Şufa hakkı, paylı mülkiyette paydaşlardan birisinin payını kısmen veya tamamen 3. kişiye satması halinde, diğer paydaşların payı satın almaya tanıyan bir haktır. Bu hak ancak dava yoluyla kullanılabilir ve menkul mallarda önalım hakkı kullanılamaz. Paydaşların taşınmaz üzerindeki pay oranı önalım hakkına etki etmemektedir, paydaşlar pay değerine bakılmaksızın önalım hakkını eşit oranda kullanırlar.
Payı kısmen veya tamamen satan paydaş veya alan kişi, noter aracılığıyla paydaşlara satışı bildirmesi yasa gereği zorunludur.
Satılan pay adına önalım hakkı talebiyle açılan dava birden fazla paydaş tarafından açılmış ise mahkeme hüküm vermeden önce dosyaların birleştirilmesi yönünde karar vererek hüküm kurmalıdır.
Paydaşlara önalım hakkı yasa gereği tanınmıştır. Paydaşın bu hakkı kullanması için önceden düzenlenen bir sözleşmeye veya tapuda hakka dair şerh etmesine gerek bulunmamaktadır.
Şufa hakkı ayrıca sözleşmeden de doğmaktadır. Sözleşme ile kurulan önalım hakkı, tapunun beyanlar hanesine tescil edilerek şerh düşürülmesi gerekmektedir.
Yasal önalım hakkı; paylı mülkiyette payını, paydaşın kısmen veya tamamen 3. kişiye devretmesi halinde diğer paydaşların satış bedeli mukabilinde öncelikli satın alma yetkisi doğduğundan yenilik doğurucu bir haktır.
Türk Medeni Kanunu’nun 732. maddesinde kimlerin kullanabileceği düzenlenmiştir: Önalım hakkı sahibi, paylı mülkiyette paydaşın taşınmaz üzerinde payını tamamen veya kısmen 3. kişiye satması halinde diğer paydaşlardır.
Kiracı, söz konusu taşınmazda paydaş değil ise satın almada önalım hakkı bulunmamaktadır; ancak sözleşme ile akdi olarak önalım hakkı kurulabilecektir. Her iki durum bulunmuyor ise kiracının önalım hakkı bulunmayacaktır.
Şufa hakkından feragat etmek mümkündür; ancak belli koşulları bulunmaktadır. Satış öncesinde önalım hakkından feragat eden paydaş, resmi şekilde feragatini gerçekleştirmeli ve feragate dair tapuya şerh vermesi gerekmektedir.
Önalım hakkına sahip olan paydaş, satıcının payı sattığı bedel mukabilinde önalım hakkını kullanma talebiyle dava açmaktadır. Ancak söz konusu pay, satıcı tarafından tapuda bedel harç masrafından kaçınmak için düşük gösterilmişse veya diğer paydaşların önalım hakkını kullanmasının önüne geçmek amacıyla yüksek gösterilmiş ise davacı tarafından muvazaa iddiasında bulunabilecektir. Bunun üzerine mahkeme tarafından payın bedelinin tespiti amacıyla bilirkişi görevlendirilmesi gerçekleştirilecek ve bilirkişinin tespit ettiği bedel üzerinden paydaş satış bedeli ödeyecektir.
Şufa davasında, hak düşürücü süre öngörülmüştür. Türk Medeni Kanunu’nun 733. maddesinin son fıkrasında davanın ne zaman açılabileceğine dair hüküm düzenlenmiştir: satışın hak sahibine bildirdiği tarihin üzerinden 3 ay ve herhalde satışın üzerinden 2 yıl geçmekle düşecektir. Ancak hak düşürücü sürenin başlaması için alıcı veya satıcının diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirimde bulunması gerekmektedir, öğrenme yeterli değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.09.2005 tarihli, 2005/6-358 E, 470 K. sayılı kararı)
Her davanın ne kadar sürede sonuca varacağı mahkemenin iş yoğunluğu, delillerin toplanması, adli tatil gibi faktörlerle kesin olarak bilinememektedir. Dava açılması sonrasında dilekçeler aşaması, tahkikat aşaması ve yeterli delillerin toplanması ile karar aşamasına geçilmektedir. Tüm bu aşamalarda duruşma gününün verilmesi, bilirkişinin rapor düzenlemesi, hakimin izinli olması davanın sonlanmasını erteleyecektir. Neticede kesin bir süre verilemese de şufa davası yaklaşık 1-1,5 yıl sürmektedir denilebilir.
Sözleşmeden doğan önalım hakkı tapuya şerh edilme tarihinden itibaren 10 yıl sonrasında geçerliliğini yitirmektedir. Yasal önalım hakkı, noter aracılığıyla satışın bildirilmesinden itibaren 3 ay, her halde 2 yıl sonrasında düşecektir.
Fiili taksim, paydaşların taşınmazın paylarına ilişkin kendi aralarında taksim edip her bir paydaşın fiili taksime uygun bir şekille kullanmasıdır. Paydaşlardan biri kendi kullandığı alana denk gelecek şekilde payını satar ve davacı bu payda zamanında hak iddia etmemiş ancak satışı sonrası hak sahibi olduğunu iddia ederse TMK madde 2’deki dürüst davranma kuralı ile uyuşmayacaktır. Yargıtay içtihatlarına göre fiili taksimin söz konusu olabilmesi için 3 şart bulunmaktadır:
Fiili taksimde bulunulup bulunmadığı taraf delilleri veya bilirkişinin raporuna göre araştırılıp tespit edilecektir.
Fiili taksim iddiası, davanın her aşamasında ileri sürülebilecektir. Mahkeme tarafından bu durumun kendiliğinden nazara alması gerekmektedir. (Kötü niyet iddiası davanın her aşamasında ileri sürülebilir- 14.02.1951 tarih 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı)
Önalım davası açarken dilekçede mutlaka dava değeri belirtilmelidir, dava değeri ise tapuda payın satımında gösterilen bedel olarak gösterilecektir.
Önalım hakkı davasında harç, nisbi harca tabidir, bu nedenle dava değeri olarak gösterilen bedel üzerinden harç hesaplanacaktır.
Şufa davasında, delil olarak tanık ismi verilebilmektedir. Tanık mahkeme huzurunda taşınmazın satış bedeline dair beyanda bulunacaktır. Mahkeme hüküm kurarken tüm delilleri değerlendirecek ve tanık delilindeki beyanları hükümde esas alma ihtimali bulunmaktadır.
Türk Medeni Kanunu’nun 734. maddesinde önalım hakkının, payı satın alana karşı açılacağı belirtilmiştir. Dava, önalım hakkına dair olduğundan ve tapu kaydının iptali talebi içerdiğinden tapuda son kayıtlı olan kişi aleyhine açılmalıdır. Ancak dava devam ederken davalı, başka bir kişiye satar ise dava 3. kişiye yönlendirilebilir veya eski mülkiyet sahibi aleyhine tazminata dönüştürebilir. Tazminat miktarı hesaplanırken mahkeme, satış bedellerini dikkate alacaktır. Kararda, tazminat miktarı payın ilk satışı ile ikinci satışı arasındaki fark olarak belirlenecektir.
Tazminata dönüşmesi halinde mahkeme, davacıdan taşınmaz satış bedeli ve tapu masraflarının depo edilmesini talep etmeyecektir.
Önalım hakkına sahip olan davacı, davaya konu olan taşınmazın payının bedeli mukabilinde kendi adına tescil isteme hakkı bulunmaktadır. Önalım hakkı için açılan davada, hak sahibine tescil kararı vermeden önce satış bedeli ile alıcının tapu giderleri, harç ve masraflarını nakden yatırması için süre verecektir.
Ancak bedele dair davacı, muvazaa iddiasında bulunuyor ise bilirkişi tarafından taşınmazın bulunduğu yere keşfe çıkılacak ve değer hesaplamasında bulunacaktır. Bedel tespitine dair rapor düzenleyecek, bilirkişinin belirlediği rayiç bedel önalım bedeli olacaktır.
Her davanın süresi, mahkemenin iş yoğunluğuna, duruşma verildiği tarihler, adli tatil ve en önemlisi delillerin dosyaya girmesi ile etkilenmektedir. Her dava ve dosyanın sürecindeki farklı etkenler nedeniyle kesin ve net bir süre verilememektedir. Şufa davalarında, davaya konu olan taşınmazın pay oranına dair bedel tespiti gerçekleştirilmektedir. Bilirkişi tarafından hazırlanacak rapor adına mahkeme tarafından duruşmada keşif günü tayin edilecek, keşif sonrasında rapor düzenlemek için süre verilecektir.
Şufa davasında, bilirkişi raporu önem teşkil ettiğinden dava süresini etkileyen en önemli unsur delildir. Şufa davalarının ne kadar süreceği konusunda kesin ve net süre verilemese de ortalama bir süre 1- 1,5 sene kadar sürmektedir.
Şufa davasında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir.
Şufa davasında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir.
İSTANBUL ( ). ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE
İHTİYATİ TEDBİR TALEPLİDİR
DAVACI: Ad Soyad (TC Kimlik No: …)
Adres
VEKİLİ: Av. Ad Soyad
DAVALI: Ad Soyad (TC Kimlik No: …)
Adres
KONU: Şufa hakkı davasıdır.
DAVA DEĞERİ: … TL
AÇIKLAMALAR:
1-) Davacı müvekkil, … Ada … Parsel sayılı taşınmazda paylı mülkiyet sahibidir. Davalı tarafından … paylar … tarihinde devralmıştır.
2-) Satış yapılması halinde alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmelidir. Ancak davacı müvekkil tarafına hisse devrine ilişkin bildirimde bulunulmamıştır.
3-) Meydana gelecek değişim veya hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması ya da tamamen imkansız hale gelme, ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halleri nedeniyle davaya konu olan taşınmaz hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekmektedir.
4-) Davaya konu olan taşınmaz üzerinden davacı müvekkilin yasa gereği önalım hakkı bulunmuş olduğundan önalım hakkını kullanarak tapu iptali ve satış bedeli mukabilinde tescili talebinde bulunmaktadır.
HUKUKİ DELİLLER: Tapu kaydı, bilirkişi, keşif, tanık ve her türlü yasal delil.
HUKUKİ SEBEPLER: TMK ve ilgili her türlü mevzuat.
SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda açıklanan ve gerekçelendirilen nedenlerle; davanın kabulüne, davaya konu olan taşınmazın üçüncü kişilere devrinin engellenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kabulüne, davalıya devredilen hissenin şufa hakkı kullanımı suretiyle tapu iptal ve satış bedelince müvekkil adına tescili, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı tarafça ödenmesi yönünde karar verilmesini vekaleten talep ederim.
Davacı Vekili
Av. Ad Soyad
İmza
Davacı asliye hukuk mahkemesinde davalıya karşı önalımdan kaynaklı tapu iptal ve tescil davası açmıştır. Mahkeme tarafından davanın kabulü yönünde karar verilmiş, davalı vekili tarafından karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Davacı, davalının pay aldığı taşınmazda, davacının hissedar olduğunu ve önalım hakkına dayalı olarak tapu iptali ve tescili isteminde bulunmuştur. Davalı tapudaki bedelin harçtan kaçmak amacıyla düşük gösterildiğini ve şuf’a bedelinin dava tarihine göre belirlenmesi talebinde bulunarak davanın reddini istemiştir.
Yargıtay, önalım hakkının paylı mülkiyetteki payın 3. şahsa satılması halinde diğer paydaşlara öncelikli satma yetkisini veren haktır. Önalım hakkı, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğmaktadır ve 3. Kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelecektir. Önalım hakkını kullanan paydaş, tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masraflar toplamı bedelini ödemesi gerekmektedir.
Davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilecektir. Antalya’da asliye hukuk mahkemesinde, önalım hakkına dayalı diğer paydaş tarafından dava açılmıştır, dava ile birlikte görülmesi gerekirken mahkemenin kurmuş olduğu hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu nedenle bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2019/4628 Esas, 2020/137 Karar)
Davacılar, ilgili taşınmazda hissedar olduğunu ve davalının taşınmazlardan pay aldığını belirterek tapu iptali ve tesciline dayalı tapu iptal ve tescili istemli dava açmıştır. Dava devamında 2 adet parselden feragat etmiştir. Davalı, cevap dilekçesi vermemiş ve KDV bedelinin ödenmesi şartıyla davayı kabul ettiğini beyan etmiştir.
Mahkeme tarafından feragat edilen parsellerden ret kararı vermiş, diğer parsellerdeki taşınmazlara ilişkin davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde, tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masraflar bedeli, önalım hakkını kullanan tarafından depo edilmelidir. Davacı, tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı değildir, bu nedenle bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir, her türlü delille kanıtlayabilir.
Davaya konu olan taşınmaza dair önalım hakkı talepli tapu iptal tescil davası açılmış olduğundan davaların birleştirilmesi, tüm davacıların hak sahibinin tespiti halinde eşit hisseler nispetinde tescil hükmü kurulması gerektiğinden birleştirme yönünde karar verilmelidir. Bu nedenle bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2019/1361 Esas, 2020/140 Karar)
Davacı, taşınmazda hisse maliki olup hissedarlardan birisi 1/3 hisseyi 3. kişiye satmış, hisse üzerinde sahip olduğu önalım hakkını kullanmak istediğini beyan ederek önalım hakkına dayalı tapu iptal tescili talebinde bulunmuştur. Davalı ise davaya konu olan taşınmazda fiili taksim olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkeme, davanın kabulüne, 1/3 hissenin iptali ile tapu kayıt ve tesciline karar vermiştir. Karara karşılık davalı vekili temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde davaya konu olan arsanın paylı mülkiyete tabi taşınmaz olduğunu ve keşifte dinlenen bilirkişi ve tanık beyanlarıyla taşınmaz üzerinde birbirinden ayrılmış bitişik olmak üzere kullanılan dükkanlar olduğu belirttiğini saptamıştır. Dükkanlardan birisi davacı tarafından kullanılmakta ancak hakkında yapılan icra takibi nedeniyle taşınmazın başka birisine geçtiği ve tanığın ise fiilen ayrı kullanılan dükkanı davalıya devrettiğini ve davacı ile satıcının zamanında dükkanı şeklinde bölüm olduğunu taşınmazın bu şekilde fiilen taksim edildiği belirtilmiştir.
Davacı, daha önce hak etmediği yerden önalım hakkı talebiyle dava açması dürüst davranma kuralıyla bağdaşmamaktadır. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü kararı hukuka uygun bulunmamıştır. Karara karşılık bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/12387 Esas, 2020/65 Karar)
Davacı, asliye hukuk mahkemesinde önalım hakkından kaynaklanan tapu iptal ve tescili talepli dava açmıştır. Paydaş olduğu taşınmaz, dava dışı davalıya belli bir oranda pay satışı yapılmış ve buna ilişkin davacı önalım hakkının kullanmak istediğini belirtmiştir.
Davalı ise savunmasında, taşınmazın pay satışına ilişkin haberdar olunduğunu ancak payda haciz şerhi olduğundan diğer paydaşların satın almak istemediğini belirtmiştir. Bu nedenle pay, hacizli olarak satın alınmış davalıya ait olan borçlar ödenmiş ve hacizler kaldırılmıştır. Tüm bu gerekçeyle davalı, açılan davanın hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir. Mahkeme davalı adına kayıtlı olan payın iptali ile davacı adına tesciline karar vermiştir. Davalı vekili tarafından söz konusu karara karşılık bozma yönünde karar vermiştir.
Yargıtay kararında;
Dosyadaki olayda ise, davalı payı 18.550,00 TL bedel ile yargılama aşamasında resmi senetle dava dışı kimseye satmış, devretmiştir. Davacı, davasını payı son satın alan kişiye yöneltmemiştir. Davacıya seçimlik hakkı sorulmamıştır. Ayrıca davacı tarafından aynı konuya ilişkin başkasına yöneltmiş olduğu davaya ilişkin birleştirme kararı verilmesi gerekmektedir. Tüm bu nedenlerle bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2019/606 Esas, 2019/7568 Karar)
Davalı, davacının paydaş olduğu taşınmazın 4/21 hissesini nisan ayında, 2/21 hissesini mayıs ayında satın almıştır. Diğer davalı ise 2/63 hissesini davalı tarafından bedelde muvazaa yaparak satın aldığı iddia edilmiştir. Bu işlemler için noter aracılığıyla ihtarname göndermediğini ve mahkeme tarafından belirlenen gerçek satış bedeli üzerinden önalım hakkına dayalı olarak tapu iptali ve tescil davası açmıştır.
Davalı ise iddiaları reddetmiş, muvazaa olmadığını ve taşınmazda fiili taksim bulunduğunu ve taşınmazın 3. köprü ve 3. havalimanı yolunda olması nedeniyle yatırım olarak gördüğünü belirterek rayiç bedel üzerinden depo kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkeme tarafından davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Yargıtay, mahkemenin kararına karşılık onama kararı vermiştir. Davalı vekili, onama kararına karşılık karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Türk Medeni Kanunu’nun 733. Maddesinde belirtilmiş olduğu üzere, satış alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmelidir. Önalım hakkının satışın hak sahibine bildirdiği tarihin üzerinden 3 ay ve herhalde satış üzerinden 2 yıl geçmekle düşer. Bu süre hak düşürücü süre olduğundan mahkeme bu durumu kendiliğinden göz önünde bulundurmalıdır. Noter aracılığıyla bildirimde bulunulmaması nedeniyle 2 yıllık hak düşürücü süre içerisinde önalım hakkına dayanarak tapu iptali ve tescil talep edilebilir.
Yargıtay, davaya konu olan taşınmazın davacısı, Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından taşınmaza acele el konulmasına kesin olarak karar verildiği saptanmıştır. Bu nedenle dava konusuz kalmıştır, bu husus gözetilerek mahkeme kararının bozulması yönünde karar verilmesi gerekmektedir. Tüm bu gerekçelerle onama ilamının kaldırılmasına karar verilerek bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2019/3789 Esas, 2019/6354 Karar)
Şufa hakkı, paydaşın payını kısmen veya tamamen satması halinde diğer paydaşların öncelikli olarak satın alma hakkını dava yoluyla kullanmasıdır. Öncelikle davayı açacak olan kişinin paydaş olması, söz konusu malın menkul olmaması ve taşınmazın fiili taksimde bulunulmaması gerekmektedir.
Hisseli tapuda, paydaşın payını kısmen veya tamamen satması halinde diğer paydaşların öncelikli olarak satın alma hakkını dava yoluyla edindiği haktır. Hisseli gayrimenkullerde, payı kısmen veya tamamen satan paydaş veya alıcı diğer paydaşlara noter aracılığıyla satışı bildirmelidir. Hisseli tapuda, şufa hakkı hissenin üçüncü kişiye satılmasıyla uygulanabilecektir.
Şufa davası hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açılır ise mahkeme davanın reddi yönünde karar verecektir. Alıcı veya satıcı tarafından noter aracılığıyla bildirilmesi üzerinden 3 ay ve her halde satış üzerinden 2 sene geçmekle dava açma hakkı düşecektir.
Davayı açan davacı ya da aleyhine dava açılan davalı, iddialarını ispatlamakla mükelleftir. Davacı, dava açma koşulları çerçevesinde dava açmış ve davaya sunduğu iddialarını hukuka uygun deliller ile kanıtlayabilir ise dava lehine sonuçlanabilecektir. Ancak şufa davasını hak düşürücü süre içerisinde açmamış ise dava hakkında ret kararı verilecektir.
Akdi şufa hakkı, paydaşın yazılı bir sözleşmeyle taşınmazdaki payını üçüncü kişiye satması halinde önalım hakkına sahip olan kişinin öncelikli satın alma hakkına sahip olduran sözleşmedir. Noter aracılığıyla düzenlenmesi gerekmektedir. Sözleşme tapuya sicil edilmesi halinde tapu kaydına şerh düşülecektir; ancak tapuya şerh edilmez ise sözleşme sadece imzalayanları bağlayacaktır.
Yasal şufa hakkı, noter tarafından satışın kendisine bildirilmesinden itibaren 3 ay, her halde satıştan itibaren 2 yıl içerisinde sona erecektir. Akdi, sözleşme ile kurulan şufa hakkı ise sözleşmenin kurulmasından itibaren 10 yıl geçmekle sona erecektir.
Yasal önalım hakkı, tapuda şerh edilebilir. Sözleşme ile kurulan önalım hakkına dair tapuda kayıt yapılabilecek ve şerh düşülmesine rağmen satış gerçekleştiği vakit önalım hakkını kullanabilecektir.