Organ veya doku ticareti suçu, Türk Ceza Kanunu’nun Kişilere Karşı İşlenen Suçlar kısmında Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar bölümünde 91 ile 93. Maddeleri arasında yer almaktadır. Kişinin rızası olmadan organ veya doku alınması ya da belli bir menfaat karşılığında organ verme konusuna rıza gösterilmesi suç olarak belirtilmiştir. Organ veya doku ticareti suçu ile kişi haklarına olan saldırının önüne geçilmek amacıyla düzenlenmiştir.
Organ naklinin suç değildir, ancak belli şartlar dahilinde organ veya doku ticaretine dönmesi halinde yapılan organ nakli suç olarak düzenlenmiştir. Günümüzde ne yazık ki organ yetmezliği nedeniyle rahatsızlığı olan ve nakil için yeterli olan organının bulunmaması durumlarına fazlaca karşılaşılmaktadır. Bu kadar yaygın olan sorunun önünde yasal olmayan yollar ile organ ticaretine başvurulmasının önüne geçilme amaçlanmıştır. Yalnızca organ değil, doku ticaretinin yapılması da kanunda suç olarak belirtilmiştir. Doku, canlıların gövde ya da organların yapı ögelerinden birini oluşturan gözeler bütünüdür.
Organ veya doku ticareti suçu, yalnızca canlı insanlardan değil, ölü olan insanlardan da alınması halinde olarak mümkün kılmıştır. Ölü olan kimselerden organ ya da doku alınması kanunda belli şartlara tabi tutulmuştur. Kişinin rızası olmadan ya da herhangi bir menfaat karşılığında akciğer nakli, yüz nakli, böbrek nakli, karaciğer nakli ya da kalp naklinin yapılması halinde suç işlenmiş olacaktır.
Kişi, herhangi bir menfaat karşılığında organının nakledilmesine müsaade vermesi halinde organ veya doku ticareti suçu işlemiş olacaktır. Türk Ceza Kanunu’nun 91. maddesinin üçüncü fıkrasında organ satımının suç olduğuna dair detaylı bir düzenleme yer almaktadır. Organ veya doku satan hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmedileceği belirtilmiştir. Bunun yanında organ veya doku satımına aracılık eden kişi de aynı cezaya hükmedilecektir. Organ veya doku satımının örgütlü olarak işlenmesi halinde ise daha ağır ceza yaptırıma tabi tutulmuş, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmedilecektir.
29.05.1979 tarihinde yürürlüğe girmiş ve tam isim olarak “Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanun” düzenlenmiştir. Organ ve doku nakli kanuna göre; tedavi, teşhis ve bilimsel amaçlar ile organ ve doku alınması, saklanması ve nakli düzenlenmiştir. Kanunun üçüncü maddesine göre, bir bedel ya da çıkar karşılığında organ ve doku alınması, satılması yasaklanmıştır.
Yargıtay, organ veya ticaret yapma suçuna dair bazı kararlarında Organ ve Doku Nakli Kanunu’nun 3. maddesinde yer alan, bedel karşılığında organ ve doku alınması, satılmasının yasaklandığının düzenlendiğini de ayrıca belirtmektedir. Mahkemenin vereceği kararlarda kanunun ilgili maddesinin de gözetilmesi gerektiği de kararlarda ayrıntılı olarak belirtilmiştir.
Zorunluluk hali, kendisine veya başkasına yöneltilen ağır ve olması muhakkak olan tehlike halinde hareket edilerek suç işleyen kişi hakkında ceza verilmemesi halidir. Türk Ceza Kanunu’nun 92. maddesinde organ veya ticareti suçunun zorunluluk hali bulundurması halinde sanığa verilecek olan cezalandırmada etkili olacağını belirtmiştir. Zorunluluk hali olarak kişinin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik koşullar nedeniyle organ veya ticareti suçunun işlemesi halinde cezadan indirim yapılacağı veya cezalandırmadan vazgeçileceği hüküm altına alınmıştır.
Görüldüğü üzere, kanunen kişinin içerisinde bulunduğu ekonomik durum gözetilerek organ veya doku satan kişiye verilecek cezada indirim ya da cezanın verilmeyebileceği hüküm atına alınmıştır. Mahkeme, hukuka uygun bir karar verebilmek adına ekonomik durumunun kötü olması nedeniyle böbreğini satan kişinin ekonomik durumunu değerlendirmek ve böbreğini satmak dışında başka bir imkanı olup olmadığını da değerlendirme altına alacaktır.
Etkin pişmanlık, kişinin işlemiş olduğu suçtan pişmanlık duyması ve suçtan doğacak ya da doğmuş olan zararların giderilmesidir. Sanık hakkında etkin pişmanlık uygulanması halinde sanığa verilecek cezada indirim yapılabilir ya da ceza verilmeyebilir. Etkin pişmanlık hükümleri, kanunda belirtilen her suçta uygulanmamaktadır. Kanunda belli başlı suçlarda ancak etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilecektir. Organ veya doku ticareti suçunda etkin pişmanlık hükümleri uygulanmaktadır, Türk Ceza Kanunu’nun 93. maddesinde düzenlenmiştir.
Organ veya doku satan kişi, bu olay resmi makamlara ulaşmadan önce durumu yetkili merciiye haber vermesi halinde kişiye ceza verilmeyecektir.
Organ veya doku ticaretinin resmi makamlara ulaşması sonrasında organ veya dokuları satan kişi, suçun meydana çıkması, suçluların yakalanmasına hizmet eder veya yardım ederse kişi hakkında verilecek ceza indirilerek verilecektir. Kişi hakkında verilecek cezada dörtte birinden yarısında kadar indirilecektir.
Organ veya doku ticareti suçunda görevli mahkeme, asliye ceza mahkemesidir. Dava, suçun işlendiği yerde asliye ceza mahkemesinde görülecektir.
Kanunda şikayete tabi olan suçların listesi belirtilmiştir, organ veya doku ticareti suçu şikayete tabi suçlar arasında yer almamaktadır. Savcılık, soruşturmayı doğrudan başlatacaktır. Şikayete tabi olmadığından şikayetçi olan taraf şikayetçi olmadığını bildirmesi halinde dahi dava devam edecektir. Şikayetin geri çekilmiş olması halinde dahi dava devam edecektir. Uzlaşmaya tabi suçlar arasında da bulunmamaktadır. Uzlaşmaya tabi olan suçlarda dosya, uzlaşma görüşmesi için uzlaşma bürosuna gönderilmektedir. Ancak uzlaşmaya tabi olmayan suçlarda uzlaşma bürosuna gönderme prosedürü bulunmamaktadır. Taraflar kendi aralarında uzlaşmış olsalar dahi davaya hiçbir etkisi olmayacaktır. ##Organ veya Doku Ticareti Suçunda Zamanaşımı Suçun zamanaşım süresi 8 yıldır. Suçun işlendiği tarihten itibaren dava açılmaz ise zamanaşım süresi dolmuş olacaktır. Zamanaşım süresi içerisinde dava açılmış ancak süre içerisinde sona ermemiş ise zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle dava düşecektir.
Sanıklardan birisi, kardeşine ait olan nüfuz cüzdanındaki fotoğrafı falçata yardımı ile kaldırmıştır. Kaldırmış olduğu fotoğrafın yerine ise organ veren kişinin fotoğrafını yapıştırmıştır. Sanıklar hakkında ağır ceza mahkemesi tarafından organ veya doku ticareti ve resmi belgede sahtecilik suçlarından yargılama yapılmıştır. Sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verilmiş, mahkumiyet kararına karşılık sanıklar müdafii tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Yargıtay, dosya incelemesinde, dosyaya konu olan sahte nüfuz cüzdanının dosya içerisinde olmadığını tespit etmiştir. Bu nedenle sahte nüfuz cüzdanının dosya içerisine konularak yeniden daireye gönderilmesi konusunda oybirliği ile karar verilmiştir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2015/15279 Esas, 2018/11797 Karar)
Dosyaya konu olan olayda, böbrek hastası olan sanık ve sanığın akrabası olarak kendisini tanıtan diğer sanık, … Hastanesi’ne böbrek nakli için müracaatta bulunmuşlardır. Mahkemede hastanenin organ nakil koordinatörü tanıklık etmiştir. Tanık beyanında, her iki sanığın hastaneye müracaatta bulunduğunu ve sanığın kendisini tanıtmış olduğu şahıs olarak kimlik numarası sorulduğunu ancak şahıs, kimlik numarasını hatırlamadığını söylemiş ve ismi sorulduğunda kimlikten farklı bir isim söylediğini belirtmiştir.
Şüpheli olarak görülen olay nedeniyle kolluk kuvvetleri durumdan haberdar edilmiş ve ihbar üzerine kolluk kuvvetlerine haber verilmiştir. İhbar üzerine kolluk kuvvetleri hastaneye gelmiş ve her iki sanığın üzerini aramışlardır. Sanık üzerinde kaba üst araması yapılırken gömleğinin sol cebinde sanığa ait kimlik, resmi kısmı kesilmiş nüfuz cüzdanı, hamili adına tanzim edilmiş kimlik fotokopileri tespit edilmiştir. El konularak alınan kimlikler adına … Sulh Ceza Mahkemesi kararıyla el konulmuştur. Sanık, savunmasında 1999 yılından beri böbrek hastası olduğunu, bu nedenle diyalize girdiğini belirtmiştir.
Sanık, bir gün kahvede otururken tanımadığı bir şahıs tarafından koluna bakarak kolunda ne olduğunu sormuştur. Sanık ise böbrek hastası olduğunu söyleyince şahıs tarafından para karşılığında böbrek naklinin yapıldığını söylemiştir. Tanımadığı bu şahıs tarafından sanığa bir telefon numarası vermiş ve sanık, bu numarayı aramıştır. Sanık, numarayı aradığında … isimli şahısla görüşmüş ve İstanbul’da bu şahısla temmuz ayında görüşmüştür. Sanık böbrek nakli için 28.000 TL karşılığında nakil konusunda anlaşmış ve bu şahıs, sanıktan bir akrabasının kimliğini getirmesini istemiştir. Buldukları ilk kişi ile sanığın dokusu uyuşmamış ve ileri bir tarihte başka bir kişi bulunmuş ve işlem yapmak için gitmiş oldukları hastanede kolluk tarafından müdahale edildiğini sanık savunmasında detaylı olarak anlatmıştır. Sanıklar hakkında ağır ceza mahkemesi tarafından organ veya doku ticareti yapma suçu, suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan yargılama yapılmıştır.
Sanıklar hakkında organ veya doku ticareti yapma suçundan mahkumiyet, suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan beraat kararı verilmiştir. Mahkumiyet kararına karşılık olarak sanık müdafii tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Diğer sanık ise savunmasında, maddi sıkıntıları olduğunu ve bu nedenle böbreğini internet üzerinden satışa çıkarttığını belirtmiştir. … isimli şahsın kendisini aradığını ve konuşma sonunda 15.000 TL’ye böbreğini vermek adına anlaştıklarını söylemiştir. Bunun üzerine sanık, böbrek nakli için İstanbul’a gitmiş ve şahıs, sanığı yeğeni olarak tanıtmıştır.
Şahıs, sanığı pansiyona götürmüş ve hastanede neler söylemesi gerektiğini sanığa ezberletmiştir Ancak sanık, bu işten korktuğunu ve vazgeçtiğini belirtmiştir, şahıs ise sanığı sakinleştirerek ikna etmiştir. Taraflar ertesi gün hastaneye gittiğinde ise sanık, görevli olan kişinin ismini sorması üzerine bilerek adını yanlış söylediğini belirtmiştir. Yargıtay, dosya incelemesinde, beraat kararı verilmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddine ilişkin hüküm kurma talebine dair ret kararı verilmiştir. Yargıtay, mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık onama kararı vermiştir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2015/15157 Esas, 2018/2269 Karar)
Sanık, böbrek hastasıdır ve kendisine uygun böbrek arayışında iken eşinin … isimli bir şahıs aracılığıyla tanıştığı sanık ile görüşmeye başlamıştır. Sanık ile görüşme sonunda 27.000 TL ücret karşılığında böbrek nakli hususunda anlaşmışlardır. Sanık ile organ alıcıları buluşturulmuş ve sanıklar, ücreti elden peşin olarak vermişlerdir. Taraflar böbrek nakli için hastaneye birlikte gitmiş ve tahliller esnasında tarafların akrabalık ilişkisi olmadığı anlaşılmıştır. Bunun üzerine hastane yetkilileri kolluk kuvvetlerine ihbarda bulunmuş ve sanıklar hastanede yakalanmıştır.
Tüm bu olanlar nedeniyle böbrek nakli gerçekleştirilmemiştir. Diğer sanık ise savunmasında, kredi borçları olduğunu ve ödeme yapmak için böbreğini satmaya karar verdiğini belirtmiştir. Sanık, başka bir kişinin aracı olması ile organ ticareti yapan kişi ile irtibat kurmuştur. Sanıklar hakkında asliye ceza mahkemesi tarafından organ ticareti yapma suçundan yargılama yapılmıştır. Sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verilmiş, mahkumiyet kararına karşılık sanık müdafii ve o yer Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde sanıkların işlemek istedikleri suç olan böbrek naklini ellerinde olmayan bir nedenle gerçekleştirememesi nedeniyle Türk Ceza Kanunu’nun 35. maddesinin ikinci fıkrası gereği teşebbüs hükümleri uygulanması gerektiği belirtilmiştir. Bunun yanında sanıklardan birisi hakkında 1 yıl 3 ay 18 gün hapis cezası tayin edilmiş, ancak 1 yıl 15 gün hapis cezası verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Yargıtay, kararında mahkemenin kararına karşılık mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarını kabul ederek bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2014/2281 Esas, 2015/2805 Karar)
Katılan sanık ekonomik durumunun kötü olması nedeniyle sanığa ait fabrikada işçi olarak çalışmaktadır. Diğer sanığın ise hastalığının olması ve bu nedenle organa ihtiyacı bulunduğundan sanığa ev, araba ve maaş ödeme karşılığında böbrek vermesi teklif edilmiştir.
Ekonomik durumu kötü olduğundan sanık, böbreğini vermeyi kabul etmiştir. İnternet sitesinde yayınlanan bir haberde de katılan sanık ile sanık arasında böbrek nakli sonrasında çıkan bir anlaşmazlıktan bahsedilmiştir. İnternet haberi sonrasında taraflar hakkında soruşturma başlatılmıştır. Sanıklar hakkında … Asliye Ceza Mahkemesi tarafından organ veya doku ticareti suçundan yargılama yapılmıştır. Mahkeme tarafından her iki sanık hakkında beraat kararı verilmiştir. Katılan sanık müdafii ve mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından söz konusu karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde, böbrek hastası olan sanığa ait fabrikada işçi olarak çalışan katılan sanığa maddi menfaat sağlamak amacıyla aralarında sözlü anlaşma yapıldığını belirtmiştir. Tarafların ekonomik durumları, tanık ifadeleri ve resmi yollarla organ bağışının gerçekleşmesi ile suçun oluştuğu eklenmiştir. Bu nedenlerle mahkemenin vermiş olduğu beraat kararı hukuka aykırı bulunmuştur. Yargıtay, temyiz itirazlarını yerinde görerek mahkumiyet kararı verilmesi gerektiğini belirterek bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2013/27794 Esas, 2014/18501 Karar)
Ekonomik sıkıntısı nedeniyle sanık, böbreğinin birini satmak istemiş, daha önceden organ ticaretine aracılık yaptığını bildiği kişiye bu durumu bildirmiştir. Sanık ile oğlu böbrek rahatsızı olan baba o kişi tarafından aracılık ederek tanıştırılmıştır. Sanıklar bir araya gelmiş ve böbrek satımı konusunda anlaşmışlardır. Taraflar para hususunda da anlaşmışlardır. Sanık tarafından sahte nüfuz cüzdanı alınarak böbrek hastası olan kişinin babası gibi hastaneye müracaatta bulunmuştur. Hastanede babasıymış gibi organ bağışında bulunmak istediğini bildirmiştir. Sanığın başvuruda doldurması gereken belgeler ve inceleme sonucunda hastanın babası olmadığı tespit edilmiştir.
Tarafların organ nakli gerçekleşmemiştir. Sanıklar hakkında asliye ceza mahkemesi tarafından organ veya doku ticareti suçundan yargılanmıştır. Mahkeme tarafınsan sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir. Mahkumiyet kararına karşılık sanıklar tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Yargıtay, dosya incelemesinde sanıklar adına verilen mahkumiyet kararına yeterli delil bulunmadığı, eksik inceleme yapıldığı hususunda yapılan temyiz başvurusunun reddine kararını vermiştir. Yargıtay, mahkemenin kararına karşılık onanma kararı vermiştir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2013/26896 Esas, 2014/18492 Karar)
Organ alıcısı olan sanık böbrek hastası olup organ vericisinden böbreğini almak için daha önceden hukuka aykırı bir şekilde organ nakli işlemlerini yapan kişi aracılığıyla irtibata geçmiştir. Sanık, böbrek hastası olan kızının kimliğini diğer organ vericisi olan sanığa sahte nüfuz cüzdanı temin etmesi için vermiştir. Taraflar Antalya’da bulunan … Hastanesi’ne müracaat etmişlerdir.
Hastane tarafından belli başlı testler yapılmış, organ vericisi ile organ alıcısının genetik olarak uygunluk bulunmadığı ve akraba olmadığı testlerde ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine hastane yetkilileri, şüpheli olarak görmüş olduğu durumu kolluk kuvvetlerini arayarak haber vermişlerdir. Soruşturma soncunda maddi menfaat karşılığında tarafların organ verme konusunda anlaştığı ve hastaneye başvurdukları anlaşılmıştır.
Sanıklar hakkında asliye ceza mahkemesi tarafından organ veya doku ticareti suçundan yargılama yapılmıştır. Sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verilmiş ve mahkumiyet kararına karşılık olarak sanık ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Yargıtay, dosya incelemesinde, mahkemenin kovuşturma aşamasında sonuçlara uygun bir kanaat ve takdirine göre karar verildiğini belirtmiştir. Sanık ve o yer Cumhuriyet savcısının suçun teşebbüs aşamasında kalmış olduğuna dair temyiz başvurusu yerinde görülmemiştir. Bütün bu nedenlerle mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık onanma kararı verilmiştir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2013/17615 Esas, 2014/14203 Karar)
Sanıklar çiftlikte uzun süre boyunda hayvancılık ve çiftçilik ile geçimini sağlamaktadırlar. Sanıklardan birisi böbrek hastası olup diğer sanık böbrek hastası olan sanığı babası gibi sevdiğinden böbreğini vermek istediğini belirtmiştir. Bu nedenle sanığın kimliğine kendi fotoğrafını yapıştırarak … Hastanesi’ne müracaat etmişlerdir. Taraflar hastaneye başvurusu sonrasında organ nakli gerçekleşmiştir.
Organ veya doku ticareti suçundan asliye ceza mahkemesi tarafından yargılama yapılmıştır. Sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verilmiş, mahkumiyet kararına karşılık ise temyiz başvurusu sanıklar müdafii tarafından yapılmıştır. Yargıtay, sanıklardan birisinin nüfus kayıt örneğinden öldüğü tespit edilmiş ve sanık hakkında açılan kamu davasının düşmesi yönünde karar vermiştir.
Diğer sanıklar açısından dosyayı incelediğinde, organ vericisi olan sanığın hiçbir maddi karşılık beklenmeden ve hukuka uygun rızaya dayalı olarak organ nakli gerçekleştiğini eklemiştir. Sanıkların mahkumiyetine karar verecek şekilde yeterli delil bulunmadığını belirterek sanıklar hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Yargıtay, mahkemenin vermiş olduğu mahkumiyet kararına karşılık bozma yönünde karar vermiştir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2013/13718 Esas, 2014/6023 Karar)