Ticari sır, bankacılık sırrı ve müşterilerin sırrının açıklanması suçunda, iş hayatına ilişkin olarak güvenilirliği sağlamak ve tarafların birbirlerine olan güvenini arttırmaktır. Türk Ceza Kanunu’nun 239. maddesinde düzenlenmiştir:
“Sıfat veya görevi, meslek veya sanatı gereği vakıf olduğu ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeleri yetkisiz kişilere veren veya ifşa eden kişi, şikayet üzerine, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu bilgi veya belgelerin, hukuka aykırı yolla elde eden kişiler tarafından yetkisiz kişilere verilmesi veya ifşa edilmesi halinde de bu fıkraya göre cezaya hükmolunur.
Birinci fıkra hükümleri, fenni keşif ve buluşları veya sınai uygulamaya ilişkin bilgiler hakkında da uygulanır.
Bu sırlar, Türkiye’de oturmayan bir yabancıya veya onun memurlarına açıklandığı takdirde, faile verilecek ceza üçte biri oranında artırılır. Bu halde şikayet koşulu aranmaz.
Cebir veya tehdit kullanarak bir kimseyi bu madde kapsamına giren bilgi veya belgeleri açıklamaya mecbur kılan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Hangi belgelerin ya da hangi bilgilerin ticari, bankacılık ya da müşteri sırrı niteliğinde olduğu önemli bir durumdur. Bu nedenle hangi belge ya da bilgilerin bu suça dahil olduğuna dair bilgiler detaylandırılmıştır:
Ticari sır, bankacılık sırrı ve müşterilerin sırrının açıklanması suçunu işleyen kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasına karar verilir. Ticari sır ve bankacılık sırrı ve müşterilerin sırrının açıklanması suçunun basit halinin yaptırımında hem hapis cezası hem de adli para cezasına hükmedilmiştir. Bu nedenle fail hakkında verilecek olan hapis cezası, adli para cezasına çevrilmeyecektir.
Ticari sır, bankacılık sırrı ve müşterilerin sırrının açıklanması suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi mümkündür. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilebilmesi için fail hakkında verilecek olan hapis cezasının iki yıl ya da altında olması, failin hükmün açıklanmasının geri bırakılma hükmünün uygulanması yönünde onayının olması, sabıkasının olmaması gerekmektedir. Fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde fail, denetim süresi içerisinde yasadaki koşullara uygun davranmalıdır. Denetim süresinin sonunda fail hakkında verilen ceza, hiçbir sonuç doğurmadan sona erecektir.
Ticari sır, bankacılık sırrı ve müşterilerin sırrının açıklanması suçunun temel halinde fail hakkında cezanın ertelenmesi kararı verilebilecektir.
İlgili kanunun üçüncü fıkrasında, ticari sır, bankacılık sırrı ve müşterilerin sırrının açıklanması suçunun nitelikli hali düzenlenmiştir. Bilgi ve belgeler, Türkiye’de oturmayan bir yabancıya veya onun memurlarına açıklandığı takdirde ceza, üçte bir oranında artırılacaktır. Bu durumda soruşturma re’sen yapılır ve takibi şikayete bağlı değildir.
Son olarak dördüncü fıkrada ise cebir ve tehdit kullanılarak suçun işlenmesi hali düzenlenmiştir. Bu halin varlığı durumunda üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Sanıklar, ticari sır, bankacılık sırrı ve müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeleri açıklamak suçundan yargılanmış, yargılanma sonucunda mahkumiyet kararı almıştır. Sanık müdafileri yerel mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Dosyaya konu olan olayda, sanıklar, katılanın yetkilisi olduğu firmanın ticari sır arasında yer alan SGK prim borcuna dair bilgilerin firma bilgisi dışında haksız yere sorgulanmasının yapılması ve rakip firmaya ait firma vekiline iletilmiş olması nedeniyle şikayetçi olmuştur. Katılan rakip firmaya ticari sırrının ifşa edilmesi nedeniyle suç işlediklerini iddia etmiştir. Sanıklar savunmasında Kamu davasında, sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir.
Kurum şifrelerinin iş yoğunluğundan dolayı kurumun diğer çalışanlarının da bildiği, söz konusu belgelerin kurumdaki dosyalarda bulunduğu, kurum amirlerinin bu dosyaları incelemek istediği zaman odacıların götürüp getirdiği belirtilmiştir. Rakip firma ortağı ise herkese açık olan bilgileri kullandığını belirterek itiraz etmiştir.
Yargıtay, söz konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunu, uzlaştırma bürosuna ilişkin düzenlemenin dikkate alınarak, uzlaşma işleminin uygulanarak sanıkların hukuki durumunun tekrardan belirlenmesinde zorunluluk bulunduğunu belirtmiştir.
Diğer bir husus da sanıkların görev yaptığı kurumda, SGK borç dökümlerinin çıkartılması ile ilgili usulün nasıl işlediği, olaya konu edilen belgelerin muhafazasının nasıl olduğu, dosyaların kim tarafından inceleme yetkisi olduğu, firma bilgilerinin kaç kez sorgulandığı, rakip firmaya verilen bilgilerin ticari sır olup olmadığının belirlenmesi yapılması, bu konuda uzman bilirkişilerden rapor alınması gerektiği belirtilmiştir. Mahkeme tarafından eksik inceleme yapılarak karar verildiğinden mahkemenin kararına karşılık bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2015/12952 Esas, 2018/4041 Karar)
Sanık, katılanlara ait holdinge bağlı bir şirkette muhasebeci olarak çalıştığı vakitlerde, katılanların şirketinin mali ve ticari sırları ile başka şirketlerle olan hukuki ihtilaf ve davalarını kendi bilgisayarına kaydetmiştir. İşten ayrıldıktan sonra, sanık, katılanların eski ortağı olup aynı kategoride iş yapan ve artık ticari rekabet bulunan kişiye ele geçirdiği bilgileri haksız çıkar karşılığı vermiştir. Sanık, katılanı arayarak kişisel ve ailevi sırlarını bildiğini, arasız kaldığından 6000 Dolar göndermediği takdirde ailevi ve mali sırlarını açıklayacağını ve eski ortağına bildireceğini tehdit ederek belirtmiştir.
Yerel mahkeme, yargılama sonunda, sanık hakkında ticari sır, bankacılık sırrı, müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçundan, tehdit suçundan, kişisel verilerin kaydedilmesi suçundan beraat almıştır. Katılanlar vekili tarafından söz konusu karara temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, iddianamede yer alan kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun manevi unsurunun gerçek kişiye ait her türlü bilgi olduğundan eyleminin kişisel verilerin kaydedilmesi değil ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması olacaktır. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçundan dava açılsa dahi ticari sır, bankacılık sırrı, müşteri sırrı niteliğindeki bilgilerin açıklanması suçunun cezası daha ağır olduğundan dosyanın Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmesi gerektiğini belirterek görevsizlik kararı vermiştir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2017/12341 Esas, 2018/5844 Karar)
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelendi;
Ticarî sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması ile sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçlarından açılan kamu davasında eylemin bir bütün olarak TCK’nın 239. maddesindeki ticarî sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçunu oluşturduğu kabul edilerek kurulan hükmün katılan vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmakla tebliğnamedeki temyiz isteminin reddini isteyen düşünceye iştirak edilmeyerek sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazlarına hasren inceleme yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Katılan şirket bünyesinde mühendis olarak suç tarihinde çalışan sanık, şirketin ana bilgisayarının güvenlik sistemini devre dışı bırakmış ve uzaktan girerek kendi bilgisayarına veri transferi yapmıştır. Sanık 2490 adet dosyayı şifrelemiş, ZIP formatında harici belleğe kopyalamıştır. Katılan, sanığın yeni işe başladığı firmanın ana bilgisayarına aktardığını iddia etmiştir. Sanık müdafii savunmasında, kopyalandığı iddia edilen bilgilerin ticari sır veya müşteri sırrı olmadığını beyan ederek sanık hakkında atılı suçlamayı kabul etmediğini belirtmiştir. Ancak katılan taraf, söz konusu bilgilerin ticari sır niteliğinde olduğunu belirtmiştir.
Yargıtay, dosya incelemesinde, mahkemenin sanığın dosyaladığı bilgilere ticari sır veya müşteri sırrı olup olmadığı hususunda uzman bilirkişilerden rapor alınması ve rapora göre sanığın hukuki durumunu tayin etmesi gerekirken eksik incelemeye tabi olduğunu belirterek mahkemenin kararını doğru bulmamıştır. Yargıtay, mahkemenin kararına karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2014/7809 Esas, 2017/118 Karar)
Sanık, katılan bankada ticari portföy yönetmeni olarak görevli olduğu tarihlerde, banka müşterisine ait olan müşteri sırrı niteliğindeki bilgileri başka bankada görev yapan eşine elektronik posta yoluyla göndermiştir. Sanık, müşteri bilgisi olarak banka müşterisinin 1.196 mevduat bakiyesi, vade tarihi, faiz oranı bilgilerini içeren listeyi göndermiştir.
Yerel mahkeme, Bankacılık Kanunu’nun 73/3. maddesi delaletiyle 159. maddesinde yazılı tüm suçun unsurlarının oluştuğunu gözetmeden sanık hakkında beraate karar vermiştir. Bunun yanında söz konusu suç, uzlaşmaya tabi olması nedeniyle gerekli hükümler uygulanmadığından katılan vekilinin temyiz itirazları Yargıtay tarafından yerinde görülmüştür. Mahkemenin kararına karşılık bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2013/14327 Esas, 2015/16810 Karar)