Kasten öldürme suçu, Türk Ceza Kanunu’nda Kişilere Karşı Suçlar kısmında, Hayata Karşı İşlenen Suçlar bölümünde ve 81. maddesinde düzenlenmiştir. Adam öldürme suçunda korunmak istenilen hukuki değer, insanın hayatıdır. Suçun oluşması için ölüm neticesinin meydana gelmesi, fiilin sonucu olarak birinin hayatını kaybetmesi gerekmektedir. Önemli olan failin davranışıyla bağlantılı olarak bilerek ve isteyerek bir ya da birden fazla kişinin ölmesine neden olmasıdır.
Kişinin yaşama ihtimali çok düşük gözükse, hatta hastalığından dolayı 1 gün sonra öleceği bilinse dahi o kişiyi öldüren kasten adam öldürme suçunu işlemiş olacaktır. İdam cezası almış kişiyi cezanın infazından önce öldürmek de kasten adam öldürme suçunun konusudur.
Kasten adam öldürme suçu, hem ihmali hem de icrai hareket ile işlenebilir. Kasten adam öldürme suçunun işlenmesi için kastın varlığı gerekmektedir. Suçun neticesi sonrasında ölümün meydana gelmesi ile kasten adam öldürme suçu tamamlanmış olacaktır.
Kasten adam öldürme suçunda failin eyleminin neticesi sonrasında ölümün gerçekleşmesi, hareket ile netice arasında nedensellik bağının bulunması gerekmektedir. Maktulün failin eylemi neticesinde mi öldüğü yoksa başka bir nedene bağlı olarak mı ölümün gerçekleştiği kasten adam öldürme suçunun yargılanmasına konu olacaktır. Örneğin; kişinin öldürmeye teşebbüs eylemi ile eşini vurması, eşinin vurulmasından sonra ambulansın gelip hastaneye götürülmesi ve hastaneye giderken ambulansın şarampolden yuvarlanması sonucu ambulansta bulunan herkesin hayatını kaybetmesi halinde fail, kasten adam öldürmeye teşebbüsten yargılanacaktır. Eşinin yaralanmasına vesile olarak ambulansa binmesine neden olan eş, dolaylı olarak neden olmuşsa da kasten adam öldürme suçunu işlemiş olmayacaktır. Ancak failin eşini vurduktan sonra eşinin ambulansa bindirilmeden önce ölmesi halinde kişi, kasten öldürme suçundan yargılanacaktır.
Olası kast, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiştir. Kişinin eyleminin sonucunu öngörmesine rağmen sonucun meydana gelmesinin göze alınmasıdır. Örneğin; fail, eşini öldürmek amacıyla alışveriş merkezinde bir mağazaya girdiğinde mağazanın kalabalık olduğunu görerek eşinin yanında başkalarını da öldürme ihtimalini görerek ateş etmesi olası kast ile adam öldürmeye girecektir. Çünkü fail, kalabalık olduğunu görüp ateş açarak sonucunu öngörmüş ve sonucuna ilişkin olursa olsun düşüncesinde olduğundan failin manevi unsuru olası kast olarak kabul edilecektir.
Doğrudan kast, failin eylemini ve sonucunu öngörerek bilerek ve isteyerek hareket etmesidir. Doğrudan kastta fail eylemin sonucunu istemektedir; ancak olası kastta fail, eylemin sonucunu öngörse de istememektedir. Çünkü fail, olası kast ile öngörmüş olduğu tehlikeyi istemese de amacına ulaşmak için eylemini gerçekleştirmektedir.
Kişinin öldürme suçunu kasıtlı olarak işleyip işlemediği öldürme eylemindeki hareketleri ile tespit edilecektir. Kişinin öldürme eylemini nasıl gerçekleştiği, ölen kişide bulunan darbe sayısı, öldürme eyleminde kullanılan aracın öldürmeye uygun olup olmadığı, ölmüş olan kişi ile önceden bir husumeti bulunup bulunmadığına bakılarak kastın türü tespit edilebilecektir.
Haksız tahrik, kişinin haksız bir eylem karşısında derin bir elem veya hiddet etkisi altında suç işlemesidir. Haksız tahrik, kişinin işlemiş olduğu suç nedeniyle verilecek cezada indirim nedenidir.
Haksız tahrik ile kasten adam öldürme suçunu işleyen kişi hakkında verilecek cezada indirim uygulanacaktır. Ancak haksız tahrik ile cezadan indirim uygulanabilmesi için belli bazı şartlar bulunmaktadır. Öncelikle kişinin işlemiş olduğu suça neden olan bir haksız eylemin bulunması gerekmektedir. Kişi, uğramış olduğu haksız eylemin etkisi altında, duyduğu hiddet ve elem ile suç işlemelidir. Haksız tahrik altında kasten adam öldürme suçunu işleyen kişi hakkında verilecek olan cezada müebbet hapis cezası yerine on iki yıldan on sekiz yıla kadar hapis cezası verilecektir.
Meşru müdafaa, kendisine ya da başkasına yönelen haksız bir eylem nedeniyle saldırıya karşı savunma halidir. Kişi, haksız bir saldırıya karşı orantılı bir şekilde saldırıyı engellemek amacıyla yapılan eylemdir. Meşru müdafaa, hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilmekte, meşru müdafaa ile saldırıyı def eden kişinin eylemi cezalandırılmaz. Ancak her saldırıya karşılık savunma eylemi meşru müdafaa sınırları içinde kalmamaktadır.
Kasten adam öldürme suçunun meşru müdafaa halinde işlenmesi halinde fail cezalandırılmayacaktır. Meşru müdafaa hükümlerinin uygulanabilmesi için;
Meşru müdafaanın şartlarının kapsadığı eylem ile kasten adam öldürme suçunu işleyen kimse hakkında ceza verilmeyecektir.
Teşebbüs, kişinin suç işleme kastıyla hareket etmesi ve suçunun elinde olmayan nedenlerle gerçekleştirmemesi halidir. Kasten adam öldürmeye teşebbüs suçu, kişinin öldürme kastıyla mağdura yönelik eylemi gerçekleştirmesi ancak mağdurun ölmemesi halinde söz konusu olacaktır.
Kasten adam öldürme suçu ile kasten adam yaralama suçu arasında benzerlikler bulunmaktadır. Kasten adam öldürmek adına yapılan eylemin tamamlanamaması nedeniyle kişinin yaralanması, vücut bütünlüğünde ya da sağlığında bozulma meydana gelmesi oluşacaktır. Örneğin; silah ile vurma amacı güden fail, mağdurun göğsüne doğrultarak mağduru vurması, mağdurun ölmemesi halinde kasten adam öldürmeye teşebbüs suçu mu kasten yaralama suçunun işlendiği konu olacaktır.
Kasten öldürmeye teşebbüs suçu ile kasten yaralama suçunun benzerliği nedeniyle her durum ve olaya göre bir değerlendirme yapılarak failin asıl kastının ne olduğu belirlenebilecektir. Fail ile mağdur arasında geçmişten gelen bir husumet, yakın zamanda aralarında bir anlaşmazlık, failin eyleminde kullandığı aletin öldürmeye elverişliliği, eyleminde devam ederek öldürme için girişimi olup olmadığı ve failin mağdura yönelik darbe sayısı ile kasten öldürmeye teşebbüs suçu mu yaralama suçu mu işlendiği ortaya çıkacaktır.
Kasten adam öldürme hareketinde bulunan failin eylemi kendi isteği olmadan tamamlanamaz ve teşebbüs aşamasında kalır ise işlemeye kast ettiği suçtan ceza alacaktır. Kanunda suça teşebbüs halinde fail hakkında meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre ceza alacağını belirtmiştir. Kasten adam öldürme suçunun cezası müebbet hapis cezasıdır; ancak teşebbüse ilişkin ilgili kanun maddesinde, suçun cezası müebbet olduğunda dokuz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı belirtilmiştir. Sonuç olarak kasten adam öldürmeye teşebbüs suçunu işleyen kimse 9 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.
Gönüllü vazgeçme, kişinin işleyeceği suç adına icra hareketlerine başlaması ancak kendi isteği ve çabasıyla suç adına başladığı hareketlerine son vermesi, suçun meydana gelmesinin engellenmesidir. Kanunda gönüllü vazgeçmenin iki hareket ile meydana geleceği belirtilmiştir;
Gönüllü vazgeçme halinde, faile ceza verilmeyecektir. Ancak fail, gönüllü vazgeçme eylemine kadar olan süreçte yaptığı eylem başka bir suç oluşturmakta ise fail o suçtan cezalandırılacaktır. Fail öldürme kastıyla kafasını hedef alarak eşini vurmuş, ancak denk getiremeyip omzundan vurmuş, sonrasında öldürmekten vazgeçerek eşini hastaneye götürmüş ise gönüllü vazgeçme hükümleri uygulanacaktır. Kasten adam öldürme suçundan gönüllü vazgeçme olduğundan cezalandırılmayacaktır; ancak eşini omzundan vurmuş olduğundan fail kasten yaralama suçundan cezalandırılacaktır.
Etkin pişmanlık, suçun tamamlanmasından sonra suç işleyen kişinin pişman olarak suçun meydana getirmiş olduğu zararı gidermesidir. Etkin pişmanlık hükmünün uygulanması halinde kişi, suçun yaptırımında ceza indirimi alacak ya da kişiye ceza verilmeyecektir. Ancak etkin pişmanlık hükümleri, her suç için uygulanmamaktadır. Kasten adam öldürme suçunda da etkin pişmanlık hükümleri uygulanmayacaktır. Etkin pişmanlık, suçun tamamlanmasından sonra doğan zararı gidermek olduğundan adam öldürmede uygulanması söz konusu olmayacaktır.
Suça iştirak, bir suçun birden fazla kişi tarafından icra edilerek suç adına birlikte işlenmesidir. İştirak, kısaca bir suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesidir.
Kasten öldürme suçuna iştirak eden her bir kişi, suçu birlikte işlemiş olduğundan işlenen suç nedeniyle cezalandırılacaktır. Her fail aynı suçun cezası ile cezalandırılacaktır.
Silah, kişinin saldırmak için kullandığı ya da kendisini savunmak için kullandığı her türlü araçtır. Türk Ceza Kanunu’nun 6. maddesinin ilk fıkrasında silahın tanımı yapılmıştır. Tabanca, tüfek gibi aletlerin silah olmasının yanında suç işlemeye elverişli olan her türlü alet silah olarak nitelendirilebilmektedir. Bir sopa ya da taş, suç işlemeye elverişli ise ve suçu işlemede araç olarak kullanılmış ise silah olarak nitelendirilecektir.
Silahla adam öldürme suçu, kasten adam öldürme suçunun temel cezası ile cezalandırılacaktır. Silahla adam öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılacaktır.
Kasten adam öldürme suçunun cezası, müebbet hapis cezasıdır. Müebbet hapis cezası, kişinin ömür boyunca süreceği hapis cezasıdır.
Bazı durumlar bu suçun nitelikli hallerini oluşturur ve daha fazla cezayı gerektirir. Bu haller suçun işlenmesini kolaylaştıran şeyler, suçta kullanılan araç, suçun işlendiği kişi gibi birden fazla faktörde nitelikli hal oluşturmaktadır. Kasten adam öldürme suçunun nitelikli hali Türk Ceza Kanunu’nun 82. maddesinde düzenlenmiştir.
Nitelikli hal ile kasten adam öldürme suçu işleyen kimse hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilecektir.
Kanunda “tasarlamak” kelimesinin tanımını yapılmamıştır. Yargıtay kararları ve doktrinden tasarlamaya ilişkin çıkarımlar bulunmaktadır. Fail öldürme suçunu işlemek için; önce bir kişiyi öldürmeye karar vermeli, öldürmeye ilişkin bir plan yapmalı, üzerinden zaman geçmeli (kişinin sakinlemesi için gereken zaman) ve sürenin sonunda soğukkanlı bir şekilde suçu işlemelidir. Tasarlayarak insan öldürme suçunda esas olarak alınan “plan yapma” kavramıdır. Cezası ağırlaştırılmış müebbet hapistir. Tasarlayarak adam öldürmede, fail, soğukkanlılıkla ve suçu daha kolay işlemiş olduğundan suçun cezasında daha ağır yaptırım uygulanmaktadır.
Canavarca his diye bahsedilen durum, failin bir kişiyi öldürürken keyif ve zevk almasıdır. Canavarca hisle öldürme toplum vicdanı tarafından kabul edilmeyecek derecede vahşi görülen bir kötülükle öldürme eyleminin gerçekleşmesi, öldürme nedeniyle duyulan zevk ve ürpertici eylemde bulunulmasıdır. Bu durumun söz konusu olması için failin kişiyi öldürürken zevk alması ve fiilini buna göre işlemesi gerekir. Eziyet çektirmek ise mağdurun öldürülürken acı çekmesi ve bunun zamana yayılmış bir şekilde meydana gelmesidir. Cezası ağırlaştırılmış müebbet hapistir.
Üstsoy olarak tanımlanılan kişiler; anne, baba, dede, babaanne ya da anneanne vs.dir. Altsoy ise kişinin çocuğu, torunu vs.dir. Amca, hala, teyze vs. bu madde kapsamında olmayıp yan soy bağı olarak geçmektedir.
Evlatlık olan kişi bakımından da altsoy, üstsoy ilişkisi doğduğu için kasten öldürme suçunun nitelikli hali olarak bu madde kapsamındadır. Evlendikten sonra doğan kayın hısımlığı ise nitelikli hal olan madde kapsamında değildir. Medeni kanuna göre usulüne uygun olarak evlenilmiş kişi eştir. Kişi kendi eşini öldürürse bu madde kapsamında ceza alır. Ancak imam nikahlı veya medeni kanununda yazılmamış başka şekilde evlenilen eşin öldürülmesi halinde bu maddeye göre ceza verilmeyecektir. Eşin resmi nikahlı olması şartı bulunmaktadır. Kardeş kavramından kastımız ise evlilik birliği içinde doğmuş kişidir. Anne veya babanın aynı olması yeterlidir. Cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır.
Çocuklar gerek beden gerek ruh açısından yetişkin bireylere göre daha savunmasızdır. Aynı şekilde bedeninde engel bulunan bireyler veya akıl hastası kişiler de sağlıklı bireylere kıyasla daha savunmasızdır. Savunma yönünden daha zayıf olarak nitelendirilen kişilerin öldürülmesi, daha ağır bir suç niteliğindedir ve bu nedenle yaptırım olarak da daha ağır bir ceza verilmesi öngörülmüştür. Kişinin kendini savunamayacak halde olması durumunun, sürekli olarak kişide bulunması şart değildir. Duruma veya olaya göre de kişi, kendini savunamayacak durumda olabilir. Örneğin; kişi bir kaza sonucu yaralanmışsa ve bu kişi yaralı durumdayken öldürülürse, fail yine bu madde kapsamında ceza alacaktır. Kaza sonucu yaralanan kişinin o sırada kendisini savunacak durumu bulunmamaktadır. Cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır.
Hamile (gebe) olan kadının da diğer bireylere kıyasla daha savunmasız olduğundan hamile kadına verilecek olan cezanın daha ağır olması gerektiği öngörülmüştür. Ancak suçlunun bu maddeyle yargılanabilmesi için, öldürdüğü kadının hamile olmasını bilmesi gerekmektedir. Fail, öldürdüğü kadının hamile olduğunu bilmiyor ise kasten öldürmenin nitelikli halinden değil temel halinden ceza alacaktır. Failin eylemi nedeniyle cenin de ölmüş ise failin kastı bulunmadığından ayrıca çocuk düşürme suçundan cezalandırılmayacaktır. Gebe olduğu bilinen kadını kasten öldürmenin cezası ağırlaştırılmış müebbet hapistir.
Kamu görevlisi Türk Ceza Kanunu’nun 6. Maddesinin ilk fıkrasında tanımlanmış ve memur kavramından daha geniş bir tanımlamada bulunmuştur. Kamu görevlisi, kanunun ilgili maddesine göre, kamusal faaliyeti yürütmek adına atama ya da seçilme yoluyla sürekli veya geçici olarak katılan kişi olarak tanımlanmaktadır. Kamu görevlisinin yerin getirdiği görev nedeniyle öldürülmesi kasten öldürmenin nitelikli halidir.
Nitelikli halde dikkat edilmesi gereken husus, kasten öldürmenin kamu görevlisine karşı yapılması değil kamu görevlisinin yerine getirdiği görev nedeniyle öldürülmesidir. Kamu görevlisinin başka bir nedene dayalı olarak (yerin getirdiği görev nedeni haricinde) öldürülmesi halinde kasten öldürmenin basit halinden cezalandırılacaktır. Örneğin bir polis, trafik çevirmesi yapmasın diye öldürülürse, fail, kasten öldürmenin nitelikli halinden cezalandırılacaktır. Ancak polis memurunun kendisine hakaret etmesi nedeniyle öldürmesi halinde kasten öldürmenin basit halinden cezalandırılacaktır. Kamu görevlisinin kamu görevini yerine getirmesi suçunun cezası ağırlaştırılmış müebbet hapistir.
Fail, işlenmiş bir suçun gizlenmesi, delillerini ortadan kaldırması, işlenmesini kolaylaştırmak veya yakalanmamak amacıyla ilgili kişiyi öldürürse kasten öldürmenin nitelikli halinden yargılanacaktır. Suçun yaptırımı ise ağırlaşmış müebbet hapis cezasıdır.
Fail, işlemiş olduğu bir suçu kapatmak adına suç işlemiş olacağından daha ağır ceza yaptırım öngörülmüştür. Failin gizlediği ya da işlenmesinin kolaylaştırıldığı veya diğer durumların olduğu suçun niteliği veya cezasına dair bir önemi bulunmamaktadır. Kanunda nitelendirilen suçun gizlenmesi ya da işlenmesinin kolaylaştırılması eyleminin yeterlidir. Saklanması, gizlenmesi istenilen suç adam öldürme suçu da olabilir taksirle çevreyi kirletme suçunun olması da mümkündür. Önemli olan suçlunun öldürdüğü kişiyi öldürme sebebinin, işlenilen suçla alakalı olmasıdır.
Kişi işlemek istediği bir suçu işleyememesi halinde duyduğu öfke, sinir ve kızgınlıkla bir insanı öldürdüğü vakit suçun nitelikli halinden ceza alacaktır. Kasten öldürmenin nitelikli hali, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır. Suçun nitelikli hali sayılabilmesi için failin işleyemediği ilk suç ile işlediği kasten insan öldürme suçu arasında bir bağın olması gerekmektedir. Örneğin; fail, bir kadına tecavüz etmek isteğiyle suç işleyemez ve bu duruma öfkelenerek kadını öldürür ise kasten öldürmenin nitelikli halinden cezalandırılacaktır.
Eski dönemlerde sıkça görülen ancak hala günümüzde olan ve halk arasında “kan davası” olarak bilinen durumun önlenmesi amacıyla ilgili hüküm bulunmaktadır. İlgili fıkra gereği kasten öldürmenin nitelikli halinde belli unsurların bir arada bulunması gerekmektedir. Öncelikle kan davası olarak bilenen bu durumda geçmişte birinin öldürülmesi eylemine karşılık öldürme eyleminde bulunulması nitelikli hal uygulanacaktır.
Fail, intikam almak amaçlı ve sanki bir görevi yerine getiriyormuş hissiyle hareket etmelidir. Geçmişteki öldürme eyleminin üzerinden bir süre geçmiş olmalı ve kişi içinde bulunduğu kızgınlık, öfke ve hiddet durumundan çıkmış olmalıdır. Önceki öldürme eyleminde failin bir yakını, ailesi ya da akrabasından bir kişiyi öldürmelidir.
Haksız tahrik ile kan gütme saiki ile adam öldürme arasında farklar bulunmaktadır. Haksız tahrik, haksız eylem karşısında üzüntü, elem duyan kişinin duyduğu öfke veya elem ile bir suç işlemesi halidir. Haksız tahrikte haksız eylemin üzerine hemen suç işlenirken kan gütme saiki ile hareket eden kişinin intikam amacında olması, bu duyguyu besleyerek hareket etmesidir. Haksız tahrik hükümlerinin uygulandığı kasten öldürme eyleminde indirim uygulanırken kan gütme saikiyle kasten öldürme öldürmenin nitelikli halidir, cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır.
Kan gütme amacıyla öldürmenin yanında nitelikli hal olarak töre amacıyla öldürme de kanunen hüküm altına alınmıştır. Töre, halkın büyük bir kısmının inandığı ve uyguladığı ahlaki, etik değerler anlamına gelmektedir. Halk arasında namus cinayeti olarak geçmektedir. Töre olarak benimsenen kurallara uymayan kişinin öldürülmesi halinde töre saiki ile öldürme suçu işlenmiş olacaktır.
Töre saiki ile adam öldürme suçunun işlenmesi için belli bazı şartların bulunması gerekmektedir. Suçu işleme kararı, bireysel olarak değil de bir ailenin veya aşiret olarak tabir edilen topluluğun töre diye belirledikleri ki kurallara aykırı hareket etmesi gerekçesiyle verilmesi gerekmektedir. Töre olarak belirlenen kurallar, evlenmeden hamile kalınması ya da istenilmeyen kişi ile evlenmesi gibi kurallardır. Fail, öldürmeyi bir görev gibi hissetmesi ve bu yönde hareket etmesi gerekmektedir. Kan gütme saikiyle insan öldürme suçuyla karıştırılmamalıdır. Kan gütme saiki ile cinayet, önceden işlenen cinayet adına intikam alınması amacıyla işlenen suçtur. Ancak töre saiki ile cinayet, töre kurallarına aykırı olarak hareket eden kişinin öldürülmesidir.
Kasten insan öldürmenin ihmali davranışlar işlenmesi, kasten öldürmenin daha az cezayı gerektiren halidir. İhmali davranışla insan öldürme hükümlerinin uygulanması için belli başlı şartları bulunmaktadır. Kişinin yapmakla yükümlü olduğu ama yapmadığı ihmali davranışın icrai hareketle eşdeğer olması gerekir. İhmali davranışla icrai davranışın eşdeğer olduğunu tespit edilebilmesi için kanunda belirtilen üç halden birisinin olması gerekmektedir:
İhmal suretiyle kasten adam öldürme suçunun cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis yerine 20 yıldan 25 yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine 15 yıldan 20 yıla kadar ve diğer hallerde 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası verilebilir, ancak cezada indirim yapılmayabilir.
Kasten adam öldürme suçunun cezasının sınırı gereği, görevli mahkeme ağır ceza mahkemesidir. Dava, suçun işlendiği yerde ağır ceza mahkemesinde görülecektir.
Kasten adam öldürmeye teşebbüs suçunda ise son icra hareketinin gerçekleştiği yerde dava görülecektir.
Kasten adam öldürme sonucunda adam öldürme eyleminde bulunan kişiye karşı tazminat davası açma hakkı bulunmaktadır. Ölüm nedeniyle tazminat, haksız bir eylem nedeniyle ölümün kaynaklanması sonucu uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi, giderilmesidir.
Maddi tazminat olarak, ölen kişinin ailesi tarafından ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talep ederek maddi ve manevi yönden buhrana uğraması nedeniyle manevi yönden tazminat talep edebilecektir. Destekten yoksun kalma tazminatı, ölen kişinin yaşadığı süreçte vermiş olduğu desteğinden mahrum kalması nedeniyle açılan davadır. Ölen kişinin yaşarken desteğini alan kişi tarafından açılacak davadır. Tazminat davasında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup tazminat istemi davalının yaşadığı yerde asliye hukuk mahkemesinde görülecektir.
İSTANBUL ( ). AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA
DOSYA NO: …/… Esas
SAVUNMADA BULUNAN SANIK: Ad Soyad
MÜDAFİİ: Av. Ad Soyad
KONU: Esasa ilişkin savunmanın sunulmasıdır.
1-) Müvekkil, …/…/… tarihinden bu yana kasten öldürme suçundan kamu davası açılmış olup tutukludur. Ancak müvekkilin eyleminin kasten adam öldürme suç vasfının olmadığı açık ve ortadadır.
2-) Müvekkil ile ölen kişi arasında husumet bulunmamakta ve senelerdir birbirlerinden mal alıp satmaktadır. Tarafların arasında ufak bir alacak verecek meselesi olduğundan küçük bir tartışma yaşanmıştır. Dosya kapsamında dinlenen tanıklar da konuya ilişkin bu yönde beyanda bulunmuşlardır.
3-) Ölen kişi, olay günü müvekkilin dükkanına gelmiş ve öfkeyle üzerine yürümüştür. Müvekkil ise mağdurdan kendisini kurtarmak ve mağdurun saldırılarını def etmek amacıyla silahla mağduru korkutmak istemiştir. Ancak silah müvekkilin elindeyken ateş almış, mağdura denk gelmiştir. Müvekkil, silahını mağdura yöneltmemiş, hayati tehlike arz ettirecek şekilde doğrultmamıştır.
4-) Müvekkilin, mağduru öldürme yönünde bir kastı bulunmamaktadır, söz konusu eylem nedeniyle kasten öldürme suçunun unsurlarının oluşmadığı açıktır.
SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda açıklanan ve resen tespit edilecek nedenlerle; müvekkilin öncelikle tahliyesine, mahkeme aksi kanaatte ise adli kontrol şartı ile tahliye edilmesini saygılarımızla vekaleten talep ederiz.
Sanık Müdafii
Av. Ad Soyad
İmza
SULH CEZA HAKİMLİĞİNE
Gönderilmek Üzere
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
DEĞİŞİK İŞ NO: …/… D.İş
İTİRAZ EDEN ŞÜPHELİ: Ad Soyad
VEKİLİ: Av. Ad Soyad
KONU: Sulh Ceza Hakimliğinin …/…/… tarihli yazısı ile müvekkil hakkında verilen tutuklama halinin devamına ilişkin itirazımızın sunulmasıdır.
AÇIKLAMALAR:
1-) Müvekkile aleyhine verilen tutukluluk halinin devamına kararına itiraz etmekteyiz. Müvekkil, kasten öldürme şüphesi altında yargılanmaktadır; ancak müvekkil, kasten adam öldürme suçunu işlememiştir. Müvekkilin eyleminde meşru müdafaa söz konusudur. Müvekkil, kendisini korumak ve saldırıyı def etmek amacıyla son çare olarak sopa ile karşı tarafa vurmuştur. Mağdurun ölümüne neden olduğu olayda, müvekkilin öldürme kastı bulunmamakta, sopa ile vurması sonucu talihsiz bir şekilde eylemi vefatına neden olmuştur.
2-) Müvekkilin eyleminde kast olmamış ancak yine de kasten adam öldürme suçundan yargılanmaktadır. Müvekkilin eylemi meşru müdafaadır.
SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda açıklanan ve resen tespit edilecek hükümlerle Sulh Ceza Hakimliğinin vermiş olduğu tutukluluk halinin devamına ilişkin kararın incelenerek kaldırılmasına, müvekkilin tahliyesine, mümkün değil ise adli kontrol şartı ile tahliye edilmesi yönünde karar verilmesini saygılarımızla vekaleten talep ederiz.
Sanık Müdafii
Av. Ad Soyad
İmza
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ CEZA DAİRESİNE
Gönderilmek Üzere
İSTANBUL ( ). AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA
DOSYA NO: …/… Esas
İSTİNAFA BAŞVURAN SANIK: Ad Soyad
MÜDAFİİ: Av. Ad Soyad
KONU: Müvekkil hakkında verilen mahkumiyet kararının hukuka ve usule aykırı olması nedeniyle itirazlarımızın sunularak istinaf yoluna başvurudan ibarettir.
AÇIKLAMALAR:
1-) İstanbul ( ). Ağır Ceza Mahkemesinin …/…/… tarihli kararında müvekkil sanık hakkında kasten adam öldürme suçundan 19 yıl 6 ay hapis cezasına karar verilmiştir.
2-) Süresi içerisinde karar hukuka aykırı olduğundan karara karşılık itirazlarımızı sunmaktayız. Müvekkil hakkında verilen mahkumiyet kararının kaldırılmasını talep etmekteyiz.
SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenlerle usul ve yasaya aykırı olan yerel mahkemenin kararına karşılık itiraz ederek ortadan kaldırılmasını saygılarımızla vekaleten talep ederiz.
Sanık Müdafii
Av. Ad Soyad
İmza*
Sanık, müştekiye ateş etmiş, isabet ettirememiş ve diğer sanığın cebinde bulunan bıçağı çıkararak müştekiyi yaralamıştır. Sanığın ateş ettiği Jandarma Genel Komutanlığının raporu ile svap örneklerinde atış artığı tespit edilmiştir. Müşteki, sol kalçadan 2 adet, sol dirsekte 1 adet olmak üzere yaralanmıştır. Mahkemede dinlenen tanıklardan birisi beyanında ”Kaçtı şerefsiz öldüremedik” bulunmuştur.
Sanıklar hakkında 6136 Sayılı Kanuna muhalefet, tehdit, silahla kasten yaralama ve hakaret suçundan yargılama yapılmıştır. Yapılan yargılama sonucu mahkeme görevsizlik kararı vermiş, dosya yetkili ve görevli mahkemeye … Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Asliye ceza mahkemesinin kararına yönelik itirazın kabulüne, görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Yargıtay, dosya incelemesinde, tanık beyanı, silahın öldürmeye elverişli olması, müştekide bulunan yaralanmalar nedeniyle sanıkların eyleminin kasten adam öldürmeye teşebbüs olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle delillerin takdiri, üst dereceli olan ağır ceza mahkemesine ait olduğu gözetilmeden itirazın reddine yazılı şekilde kabulüne karar verilerek görevsizlik kararının kaldırılması isabetsizlik görülmüştür. Bu nedenle Yargıtay, ağır ceza mahkemesi tarafından verilen kararın bozulması yönünde karar verilerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2018/13160 Esas, 2018/9518 Karar)
Maktulün ölümünden önce, maktulün yeğeni sanığın kardeşini öldürmüş, taraflar arasında husumet oluşmuştur. Katılanın daha önceden maktul ve yeğenlerinin sanık tarafından hakaret ve tehdidine maruz kaldığına dair mahkeme huzurunda beyanda bulunmuştur. Olay günü sanık, ağaçlıkların arasından çıkarak maktule sinkaflı sözler söyleyerek 3 el ateş etmiştir. Mahkeme huzurunda tanıklar beyanda bulunmuş ve beyanında maktulün ”Yapma etme, beni vurma” demesine rağmen sanığın eyleminin tamamlandığı belirtilmiştir.
Sanık hakkında kasten adam öldürme, hakaret, 6136 Sayılı yasaya aykırılık suçundan yargılama yapılmış sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir. Verilen mahkumiyet kararına karşılık bozma talepli temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde delillerin hep birlikte değerlendirmesinde, sanığın kendisine küfredildiğine dair ispatlanamamış, bir neden olmadan maktulü öldürdüğü yönünde kararı doğru bulunmamıştır. Ancak söz konusu cinayet, kan gütme saikiyle hareket ettiği anlaşıldığından mahkemenin kasten adam öldürme suçunun kan gütme saikiyle işlendiğine dair karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Sanık aleyhine temyiz olmadığından sanığın kazanılmış hakların korunmasına oy birliği ile karar verilmiştir. (Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2017/1969 Esas, 2018/5151 Karar)
Sanık ile diğer sanık evli olup sanığın tanımadığı bir şahıs tarafından karısının başka erkeklerle ilişkisi olduğu yönünde birçok kez aranarak söylenmiştir. Birçok kez arama üzerine sanık, savcılığa şikayette bulunmuştur. Arayan kişi, sanığın karısıyla kendisinin de cinsel ilişkiye girdiğini belirmiştir. Başka bir tarihte, ilk aramanın üzerinden beş gün sonra, aynı şahıs tarafından aranmıştır. Arayan kişi, telefon konuşmasında sanığa evinin banyo dolabı üzerinde prezervatif bulunduğunu belirtmiştir. Sanık, sürekli aranarak rahatsız edilmesi ve aranan kişinin kim olduğunu bilmeyerek gelen aramalar üzerine huzuru bozulduğundan iki gün sonra yeniden savcılığa şikayette bulunmuştur.
Sanık, arayan kişinin kendisinin evine gizlice girdiğini düşünerek ilçeden taşınmaya karar vermiş, merkeze yerleşmeye karar vermiştir. Başka bir tarihte de aynı şahıs tarafından sanık yeniden aranmış, sanık, telefonun hoparlörünü açarak eşini arayan kişinin sesini dinletmiştir. Sanığın eşi, telefondaki sesi duyduktan sonra sanığa arayan kişinin 4-5 aydır arkadaşlık kurduğu şahıs olduğunu söylemiştir. Arayan kişinin kendisi ile telefonla görüşmek istediğini söylemiş, aynı şekilde kendisini rahatsız ettiğini ve evin kapısına gelerek eve gelip girmeye çalıştığını da anlatmıştır. Ancak mahkemede tanık beyanlarından maktulün sanığın eşi ile bir süredir duygusal bağ kurulduğunu belirtmiştir.
Olay günü, sanığı, maktul aramış ve buluşma teklifinde bulunmuştur. Sanık buluşmaya yeğeni ile birlikte evden ayrılmıştır. Sanık, olay gününden bir iki hafta kadar önce yeğenine yengesinin birisi tarafından rahatsız edildiğini ve bu kişiyle buluşmaya gittiğini anlatmıştır. Sanık, yeğenine o kişiyle buluşmaya gidip eve gideceğini söyleyerek evlerinin civarında yeğenini bırakmıştır. Sanık, kıraathaneye girmiş, maktulün birkaç bira içelim demesi üzerine sanıkla birlikte sanığın aracıyla köye doğru gitmişlerdir. Sanık ve maktul araç içerisinde birlikte bira içmiş ve sanık aracı durdurarak maktule eşini neden rahatsız ettiğini ve kim olduğunu sormuştur. Sanığın bu sözleri üzerine sanık ile maktul arasında kavga başlamış, maktul ile birlikte araç kapısından toprak zemine düşmüşlerdir.
Sanık ile maktul boğuşurken maktul bayılmış, sanık, maktul baygınken ellerini bağlamış ve diğer sanıklarla birlikte araç içine koymuşlardır. Sanıklardan birisi direksiyona geçmiş, ormanlık alanda bir süre ilerlemiş, sanık aracı durdurmasını söylemiştir. Her iki sanık, maktulü birlikte araçtan indirmiş, sanıklar maktulle eşini yüzleştirmek amacıyla diğer sanığı araç ile eve göndermiştir. Maktul burada ayılmış ve aralarında tekrar boğuşma yaşanmış, sanığın boğuşma esnasında maktulü iple boğarak öldürmüştür. Sanık, diğer sanığı arayarak eşini getirmesine gerek kalmadığını söyleyerek geri dönmesini istemiştir. Geri dönen sanık, maktulü aracına alarak eve gitmişlerdir.
Sanıklar hakkında tasarlayarak adam öldürme suçundan bir kısım sanık hakkında hapis cezası, bir kısım sanık hakkında beraat kararı verilmiştir. Mahkeme tarafından verilen karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde, dairenin yerleşik uygulamasına göre tasarlayarak adam öldürmeden bahsedilebilmesi için failin bir kişinin vücut bütünlüğü ve yaşam hakkına karşı eylemde bulunmaya koşulsuz olarak karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Somut olayda, sanık, kendisini rahatsız eden kişinin kim olduğunu öldürme eyleminden iki gün önce öldürülmüş ve buluşma teklifi ilk olarak maktul tarafından gelmiş, buluşma gününde sanığın taşınma işi olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle olayın meydana geldiğini gösteren durumlar gereği tasarlayarak adam öldürme suçunun oluşmadığını göstermektedir. Mahkemenin tasarlayarak adam öldürme suçuna ilişkin kurulan hüküm doğru bulunmamıştır.
Bunun yanında, Yargıtay, hüküm hakkında haksız tahrik yönünde indirim yapılmasının yeterli olduğu nazara alınmadan eksik ceza tayininde bulunduğu belirtilmiştir. Maktulün sanığa yönelen eyleminin haksız tahrik olarak kabul edilemeyeceği nazara alınmadan indirim yapılması doğru bulunmamıştır.
Ayrıca mahkeme tarafından belirlenen 16 yıl 8 ay hapis cezasından haksız tahrik hükmüne ilişkin dörtte bir oranında indirim yapılarak 10 yıl hapis cezası verilmesi hesap hatası olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle 10 yıl 5 ay hapis cezası yerine verilen hapis cezasında eksik ceza tayininde bulunulduğu Yargıtay kararında belirtilmiştir. Mahkemenin vermiş olduğu karar tüm bu neden ve gerekçeler ile bozulması yönünde oy birliği ile karar verilmiştir. (Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2018/2954 Esas, 2018/4737 Karar)
Sanık hakkında ağır ceza mahkemesinde kasten adam öldürmeye teşebbüs suçundan yargılama yapılmıştır. Mahkeme tarafından sanık hakkında 5 yıl 5 ay hapis cezasına hükmedilmiştir. Mahkeme tarafından verilen hapis cezasına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, mahkemenin vermiş olduğu kararı incelemiş ve suça sürüklenen çocuğun mağdura yönelik eyleminin kasten öldürmeye teşebbüs suçunun sübutu kabul, soruşturma sonuçlarına göre uygun suç tayin edildiği, cezayı azaltıcı nedenlerin niteliği takdir kılınmıştır. Bütün bu nedenlerle oy çokluğuyla temyiz itirazlarının reddine kararı vererek mahkemenin kararına karşılık onama kararı vermiştir.
Yargıtay üyelerinden birisinin karşı oy yazısında, suçun tasarlanarak işlendiği belirtilmiştir. Soruşturma aşamasında, tanık sıfatıyla dinlenen suça sürüklenen çocuğun patronu, dosyaya konu olan yaralama olayından 4-5 gün önce dayısı olduğunu söyleyen isim cep telefonla arayarak suça sürüklenen çocuk ile görüşmek istediğini söylemiştir. Tanık beyanında o kişi ile suça sürüklenen çocuğu konuşmasını sağladığını, telefon görüşmesinden sonra gerginlik olduğunu görünce ne istediğini sormuş, telefondaki şahısla kavga ettiğini ve bu işi gidip temizlemesi gerektiğini söylediğini belirtmiştir.
Tanık ise bu işler için yaşının küçük olduğunu ve bu tarz olaylara girmemesi gerektiğini söyleyerek kendisini uyardığını anlatmıştır. Akabinde dayısı olduğunu söyleyen kişiyi telefonla tekrar arayarak bu yönde tahrik etmemeleri gerektiğini söyleyerek şahsı uyarmış, o kişi ise alın yazısı olduğunu ve üzerine düşeni yapması gerektiğini belirtmiştir. Karşı oy yazısında tanığın tarafsız olduğu ve beyanında olaydan 4-5 ün önce katılanın vurulmasına ilişkin konuşmaların geçtiğini, diğer suça sürüklenen çocukları suça azmettirdiği, katılanın vurulmasına ilişkin aralarında konuşma geçtiği, olay gününde suça sürüklenen çocuğun montuna gizlemek amaçlı av tüfeğinin sarılı olduğu, diğer suça sürüklenen çocuğun motorsiklet ile katılanı aradığı, tanığın engel olmaya çalışmasına rağmen katılanı aramaya devam ettiğini belirtmiştir.
Suça sürüklenen çocuğun olay günü, hedef göstererek katılanı av tüfeğiyle birden fazla kez ateş etmiş, olaydan kaçarak uzaklaştıkları anlaşılmıştır. Bu nedenle suça sürüklenen çocuklardan birinin tasarlayarak adam öldürme suçundan yargılanması gerektiği ve çoğunluk görüşüne katılmadığı karşı oy yazısında belirtilmiştir. (Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2018/3296 Esas, 2018/4509 Karar)
Sanık ile maktul evlidir ve maktul, 166 cm boyundadır. Maktul, olay günü sanığın elinde silah olduğunu görür görmez yatak odasına kaçmış, ahşap kapıyı kilitlemiştir. Sanık, kapı arkasında bulunan maktul olan eşini vurarak öldürmüştür.
Sanık hakkında eşini olası kasıt altında kasten öldürme suçundan yargılama yapılmış ve mahkeme tarafından müebbet hapis cezası verilmiştir. Sanık hakkında verilen mahkumiyet kararına karşılık istinaf başvurusunda bulunulmuş, istinaf başvurusu esastan reddolmuştur. Bunun üzerine Yargıtaya temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Sanık temyiz başvurusunda duruşmalı olarak temyiz incelemesi talebinde bulunsa da Yargıtay tarafından talep reddedilerek dosya üzerinden inceleme yapılması uygun görülmüştür. Katılan ise yerel mahkeme ve istinaf mahkemesinin vermiş olduğu kararların onanmasını istemiş, temyiz gerekçesi belirtmemiştir.
Yargıtay, dosyada mevcut olan delilleri, keşif tutanağını ve bilirkişi raporunu göz önünde bulundurarak dosyayı incelemiştir. Dosya incelemesinde maktulün saklandığı kapının ahşap olduğu, kapının üst bölümünün buzlu cam olduğu ve maktulün siluetinin kapı arkasından görülebileceğini tespit etmiştir. Dosyadan alınan tanık beyanlarından da maktulün kapı arkasında kapının açılmasını kapı arkasından engelleyebileceğini düşündüğünden bilerek ve isteyerek bir el ateş edildiği ve sanığın ateş etmesinden sonra ”Hadi git nereye gidiyorsan” diye bağırdığı dosyada sabit olmuştur. Bu nedenle sanığın eşini öldürmesinde olası kast değil, doğrudan kast ile hareket ettiği ve eşini nitelikli kasten öldürme suçundan cezalandırılması gerektiği belirtilmiştir. Yargıtay, sanık müdafinin temyiz itirazları yerinde görülerek mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık bozma kararı verilmiştir. Ceza miktarıyla sanığın kazanılmış hakkı olmak üzere tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir. (Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2018/1995 Esas, 2018/3666 Karar)
Sanık ile maktul hem amca hem de teyze çocuklarıdır. Sanık, maktulün uyuşturucu kullandığını, bu alışkanlığından kurtarmak için uğraştığını ve sürekli olarak kendisini uyardığını anlatmıştır. Olay gününde ise sanık, maktulü göremeyince maktulün bir yerde esrar içiyordur düşüncesi ile maktulü aramaya koyulmuştur. Sanık, maktulü boş bir arsada bulmuş ve yanında dosyada tanıklık eden iki kişi ile birlikte sızmış halde görmüştür. Sanık, maktulü ayıltmak amacıyla yüzüne bir iki tokat vurmuş ve maktul sinirlenerek sanığa tekme savurmuştur. Sanık, maktulün tekme atmasına sinirlenmiş ve üzerinde bulunan bıçağı maktule savurmuş, bıçak maktulün sağ uyluk ön yüz kısmına isabet etmiştir. Maktul, sanıktan bir darbe almış ve yaralanmış, olay yerine gelen ambulans ile hastaneye kaldırılmıştır. Maktul yedi gün sonra yaralanmaya bağlı büyük damar yaralanmasında gelişen dış kanama sonucu ölmüştür.
Sanık hakkında 6136 Sayılı yasaya aykırılık ve kasten öldürme suçlarından ağır ceza mahkemesi tarafından yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında 12 yıl 6 ay hapis cezası, 6136 Sayılı yasaya aykırılıktan ise 10 ay hapis ve 2000 TL adli para cezasına hükmedilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiştir. Mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Ancak Yargıtay hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının itiraz yasa yoluna tabi olduğundan temyiz kabiliyeti olmadığından kararın kesinleştiğini, temyiz dışında tutulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay, dosya incelemesinde sanık ile maktulün arasında bir öldürmeyi gerektirecek bir husumet bulunmadığını belirtmiştir. Sanığın bıçak kullanış şekli, isabet ettiği bölge, darbe sayısı, eyleme kendiliğinden son vererek çevreden yardım isteyip maktulü hastaneye götürmesi dikkate alınmıştır. Bu nedenle sanığın gerçekleştirmiş olduğu eylem sonucunda maktulün ölmesi kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçunu oluşturduğu sonucuna ulaştırmıştır. Yargıtay, tüm bu neden ve gerekçe ile kasten yaralama hükmü uyarında alt sınırdan uzaklaşılarak hüküm kurulması gerektiğini belirterek mahkemenin vermiş olduğu hükme karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2017/238 Esas, 2018/2791 Karar)
Katılanın mesleği veteriner hekim olup sanık bir sokak kedisini katılana götürerek kendisine tedavi ettirmiştir. Bu nedenle katılanın sanığa borcu bulunduğundan ötürü katılan ile sanık arasında cep telefonu üzerinden mesajlarla tartışmalar yaşanmıştır. Katılan, sanığa yönelik olarak ”Ana kuzusun alkol almadan dışarı çıkamıyorsun boş adamsın” gibi mesajlar gönderilmiştir. Sanık, olay günü bu hususu konuşmak için katılanın iş yerine gelmiş, sanığına annesi kavga çıkacağını anlaması üzerine tanıktan engel olmasını istemiştir. Tanık, araya girmiş ve sanığı oradan götürmek istemiş ve engel olmaya çabalamıştır. Sanık, katılana yönelerek 4 bıçak darbesi ile kafa, omuz, göğüs olmak üzere darbeler vurmuştur. Sanık, katılana göğüs tüpü takılacak ve hayatını tehlikeye sokacak şekilde katılanı yaralamıştır.
Sanık hakkında kasten öldürmeye teşebbüs suçundan yargılama yapılmış ve sanık hakkında 5 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verilmiştir. Mahkeme tarafından verilen hapis cezasına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Sanık müdafii, temyiz incelemesini duruşmalı olarak istemiş, ceza miktarı nedeniyle duruşmalı inceleme istemi reddedilmiştir.
Yargıtay, dosya incelemesinde, mahkemenin tanığın araya girerek sanığın eylemine devam edemediği, engel olmaması halinde eylemine devam etme amacının bulunduğunu belirtmiştir.
Sanığın olayda kullandığı aracın elverişliliği, katılana alınan darbelerden yalnızca birisinin hayati tehlike altına sokması, ciddi engel bulunmaması ile kasten yaralama suçunu oluşturduğu kanaatine varmıştır. Bu nedenle mahkemenin kasten öldürmeye teşebbüs suçundan kurmuş olduğu karara karşılık oy birliği ile düzelterek onama verilmiştir. (Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2016/2246 Esas, 2017/3913 Karar)
Sanık ile mağdur, olaydan on sene öncesine kadar resmi nikah olmadan birlikte yaşamaya başlamışlardır. Sanık ile mağdurun birlikteliklerinden bir kız çocuğu dünyaya gelmiş, beş yıl süren birliktelik sona ermiştir. Birlikteliğin sona ermesi, mağdurun sanığa şiddet uygulamasıdır. Bu nedenle sanık, babası ve kardeşinin müşterek oturdukları eve yerleşmiş, sanığın müşterek eve dönmesine rağmen şiddet devam etmiştir. Olay gününden bir buçuk yıl kadar önce mağdura şiddet içeren fiiller nedeniyle, tekrar babası ve kardeşinin evine dönmüş, bir süre sonra resmi olarak evlenmişlerdir. Buna rağmen mağdur, sanık ve ailesine karşı ısrarla tehdit ve hakaret içeren eylemlerde bulunmuştur. Mağdur, ödünç aldığı otomobille evin önüne gelmiş, bağırarak sanığın ailesine tehdit ve hakaret içeren sözler sarf etmiştir. Sanık, mağduru av tüfeği ile vurmuş, öldürmeye teşebbüs eylemi iddiasıyla kamu davası açılmıştır.
Sanıklar hakkında kasten öldürmeye teşebbüs suçundan ağır ceza mahkemesinde yargılama yapılmış ve sanık hakkında 6 yıl 8 ay hapis cezası, diğer sanıklar hakkında ayrı ayrı beraat kararı verilmiştir.
Yargıtay dosya incelemesinde, kanunun haksız tahrik indiriminin uygulanmasında ¼’ten ¾’e kadar olduğunu ancak sanık hakkında 1/3 indirim yapıldığını belirtmiştir. Sanık hakkında tahrikin derecesinde yanılmaya düşülerek fazla ceza tayininde bulunduğunu belirterek mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2016/148 Esas, 2017/2873 Karar)
Sanık, maktulün eşiyle gönül ilişkisi bulunmaktadır. Olay günü maktulün evde olmadığı akşam saatlerinde alkollü olarak maktul ile eşinin yaşadığı evin civarında dolaşmaya başlamıştır. Evin civarında dolaşarak taciz eden sanığı maktul 00:30 sularında aramış ve eşinin eve gelip yaşananları öğrendiğini ”Hemen o adamı arıyorsun buraya çağırıyorsun, ben ona günü göstereceğim” diyerek sanığı çağırmasını istediğini anlatmıştır. Sanık çağrı üzerine kısa sürede maktulün evinin önüne gelmiş, maktul elinde tabancasıyla dışarı çıkmıştır. Maktulün eşi tarafından engel olmaya çalışmış ancak maktule yumrukla karşılık vermiştir. Sanık da silahını çekerek yoğun atışlar yapmıştır. Maktul aldığı sekiz ateşin isabet etmesi ile ölmüştür, sanık ise eline gelen ateş nedeniyle elinden yaralanmıştır.
Sanık hakkında ağır ceza mahkemesi tarafından yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında kasten öldürme, 6136 Sayılı kanuna muhalefet suçlarından mahkumiyet kararı verilmiştir. Adam öldürme suçundan 25 yıl hapis, 6136 Sayılı Kanuna muhalefetten 10 ay hapis ve 500 TL adli para cezasına hükmedilmiştir. Mahkeme tarafından verilen karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde, ilk haksız hareketin sanıktan gelmesine ve haksız hareketin ısrarla sürdürmesine rağmen maktulün planlayarak silahlı eylemde bulunmasında tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğini belirtmiştir. Bu nedenle makul oranda sanık lehine haksız tahrik hükmünün uygulanmaması doğru bulunmamıştır. Yargıtay, sanık müdafiin temyiz itirazların yerinde görerek mahkemenin kararına karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2015/6013 Esas, 2016/4373 Karar)
Sanık ile maktül 2006 yılında evlenmiş, bu evlilikten müşterek bir çocuğu bulunmaktadır. Taraflar 2012 yılında anlaşmalı olarak boşanmış, boşanma sonrası sanık evden ayrılmıştır. Sanık ile maktulün boşanma öncesi ve boşanma sonrasında adli makamlara yansıyan uyuşmazlıkları bulunmaktadır. Bir dosyada sanık, maktule karşı ”Kızımızı da öldüreceğim, seni de öldüreceğim, sen namussuzsun” tarzında sözler sarf ettiği tespit edilmiştir. Sanığın sarf etmiş olduğu bu sözler nedeniyle sanık hakkında kamu davası açılmıştır. Mahkemede dinlenen tanıklardan birisi sanığın kendisi tarafından aracılık yapmasını istemiş, maktulü kast ederek on gün süresi olduğunu, maktulün barışmaması halinde gözü önünde çocuğunu, akabinde maktulü öldüreceği yönünde branda bulunmuştur.
Diğer tanık ise olay günü sanığın ”Bugün moralim bozuk, bir cinayet işleyeceğim” dediğine dair beyanda bulunmuştur. Başka bir tanık ise sanığın iki üç ay öncesinde kendisine hem eşini hem de eşinin annesini vuracağına dair beyanda bulunmuştur. Bunun yanında sanık, olaydan bir hafta önce maktulü vuracağını kızına söylemiştir. Kamera kayıtlarından olay günü saat 14:30’da sanık, aracını park etmiş ve sonrasında av tüfeğini alarak maktulün üzerine yürümüş, maktul bir iş yerine kızı ile birlikte girerek kaçmaya başlamış ve sanık yakın mesafeden maktulün sırtına doğru 10 el ateş etmiştir. Saat 14:03:52’de olay yerinden aracıyla kaçarak hızla uzaklaşmış, maktul ateşli silah yaralanması neticesinde hayatını kaybetmiştir.
Sanık hakkında ağır ceza mahkemesince kasten öldürme suçundan yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında 17 yıl hapis cezasına hükmedilmiş, verilen mahkumiyet kararına karşılık bozma talepli temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Katılanlar temyiz başvurusunda duruşmalı inceleme talebinde bulunmuş ancak katılanların duruşmalı inceleme isteme yetkisi bulunmadığından, talep, Yargıtay tarafından reddedilmiştir.
Yargıtay, tüm dosya içeriğinden sanığın öldürme kararı verdiğini ve eyleminin tasarlamaya elverişli olduğunu belirterek mahkemenin tasarlayarak adam öldürme suçundan hüküm kurması gerektiğini belirtmiştir. Mahkemenin vermiş olduğu kasten adam öldürme suçundan hüküm doğru bulunmamış ve Yargıtay tarafından oy birliği ile bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2015/4344 Esas, 2016/2802 Karar)
Olaydan 10 ay önce sanığın 9 yaşındaki kızı trafik kazası sonucu vefat etmiş, kaza nedeniyle sanık ve ailesi istikrarlı bir şekilde maktulü suçlamışlardır. Maktul ailenin suçlamalarını kabul etmemiş, kendi aracın önünde giden minibüsün kızlarına çarptığını söylemiştir. Yapılan soruşturma sonucu, maktul hakkında sanığın kızını taksirle öldürme suçundan kamu davası açılmıştır. Maktul, 2 ay boyunda tutuklu kalmış ve sanık ile maktul arasında bu olaylar nedeniyle husumet gelişmiştir.
Maktul, sanık ve yanındakiler tarafından bu nedenle dövülmüş, maktulün dayak nedeniyle kolu kırılmıştır. Maktul, zaman zaman sanık ve akrabaları tarafından ölüm ile tehdit edilmiştir. Olay günü ise maktul, eşi ve iki çocuğu ile birlikte çocuk hastanesine gelmiş, hastaneye girmeden önce eşi katılana sanık ve diğer firari sanık tarafından takip edildiğini söylemiştir. Maktul ve ailesi doktor sırası beklerken maktul, sanık tarafından bıçaklanarak öldürülmüştür.
Ağır ceza mahkemesinde sanık hakkında ağır ceza mahkemesinde kan gütme saiki ile adam öldürme suçundan yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında müebbet hapis cezası kararı verilmiştir. Sanık hakkında verilen hapis cezasına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, sanığın kızının taksirle öldürme davasına ilişkin yargılamanın halen devam ettiğini, kaza sonrası sanığın kızını hastaneye götürmeden olay yerinden ayrılması nedeniyle haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağına dair durumun tartışmasız bırakılması gerektiği belirtilmiştir. Bütün bu nedenlerle Yargıtay, mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık oy birliği ile bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2015/4419 Esas, 2016/2778 Karar)
Sanık ve maktul arkadaş olup olay tarihinde tanığın evinde diğer arkadaşlarıyla birlikte bir araya gelmiştir. Taraflar aralarında sohbet ederken silahlardan konu açılmış ve tanık, kendisinde tüfek olduğunu söylemiştir. Tanığın babası olan sanığa ait olan tüfek, yatak odasından alarak arkadaşlarının yanında salona getirmiştir. Tüfek kılıfından çıkarılmış, tanık ile sanık tüfeği incelemiş ve tanık, sanığın tüfekle fotoğrafını çekmeyi önermiştir. Ayrıca tanık, tüfeğin dolu olup olmadığını bilmediğini söyleyerek dikkatli olması gerektiğini belirtmiştir.
Sanık tüfekle birkaç poz fotoğraf çekinmiş, sonrasında fotoğrafları silmiştir. Sanığın tüfeği şaka mahiyetinde tanığa doğrultulmuş, tanık ise silahlardan korktuğunu söyleyerek kendisine doğru tutulmamasını istemiştir. Tanık korktuğundan çekyatın yan tarafına geçmiş, sanık sonrasında çekyatta oturan maktule doğru tüfek tutmuştur. Maktul, sanığa durması gerektiğini, şeytanın dolduracağını söylemiş, bunun üzerine sanığın elinde tüfek patlamıştır. Tüfeğin patlaması üzerine maktul başından yaralanmış ve kaldırıldığı hastanede öldürülmüştür.
Sanıklar hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan ağır ceza mahkemesi tarafından yargılama yapılmıştır. Bir sanık hakkında beraat, diğer sanık hakkında 4 yıl 1 ay hapis cezası kararı verilmiştir Mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde, sanığa tüfeğin boş ya da dolu olabileceği konusunda uyarılmasına rağmen şakalaşmak amacıyla da olsa maktule doğrultulduğu, maktulün de yapmaması için uyarılmasına rağmen doğrultulduğunu belirtmiştir. Bu nedenle sanığın olası kast ile hareket ettiği kabul edilmiş. Sanığın olası kastla adam öldürme suçundan cezalandırılması gerekirken suç vasfında yanılgıya düşüldüğü belirtilmiştir. Bu nedenlerle Yargıtay, mahkemenin vermiş olduğu bilinçli taksirle adam öldürme karara karşılık bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2016/3937 Esas, 2017/5030 Karar)