Miras bırakanın ölümü sonrasında mirasçılarına geçen malvarlığıdır. Örneğin; banka hesabındaki para, menkul veya gayrimenkuller tereke olup miras bırakanın borçları da tereke niteliğindedir.
Miras bırakan kişinin ölümü sonrasında bırakmış olduğu aktifler ve pasiflerin tespitidir. Aktif denilen mallar; menkul, gayrimenkul, para iken murisin borçları ve masraflarına ise pasif denilmektedir. Miras bırakanın aktifi ve pasifi tespit edildikten sonra pasifler aktiflerden çıkararak denkleştirme işlemi gerçekleştirilecek, denkleştirme sonucunda çıkan değer ise terekeyi oluşturmaktadır.
Delil tespiti niteliğinde mirasbırakanın ölümü sonrasında tüm malvarlığının tespit edilmesi talebiyle açılan bir davadır. Mirasçılar, ölen yakınlarının malvarlığına dair sağlıklı bilgisi olmadığından terekeye ilişkin tam ve net bilgi almak amacıyla tespit adına dava açılmaktadır. Mirasbırakanın herhangi bir hak kaybına uğramaması adına açılması gereken bir davadır.
Mirasbırakanın aktif ve pasifleri (murisin borçları, cenaze giderleri, terekenin mühürlenmesi gibi) tespit edildikten sonra mirasa dair tereke hesaplamasında uzman bilirkişi tarafından rapor düzenlenecektir. Düzenlenen raporda, mirasçıların murisin terekesinin ölüm tarihindeki sürüm değerinden tereke hesabında bulunacaktır.
Tereke tespit davası hukuki yararı olan kimseler tarafından açılabilir, bu nedenle ancak mirasçılar tarafından açılabilecektir.
Davacı tarafından dava dilekçesinde davayı açma nedeni dilekçenin konusunda belirtilerek terekenin tespiti ve resmi kurumlardan murisin taşınır ve taşınmaz malvarlığına ilişkin müzekkere yazılması talep edilmelidir.
Mirasbırakanın gayrimenkullerinin olup olmadığına dair ilgili tapu ve kadastro müdürlüğüne, taşınır olarak aracının olup olmadığına dair sorgu amacıyla trafik tesciline ve bankadaki hesaplara dair ilgili bankaya müzekkere yazılacaktır. Mirasbırakanın muvazaalı (danışıklı) olarak malvarlığını devretmiş veya bağışta bulunmuş ise ölümünden geriye dönük olarak geçmiş kayıtlarının da mahkeme tarafından ilgili yerlere müzekkere yazılması talep edilebilecektir.
İhtiyati tedbir kararı verilmesi adına mahkemeye talepte bulunulabilir. Mirasçılardan birisinin mirasa dair işlem yapmasını önlemek adına mirasçıların zarara uğramaması için ihtiyati tedbir konulması yönünde istem sunulabilir. Talepte bulunulmasa dahi mahkeme tarafından re’sen (kendiliğinden) karar vermesi de mümkündür.
Diğer bir husus da terekenin tespiti yanında tereke temsilcisinin atanması ve mirasın taksimi (paylaştırılması) yönünde karar verilmesi talep edilebilecektir. Aynı dosya içerisinde terekeye bağlı olarak birden fazla talepte bulunulabilir.
Murisin ölümünden sonra malvarlığının aktif ve pasifinin öğrenilmesi amacıyla açılan bir davadır, bu nedenle dava mirasbırakanın ölümü öncesinde tereke tespit talepli dava açılamaz. Mirasbırakanın ölümü ile dava açmaya hak kazanan yasal veya atanmış mirasçılar, herhangi bir hak düşürücü süre veya zamanaşımı olmadığından her zaman terekenin tespiti davası açabilecektir.
Mahkemenin süreci, iş yoğunluğu, duruşma günü vermesi, yargılama aşamasında adli tatile girilmesi, delillerin toplanması gibi tüm hususlar davanın ne kadar zamanda sona ereceğini de etkilemektedir. Tüm bu gerekçeyle dava sürecinin ne kadar zamanda sona ereceğine dair kesin bir tarih verilememektedir. Ortalama bir süre vermek gerekirse yaklaşık 1-1,5 yıl kadar sürmektedir. Ancak konusunda uzman olan bir avukattan vekillik hizmeti almanız halinde dava süreci hızlanacak, tebligat takibi, dosyaya gelen giden evrakları kontrol etme ve talepte bulunarak dava sürecini hızlandıracaktır.
Mirasçıların miras ortaklığına dair ortak bir karar alamaması ya da terekeyi yönetememeleri nedeniyle mirasçılardan birisinin talebiyle atanan temsilcidir. Terekenin tespiti davası açarken davacı, tereke temsilcisi tayini ve defterin tutulması talebinde bulunabilecektir.
Davacı, sulh hukuk mahkemesinde davalılar aleyhine terekenin tespiti, terekeye temsilci tayini ve tereke defterinin tutulması talebiyle dava açmıştır. Mahkeme tarafından terekenin tespitine ilişkin talep kabul edilmiş, mirasçılar tarafından tasfiyeye yönelik bir talepte bulunmadığı ve paylaşmaya kadar tereke temsilcisinin görevinin devamı talebinin de reddine karar verilmiştir. Mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde miras ortaklığında mirasçıların birlikte hareket etme zorunluluğu olduğunu ve işlemleri birlikte yapmaları gerektiği ancak aralarında anlaşmazlık olması halinde gerekli işlemleri yapmak için miras ortaklığına paylaşıma kadar temsilci olanağı TMK madde 640 ile tanındığı belirtilmiştir. Bu nedenle tereke temsilcisi olarak atanan kişinin görevi mirasın taksimine kadar görevini yerine getirmek olduğundan bu süre göz önünde bulundurulmadan tereke temsilcisinin kararın kesinleşmesine kadar görev sınırlaması getirilmesi hukuka aykırı bulunmuştur. Temyiz itirazı kabul edilerek bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/13162 Esas, 2016/2705 Karar)
Mirasbırakanın ölümü ile bırakmış olduğu malvarlığı (tereke) hakkında mirasçılar kendi oranlarında anlaşmaları veya kendileri tarafından belirlemiş olduğu oranlar üzerinden anlaşmaları halinde paylaşım yapabileceklerdir. Ancak mirasçılardan birisinin yapılan taksim işlemine rızası yok ise mirasın taksimi talebiyle dava açabilecektir.
Terekenin tespiti davasıyla birlikte mirasçılar mirasın taksimi talebinde de bulunabilecektir. Mirasçı terekenin tespiti ile birlikte tereke temsilcisi ve mirasın paylaştırılmasına dair talepte bulunmaz ise mahkeme taleple bağlı olduğundan taksime ilişkin kendiliğinden karar veremeyecektir.
Tereke tespit davasında görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir. Dava, mirasbırakanın Türkiye’de ölmeden önceki son ikametgah yerinde açılacaktır. Eğer Türkiye’de yerleşim yeri yok ise nüfusta kayıtlı olduğu yerde dava açılacaktır.
Mirasın reddi, mirasbırakanın ölümünden veya mirasçının mirasçı olduğunu öğrenmesinden itibaren 3 aylık süre içerisinde mirasın reddi yönünde talepte bulunabilir.
Asliye hukuk mahkemesinde davacı, murisin terekesinin borca batık olduğunun tespitini ve mirasın hükmen reddi talebinde bulunmuştur. Mahkeme tarafından davanın kabulü yönünde karar verilmiş olup davalı tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Yargıtay tarafından mahkemenin kararına karşılık bozma yönünde karar verilmiş, davacı karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Mirasın hükmen reddine ilişkin açılan davada, ölüm tarihi itibariyle terekenin açıkça borca batık olup olmadığı ve mirasçıların terekeyi kabul anlamına gelen işlemler yapıp yapılmadığının araştırılması gerekmektedir. TMK gereğince mirasın hükmen reddine ilişkin talepler, süreye tabi değildir. Murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenecek olup ölüm tarihi itibariyle murisin malvarlığı terekenin aktifini tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturacaktır. Mahkeme tarafından terekenin borca batık olup olmadığı araştırılmalıdır. İcra takibi sonrasında aciz vesikası düzenlenmiş ise terekenin borca batık olduğu kabul edilecektir. Yargıtayın ilgili dairesi tarafından terekenin benimsendiği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. Ancak davacının kendi iradesiyle terekeyi benimseyip benimsenmediği araştırılmamıştır. Bu nedenle karar düzeltme talebi kabul edilmiştir. (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2019/767 Esas, 2019/6749 Karar)
Yargı Harçları Tarifesi’nin 1 Sayılı Tarifesinde miras işlerine ait harçlar düzenlenmiştir: Terekenin tespitine ilişkin davalarda dava konusunu teşkil eden değer üzerinden Binde 3,96 oranında harç alınacağı belirtilmiştir.
Dosyanın iş yükü, masraf ve harcı, davanın açılacağı il ya da ilçeye göre vekalet ücreti belirlenecektir. Ancak avukata ödenecek ücret, her yıl yayınlanan Türkiye Barolar Birliği tarafından düzenlenen avukat asgari ücret tarifesi altında kararlaştırılamayacaktır. Bu nedenle avukat ile müvekkil vekalet ücrete dair detaylı görüşerek asgari ücret tarifesinde belirtilen ücret altında olmaması kaydıyla ücret belirlenecektir.
İSTANBUL ( ). SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVACI: Ad Soyad (TC Kimlik No: …)
Adres
VEKİLİ: Av. Ad Soyad
Adres
DAVALI: Hasımsız
KONU: Tereke tespiti talepli dava dilekçesidir.
AÇIKLAMALAR:
1-) Müvekkilin babası X, …/…/… tarihinde vefat etmiştir, geriye müvekkilin annesi Y ve kardeşi A mirasçıları bulunmaktadır. Müteveffanın ölmeden önceki son ikametgahı … adresidir.
2-) Müvekkil babasının kayıtlı ya da intikal edeceği malvarlığı, taşınmaz ve banka mevduatlarını tespit edememektedir. Tüm bu nedenlerle söz konusu dava açma zarureti hasıl olmuştur.
3-) Terekenin tespit edilmesi için dilekçede belirtilen bankalara, Tapu ve Kadastro Müdürlüğüne, Trafik Tescil Bürosuna müzekkere yazılarak üzerinde kayıtlı malların ve adına para ve hesap olup olmadığının sorulmasını talep etmekteyiz.
4-) Yukarıdaki belirtilen kurumlardan gelecek cevaba göre başkaca hak ve alacaklarının tespit edilmesi halinde diğer talep haklarımız saklı kalması kaydıyla gerekli araştırmanın yapılmasını talep etmekteyiz.
HUKUKİ NEDENLER: TMK ve ilgili diğer yasal mevzuat.
HUKUKİ DELİLLER: Nüfus kaydı, banka kayıtları, tapu kayıtları, trafik tescil kayıtları, bilirkişi ve ilgili her türlü yasal delil.
SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda belirtilen nedenler ve gerekçelendirilen hususlarla, mirasbırakan x’in terekesindeki mal varlığının tespitinin TMK madde 589 uyarında tespitine karar verilmesi yönünde karar verilmesini vekaleten talep ederim.
Davacı Vekili
Av. Ad Soyad
İmza
Davacı tarafından murisin terekesinin tespitine ilişkin sulh hukuk mahkemesinde dava açılmış, her iki mahkeme yetkisizlik kararı vermiştir. Yargı yerinin belirlenmesi için dosya temyiz merciine gönderilmiştir.
İlk mahkeme miras bırakanın nüfus kaydında ölmeden önceki yerleşim yeri adresinin mernis adresi olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı vermiştir. Ancak diğer sulh hukuk mahkemesi ise kolluk araştırmasına göre mernis adresinden 1 yıl kadar önce taşınıp başka bir ile taşındığı ancak tam olarak nerede olduğu bilinmediği belirtilerek yetkisizlik kararı verilmiştir. Kararlar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Yargıtay dosya incelemesinde TMK madde 589’a göre mirasbırakanın yerleşim yeri sulh hakimi, istem üzerine veya re’sen tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli tüm önlemleri alacağı düzenlenmiştir. TMK madde 19/1 maddesine göre, yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yer olarak düzenlenmiştir. Muris hakkında yapılan kolluk araştırmasına göre, 1 yıl önce taşınmış olması nedeniyle herhangi bir yakınlarının olmadığı tespit edildiği bildirildiğinden ilk mahkemede çözümlenmesi gerektiği belirtilmiştir. (Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/6183 Esas, 2020/323 Karar)
Davacı tarafından sulh hukuk mahkemesinde davalı aleyhine tereke tespiti ve resmi defter tutulması talebiyle dava açmıştır. Mahkeme tarafından murisin terekesinin tespitine, terekesinin idaresini gerektirecek başka işlem kalmadığından terekeden el çekilmesi yönünde karar verilmiştir. Verilen karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde tereke tespit davasının delil tespiti niteliğinde bir dava olduğunu, istihkak davası niteliğinde olmadığını belirtmiştir. Mahkeme tarafından yapılması gereken terekeye ait olduğu bildirilen malvarlığı unsurlarını tespit ederek deftere geçirmek, muhafazası mümkün olmayan var ise satıp paraya çevrilmesi sağlamak ve menkuller için para, döviz vb. varsa bunları tereke malvarlığı olarak bankaya yatırmak; altın vb. ziynet eşyası varsa bunları tereke mahkemesi kasasına alıp kaydetmek, diğer eşyaları ilgilisine veya 3. Kişiye yediemin sıfatıyla kaydetmeyi kararda göstermelidir.
Davacının defter tutulmasına dair talebi, TMK madde 619 maddesinde düzenlenen mirası kabul veya redde esas olmak üzere resmi defter tutma değil, TMK madde 589 gereği “koruma önlemi” olarak terekeyi oluşturan unsurları belirlemek, terekede bulunan mal ve hakların tespitine ilişkin olarak gerçekleştirilecektir. Tereke tespiti işleminde önlem alınması tereke paylaşılmadığı sürece istenebilecektir, çünkü koruma önlemi tereke tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara etkisi bulunmamaktadır. Mahkeme davacının dosyaya sunmuş olduğu fotoğraflardan tereke kapsamında murise ait silahının bulunulduğu savunması, yeterince araştırma yapılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. Bu nedenlerle bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/10586 Esas, 2019/5233 Karar)