Yasal veya atanmış mirasçılar, mirasbırakanın ölümüyle doğrudan mirasçılık sıfatı kazanmaktadır. Ancak belli koşullar dahilinde mirasçılar, mirasbırakanın borç ve alacaklarından oluşan mirasın hak ve yükümlülüklerine dair ret işlemini gerçekleştirebileceklerdir. Nitekim mirasçılar, mirasbırakanın mirasını kabul etmeye zorlanamayacak olduğundan kayıtsız ve şartsız reddetme hakkı verilmiştir. Ret hakkını kullanmadığı vakit ise miras kazanılmış olacaktır. Kanunda mirasın gerçek reddi ve hükmen reddi olmak üzere 2 ayrı düzenleme bulunmaktadır.
Türk Medeni Kanunu’nun 609. maddesinde belirtmiş olduğu üzere; mirasın gerçek reddi, sulh hukuk mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılmasıdır. Mirasçının mirası redde dair yapacağı bildirim esnasında ayırt etme gücüne sahip ve ergin olması gerekmektedir. Süresinde ret beyanının verilmesi halinde beyan, sulh hukuk mahkemesinin özel kütüğüne yazılacak ve reddeden mirasçı istediği takdirde reddi gösteren belge (tutanak ve kütüğün şekli Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle düzenlenecektir- TMK madde 609/5) verilecektir.
En yakın mirasçıların tamamı tarafından mirasın reddedilmesi halinde sulh hukuk mahkemesi tarafından iflas hükümlerine göre tasfiye edilecektir. Tasfiye sonunda arta kalan değerler ise mirası reddetmişler gibi hak sahiplerine verilecektir (TMK madde 612).
Türk Medeni Kanunu’nun 605. maddesinde belirtilmiş olduğu üzere; mirasın hükmen reddi, mirasbırakanın öldüğü tarihte ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılacaktır. Örneğin; mirasbırakanın terekesinde yaklaşık 600 bin lira borcu ve 150 bin lira değerinde bir arabası kalmış ise aktifi pasifinden daha düşük olacaktır. Mirasbırakanın bıraktığı borç, malın değerinden daha fazla olduğundan mirası hükmen reddetmiş sayılacaktır.
Hükmen ret süreye tabi tutulmamıştır. Hükmen ret istemli davada terekenin borcu, terekenin alacaklılarının kimliği konusunda açıklama yaptırılarak davanın alacaklılara yöneltilmesi, taraflara delil bildirme olanağı sağlanması, terekenin aktif ve pasifinin belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir (Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/6127 Esas, 2020/319 Kararı).
Yasal mirasçının mirası öğrendiği tarih veya mirasçının ölümünden itibaren 3 ay içerisinde ret süresi bulunmaktadır. Mirasçı olduğu daha sonra öğrenilmiş ise mirasçının sonradan öğrendiğini ispatlaması gerekmektedir. Atanmış mirasçı için ise mirasbırakanın tasarrufunu resmen bildirilme tarihinden itibaren işleyecek olup bildirimden 3 ay içerisinde reddetmelidir (TMK madde 606/2).
Mirası reddedecek olan kişi 3 ay içerisinde sulh hukuk mahkemesine yazılı bir belge veya sözlü beyan ile mirası reddettiğini bildirebilir. Hakim tarafından beyanın süresinde yapılıp yapılmadığı, mirasçı olup olmadığını inceledikten sonra ret beyanını tescil edecektir.
Mirasçı avukatı tarafından vekaletname ile birlikte kişinin yazılı olarak mirası reddettiğine dair dava dilekçesi sulh hukuk mahkemesine sunulacak, gerekli işlemler sonrasında mirası reddettiğine dair tutanakla tespit gerçekleşecektir.
Mirası reddedecek mirasçı veya mirasçılar, görevli ve yetkili mahkemeye hitaben hazırlamış olduğu dilekçeyi hazırlayacaktır. Dava dilekçesi, ilgili mahkemenin tevzi bürosuna sunulacak ve dilekçenin ekiyle birlikte dilekçe ekinde deliller de sunulacaktır. Mahkemenin veznesine harç ve masrafların yatırılması ile birlikte dava açılmış olacaktır.
Mirasın gerçek reddine ilişkin dava hasımsız ve çekişmesiz yargı işi olduğundan görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir. Hükmen ret istemli mirasın reddine ilişkin talepte görevli mahkeme ise asliye hukuk mahkemesidir.
Görevli mahkemeye ilişkin Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/6127 Esas, 2020/319 Kararı sayılı kararı;
Davacı mirasın reddine ilişkin sulh hukuk mahkemesinde dava açmış, sulh hukuk mahkemesi tarafından hükmen reddi istemi olduğundan görevsizlik kararı vererek asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğunu belirtmiştir. Ancak asliye hukuk mahkemesi mirasın gerçek reddinden kaynaklandığını belirterek görevsizlik kararı vermiştir.
Yargıtay dosya incelemesinde davanın değeri belirtilmeksizin ve hasımsız olarak açıldığını, kayıtsız ve şartsız mirasın reddedildiği belirtilmiştir. Bu nedenle dava, sulh hukuk mahkemesinde açılacaktır. Sulh hukuk mahkemesi yargı yeri olarak belirlenmiştir.
Yer yönünden yetkili mahkeme, Türk Medeni Kanunu’nun 609. maddesinde ret beyanının mirasın açıldığı yerde sulh hukuk mahkemesine yapılacağı belirtilmiştir.
Yetkili mahkemeye ilişkin Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2020/138 Esas, 2020/704 Karar sayılı kararı;
Davacı İstanbul’da sulh hukuk mahkemesinde mirasın reddine ilişkin talepte bulunmuş, ancak müteveffanın son yerleşim yeri adresi ve nüfusa kayıtlı olduğu yer Diyarbakır olduğundan yetkisizlik kararı vermiştir. Diyarbakır’daki sulh hukuk mahkemesi ise murisin yerleşim yerinin İstanbul olması nedeniyle yetkisizlik kararı vermiştir. Bu nedenle bölge adliye mahkemeleri yargı yerinin belirlenmesi için incelemede bulunmuştur.
Mirasın reddi istemi, mirasçı tarafından dilerse sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. TMK madde 609. maddesinde süre içerisinde yapılmış olan ret beyanı, mirasın açıldığı yerin sulh hukuk mahkemesince özel kütüğüne yazılır ve reddeden mirasçı isterse kendisine reddi gösteren bir belge verilir hükmüne yer verilmiştir. Yetki kesin olup mirasbırakanın son yerleşim yerindeki sulh hukuk mahkemesi görevli ve yetkilidir. Kolluk araştırmalarına göre mirasbırakanın ölmeden önce İstanbul’da yaşadığı anlaşıldığından İstanbul sulh hukuk mahkemesi yetkili mahkeme olarak belirlenmiştir.
Mirasçının ölümünden itibaren veya ölümünü sonradan öğrendiğini ispat etmesi halinde 3 ay içerisinde mirası reddetmeyen mirasçının miras ret hakkı düşecektir. Ancak kanunda mirasçının bazı işlemleri yapması halinde süre dolmasa da reddedemeyeceği belirtilmiştir:
Türk Medeni Kanunu’nun 611. maddesinin ilk fıkrasında, yasal mirasçılardan birisinin mirası reddetmesi halinde miras payı kendisi ölüymüş gibi hak sahiplerine geçecektir.
Kanunda, mirasın reddine ilişkin sulh hukuk mahkemesinde sözlü veya yazılı olarak işlem yapılacağı belirtilmiştir. Noterden mirasın reddine dair işlem yapılacağı düzenlenmemiştir, mirasın reddine ilişkin işlemler noterde yapılamaz. Ancak mirasbırakan hayatta iken mirastan kısmi veya tamamı feragat ettiğine dair mirastan feragat sözleşmesi noterde düzenlenebilir.
Türk Medeni Kanunu’nun 575. maddesinde belirtilmiş olduğu üzere, miras, mirasbırakanın ölümüyle açılacaktır. Bu nedenle reddi mirasa dair beyan, mirasbırakan hayatta iken gerçekleştirilemeyecek ancak mirasbırakanın ölümünden sonra gerçekleşebilecektir.
Mirasçı ile mirasbırakanın sözleşme düzenleyerek mirasbırakan hayatta iken miras hakkından vazgeçebileceği tek bir işlem bulunmaktadır: Mirastan feragat sözleşmesi. Her iki tarafın anlaşması ve kanunda belirtilen belli koşulların uygun olması halinde yapılacak sözleşme ile mirastan vazgeçilebilecektir.
Mirasbırakanın ölümüyle maaş alımı sona erecektir, bu nedenle ölüm ile zaten maaş devam etmeyeceğinden mirasçıların maaş konusunda bir hakkı olmayacaktır. Ancak dul, yetim aylığı ve emekli ikramiyesi durumlarında farklılık arz etmektedir, mirastan doğan haklardan değildir. Bu nedenle mirasbırakanın mirasını reddeden kişi, yasal koşullarının olması halinde sosyal güvensinden doğan dul, yetim, ölüm aylığı veya emekli ikramiyesi alabilmektedir. Ölüm aylığı tereke ve mirasçının hakkı olmadığından mirasın reddi ile sona ermeyecektir.
Reddi miras yapan mirasçı, mirasbırakanın tüm hak ve borçlarını reddetmiş olacaktır. Murisin borca batık olup olmadığına dair detaylı inceleme yapılması gerektiğini belirten Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2019/1015 Esas, 2020/459 Karar sayılı kararı;
Davacılar tarafından terekenin borca batık olduğunun tespiti nedeniyle mirasın hükmen reddi istemi üzerine asliye hukuk mahkemesinde mirasın hükmen reddi talebi ile davalılar aleyhine dava açmıştır. Davalılar ise davanın reddi yönünde talepte bulunmuştur. Mahkeme tarafından davanın kabulü yönünde karar verilmiştir. Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu, Hazine vekili süresi içerisinde temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay dosya incelemesinde, mirasın hükmen reddine ilişkin açılan davada terekenin açıkça borca batık olup olmadığı ve mirasçıların terekeyi kabul anlamına gelen işlemleri yapıp yapmadığının araştırılması gerektiğini belirtmiştir. Ölüm tarihi itibariyle murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir, ölüm tarihi itibariyle murisin tüm malvarlığı terekenin aktifini ve pasifini oluşturur.
Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması terekenin ödemeden aczini ve borca batıklığını gösterecektir. Mahkeme tarafından yapılan araştırmalarda ise murisin ölüm tarihinin esas alınmadığı, murisin taşınmazları, taşınırları ve bankalardaki mevduatları ölüm tarihi itibariyle araştırılması ile değerlendirilmelidir. Eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulduğundan bozma yönünde karar verilmiştir.
Reddi mirasta bulunan mirasçı veya mirasçıların geri alabileceğine dair Türk Medeni Kanunu’nda bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak reddi mirasın geri alınmasına ilişkin Yargıtayın yerleşmiş kararlarında tüm mirasçıların geri almaya dair rızasının alınması gerektiğidir. Örnek olarak göstermek gerekir ise mirasın reddi talebinde bulunan mirasçının vazgeçme isteğini belirtmesine karşılık Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/12134 Esas, 2020/672 Karar sayılı kararı;
Davacı, sulh hukuk mahkemesinde 01.01.2016 tarihinde vefat eden murisin mirasının reddini tespit istemiştir. Mahkeme tarafından davanın kabulü ve reddin tesciline karar verilmiştir. Türk Medeni Kanunu uyarınca velayet, vesayet ve miras hükümlerinin uygulanmasına ilişkin tüzük gereğince ret hükmünün mirası ret kütüğüne kaydedilmesine karar verilmiştir. Ancak davacı, davadan vazgeçme isteğini belirterek temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Yargıtay, kural olarak mirasın kayıtsız ve şartsız reddine ilişkin beyanın sulh hukuk mahkemesine ulaşması sonrasında bu beyandan taraflı olarak dönülemeyeceğini belirtmiştir. Gerçek ret beyanı mahkemeye ulaştıktan sonra ret beyanından ancak mirasçıların tamamının onayı veya açılacak olan reddin iptali davasının kabulü ile dönülebileceği belirtilmiştir. Dosyada vefat eden murisin davacıdan başka mirasçısının bulunup bulunmadığı, başka mirasçısının bulunması halinde ise davacının davadan vazgeçmesine muvafakatinin bulunup bulunmadığı sorulması gerekmektedir. Bu nedenle temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığı kanaati ile bozma yönünde karar verilmiştir.
Maktu harca tabidir, nisbi harç gibi dava değeri üzerinden belirlenen oran üzerinden hesaplama gerçekleşmeyecektir.
Her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından avukatlık asgari ücret tarifesi yayınlanmaktadır, avukatlar bu tarife altında bir ücrete vekillik hizmeti veremeyecektir. Avukat yalnızca tarife üzerinden ücret belirlemek zorundadır, dosyanın süreci, iş yoğunluğu ve bulunduğu il ya da ilçesine göre ücret belirlemesinde bulunacaktır.
Mahkemenin iş yoğunluğu, adli tatil süreci, delillerin toplanması gibi nedenler mahkemenin sürecini de etkilemektedir. Bu nedenle mahkemenin sürecine dair kesin bir şey söylenemez, ortalama bir süre vermek gerekir ise yaklaşık 4 ay ile 9 ay sürmektedir.
Mirasçı mirası reddettiğine dair bir belge alması halinde mirasbırakanın tereke, hak ve borçlarından sorumlu olmayacaktır.
İnternette reddi mirasa dair onlarca dilekçe örneği bulunmaktadır; ancak mirasın reddi talebinde bulunacak olan mirasçının hükmen ret ya da gerçek ret olarak mı talepte bulunması gerektiğine göre dilekçe hazırlanmalıdır. Her dava ve dilekçe olay ve duruma göre değişkenlik göstereceğinden mutlaka kişinin talebine ve hukuki şartlarına göre dilekçe hazırlanmalıdır.
Bu nedenle mutlaka miras hukuku alanında uzman bir avukat tarafından mirasın reddi işlemleri hakkında detaylı bilgi alarak, dilekçe hazırlanması gerçekleştirilmelidir. İnternetten alınan alelade dilekçeler ile mirasın reddi başvurusunda bulunulması halinde geri dönülmez hukuki kayıplar meydana gelmesi mümkündür.