Tutuklu, Hükümlü veya Suç Delillerini Bildirmeme Suçu ve Cezası

Tutuklu, hükümlü veya suç delillerini bildirmeme suçu, Türk Ceza Kanunu’nun Adliyeye Karşı Suçlar bölümünde 284. maddesinde düzenlenmiştir. Tutuklama kararı veya hükümlü olan kişinin veya suça dair delil, eserlerin başkaları tarafından saklandığı yeri bilmesine rağmen yetkili makamlara bildirmemesi halinde suç işlemiş olacaktır.

Tutuklu, Hükümlü veya Suç Delillerini Bildirmeme Suçunun Özellikleri

  • Tutuklama kararı verilen kişi, yargılama aşaması henüz sona ermemiş, yargılaması devam eden kişidir. Ancak hükümlünün almış olduğu ceza kesinleşmiştir. Söz konusu suç her ikisi için de aynı durumda olup hem hükümlü hem de tutuklu olan kişinin yerini bilmesine rağmen yetkili makamlara bildirmesi suç teşkil edecektir.
  • Suç ancak kastla bilerek ve isteyerek suçu işleyebilmektedir. Taksirle tutuklu, hükümlü veya suç delillerini bildirmeme suçu işlenmesi mümkün değildir. Kişi hakkında tutukluluk kararı verildiğini veya hükümlü olduğunu bilip yerini yetkili makamlara kasıtlı olarak bildirmemiş olmaktadır.
  • Suç özgü bir suç değildir, bu nedenle herkes tarafından tutuklu, hükümlü veya suç delillerini bildirmeme suçu işlenebilmektedir. Ayrıca kamu görevlisi tarafından işlenmesi halinde cezada artırım yapılacaktır.

Tutuklu, Hükümlü veya Suç Delillerini Bildirmeme Suçunun Cezası

  • Tutuklu, hükümlü bir kişinin yerini veya suça ilişkin delil ve eserlerin başkası tarafından saklandığı yeri bilmesine rağmen yetkili makamlara bildirmeyen kişi hakkında 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.
  • Adli para cezası, hapis cezasının paraya çevrilmesidir ve 1 yıl veya altında olan hapis cezaları adına verilmektedir. Adli para cezasının ödenmemesi halinde ise ceza yeniden hapis cezasına çevrilebilmektedir. Tutuklu, hükümlü veya su delillerini bildirmeme suçunun cezasının sınırı gereği adli para cezasına hükmedilmesi mümkündür.
  • Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararı, 2 yıl veya altında olan cezalar adına verilmektedir. Hagb kararının verilmesi için sanığın daha önceden kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış olması gerekmekte ve sanık, hagb kararının verilmesini kabul etmelidir. Hagb kararının verilmesi halinde sanık hakkında verilen hüküm açıklanmaz ve denetim süresi içerisinde yasal koşullara uyması gerekmektedir. Yasal koşullara uyulması halinde denetim süresi sonunda sanık adına verilen hüküm hiçbir sonuç doğurmadan sona erecektir. Tutuklu, hükümlü veya suç delillerini bildirmeme suçunun cezai yaptırımı sınırı gereği hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararının verilmesi mümkündür.


Ceza ertelenmesi kararı, kesinleşmiş hapis cezasının ertelenmesidir, 2 yıl veya altında olan hapis cezaları adına verilmektedir. Hükümlü cezasının infazından şartlı olarak vazgeçmektedir. Tutuklu, hükümlü veya suç delillerini bildirmeme suçunun cezai yaptırımı gereği hapis cezasının ertelenmesi kararının verilmesi mümkündür.

Kamu Görevlisinin Tutuklu, Hükümlü veya Suç Delillerini Bildirmeme Suçu İşlemesi

Türk Ceza Kanunu’nun 284. maddesinin 3. fıkrasında kamu görevlisinin tutuklu, hükümlü veya suç delillerini bildirmeme suçunun kamu görevlisi tarafından işlenmesi halinde cezai yaptırım yarı (1/2) oranında artırılacağı belirtilmiştir.

Hangi Kişiler Tutuklu, Hükümlü veya Suç Delillerini Bildirmeme Suçunu İşlediği Zaman Ceza Almayacaktır?

Şahsi cezasızlık, her suç için öngörülmemektedir. Tutuklu, hükümlü veya suç delillerini bildirmeme suçunda şahsi cezasızlık uygulaması olup suçu işleyen kimselerin akrabalık derecesine göre ceza verilmeyeceği Türk Ceza Kanunu’nun 284. maddenin 3. fıkrasında düzenlenmiştir: Tutuklu, hükümlü veya suç delillerini bildirmeme suçunu işleyen kişinin;

  • Üstsoy (anne, baba…),
  • Altsoy (çocuk, torun…),
  • Eş veya
  • Kardeşin işlemesi halinde ceza verilmeyecektir. Görüldüğü üzere ilgili maddenin fıkrasında belirtildiği üzere; tutuklu, hükümlü veya suç delillerini bildirmediği kişinin kanunda belirtilen akrabalık derecesinde yakınlığı bulunuyor ise cezaya hükmedilmeyecektir.

Tutuklu, Hükümlü veya Suç Delillerini Bildirmeme Suçunda Zamanaşımı

Zamanaşım süresi, hukuki bir hakkın süreye tabi olmasıdır. Zamanaşım süresi suçun işlendiği tarihten itibaren başlamaktadır ve tutuklu, hükümlü veya suç delillerini bildirmeme suçunda zamanaşım süresi 8 yıldır.

Tutuklu, Hükümlü veya Suç Delillerini Bildirmeme Suçu Şikayet

Şikayete tabi olan suçlar, kanunda belirtilmiştir. Tutuklu, hükümlü veya suç delillerini bildirmeme suçu şikayete tabi suçlardan değildir. Şikayete tabi suç olmadığından soruşturma savcılık tarafından re’sen (kendiliğinden) başlatılacaktır.

Tutuklu, Hükümlü veya Suç Delillerini Bildirmeme Suçu Uzlaşma

Kanunda uzlaşmaya tabi olan suçlar belirtilmiştir, uzlaşmaya tabi olan suçlarda soruşturma aşamasında savcılık kovuşturma aşamasında ise mahkeme tarafından dosya uzlaşma bürosuna gönderilecektir. Tarafların uzlaşması halinde ise dosyanın yargılama aşaması uzlaşma nedeniyle sona erecektir. Ancak tutuklu, hükümlü veya suç delillerini bildirmeme suçu uzlaşmaya tabi olan suçlar arasında değildir. Bu nedenle uzlaşma hükümleri uygulanmayacaktır.

Tutuklu, Hükümlü veya Suç Delillerini Bildirmeme Suçu Görevli Mahkeme

Tutuklu, hükümlü veya suç delillerini bildirmeme suçunda görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir. Dava, suçun işlendiği yerde görülecektir.

Tutuklu, Hükümlü veya Suç Delillerini Bildirmeme Suçu Yargıtay Kararları

Tutuklu, Hükümlü veya Suç Delillerini Bildirmeme Suçunda Zamanaşımı Dolması

Suça sürüklenen çocuk hakkında asliye ceza mahkemesi tarafından hırsızlık, tutuklu, hükümlü veya suç delillerini bildirmeme suçundan yargılanmıştır. Suça sürüklenen çocuk hakkında mahkumiyet kararı verilmiş, karara karşılık suça sürüklenen çocuk müdafii temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

Yargıtay, dosya incelemesinde suça sürüklenen çocuğun suçu işlediği tarihte 12-15 yaş grubunda olduğu, işlediği suçun kanunda belirtilen cezasının üst sınırına göre 6 yıllık olağanüstü zamanaşım süresi bulunduğunu tespit etmiştir. Suçu işlediği tarih, 31.12.2012 olup inceleme tarihine kadar zamanaşım süresi olan 6 yıl geçmiştir. Bu nedenle suça sürüklenen çocuk müdafinin temyiz itirazları yerinde görülerek zamanaşım nedeniyle düşme yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2019/1485 Esas, 2019/7068 Karar)

Polis Memurunun Kolundan Tutarak Sanığın Kaçmasına Yardımcı Olmak

Sanıklar, olayın olduğu gün sanığın peşinden gitmek isteyen polis memurlarının kollarından tutarak sanığın kaçmasına imkan sağlamıştır. Sanıklar hakkında asliye ceza mahkemesi tarafından 6136 Sayılı Kanun’a aykırılık ve tutuklu, hükümlü veya suç delillerini bildirmeme ve hükümlünün kaçmasına imkan sağlama suçlarından yargılama yapılmıştır. Sanıklar hakkında hükümlülük kararı verilmiş, karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

Yargıtay, dosya incelemesinde, tüm sanıklar hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 294. maddesinin 3. fıkrasında belirtilen kaçmaya imkan sağlama suçu gereğince artırım yapılmaması suretiyle eksik ceza tayin edildiği tespit edilmiştir. Ancak temyiz nedeni olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Bunun yanında sanıklar adına verilen adli para cezasının 5 taksitle ödenmesine karar verilmiş; ancak taksit aralığı gösterilmemiştir. Tüm inceleme sonucunda suçun oluşumu, kabulü, uygulaması, yasal ve yeterli gerekçeye göre temyiz itirazları reddedilmiş ve mahkemenin kararına karşılık onama yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2017/13564 Esas, 2017/10567 Karar)

Avukatın Hükümlü Müvekkilinin Yerini Bildirmemesi

Sanık avukat, 2 yıl 6 ay hapis cezasının infazı adına yakalama kararı çıkarılan failin müdafiliğini üstlenmiştir. Müvekkili Almanya’dan Türkiye’ye giriş yapmış ve bürosunda sanıkla görüştüğünde teslim olmak istediğini ifade etmiş, ancak sanık avukat 5275 Sayılı İnfaz Kanunu’nun yeni yürürlüğe girdiğini ve 75 yaşını dolduran kişilerin cezasını evinde infaz edeceğine dair düzenleme olduğunu belirterek teslim olmaması gerektiğini nasihat etmiştir.

Ayrıca sanık avukat, müvekkili adına yaş düzeltme davası açacağını, bu nedenle teslim olmaması konusunda müvekkili ikna etmiştir. Sanık avukat, davayı önce başka bir ilçede bulunan asliye hukuk mahkemesinde yaş tahsisi talepli açmış, ancak davası reddedilmiştir. Bunun üzerine yaş tahsisi talepli davasını başka bir ilçeden açmış, dava devam ederken müvekkiliyle görüşmüş ve müvekkili ihbar üzerine yakalandığını belirtmiştir. Mahkeme tarafından sanık avukat adına hükümlünün yerini bilmesine rağmen yetkililere bildirmediğinden bahisle hükümlülüğüne karar verilmiştir.

Sanık avukat hakkında tutuklu, hükümlü veya suç delillerini bildirmeme, görevi kötüye kullanma suçlarından yerel mahkeme tarafından yargılama yapılmıştır. Yerel mahkeme tarafından verilen hükme karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

Yargıtay dosya incelemesinde avukat ile müvekkil arasındaki ilişkiyi değerlendirmiş ve avukat ile müvekkil arasındaki sözleşme ilişkisinin temelinin güvene dayanması gerektiğini belirtmiştir. Müvekkil, avukatına güvenmeli ve sırrını saklayacağından emin olmalıdır. Bu duruma ilişkin Avukatlık Kanunu’nun 34. maddesinde avukatın mesleğini saygı ve güven içerisinde davranmakla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Avukatın sır saklama yükümlülüğünün üçüncü kişilere karşı olmasıyla birlikte yetkili makamlara karşılık olduğu da belirtilmiştir. Olaya göre sanık avukatın, müvekkili hakkında yakalama kararı çıkmasına rağmen müvekkilin yerini bildirmemesinin hukuka uygunluk nedeni olarak sayılması gerektiği tespit edilmiştir.

Ancak müvekkilin infaz yönteminin değiştirilmesi amacıyla asliye hukuk mahkemelerinde dava açılması ve haklı nedene dayanmayan gerekçeler sunması kamu zararına neden olmaktadır. TCK madde 284’ün 3. fıkrasında belirtildiği üzere sanık avukatın kamu görevlisi olması nedeniyle cezasında artırım yapılması gerektiği göz ardı edilmiştir. Bu nedenle mahkemenin eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle karar vermesini doğru bulmamıştır, mahkeme kararı hakkında bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2009/19013 Esas, 2011/21017 Karar)

BİZİMLE İLETİŞİME GEÇ