Ortaklığın giderilmesi davası, eski adıyla izale-i şuyu olarak bilinmektedir. Ortaklığın giderilmesi davası hem taşınırlar hem de taşınmaz mallar adına açılan bir davadır. Bir mal üzerinde el birliği veya paylı mülkiyet mallarda ortaklar arasında olan mülkiyet ilişkisine son verilmesidir. Elbirliği mülkiyeti mal üzerinde ortaklık söz konusu olmakta ancak paylara bölünmemesidir. Paylı mülkiyette ise adı üstünde olduğu gibi mülkiyet üzerinden ortak olan kişilerin paya (hisseye) sahip olmasıdır. İzale-i şuyu davası, özellikle miras kalan taşınmazlarda dava konusu olmaktadır. Hissedarlardan mülkiyet paylaşımında anlaşamaması halinde ortaklığın giderilmesi amacıyla açılan davadır.
Ortaklığın giderilmesi davasında, hissedarların malların aynen taksim veya satılarak bedellerinin hissedarlar arasında paylarının paylaştırılmasıdır. Malın aynen taksimi söz konusu değil ise satışına karar verilecek, satış açık artırma yoluyla gerçekleştirilecektir.
Ortaklığın giderilmesi davasında en önemli konu, dava dosyaya konu olan pay sahibi olan davası diğer tüm pay sahiplerine karşı açılmalıdır. Eğer pay sahiplerinden birisi ölmüş ise pay sahibinin mirasçıları da taraf olarak gösterilecektir. Tüm hissedarlara dava dilekçesi, duruşma davet kağıdı gibi belgeler usulüne uygun olarak tebliğ edilmelidir. Ortaklığın giderilmesi davası, iki taraflı davalardan olup her iki tarafından hakları aynıdır.
Ortaklığın giderilmesi davasına konu olan taşınmaz aynen bölüştürülemeyecek nitelikte ise mahkeme tarafından taşınmazın satışına karar verecektir. Taraflar ortak taşınmazın satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesi için sulh hukuk mahkemesinde ortaklığın giderilmesi davasının açılması gerekmektedir. Taşınmaz üzerinde bina, ağaç, tesis gibi bütünleyici parçalar var ise bütünleyici parça ile birlikte satılması gerekmektedir; ancak taleple mümkündür.
Taşınmazın satışına dair karar verilmesi halinde, mahkeme tarafından satış memuru görevlendirilecektir. Taşınmazın satışı İcra İflas Kanunu (İİK) hükmünce gerçekleştirilecektir.
Ortaklığın giderilmesine ilişkin satışın gerçekleşmesi için mahkeme tarafından verilen hükmün kesinleşmesi gerekmektedir. Mahkeme tarafından kurulan hükme karşılık davada taraf olan paydaşların her birine usulüne uygun tebligat yapılmalı ve tebligat sonrası yasal itiraz süresinde itiraz etmemiş olması gerekmektedir. İtiraz edilmiş ve istinaf yoluna gidilmiş ise hüküm henüz kesinleşmemiş olacaktır. Hükmün itiraz yolları kapanmış ve tebligatlar paydaşlara eksiksiz bir şekilde yapılmış ise hüküm kesinleşmiş olacaktır.
Mahkeme tarafından kurulan hükmün kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık zaman aşım süresinde satış kararının infazı istenebilecektir.
Ortaklığın giderilmesi davasına dair verilen satış kararının kesinleşmesi sonrasında hakim, satış memuru görevlendirecektir. Satışa konu olan dosya, belirlenen satış memuruna görevlendirme kararı ile teslim edilecektir. Satışa konu olacak mala dair tapu kaydında satışa arz şehri konulacak, tapudan taşınmaza ilişkin bilgiler celp edilecektir. Bütün bilgilerin alınması sonrasında satış memuru, dosyayı kıymet takdiri adına bilirkişi memuruna dosyayı takdim edecektir. Bilirkişi raporunun sona ermesi sonrasında tüm paydaşlara rapor tebliğ edilecektir. Raporun kesinleştikten sonra satış aşamasına geçilecektir.
Satışa konu olan mülkiyetin satışı adına 1. ve 2. olmak üzere iki artırma günü belirlenecektir. Satış ilanında her iki gün yapılacak olan açık artırmanın yer, gün ve saati ilanda belirtilecektir. Satış ilanı gazete üzerinden yayımlanarak gerçekleşebilmektedir. İlanın yapılacağı gazetenin tirajı 50.000 üzerinde olmalıdır. Ancak internet üzerinden de satış ilanı gerçekleştirilebilmektedir. İlan, 1. açık artırma gününden en az 1 ay önce yapılacaktır.
Önalım hakkı, diğer adıyla şufa hakkı, bir mülkiyette paydaş olan kişilerin payını 3. kişilere satması halinde diğer paydaşlara öncelikle satın alma hakkını veren bir haktır. Belli şartları barındırması halinde önalım hakkı kullanılabilir. Ancak ortaklığın giderilmesi davasının açılması halinde önalım hakkı kullanılamayacaktır. Önalım hakkı, paydaştan pay satın alan alıcıya karşı kullanılacağından ortaklığın giderilmesi davası açılması sonrasında önalım hakkı alıcı ve satış olmadığından ileri sürülemeyecektir.
Paylı malın bölünmesinde aynen taksim mümkün değil ise malın satışına hükmedilecektir. Malın açık artırmayla satışında paydaşlar arasında artırmayla yapılmasına karar verilmesi tüm paydaşların rızasına bağlıdır (TMK 699/3).
Satış açık artırma ile olacağından davaya konu olan malda herkes alıcı olabilecektir. Ancak paydaşlar açık artırmanın sadece paydaşlar arasında yapılmasını talep ediyorlar ise açık artırma sadece paydaşlar arasında yapılacaktır (TMK madde 699/3).
İhalede, artırmaya katılacak olan kişiler mal değerinin %20’si oranında nakit teminat veya teminat mektubu sunmaları gerekmektedir. Açık artırmaya katılacağına dair teminat gösterilmesi şarttır. Ancak artırmaya konu olacak mülkiyette hisse sahibinin yüzdesi %20 oranı veya üzerinde ise teminat yatırmasına gerek bulunmamaktadır.
En çok merak edilen konulardan birisi de açık artırma ile satılacak olan mal, açık artırmada hangi değer üzerinden başlatılacağıdır. Öncelikle açık artırmadaki değer, kıymet takdiri içeren bilirkişi raporunda belirtilen değerin %50’si üzerinden başlayacaktır. Artırma usulü ile yapılacak olan satışta en çok artırmayı yapan kişiye satış yapılacaktır.
Aynen taksim, adından da anlaşıldığı üzere davaya konu olan malın hissedarlarına aynı oran ve değerde aynan bölüştürülmesidir. Davayı açan paydaş, taşınmazın aynen taksimini talep ediyorsa mahkeme davaya konu olan mülkiyetin öncelikle aynen taksim edilip edilmeyeceğinin araştırmasını yapacaktır. Aynen taksim halinde malın paylarının birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmasına karar verecektir. (TMK madde 699/2)
Ancak aynen taksim talebinde bulunarak dava açan davacıya karşılık paydaşlardan birisi satış yoluyla ortaklığın giderilmesi talebinde bulunur ise mahkeme aynen taksim mümkün değil ise diğer paydaşın talebine istinaden satışına karar verebilir. Diğer bir husus ise taşınmaz malın aynen taksimi halinde taşınmaz malda fahiş bir şekilde değer kaybı ihtimali var ise aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesi kararı verilemez. Mahkeme aynen taksimi mümkün olmayan mülkiyetin satışına karar verebilir.
Feragat, davacının açmış olduğu davada talebinin sonucundan tümüyle veya kısmen vazgeçmesidir. Hüküm kurulmadan önce Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307. maddesine göre feragat ederek davaya son verilebilmektedir. Feragat, duruşmada tutanağa geçirilmek suretiyle veya yazılı olarak dilekçe sunularak edilebilmektedir.
Ortaklığın giderilmesi davasını açan davacı, davadan feragat ettiğine dair duruşmada tutanağa geçirmek suretiyle veya yazılı bir dilekçe sunumu ile gerçekleştirebilecektir. Feragat ettiğine dair beyanın sunulması halinde karşı taraf ya da mahkeme feragati kabul şartı bulunmamaktadır. Feragatte bulunan kişi, feragatinden dönemez.
Ortaklığın giderilmesi davasında görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 316. maddesinin ilk fıkrasının a bendinde sulh hukuk mahkemesinin görevine giren dava ve işlerin basit yargılama usulüne tabi olduğu belirtilmiştir. Basit yargılama usulü, yazılı yargılama usulüne göre farklıdır.
Basit yargılama usulünde, dilekçeler aşaması dava dilekçesi ve cevap dilekçesinden ibarettir. Cevaba cevap dilekçesi ve ikinci cevap dilekçesi verilmez.
İzale-i şuyu davasında görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir. Dava Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre taşınmazın bulunduğu yerde görülecektir. Eğer birden fazla taşınmaza dayanarak dava açılacak ise taşınmazların olduğu yerlerden birisinde de dava açılabilir.
Dava süreci, dilekçeler aşaması ile başlar ve dilekçeler aşaması sona erdikten sonra duruşmalar başlayacaktır. Mahkeme tarafından rapor hazırlanması için bilirkişi raporunun hazırlanması talep edilecek, bilirkişi raporunun hazırlanması ve tüm delillerin toplanması halinde karara varacaktır. Her dava konusuna ve mahkemenin iş yoğunluğuna göre davanın ne kadar sürede sona ereceği değişkenlik göstermektedir. Ancak ortalama bir süre verilebilir ise tüm bu süreç 1 ila 1,5 yıl arasında sürmektedir.
Dava açarken mahkemeye yatırılması gereken masraf bulunmaktadır, masraf içerisinde harç ve giderler tabidir. Dava açarken davacı harç ve gideri mahkemeye yatırmak zorundadır. Ortaklığın giderilmesi davası, maktu harca tabidir. Davanın açıldığı tarihte belirlenen harç miktarı ödenmelidir. Dava sonunda mahkeme giderleri ve avukatlık ücretleri payları oranında taraflara yükletilecektir.
Avukat ile müvekkil arasında yapılan sözleşmeden kaynaklanan avukatlık ücreti dışında mahkeme tarafından hükmedilen vekalet ücretine hükmedilmektedir. Mahkeme tarafından hükmedilen maktu vekalet ücreti, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirtilen miktarda hükmedilmektedir. Bu vekalet ücreti davayı kazanan taraf lehine hükmedilir.
Ortaklığın giderilmesi davasında ise vekalet ücretine ilişkin diğer davalardan farklı olarak karar verilmektedir. Ortaklığın giderilmesi davasında, davayı kazanma-kaybetme olmamaktadır. Her iki taraf yararına karar verilmektedir. Bu nedenle davayı bir gayrimenkul avukatı ile takip eden kişiler adına maktu vekalet ücreti takdir edilecektir.
Temyiz, itiraz yoludur. İstinaf mahkemesi tarafından verilen karara karşılık denetleyen kanun yoludur. Temyiz itirazı incelemeye yetkili merci Yargıtaydır. Ortaklığın giderilmesine ilişkin ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu karara karşılık kanun başvuru yolu, bölge adliye mahkemesi (istinaf) dir. İstinaf mahkemesi, inceleme sonucunda bir karara varacaktır. İstinafın vermiş olduğu karara karşılık ise Yargıtaya başvuruda bulunulacaktır.
Dava sonucunda hükmedilen karara karşılık itiraz eden kişi istinaf yoluna başvuracaktır. İstinafa başvuran taraf mahkemeye dosya esası üzerinden istinaf harcı yatırılacaktır. İstinaf harcı, her sene belirlenen miktar üzerinden yapılmaktadır. Belirtilen miktarla birlikte mahkeme tarafından belirlenen istinaf gider avansı da harçla birlikte yatırılmalıdır.
İSTANBUL ( ). SULH HUKUK MAHKEMESİNE
DAVACI: Ad Soyad (TC Kimlik No:…)
Adres:
VEKİLİ:Av. Ad Soyad
Adres:
DAVALI: Ad Soyad (TC Kimlik No:…)
Adres:
KONU: Ortaklığın giderilmesi talepli dava dilekçesidir.
AÇIKLAMALAR:
1-) Muris … vefat etmiş, mirasçı olarak geriye davacı ile davalı kalmıştır. (Veraset ilamı dilekçe ekinde sunuludur.)
2-)Davacı ile davalı taşınmaza ilişkin iştirak halinde maliktir. Davacı, davalı ile ortaklığın giderilmesine ilişkin anlaşmaya varmak istemiş ancak anlaşmaya varamamışlardır. Bu nedenle işbu dava açma zarureti hasıl olmuştur.
HUKUKSAL SEBEPLER:
HUKUKİ DELİLLER:
SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda açıklanan ve gerekçelendirilen nedenlerle davanın kabulüne, ortaklığın satış yoluyla giderilmesine ve dava masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini saygılarımla vekaleten talep ederim.
Davacı Vekili
Av. Ad Soyad
İmza
İSTANBUL ( ). SULH HUKUK MAHKEMESİNE
DOSYA NO:2020/… Esas
DAVALI:Ad Soyad (TC Kimlik No:…)
Adres:
VEKİLİ:Av. Ad Soyad
Adres:
DAVACI:Ad Soyad
KONU: Davaya cevapların sunulmasından ibarettir.
AÇIKLAMALAR:
1-)Davaya konu olan taşınmaz üzerinde inşaat yapılması kararlaştırılmış, inşaat üzerinden paylaşım yapılacağı belirtilmiştir. Ancak inşaatın bitimi beklenmeden işbu dava açılmıştır. Taşınmazların satılması suretiyle ortaklığın giderilmesi talebi adına uygun bir zamanda değildir. Davacı işbu davayı açmakla kötü niyetlidir.
2-)İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesinde derdest olan kat karşılığı inşaat sözleşmesi nedeniyle davalar görülmektedir, dosyanın mahkemeden celbi gerekmektedir. Davalar kesinleşmeden ortaklığın giderilmesine ilişkin talepte bulunma bulunma zarar sonucuna varacaktır.
HUKUKİ DELİLLER:
HUKUKİ SEBEPLER:
SONUÇ ve İSTEM:
Davalı Vekili
Av. Ad Soyad
İmza
Davacı, ada ve parselini belirtmiş olduğu arsanın İmar Kanunu’ndan parsellenerek davalılar ile hisseli hale getirildiği, ancak davalılar ile yapılan görüşmelerden netice alamadığından ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmesi talepli dava açmıştır. Mahkeme tarafından davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili tarafından karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi tarafından bozma yönünde karar vermiştir.
Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 54. maddesinin 2. fıkrasında 14/11/2007 gün 5711 Sayılı Kanunu’nun 21. Maddesiyle yapılan değişiklikle davacının payının ortaklaştırma tarihi olan gün itibariyle tespit edilen değerine, ortaklaştırma tarihinden itibaren kanunen yürürlüğe girdiği tarihe kadar Yargıtayın yerleşmiş uygulamaları doğrultusunda TÜİK’ce yayımlanan toptan eşya fiyat endeksi uygulanmak suretiyle 14/11/2007 tarihinden hükme en yakın tarihe kadar ise TÜİK’in yayımladığı üretici fiyat endeksi uygulanması nedeniyle davacının payının değerinin güncellenmesi gerekmektedir. Bu nedenle belirtilen hesaplamaya göre ek bilirkişi raporu alınması gerektiği belirtilmiştir.
Ek rapor ile tespit edilen bedelle davacının payının ana taşınmazın şuyulandırılmasından önceki malikler tarafından satın alınmasının teklif edilmesi, süre içerisinde teklifin kabul edilip edilmediği beklenmesi ve ona göre 54. maddenin üçüncü fıkrasına işlem yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Hakim Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesine göre her iki tarafı dinlemeden veya usulüne uygun bir şekilde davet etmeden hüküm veremeyecektir. Bu hükme göre tebligat yapılmadan savunma hakları kısıtlanmış, taraf teşkili sağlanmadan yargılama yapılmıştır. Mahkeme Yargıtayın bozma kararına uymuş, yargılama sonucunda dava konusu betonarme mesken ve arsayı tescil edip davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Ancak karara karşılık davalı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Bozma kararına uyularak yapılan hükümde hukuka aykırılık tespit edilmediğinden onama yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/5046 Esas, 2020/776 Karar)
Sulh hukuk mahkemesinde ortaklığın giderilmesi davasında hüküm kurulmuş, hükme karşılık davacı vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemenin yapmış olduğu tebligata ilişkin usulsüzlük tespit etmiştir. 6099 Sayılı Kanun’la Tebligat Kanunu’nda değişiklikler getirilmiş, tebligata ilişkin iki aşamalı yol benimsenmiştir. Kanun değişikliğine göre muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine yapılan ilk tebligat madde 21/2’ye göre doğrudan yapılamayacaktır. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, muhatabın bilinen ve son adresine, mavi renkli zarf kullanmaksızın normal bir şekilde çıkarılmalıdır.
Muhatap bu adreste değil ise muhatap lehine araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması gerekmektedir. Muhatap adresten sürekli olarak ayrılmış ise, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim adresine 21/2’ye göre tebliğ edilmesi gerekmektedir. Yargıtayın yapmış olduğu incelemeye göre, gerekçeli karar usulüne uygun bir şekilde tebliğe çıkarılmamıştır. Davalıların adresine gönderilen ilk tebligat madde 21/2’ye göre gönderilmiş olduğundan tebligatın uygun bir şekilde tebliği sağlanıp yasal temyiz süresinin beklenmesine karar verilmiştir. Bu nedenle dosyanın mahalline iadesine karar verilmiştir. (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/12575 Esas, 2020/753 Karar)
Davaya konu olan ortak taşınmaz kat mülkiyetine elverişli bir yapıdır. Kat mülkiyetine geçilebilmesi için yapının mimari projeye uygun biçimde tamamlanmış, bağımsız bölümlerinin başlı başına kullanmaya elverişli bulunmadı, her bir paydaşa en az bir bağımsız bölüm düşmesi, ayrıca kanunda belirtilen belgelerin tamamlattırılması gerekmektedir. Taşınmazda kat mülkiyetine geçilerek ortaklığın giderilmesine karar verilebilecektir.
Davacı, dava dilekçesinde taşınmaz üzerindeki ortaklığın mümkün ise aynen değil satılarak paraya çevrilmesi suretiyle giderilmesi istenilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından ortaklığın giderilmesi davası görülmüş, dava sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekil tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuş, temyiz başvurusunun duruşmalı olarak incelenmesi talebinde bulunmuştur.
Dosyaya konu olan olayda ortaklık satış suretiyle giderilmesi istenilmekte kat mülkiyeti kurulmasına elverişli yapı olduğu saptanmıştır. Ancak kat mülkiyeti kurulur ise fahiş değer kaybına uğrayacaktır, bu nedenle ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmiştir. Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 12. maddesi üzerinden taşınmazlarda izlenecek yol açıkça gösterilmiştir, ancak fahiş zarardan söz edilmemiştir. Bu nedenle kanundaki hususları tamamlamak üzere uygun mehiller verilmesi gerekmektedir.
Mahkeme tarafından son tapu kaydının celp edilmesi, taraf teşkili sağlanması, ana taşınmazda kaç bağımsız bölüm olduğunun belirlenmesi, kat mülkiyetine geçişin sağlanması yolunda yargılama yapılması, bağımsız bölüm büyüklükleri farklı ise ivaz ilavesi yapılmak suretiyle paylaşımın yapılması gerektiği göz önünde bulundurularak yapılması gerektiği belirtilmiştir. Mahkeme eksik araştırma ve inceleme ile karar vermiş bulunduğu tespit edilmiştir. Temyiz itirazları yerinde kabul edilerek hükmün bozulması yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/2069 Esas, 2019/5883 Karar)
Sulh hukuk mahkemesinde ortaklığın giderilmesi istemiyle dava açılmış, her iki mahkeme tarafından ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmiş, bu nedenle dosyada son karar Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilmiş, iki farklı Bölge Adliye Mahkemesi yargı çevresinde kalan mahkemelerce karşılıklı olarak yetkisizlik kararı verilmiştir. İlk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarının yargı yerinin belirlenmesi için inceleme Yargıtay tarafından yapılmıştır.
Yargıtay, dava konusunun ortaklığın giderilmesi davası olduğu, murisin ölmeden önceki son yerleşim yeri adresi olduğu gerekçesiyle yetkisizlik yönünden hüküm kurulduğunu saptamıştır. Dava, muristen kalan ve henüz intikali sağlanmamış olan taşınmaz üzerinde iştirak halinde mülkiyetin satış suretiyle giderilmesine ilişkin dava açılmıştır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 12. maddesine göre taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin davalarda taşınmazın bulunduğu yerin kesin yetkili mahkeme olduğu hükmü yer almakta olup bu madde hükmüne göre yetkisizlik kararı verilmiştir. Ancak ilgili hükmün 3. fıkrasında ise birden fazla taşınmaza ilişkin dava açılmış ise taşınmazlardan birinin bulunduğu yerde, diğerleri hakkında da dava açılabileceği hükmedilmiştir.
Dosya kapsamında davaya konu olan taşınmaz parselde bulunduğu anlaşıldığından … Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle … Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine oy birliği ile karar verilmiştir. (Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/4200 Esas, 2019/5646 Karar)
Sulh hukuk mahkemesi tarafından ortaklığın giderilmesi davası açılmış, satış suretiyle giderilmesi istenilmiştir. Davacı, dava dilekçesinde davaya konu olan taşınmazın muris adına kayıtlı olduğunu davacıların babası adına olan ve hak sahibi olduğu taşınmazdan yararlanamadığını belirtmiştir. Mahkeme tarafından davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Üzerinde iki katlı binanın olduğu taşınmazın hissedar ve mirasçı sayısı 7 kişidir. Yargıtay dosya incelemesinde, her bir paydaşa en az bir bağımsız bölüm düşmeli koşulu gerçekleşmemiş, muris mirasçılarının bir bağımsız bölümde hissedar olmayı kabul etmesi halinde kat mülkiyeti kurulma olasılığı olduğunu tespit etmiştir. Mahkeme tarafından mirasçıların bu konuda beyanının alınması, bağımsız bölümde hissedar olmayı kabul etmeleri halinde usul ve şekilde inceleme yapılması, eğer kabul etmezler ise ortaklığın satış yoluyla giderilmesi yönünde karar verilmiş olması gerekmektedir.
Ancak mahkeme tüm bu prosedürü uygulamamış olduğundan eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurmuş olduğundan bozma kararı verilmiştir. Mahkeme bozma kararına uyarak davanın kabulü ile ortaklığın üzerindeki muhtesat ile birlikte satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir. Karara karşılık davalı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Yargıtay, dava konusu olan taşınmaz üzerinde kat mülkiyeti kurulmasına elverişli kargir binası bulunsa da 2014 yılında açıldığı ve bozma kararına uyularak verilen karara karşılık isabetsizlik bulunmamıştır. Temyiz talebine karşılık itirazın reddi yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/2876 Esas, 2019/5069 Karar)
Davacı tarafından ortaklığın giderilmesi talebiyle mirastan kaynaklı mal paylaşımı niteliğinde açılan ortaklığın giderilmesi davası sulh hukuk mahkemesinde açılmıştır. Her iki sulh hukuk mahkemesi tarafından ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemeleri hukuk dairelerinin görevinin yargı çevresi içerisinde bulunan mahkemelerin yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek olduğundan yargı yerinin belirlenmesi için dosya Yargıtaya gönderilmiştir.
Yargıtay, dosyaya konu olan taşınmazın mirastan kaynaklı mal paylaşımı niteliğinde olduğunu, işbu dava bakımından murisin ölmeden önceki son yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkilidir. Bu nedenle mahkeme, davacı ve davalıların murisi olan kişinin ölmeden önceki son yerleşim yeri adresi UYAP’tan alınan nüfus kaydı ile yetkisizlikten hüküm kurmuştur. Ancak davacı, dava dilekçesinde, dosyaya konu olan miras bırakanın mal ayrımı yapılmaksızın tüm terekesiyle ilgili olarak dava açılmamıştır. Dava dilekçesinde, malların tamamının paylaşımı bulunmamaktadır.
Bu nedenle birden fazla taşınmaza ilişkin dava açılmış ise taşınmazların bulunduğu yerden birinde dava açılabilecektir. Bu nedenle dava, ilk açılan sulh hukuk mahkemesinde açılmalıdır. Özetle, Yargıtay kararında davaya konu olan taşınmaz malda miras bırakanın tüm terekesi üzerinden açılmadığından davanın ilk açıldığı yer sulh hukuk mahkemesi yetkili mahkeme olarak belirlenmiştir. (Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/2387 Esas, 2019/4632 Karar)
Davacı, sulh hukuk mahkemesinde davalı ile müştereken kayıtlı bulunduğu taşınmazı paylaşmak ve hisseleri satış yoluyla karşılıklı devretmek için haricen görüştükleri fakat herhangi bir sonuç alamadığı talebiyle dava açmıştır. Mahkeme tarafından satış suretiyle ortaklığın giderilmesi kararı verilmiştir. Yargıtay tarafından mahkemenin kararına karşılık bozma yönünde karar vermiştir. Bozma kararının gerekçesi kat mülkiyeti kurularak ortaklığın giderilmesine ilişkin koşullarının oluşmaması halinde satışa karar verilmesi gerekirken davalılar vekiline uygun süre verilip inceleme yapılmaması hususu göz ardı edilerek ortaklığın satış suretiyle giderilmesi kararı doğru bulunmamıştır.
Mahkemece bozma kararına uyulmuş ve davanın kabulüne karar verilmiş, davaya konu olan taşınmazın umum arasında açık arttırma usulü ile tapu kaydındaki takyidatlarıyla birlikte satışı suretiyle paydaşlar arasındaki ortaklığın giderilmesine karar verilmiştir. Ancak bu hükme karşılık davalı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosyaya konu olan taşınmaz üzerinde mülkiyeti kurmaya elverişli kargir bir bina bulunmuş olsa dahi 2012 yılında açılan davada mahkeme tarafından bozmaya uyularak taraflara defalarca kat mülkiyeti kurulması yönünde süreler verilmiştir. Ancak davalılar tarafından verilen süreler içerisinde işlemlerin tamamlanmadığı gözetilmiştir. Bu nedenle davanın kabulü yönündeki kararda isabetsizlik bulunmadığından onama yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/2450 Esas, 2019/4655 Karar)
Davacı, davayı tarafların müştereken maliki bulunduğu taşınmazda ortaklığının aynen taksimi ile, mümkün değilse satış suretiyle giderilmesi yönünde talepli dava açmıştır. Gerekçesinde ise arsa olan vasıflı taşınmazda hissedarların birlikte hareket ederek taşınmazı değerlendirmesinin mümkün olmadığı, taraflar arasında anlaşma sağlanamadığından ortaklığın giderilmesi yoluna gidilmiştir. Dava, sulh hukuk mahkemesinde görülmüş, mahkeme tarafından davanın kabulüne karar verilmiş, satış yoluyla ortaklığın giderilmesine, satış bedelinin hissedarlara hisse oranında taksimine karar verilmiştir. Bu karara karşılık bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde taşınmazın tapu kaydına ilişkin maliklere tebligat yapılmadığı, bir kısım davalıların duruşmada hazır edildiği, yargılama sırasında davalılardan e tebligat yapılmadığından haberdar olmadığı ve dava dışı belli bir payı satın aldığı tespit edilmiştir. Mahkeme tarafından tebligat yapılmayan maliklere usulüne uygun bir şekilde tebligat yapılması gerektiği, taraf teşkili sağlandıktan sonra mahkemenin karar vermesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkeme eksik inceleme ile ortaklığın giderilmesi kararı vermiş, bozma yönünde hüküm kurmuştur.
Mahkeme bozma kararına uymuş, yargılama neticesinde davanın kabulü yönünde karar verişmiş ve taşınmazın satış yoluyla giderilmesine, taşınmazın üzerindeki tüm şerhleriyle birlikte satış bedellerinin tapu kaydında belirtilen payları oranında ödenmesine karar verilmiştir. Karara karşılık davalı ve bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde mahkemenin kurmuş olduğu kararda hukuka aykırılık tespit etmemiştir. Her bir paydaşa bağımsız bölüm düşmediği anlaşıldığından temyiz itirazlarının reddine kararı verilmiştir. (Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/2765 Esas, 2019/4421 Karar)
Davacı ile davalıların mirasçı olduğu taşınmaz üzerinde davanın tarafları ve S.S. … Yapı Kooperatifi ile kat karşılığı sözleşmesi akdedildiği ve sözleşmeye bağlı olarak asliye ticaret mahkemesi kararıyla parsel üzerinde yer alan 22 daire ve dükkan taraflara kalmıştır. Taşınmazlar konusunda taraflar anlaşamamış, bu nedenle davacı satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmesi adına dava açılmıştır. Mahkeme tarafından davanın reddine karar verilmiş, hükme karşılık davacı vekili ve asli müdahil vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Ortaklığın giderilmesi davası, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda ortaklar arasında mülkiyet ilişkisini bitirmektedir, ferdi mülkiyete geçmesini sağlamaktadır. İki taraf adına da benzer sonuçlar doğuran davalardandır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesine göre davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan birisinin ölmesi halinde ise mirasçılık belgesine göre mirasçıların davaya katılımı sağlanmalıdır. Paydaşlığın satış yoluyla giderilmesine ilişkin davalarda ise taşınmaz üzerinde bina, ağaç gibi bütünleyici parçaların kime ait olduğu konusunda da uyuşmazlık var ise bunlar üzerinde bazı paydaşların hak iddia etmeleri ve bu uyuşmazlığın giderilmesini istemesi halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere uygun bir süre verilmelidir. Dava açılır ise davanın sonuçlanması beklenmesi, açılmaz ise uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekmektedir.
Yargıtay, dosyaya konu olan olayda asli müdahil kooperatifin ferdileşmeye geçmediğinden ortaklığın giderilmesi talebinde bulunamayacağına dair mahkemenin davayı reddettiğini tespit etmiştir. Ancak ortaklığın giderilmesi talebi kooperatif ortakları değil, arsa maliklerinin isteği doğrultusunda açıldığı, muhtesadatlara ilişkin bir dava görülüp görülmediği sorulmalıdır. Dava açılmamış ise dava açmak üzere taraflara süre verilmelidir, aksi halde taşınmaz tapu kaydı esas alınarak dosya esası incelenerek karar verilmelidir. Tüm bu gerekçelerle, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafı olan kooperatifin davacının ortağı gibi değerlendirilerek ortaklığın giderilmesi talebinde bulunamayacağından bahisle davanın reddi kararı hukuka aykırı bulunmuştur. Bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/2067 Esas, 2019/4067 Karar)
Davacı, davalı ile taşınmazlar üzerinde iştiraken malik olduğunu, paylaşma konusunda kendisiyle anlaşamadığını ve bu nedenle ortaklığın satış yoluyla giderilmesi talebiyle dava açmıştır. Mahkeme tarafından davanın kabulüne ve varsa üzerindeki muhdesat ve yükümlülüğü ile birlikte satış yoluyla ortaklığın giderilmesine karar verilmiş, karara karşılık davalı tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde taşınmaz üzerinde kat mülkiyeti kurulmasına kargir yapı bulunduğu anlaşılmıştır. Ancak uzman bilirkişi raporlarında bu yapının kaç bağımsız bölümü bulunduğu belirtilmemiştir. Kat Mülkiyeti Kanunu’na göre kat mülkiyetine elverişli yapı bulunması halinde kat mülkiyetine geçilebilmesi için mimari projesine uygun biçimde tamamlanmış ya da fiili durumuna göre imara ve fenne uygunluğu ilgili makamca onaylanmış projenin olması gerekmektedir. Bağımsız bölümler kullanılmaya elverişli bulunması, tümünün kargir olması ve her bir paydaşa en az bir bağımsız bölüm düşmesi, yazılı belgelerin tamamlattırılması gerekmektedir.
Tüm bu maddeler gereğince bağımsız bölüm sayısı belirlenmeli pay ve paydaş sayısına yettiği anlaşılması halinde paydaşlardan kat mülkiyeti kurularak ortaklığın giderilmesi isteyen tarafa belgeleri tamamlattırılması için süre verilmelidir. Mahkeme öncesinde ortaklığın kat mülkiyeti yoluyla kurularak giderilmesi yolunda yargılama yapması gerekmektedir. Mahkemenin kararına karşılık bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/2068 Esas, 2019/3841 Karar)
metrekare miktarlı taşınmazın mirasçılar arasında taksimin yapılamadığı bu nedenle öncelikle taksimini izale-i şüyu yoluyla satışına karar verilmesini talep etmiştir. Sulh hukuk mahkemesi ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar vermiş ve davalılar tarafından karar temyiz edilmiştir.
Yargıtay, dosya incelemesinde, dosyaya konu olan taşınmazın üzerinde elverişli kargir yapı bulunduğunu ancak uzman bilirkişi raporunda kaç bağımsız bölüm bulunduğu belirtilmediği saptanmıştır. Kat Mülkiyeti Kanunu’na göre ana taşınmazdaki bağımsız bölüm sayısı belirlenmeli, pay ve paydaş sayısının yettiği anlaşılması halinde paydaşlardan kat mülkiyeti kurularak ortaklığın giderilmesini isteyen taraflara belge tamamlatılması için süre verilmelidir. Mahkeme eksik inceleme ile hüküm kurmuş olduğundan bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/1360 Esas, 2019/3806 Karar)
Davacı, müvekkilin üzerine kayıtlı olan taşınmazda davalılar ile birlikte maliktir. Ancak davacı, davalılar ile birlikte malik olduğu taşınmazın taksimi konusunda anlaşamamış olduğundan dava konusu taşınmazdaki ortaklığın satış yoluyla giderilmesi için talepte bulunmuştur. Mahkeme davacının açmış olduğu davanın kabulüne karar vererek taşınmaz üzerinde bulunan bina ile ağaçlarla birlikte açık artırma suretiyle satılarak taraflar arasındaki ortaklığın giderilmesine, taşınmazın satışından elde edilecek bedelin veraset ilamındaki ve tapudaki payları oranında taraflar arasında dağıtılmasına ilişkin hüküm kurulmuştur. Karara karşılık davalılar vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Dosyaya konu olan taşınmaz üzerinde kaç adet kullanıma elverişli bağımsız bölüm bulunduğu açıkça belirtilmemiştir. Bunun yanında yapının mevcut projeye aykırı olduğu belirtilmiş, ancak o haliyle tekrar projeye bağlanıp bağlanamayacağı, kullanım izni alıp alınamayacağı yeterince araştırılmamıştır. Yargıtay, mahkemenin kaç bağımsız bölüm olduğunu belirlemesi ve öncelikle kat mülkiyetine geçişin sağlanması yolunda yargılama yapılması, bağımsız bölüm büyüklükleri farklı ise ivaz ilavesi yapmak suretiyle yapılması gerektiği belirtilmiştir. Mahkemenin eksik araştırma ile hüküm kurması nedeniyle bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/1761 Esas, 2019/3651 Karar)