde ise verilecek cezanın üçte biri düşürülür.

Zimmet Suçunda Zamanaşımı

Dava zamanaşım süresi 15 yıldır. Zimmet suçunun işlendiği tarihten itibaren zamanaşım süresi on beş yıldır. Bu nedenle suçun işlendiği tarihten itibaren on beş yıl içerisinde dava açılmaz ya da dava açılsa dahi süre içerisinde sonlandırılmaz ise dava düşecektir.

Zimmet Suçuna İştirak

Suça iştirak birden fazla kişinin birlikte suçu işlemesi anlamına gelmektedir. Zimmet suçu ancak kamu görevlisi tarafından işlenebilmektedir. Ancak kamu görevlisini zimmet suçunu işlemek amacıyla araç olarak kullanan kişi fail olarak nitelendirilecektir. Zimmet suçunun birden fazla kişi tarafından işlenmesi halinde, suça iştirak eden kişiler ise ancak suça yardım eden ya da azmettirenler olabilecektir.

Zimmet Suçu Yargıtay Kararları

Askerde Zimmet Suçu İşlenmesi

Dosyaya konu olan somut olayda, … Mekanize Piyade Tümen Komutanlığı … Şube Müdürlüğünde sivil memur olarak görev yapan sanık, kendisine teslim edilen ve askeriye ile ilişiği kesilen kişilere yapılan ödemeyi … Hazinesine iade etmesi gerekirken mal edinmiştir. Dosyada sanık hakkında zincirleme basit zimmet suçundan mahkumiyet kararı verilmiştir. Yerel mahkemenin vermiş olduğu mahkumiyet kararına karşı temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Sanık müdafii temyiz başvurusunda, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak incelenmesi talebinde bulunulmuştur. Yargıtay, duruşma temyiz inceleme talebinin reddine karar vermiştir.

Yargıtay, dosya incelemesinde, sanığın eyleminin Askeri Ceza Kanunu’nun 131. maddesinde düzenlenen suçu oluşturacağı nazara alınmadan hüküm kurulduğu belirtilmiştir. Yargıtay, yerel mahkemenin vermiş olduğu karar Askeri Ceza Kanunu ele alınmadan verildiğini belirtmiştir. Bunun yanında zimmete konu olan değerin azlığı nedeniyle Türk Ceza Kanunu’nun 249. Maddesinin ele alınmaması gözetilmediği belirtilmiştir.

Yargıtay, tüm bu nedenlerle yerel mahkemenin vermiş olduğu hükme karşılık bozma kararı vermiştir. Yargıtay dosyanın esas incelemesine zimmet suçundan zarar gören Hazinenin katılan sıfatı alabileceğini, kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve temyiz başvurusunda bulunması karşısında kamu davasına katılan olarak kabulüne kararı verilmiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2017/163 Esas, 2018/9672 Karar)

Askeri Eşyayı Hususi Menfaatinde Kullanılması

Somut olayda, şüpheli 15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ mensupları (Terör Örgütü) tarafından gerçekleştirilen darbe teşebbüsüne iştirak etmiştir. Dosyada şüpheli hakkında askeri eşyayı hususi menfaatinde kullanması nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşılık itirazın reddi kararı verilmiştir. İtirazın reddine ilişkin kanun yararına bozma isteminde bulunulmuştur.

Şüpheli, darbe teşebbüsüne iştirak etmesi nedeniyle ağır ceza mahkemesinde yargılamasının devam ettiği anlaşılmıştır. Şüpheli darbe girişiminde zimmetinde bulunan sabit dipçikli HK-33 piyade tüfeğini alarak özel menfaatleri için kullanmıştır. Şüphelinin Askeri Ceza Kanunu 130. maddesinde düzenlenen askeri eşyayı özel menfaati için kullanması suçunu işlediği anlaşılmıştır. Şüphelinin Anayasayı ihlal suçunun işlenmesi halinde ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunacağı düzenlenmiştir.

Bu nedene şüphelinin eylemine ilişkin delillerin takdir ve değerlendirilmesinin mahkemece incelenmesi gerektiği gözetilmeden kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşılık itiraz kabul edilmiştir. Yazılı şekilde verilen ret kararı doğru bulunmamıştır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemi yerinde görülerek, sulh ceza hakimliğinin ret kararına karşılık bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2018/7263 Esas, 2018/12923 Karar)

PTT Gişe Memurunun Zimmet Suçu

Olay tarihinde sanıklardan birisi PTT Merkez Müdürlüğünde gişe memuru olarak görev yapmaktadır. Sanık, alıcısı er ve erbaş olan havalelerden bir kısmını çalıştığı gişenin yan tarafında bulunan gişede aynı yerde müdür olarak görev yapan memurun şifresi ile açılmış bilgisayardan şahıslardan birine havale ödemesi yapacağını söylemiştir. Sanık ödeme onayı almış, gerçek alıcılar yerine gün içerisinde havale ve posta çeki işlemi yapan kişilerin kimlik numaralarını almış, havale ödemesini sistemden yaptığına dair dekontları yazdırdıktan sonra sırasına koymuştur. Akabinde gişe hesabını teslim ettikten sonra evrak kaldırılmak üzere kendisine verildiğinde sanık, dekontları yırtıp atmıştır. Sanık hileli davranışlarla zimmetine geçirmiştir. Bu durum soruşturma raporu ve eklerinde bilirkişi raporu, tanık beyanları ile ispatlanmıştır.

Dosyada sanıklar hakkında zincirleme nitelikli zimmet ve denetim görevini ihmal ederek zimmete neden olma suçundan beraat kararı verilmiştir. Ağır ceza mahkemesi tarafından verilen beraat kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Yargıtay, yerel mahkemenin vermiş olduğu hükmü yanılgılı değerlendirme yaptığından bahisle verilen beraat kararını doğru bulmamıştır. Tüm bu nedenlerle Yargıtay, yerel mahkemenin kararına karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2015/3485 Esas, 2019/337 Karar)

PTT Şubesinde Dağıtıcı Olarak Görev Yapan Sanığın Zimmet Suçu İşlemesi

Dosyaya konu olan olayda, suç tarihinde … PTT Şubesinde dağıtıcı olarak görev yapan sanık, 14 gün süren aralıkta olan teslimini yaptığı ve kapıda ödemeli olan kargo gönderilerinin bedellerini tahsil etmiş olmasına rağmen kayıtlara geçmemiştir. Düzenlenen tespit tutanağı esnasında sanığın başka tarih aralıklarında bu bedellerin peyderpey kayıtlara intikali sağlandığı görülmüştür.

Dosyada sanık hakkında zimmet suçundan ağır ceza mahkemesinde yargılama yapılmış ve beraat kararı verilmiştir. Yerel mahkemenin vermiş olduğu hükme karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

Yargıtay, dosya incelemesinde, dairenin yerleşik uygulamalarına göre mal edinme kastına bağlı olarak basit zimmet vasfında olduğu belirtilmiştir. Bunun yanında dosyada bulunan kontrolör raporunda belirtildiği üzere gönderi türüne göre yedi ve on beş günlük bekleme süreleri nazara alınarak ilgili kurumdan işlem yürütme şekli, sanığın tahsil ettiği paraları uhdesinde tutabileceği azami süre hususunda bilgi alınması, ödemeleri tahsil ve kayıtlara intikal etme tarihi gözetilerek zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiği belirtilmiştir. Yargıtay, tüm bu belirtilenler sonrası sanığın hukuki durumunun tayini ve takdirinin gerektiği belirtilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olduğunu eklemiştir. Bütün bu nedenlerle Yargıtay, mahkemenin vermiş olduğu hükme karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2014/10683 Esas, 2018/6334 Karar)

Muhtarın Zimmet Suçu İşlemesi

Somut olayda, köy muhtarı olarak görev yapan sanığın, köy karar defterine üyeler adına sahte imzalar atmış, kararlar alarak resmî belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiası ile hakkında kamu davası açılmıştır. Köy muhtarı olan sanık, savunmasında, köy karar defterini muhasebecisine bıraktığını, imzaların sahte olup olmadığını bilmediğini, kararların imzalatılması işini bu şahsın yaptığını, eylemlerin kendisi tarafından gerçekleştirmediğini belirtmiş ve üzerine atılı suçlamayı kabul etmemiştir. Dosyada sanık hakkında nitelikli zimmet ve kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçlarından yargılama yapılmış ve beraat kararı verilmiştir. Sanık hakkında verilen beraat kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

Yargıtay, dosyanın esasına geçmeden önce usul incelemesinde, dosyada köy derneği tarafından seçilerek köy tüzel kişiliğin temsile yetkili kılınmayan ihtiyar meclisi üyesi olan katılan ile köy halkında olmak dışında bir sıfatı olmayan şikayetçi sanığın eylemi nedeniyle doğrudan doğruya zarar görmediğini belirtmiştir. Bu nedenle kamu davasına katılma haklarının bulunmadığı usulsüz olarak mahkemenin katılma kararı verdiğini belirtmiş, katılan ve şikayetçinin temyiz itirazlarının reddine kararı verilmiştir.

Yargıtay, dosyanın esas incelemesinde, dosya içerisinde bulunan ekspertiz raporunda, üyeler, adları altında bulunan imzaların azaların eli ürünü olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir. Ancak, ilgili raporda, sanığın eli ürünü olup olmadığı hususunda bir inceleme yapılmadığı nazara alınmamıştır. Bu nedenle Yargıtay, mahkemenin sanık tarafından sahte olarak oluşturulan belgelerin asıllarının getirtilerek huzurda incelenmesi, sanığın suç tarihinden önce ve sonraki dönemlere ait imzalarının resmî kurumlardan getirtilip huzurda imza örneği alması ve bunlarla birlikte Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilmesi gerektiğini belirtmiştir. Yargıtay, bilirkişi incelemesinin yapılması sonrasında mahkemenin karar vermesi gerektiğini belirtmiştir. Mahkemenin eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile verilen hükmüne karşılık bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2015/5419 Esas, 2018/9253 Karar)

Köy Muhtarının Köyün Genel Giderinden Elektrik Borcunun Ödenmesi

Dosyaya konu olan somut olayda, suç tarihinde köy muhtarı olarak görev yapan sanık, köy içme suyu pompası için kullanılan elektrik nedeniyle elektrik dağıtım müessesi ile köy tüzel kişiliği arasındaki abonelikten kaynaklanan ve köyün giderlerinden olan elektrik borcunun ödemesi adına alınan paraları elektrik idaresine yatırmamıştır. İçme suyundan yararlanan köy halkından makbuz karşılığında tahsil edilen paraları köy hesap defterine gelir olarak yazmamış ve köy tüzel kişiliğini zarara uğratmıştır. Dosyada sanık hakkında asliye ceza mahkemesinde icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçundan yargılama yapılmış ve beraat kararı verilmiştir. Mahkeme tarafından sanık hakkında verilen beraat kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

Yargıtay, sanığın eylemi zimmet suçunu oluşturabileceğini belirtmiştir. Ancak yerel mahkeme, sanık hakkında görevi kötüye kullanma suçundan yargılama yapmıştır. Yargıtay, eylemin zimmet suçunu oluşturabileceği anlaşıldığından delillerin takdir ve tartışmasının suçtan zarar gören Hazinenin de haber edilmesi, zimmet suçunda görevli olan ağır ceza mahkemesinin görevi kapsamında bulunduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi yerine yargılamaya devam edilmesi doğru bulunmamıştır. Yargıtay, yerel mahkemenin vermiş olduğu hükme karşılık tüm bu gerekçelerle bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2016/5163 Esas, 2018/9146 Karar)

Muhtarın Elektrik Tahakkuk Fişlerini Gider Olarak Göstermesi

Dosyaya konu olan olayda, suç tarihinde muhtar olan sanığın;

  • 488,20 TL’lik ve başka bir tarihte 1.825,00 TL’lik elektrik tahakkuk fişlerini gider olarak kaydetmiş,
  • Başka bir tarihte, köy katibine 200,00 TL ödenmediği halde ödenmiş gibi göstermek,
  • Başka bir tarihte gider olarak yazılan faturayı bir sene sonrasında yeniden gider olarak yazarak köy defterine kaydetmesi,
  • Yaklaşık altı ay dönemlerine ait elektrik faturalarını geç ödeyerek 582,00 TL gecikme zammı ödenmesine sebebiyet vermesi,
  • Gerçeğe aykırı kayıtlar yapması olarak eylemlerde bulunduğu iddia edilmiştir.

Sanık savunmasında, köy katibine 200,00 TL ödemenin yapıldığını, köye ait kayıtların köy katibi tarafından yapıldığından kendisinin bu hususta bilgisi olmadığı, köylülerin elektrik paralarını geç ödemesi nedeniyle elektrik faturalarını geç ödemek zorunda kaldığını faturanın iki kez kaydedilmesi hususunun köy katibi tarafından yapıldığını belirterek üzerin atılı suçlamaları kabul etmemiştir.

Dosyada sanık hakkında basit zimmet, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında beraat kararı verilmiş, beraat kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

Yargıtay, dosya incelemesinde, mahkemenin hükme esas almış olduğu bilirkişi raporunda ise tahakkuk fişlerinin gider olarak kaydına ilişkin iddiaların değerlendirilmesi yönünden ilgili kurumdan söz konusu fişlerin ödenip ödenmediği hususunda alınacak bilgiye göre değerlendirilme yapılması gerektiği belirtilmiştir. Yargıtay, mahkemenin kuruluştan elektrik tahakkuk fişlerine ait ödemelerin yapılıp yapılmadığının sorulması, ticaret yetkilisinin tanık olarak dinlenmesi, Sayıştay emekli uzman denetçilerinden seçilecek yeni bir bilirkişi heyetine tevdi edilerek köyün tüm gider ve gelirlerinin karşılaştırılması gerektiği belirtilmiştir.

Böylelikle dosyaya konu olan köyün elektrik borcunun ödenip ödenemeyeceğinin de incelenmesi gerektiği eklenmiştir. Yargıtay, yerel mahkemenin ayrıntılı ve gerekçeli bilirkişi raporu düzenlenmesi gerektiğini belirtmiştir. Bütün bu nedenlerle mahkemenin vermiş olduğu hükme karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2016/7615 Esas, 2018/9025 Karar)

Bankacılık Kanunu’nda Zimmet

Suç tarihinde bankanın iki şubesinde yetkili yardımcısı olarak çalışan sanık kredi hesaplarına yatırmak üzere almış olduğu paraları almayarak mal edinmiştir. Bunun yanında mudilerin rızası ve bilgisi olmadan bankomat kredi hesapları açarak hesaplarından para çekmiş, diğer mudilerin kredi hesaplarına yatırmıştır. Sanık, mudiden kredi taksiti olarak tediye fişi ile tahsil etmiş, sonrasında aynı gün imza ile onay alınmadan tediye fişini iptal ederek mal edinmiştir. Dosyada sanık hakkında 5411 Sayılı Kanun’a (Bankacılık Kanunu’na) muhalefetten hükümlülük kararı verilmiştir. Katılan Banka vekilinin sanık hakkında emniyeti suistimal suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik temyiz başvurusunda bulunmuştur.

Yargıtay, sanığın gerçekleşen eylemlerinin banka içi rutin bir kontrol ile ortaya çıkabilecek nitelikte olması karşısında basit zimmet suçu oluşturulduğu gözetilmeden mahkemenin karar verdiğini belirtmiştir. Yargıtay, temyiz itirazlarını doğru bularak mahkemenin vermiş olduğu hükme karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2016/8741 Esas, 2018/14832 Karar)

Bankacının Zimmetine Para Geçirmesi

Dosyaya konu olan somut olayda, banka müşterisinin döviz hesabından 3.800 Dolar çekerek Türk Lirasına çevirmiş ve zimmetine geçirdiği iddia edilmiştir. Söz konusu ödeme dekontunda, sanığın imzası dışında bir kişiye ait imza ya da paraf bulunduğu, bu imzanın hesabın açılış kartonundaki yetkili imzası ile aynı olduğu belirtilmiştir. Yargıtay, mahkemenin söz konusu yetkilinin ayrıntılı beyanı alınması gerekirken başka bir banka görevlisinin beyanlarının alınmasını doğru bulmamıştır. Dosyada sanık hakkında 4926 Sayılı Kanun’a muhalefet (Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu) suçundan yargılama yapılmış ve hükümlülük kararı verilmiştir. Mahkemenin vermiş olduğu hükme karşılı temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

Dosya içerisinde sanık, müfettişe vermiş olduğu ifadede, müştekinin şubeye bir yakınının oğlu ile geldiğini ve 18.000 TL’yi nasıl değerlendireceklerini sorması üzerine sanığın hazine bonosu almaları hususunda bilgilendirmede bulunduğunu belirtmiştir. Bunun üzerine müştekinin parasını yatırım hesabına yatırdığını ancak başka birine daha soracağını belirtmiş ve müşteki belki de parayı çekeceğini söylemiştir. Sanığın olaya ilişkin bu yönde beyan verilmesinin üzerine kolluk marifetiyle müştekinin yakınının oğlu olarak belirtilen kişinin o tarihte bankaya gidip gitmediği ve olayla ilgili ayrıntılı beyanının alınması, sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği belirtilmiştir. Tüm bu nedenlerle Yargıtay, mahkemenin vermiş olduğu hükme karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2018/7517 Esas, 2018/12413 Karar)

İcra Memurunun Tahsil Ettiği Paraları Vezneye Yatırmayarak Mal Edinmesi

Somut olayda, suç tarihinde … Vergi Dairesinde icra memuru olarak görev yapan sanık, değişik tarihlerde tahsilat makbuzları ile tahsil etmiş olduğu paraları vezneye yatırmamış, kendisine mal edinmiştir. Tahsilat alındısı, vezne servisine verilmesi gerekirken nüsha ile makbuzun dip koçanının farklı olduğu tespit edilmiştir. Söz konusu durum, tahsildar makbuzunun dip koçanları ile vezneye intikal eden tahsilat bordrolarının karşılaştırılmasıyla daire içerisinde kontrol ve incelemede ortaya çıkmıştır. Dosyada sanık hakkında ağır ceza mahkemesinde yargılama yapılmış ve zimmet suçundan mahkumiyet kararı verilmiştir. Mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

Ortaya çıkan eylemin basit zimmet suçunu oluşturduğu görülmektedir. Ancak basit zimmet suçunun cezasının üst sınırı nedeniyle dava zamanaşım süresi olan 15 yıllık sürenin suç tarihinden itibaren geçmiş olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay, mahkemeye konu olan dosya hakkında sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine kararı vermiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2016/801 Esas, 2018/2651 Karar)

Adliyede Mübaşir ve Kâtibin Zimmet Suçunun İşlenmesi

Somut olayda, suç tarihinde … Adliyesinde mübaşir olan sanık ile katip olarak görev yapan diğer sanıklar hakkında bazı dosyalarda mahkeme kasasından temyiz masrafı olarak yapılan ödemelerden masraf düşülmesi sonrası kalan miktarın mahkeme kasasına yatırılmadığı anlaşılmıştır. Bunun yanında dava dosyasında vekillerden elden alınan masrafların tamamı veya sarf edilen tutarlardan arta kalan kısmı ile posta pulu zimmet defteriyle teslim alınan posta pullarından alınan harcamadan kalan paralar iade edilmemiş, zimmete sebebiyet verildiği iddia edilmiştir. Dosyada yazı işleri müdürü olarak görev yapan sanığın da denetim görevini ihmal etmesi nedeniyle zimmete sebebiyet verdiği iddia edilmiştir.

Sanıklar savunmasında, kendilerine teslim edilen paraları kendilerinin almadığını, arta kalan kısmını ise avukatların diğer dosyalarında bulunan masraflar için harcandığını arta kalan kısmı ise avukata ya da çalışanlarına iade edildiğini belirtmiştir. Sanıklar savunmasına ek olarak seri olarak gelen iş davaları nedeniyle iş yoğunluğunun olduğunu ve bu nedenle toplu giriş ile çıkış yapıldığını belirtmiştir.

Dosyada sanıklar hakkında ağır ceza mahkemesinde yargılama yapılmış ve bir sanık hakkında denetim görevinin ihmal suretiyle zimmete neden olma, diğer sanıklar hakkında ise basit zimmet suçundan yargılama yapılmıştır. Sanıklardan birisi hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan mahkumiyet diğer sanıklar hakkında ise görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyet kararı verilmiştir. Mahkemenin vermiş olduğu mahkûmiyet kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

Yargıtay, dosya incelemesinde, iddianamede belirtilen tüm eylemlerin saptanıp, tahsilat ve reddiyat makbuzlarına göre alınan ve yapılan masrafların belirlenmesi, taraf vekillerinin aynı adliyede başkaca vekillik görevi yaptığı dosyaların araştırılması, masraf varlığı ve miktarın tespiti ile gerekli belgelerin dosya içerisine konulması ve Sayıştay emekli uzman denetçilerinden oluşacak bilirkişi heyetine tevdi edilerek ayrı ayrı değerlendirmenin yapılması gerektiğini belirtmiştir. Yargıtay, mahkemenin yetersiz ve eksik gerekçe ile hüküm kurmuş olmasından kaynaklı olarak bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2014/12009 Esas, 2018/9519 Karar)

Avukatın Zimmet Suçu İşlemesi

Avukat olan sanık, müştekinin alacağının tahsili için icra takibinde bulunmak üzere vekilliğini üstlenmiştir. Aynı tarihte de icra müdürlüğünde müştekinin alacaklı olduğu tanığın da borçlu olduğu 10.500 TL bedel olan senede ilişkin icra takibi başlatmıştır. Sanık olan avukat, borçludan haricen icra dosyasına konu olan borç nedeniyle 8.000 TL tahsil etmiştir. Ancak avukat, tahsil etmiş olduğu paradan mahsup sonucu kalan 2.300 TL’yi müştekiye tahsil edilmeyerek görevi kötüye kullanma suçu işlediği iddia edilmiştir. Sanık savunmasında, müşteki ile borçlunun 8.000 TL’ye anlaştığını ve icra ile dava dosyalarında bulunan vekalet ücreti alacaklarını tahsil ederek mahsupta bulunduğunu belirtmiştir. Ancak müşteki sanığın savunmasını kabul etmemiş, tanık ise müştekiyi tanımadığını, sanığın ise kendisini arayıp davayı kazandım bize 8.000 TL borcun var dediğini eklemiştir.

Dosyada sanık hakkında icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçundan ağır ceza mahkemesinde yargılama yapılmıştır. Sanıklar hakkında ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyet kararı verilmiş, karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

Yargıtay, yerel mahkemenin kararının incelemesinde, sanığın hak ettiği vekalet ücreti miktarı ile hapis hakkı bulunduğuna yönelik savunmasını karşılayacak şekilde, müştekinin dinlenmesi, sanık tarafından kendisine bir ödeme teklif edip edilmediğinin sorulması, sanık ile aralarında yazılı ücret sözleşmesi olup olmadığının, icra ve dava dosyalarının araştırılıp onaylı örneklerinin getirtilmesi ve gerektiğinde bilirkişiye tevdi edilerek rapor aldırılması gerektiği belirtilmiştir. Yargıtay, tüm bu nedenlere dayanarak mahkemenin vermiş olduğu hükümde eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasını doğru bulmamıştır. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2015/1134 Esas, 2018/8332 Karar)

Avukatın İcra Dosyasından Tahsil Ettiği Parayı Kendisine Mal Etmesi

Sanık avukat, icra müdürlüğünde başlatmış olduğu icra takibinde, dosyaya konu olan borcu haricen tahsil etmiş, müvekkili olan alacaklıya vermeyerek uhdesinde tutmuştur.

Dosyada sanık hakkında icrai davranışla görevi kötüye kullanma ve hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan yargılama yapılmış ve icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyet, zimmet suçundan beraat kararı verilmiştir. Ağır ceza mahkemesi tarafından kurulan hükme karşılık olarak temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

Yargıtay, yerel mahkemeye konu olan dosya incelemesinde açılan kamu davasında zimmet suçundan bir dava bulunmadığını ve 01/01/2009 tarihinden önceki eylemlerin avukatların mal edinmesinin zimmet suçu kapsamında değerlendirilemeyeceği belirtilmiştir. Bu nedenle zimmet suçundan dava açılmasına karşın zimmet suçundan beraat kararı verilmesinde Hazineye hükmü temyiz hakkı vermeyeceğini belirtmiştir. Bu nedenle görevi kötüye kullanma ve hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan katılan sıfatını alacak şekilde Hazine doğrudan zarar göremediğinden temyiz isteminin reddine kararını vermiştir.

Yargıtay, sanık hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan verilen beraat kararına karşılık onama kararı vermiş, avukatlık mesleğini yapmasından yasaklanmasına kararına karşılık bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2014/11015 Esas, 2018/7471 Karar)

İLETİŞİME GEÇ
BİZİMLE İLETİŞİME GEÇ