Sendikalar, işçilerin ve işverenlerin sosyal ve ekonomik haklarını gözeten kuruluşlar olup iş, kazanç, çalışma hayatındaki kazançlarını korumak ve geliştirmek amaçlı kurulmuştur. Sendikal hakların kullanmasının engellenmesi suçu ile Anayasa ve kanunla birlikte hükme alınan sendikal hakların korunması amaçlanmıştır.
Anayasanın 51. maddesi ile bireyin sendikaya girme veya girmeme, sendikal faaliyete katılıp katılmama iradesi koruma altına alınmıştır. Anayasa dışında aynı zamanda Siyasal ve Medeni Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin 11. Maddeleri ile güvence altına alınmıştır.
Korunan hukuksal değer genel anlamıyla, sendikaya katılma hakkı ve sendikal özgürlüklerdir. Türk Ceza Kanununun Hürriyete Karşı Suçlar bölümünde, 118. maddesinde düzenlenmiştir:
Bir kimseye karşı bir sendikaya üye olmaya veya olmamaya, sendikanın faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, sendikadan veya sendika yönetimindeki görevinden ayrılmaya zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir sendikanın faaliyetlerinin engellenmesi hâlinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Sendikal hakların engellenmesi suçuna ilişkin düzenlenen kanun maddesinin birinci fıkrasında bireysel sendika özgürlüğü, ikinci fıkrasında ise kolektif sendika özgürlüğü korunmak istenmiştir. Kanun maddesinde de görüldüğü üzere, bir kimseye karşı sendikaya üye olma ya da olmama, sendikal faaliyetlerine katılma veya katılmama, sendikadan veya sendika yönetimindeki görevinden ayrılmaya zorlamak olarak madde nitelendirilmiştir.
Sendikal hakların kullanmasının engellenmesi suçunun işlenmesinde, cebir ve tehdit kullanılarak işlenmesi belirtilmiştir. Cebir, fiziki olarak maddi bir zorlamadır. Örnek vermek gerekirse; işveren, işçinin kolunu bükerek katılmış olduğu sendikadan üyeliğini sonlandırması için sendika merkezinin önüne getirmesi halinde suçu işlemiş olacaktır. Bunun yanında sendika üyeliğini sonlandırmaması halinde iş yerinden çıkartmakla tehdit eden işveren tehdit ile sendikal hakların engellenmesi suçunu işlemiş olacaktır.
Türk Ceza Kanununun 119. maddesinde birden fazla suçun nitelikli halleri belirtilmiştir. Ancak sendikal hakların engellenmesi suçu ortak maddede yer almamaktadır. Sendikal hakların engellenmesi suçunun nitelikli hali Türk Ceza Kanununun 119. maddesinde dayandırıldığına dair birden fazla kaynak belirtmiş olsa da nitelikli hali bulunmamaktadır.
Dosyada sanık hakkında sendikal hakların kullanmasının engellenmesi suçundan yargılama yapılmış ve beraat kararı verilmiştir. Sanık hakkında verilen beraat kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Yerel mahkemede görülen dosyada, müşteki Türk Eğitim Sen Sendikasının katılan, vekilinin de katılan vekili olarak davaya katılmasına karar verilmiştir.
Dosyaya konu olan somut olayda, katılan ifadesinde … İlçe Milli Eğitim Müdür vekili ve Halk Eğitim Merkez Müdürü ile okulun bahçesinde karşılaştıklarında kendisinde Türk Eğitim Sen’in temsilcisi olup olmadığını sormuşlardır. Katılan ise temsilci olduğunu doğrulamıştır. Bunun üzerine kendisinin müdür yardımcılığının bittiğini ve istifasını yazması gerektiğini belirtmişlerdir. Bu olaydan yaklaşık bir saat sonra, okul müdür yardımcısı kendisini odasına çağırmış ve kendisine istifa formu imzalaması gerektiğini söylemiştir. Bunun üzerine katılan imzalamak istemediğini ve konuşmak istediğini belirtmiştir; ancak okul müdürü artık konuşmak istemediğini, istifa formunun imzalanması gerektiğini belirtmiştir.
Katılan istifa formunu imzalamamıştır. Bunun üzerine İlçe Milli Eğitim Müdür vekili ve Halk Eğitim Müdürü’nün yanından geçerken müdürlerin Birsen üyesi olduğu bir yerde stajyer öğretmenin nasıl başka bir sendikaya üye olduğunu, stajyer öğretmenin nasıl böyle bir şeye cesaret ettiğini demişlerdir. Ayrıca sendikadan ayrılıp kendi sendikalarına geçmesi yönünde beyanda bulunmuşlardır. Bir sonraki ders saatinde katılanı müdür yardımcısı odaya çağırarak katılana zorla istifa formu imzalatılmıştır. İstifa formu mağdura zorla imzalatılmıştır.
Mağdur, beyanında, müdür vekili olarak görev yaptığını ve kendisini bu göreve Milli Eğitim Görev Vekili … uygun gördüğünü belirtmiştir. Milli Eğitim Görev Vekili …, mağduru okul telefonundan arayarak mağdura Türk Eğitim Sen üyesi olduğunu öğrendiğini, sendika üyesi olduğunu bilseydi müdür vekili olarak kendisini görevlendirmeyeceğini ve ya istifa edeceğini ya da üyelikten istifa etmesi gerektiğini belirmiştir. Mağdur, telefon görüşmesi esnasında Milli Eğitim Görev Vekili … sinirli olduğunu, kendisine emir kipi ile konuştuğunu belirtmiştir. Mağdur beyanına ek olarak konuşma üslubundan üzerinde baskı kurmaya çalıştığını ve kendisini de tehdit ettiğini sezdiğini belirtmiştir.
Yargılama aşamasında, sanıklar savunmasında kısmen ikrarda bulunmuş ve tanıklar, katılanların ve mağdurun beyanlarını doğrular nitelikte beyanda bulunmuşlardır.
Yargıtay, dosya incelemesinde, sanıkların cezalandırılması yerine tanıkların ifadelerine itibar edilmeyerek beraat kararı verilmesini doğru bulmadığını belirtmiştir. Yerel mahkeme, kararında sarf edilen kelimelerin mağdur üzerinde korku ve çekince yaratmadığının anlaşılması nedeniyle tehdit ve cebir unsurlarının oluşmadığı kanaatine varıldığını belirtmiştir. Yerel mahkeme tarafından verilen karar yetersiz gerekçe ile sanıklar hakkında verilen beraat kararı hakkında bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/11648 Esas, 2018/10716 Karar)
Dosyada sanıklar hakkında sendikal hakların kullanmasının engellenmesi suçundan yargılama yapılmış, beraat kararı verilmiştir. Yerel mahkeme tarafından verilen beraat kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Dosyaya konu olan somut olayda, mağdurların sendikaya üye olmalarının akabinde sanıklar tarafından mağdurların iş akitleri feshedilmek suretiyle işten çıkarılmıştır. Mağdurlar, işe iade davası açmış, işe iade davasında, iş yerinde davacının sendika üyeliği ile iş akdinin feshi arasında geçen süre ile tanık beyanları dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Yargıtay, yerel mahkemenin iş mahkemesine ait kararların içeriği de göz önüne alındığında sanıkların eylemlerinin sendikal hakların kullanmasının engellenmesi suçunun işlediği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulduğunu belirtmiştir. Yargıtay, yerel mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/2465 Esas, 2018/2453 Karar)
Yerel mahkeme sanıklar hakkında beraat kararı vermiş, beraat kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Somut olay şöyle gerçekleşmiştir; fabrika personel müdürü olarak çalışan sanık ve üretim müdürü olarak çalışan sanık, sendikaya üye olan müştekileri sendika üyeliklerinin devam etmesi halinde işten çıkarılacaklarına dair tehditte bulunmuştur. Bu nedenle müştekiler, savcılığa şikayet edilmesinden sonra müştekilerin bir kısmı işten çıkarılmış ve soruşturma devam ederken fabrika yönetimi müştekileri tekrar işe almıştır. Müştekiler işe alındıktan sonra kısa süre içerisinde sendika üyeliğinden istifa ettiği anlaşılmıştır.
Yargıtay, yerel mahkemenin soruşturma aşamasında savcı huzurunda alınan beyanlar, tek taraflı olarak tutulan tehdit edildiğine dair tutanak içeriği, sonraki ifadelerinde şikayetlerini geri almasına rağmen reddedilmemesi ve şikayette bulunulduktan sonra işten çıkarılması, soruşturma devam ederken fabrika yönetiminin tekrar müştekiyi işe alması, işe alındıktan sonra sendika üyeliğinden istifa ettirildiği anlaşılmasına rağmen yetersiz gerekçeyle beraat kararı verildiği belirtilmiştir. Yargıtay, yerel mahkemenin vermiş olduğu beraat kararı hakkında söz konusu gerekçeyle bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/1114 Esas, 2018/2494 Karar)
Yerel mahkeme tarafından sanıklar hakkında sendikal hakların kullanmasının engellenmesi suçundan yargılama yapılmış ve sanıklar hakkında beraat kararı verilmiştir. Beraat kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay dosya incelemesinde, toplu iş sözleşmesi yapma yetkisi elde edebilmenin bir yaşam koşulu olduğunu sendikaya üyeliğin engellenmesi halinde işçinin mağdur olabileceği ancak sendikaların da bu eylem sonucu üyelerini ve toplu iş sözleşmesi yapma yetkisini kaybetme olasılığı karşısında zarar görenin katılma hakları bulunduğunun kabulü zorunlu olduğundan sendika vekilinin temyiz iddiaları yerinde görülmemiştir. Yargıtay, yerel mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık onama kararı vermiştir. (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/41656 Esas, 2017/12213 Karar)
Sendikal hakların kullanmasının engellenmesi suçunun yargılaması yapılmış ve yerel mahkemece verilen hükme karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Dosyaya konu olan olayda, sanıkların katılanlara karşı tehdit yoluyla başka bir sendikaya üye olma konusunda zorlama yapılmıştır. Sanıklar hakkında sendikal hakların engellenmesi suçunun işlendiği iddia edilen olayda, yerel mahkeme, cebir, şiddet veya muhakkak veya ağır korkutma veya tehdit durumlarının nasıl gerçekleştiğine dair kanıtlara dayalı olarak tartışılmadan hüküm kurulduğu belirtilmiştir. Yerel mahkemenin yetersiz gerekçeyle ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi doğru bulunmayarak bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/13670 Esas, 2017/7190 Karar)
Sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi suçundan sanıklar hakkında beraat kararı verilmiş, yerel mahkemenin vermiş olduğu hükme karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Dosyaya konu olan somut olayda, sanıklar yönetici oldukları iş yerinde sendikal faaliyetlerin engellenebilmesi için işçiler ile görüşerek sendikal faaliyetlerde bulunma ya da çalışmalar yapılması hainde işten çıkarmakla tehdit edildiği iddiasında bulunulmuştur. Bunun yanında katılanlardan birisi, beyanında, sendikal faaliyette uğraşacağı düşüncesi ile istifa dilekçesi imzalatılması istenilmiş, istifa dilekçesi imzalatılarak işten çıkarılmış olduğu iddia edilmiştir.
Yargıtay, dosya incelemesinde kendisinden istifa dilekçesini isteyen sanık ya da sanıkların kim olduğunun sorularak tespit edilmesi, sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenlerle Yargıtay, mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/29605 Esas, 2016/15344 Karar)
Dosyada sendikal hakların kullanmasının engellenmesi suçundan yargılama yapılmış, sanıklar hakkında beraat kararı verilmiştir. Yerel mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık, katılanlar vekili ile o yer Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Dosyada gerçekleşen somut olayda, katılanlar, işçi olarak çalıştıkları fabrikanın yetkilileri tarafından sendikadan ayrılmaları konusunda uyarıda bulunduklarını belirtmişlerdir. Sendikadan ayrılmadıkları takdirde ise işten çıkarılacaklarını da belirtmişlerdir. Sanıklar hakkında manevi cebir uygulandığı iddiası ile dava açılmıştır. Sanıklar, savunmasında, üzerine atılı suçlamayı kabul etmemişlerdir. Ancak sanıklardan birisi, katılana sendikaya üye olup olmadığını sormuş, sendikaya üye ise işten çıkarılacağını, isimlerinin yöneticinin önünde olduğunu ve işten çıkarıldıkları takdirde elinden bir şey gelemeyeceğini söylemiştir.
Yargıtay, yerel mahkemenin incelediği dosyada sendikal hakların engellenmesi suçunun oluşturulduğu gözetilmeden karar verdiğini belirtmiştir. Yargıtay, yerel mahkemenin vermiş olduğu hükümde yanılgıya düştüğünü belirterek oy birliği ile bozma kararı vermiştir. Ayrıca mahkemenin eksik inceleme ile hüküm kurduğunu, temyiz itirazının yerinde olduğunu eklemiştir. (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/26139 Esas, 2016/6739 Karar)