İşkence suçu, Türk Ceza Kanunu’nun Kişilere Karşı Suçlar kısmında İşkence ve Eziyet bölümünde, 94. maddesinde yer almaktadır. İşkence suçu ile kişilerin onur, saygınlık, vücut bütünlüğü, şeref ve sağlık korunmak istenmiştir. İşkence suçu ile eziyet suçları birbirine benzemekte, bu nedenle karıştırılmaktadır. Ancak her iki suç farklı suçlar olup kanunda farklı maddelerde düzenlenmiştir. Her iki suçun en önemli farkı, işkence suçunda fail kamu görevlisi iken eziyet suçunda fail herkes olabilmektedir.
İşkence, kişinin saygınlığını ve onurunu hiçe sayan bir muameledir. Türk Ceza Kanunu’nun 94. maddesinin ilk fıkrasında işkence suçu açıklanmıştır;
”Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
İşkence, kişiye karşı kamu görevlisi tarafından insanlık dışı bir muamelede bulunması ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine neden olan eziyettir.
İşkence suçunun belli bir kişiye işlenmesi halinde ya da eylemini daha farklı gerçekleştirmesi halinde verilecek ceza, basit halinden daha ağır olacaktır. Türk Ceza Kanunu’nun 94. maddesinin ikinci fıkrasında belirtildiği üzere;
İşkence suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hali, Türk Ceza Kanunu’nun 95. maddesinin ilk fıkrasında düzenlenmiştir. İşkence suçu nedeniyle mağdur olan kişinin daha ağır netice ile karşılaşması halinde daha ağır cezai yaptırımla karşılaşılacağı kanun maddesinde belirtilmiştir.
Soruşturma izni, soruşturma adına bir şarttır. Kamu görevlisi ya da memurların yargılanması için yetkili makamdan soruşturma izninin alınması gerekmektedir. Savcılık, ilgili kurumdan soruşturma iznini almadığı vakit soruşturma başlatamayacak, ifade dahi alamayacaktır.
Ancak belli bazı suçlarda soruşturma izni alınmasına gerek bulunmamakta savcılık doğrudan soruşturma başlatacaktır. İşkence suçu da soruşturma izni alınmaması gereken suçlar arasında yer almaktadır. İşkence suçu işlendiği iddiasında bulunan kamu görevlisi hakkında soruşturma başlatmak için soruşturma izni alınmasına gerek bulunmamaktadır.
Zamanaşım süresi, davanın açılması ya da davanın sonuçlanması gereken belli bir süredir. Suçun işlendiği tarihten bu yana zamanaşım süresinde dava açılmamış ya da dava sonuçlanmamış ise zamanaşımının dolması nedeniyle davanın düşürülmesine karar verilecektir.
Türk Ceza Kanunu’nun 94. maddesinin altıncı fıkrasında işkence suçunda zamanaşım süresi işlenmeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Kanunda şikayete tabi suçlar tek tek belirtilmiştir. Ancak işkence suçu, şikayete tabi suçlar arasında yer almamaktadır. Soruşturma savcılık için resen başlatılacaktır, ayrıca şikayet için süresi de bulunmamaktadır. İşkence suçu şikayete tabi suç olmadığından müşteki şikayetçi olmadığını bildirse dahi yargılama devam edecektir. Şikayetin geri çekilmesi yargılama aşamasında bir durumu değiştirmeyecektir.
Uzlaşmaya tabi suçlar arasında yer almamaktadır. Uzlaşmaya tabi suçlarda, soruşturma aşamasında savcılıkta kovuşturma aşamasında ise mahkeme tarafından dosya uzlaşma bürosuna gönderilir. Taraflar arasında uzlaşma sağlandığı vakit, dosyanın yargılaması sona erecektir. İşkence suçundan taraflar aralarında uzlaşmış olsalar dahi yargılama aşamasına bir etkisi bulunmayacak, kamu davası devam edecektir.
İşkence suçundan verilecek cezanın ağırlığı nedeniyle ağır ceza mahkemesi görevli mahkemedir. Dava, suçun işlendiği yerde ağır ceza mahkemesinde görülecektir.
Katılanın çalıştığı şantiyede hırsızlık olayı meydana gelmiş ve hırsızlık olayına ilişkin soruşturma başlatılmıştır. Soruşturma aşamasında elde edilen kamera görüntülerinde katılan görülmüş ve görevli polis memurları, katılanın açık kimlik ve bilgilerini tespit etmiştir. Suç tarihi olan gecede saat 01:00 sularında katılan, ifade alınmak amacıyla kolluk birimi tarafından evden alınmış ve … Asayiş Büro Amirliğine getirilmiştir. Katılan, amir sanık ve diğer sanık olan polis memuru tarafından sorgu odasına alınmıştır. Katılan, kendisine işkence suçu işlendiğine dair iddiada bulunarak şikayetçi olmuştur.
Mahkemede katılanın eşi ile oğlu tanıklık etmiş ve beyanlarında katılanın olaydan sonra eve geldiğini, vücudunun belli bölgelerinde şişlik ile morluk olduğunu belirtmişlerdir. Katılan, olaydan iki gün sonra şikayette bulunmuş ve bunun üzerine … Adli Tıp Şube Müdürlüğüne rapor aldırmak amacıyla sevk edilmiştir. Katılan muayene olmuş ve raporda katılanda yaralanmaların mevcut olduğu, yaralanmaların kült travmatik olduğu tespit edilmiştir. Katılanda olay sonrasında depresif mizaçla giden uyum bozukluğu tanısı konulmuştur. Ayrıca katılanı hastaneye götüren polis memurları da mahkemede beyanda bulunmuştur.
Sanıklar hakkında ağır ceza mahkemesi tarafından yargılama yapılmış ve mahkumiyet kararına karar verilmiştir. Mahkumiyet kararına karşılık itiraz yoluna başvurulmuştur. Yargıtayın ilgili ceza dairesi, mahkumiyet kararına karşılık onama kararı vermiş, bu karara karşılık kararın düzeltilmesi adına yeniden başvuruda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde, katılanın travmayla doğrudan ilişkili olduğu, katılanın üzerindeki etkinin basit tıbbi müdahale ile giderebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı belirtilmiştir. Bütün bu olanlar nedeniyle katılanın sağlığı ve algılama yeteneği bozulmuştur. Yargıtay, mahkemenin mahkumiyete ilişkin hükmünü yetersiz bulmamış, suçu işledikleri sabit kabul edilmesi hukuka uygun bulunmuştur. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen itiraz, yerinde görülmemiş ve kararın düzeltilmesine yer olmadığı kararı verilmiş, mahkemenin kararına karşılık onama kararı oybirliği ile verilmiştir. (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2018/11640 Esas, 2019/1787 Karar)
Sanık hakkında ağır ceza mahkemesi tarafından işkence suçundan beraat kararı verilmiştir. Beraat kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuş, Yargıtay bozma kararı vermiştir. Bozma kararına karşılık Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında itirazda bulunulmuştur.
Suç şüphesi altında bir katılan kaçmaya çalışırken polis memuru olan sanıklar tarafından takip edilmiştir. Katılan kaçarken tel örgülere takılmış ve yere düşmüştür. Yere düşen katılanın yanına gelen polis memurları, katılanın batın bölgesine tekmeler atmıştır. Katılanın dalağı tekmeler nedeniyle ağır derecede hasar görmüş ve katılanın bu olay nedeniyle dalağı alındığı iddia edilmiştir.
Yargıtay, dosya incelemesinde, katılanın dalağında meydana gelen hasar tel örgülere takılması nedeniyle değil sanıkların tekme atması nedeniyle oluştuğu, katılanın yargılama aşamasında değişmeyen beyanları, adli tıp raporu ve tanık beyanları sanıkların suçu işlediğini gösterdiğini belirtmiştir. Ancak sanıkların eylemi sistematik ve süreklilik arz etmemiş olduğundan neticesi sebebiyle kasten yaralama suçunu oluşturmaktadır. Bu nedenle Yargıtay, bozma kararında bir isabetsizlik olmadığını belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen itirazı oy çokluğu ile reddetmiştir. (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2017/25657 Esas, 2018/4263 Karar)
Olay günü katılan; gasp (hırsızlık), konut dokunulmazlığını ihlal ve cinsel saldırı (tecavüz) şüphelisi olarak karakola getirilmiştir. Katılan, karakola geldiğinde sanık polis memurları tarafından resmi işlemler yapılmadan nezarethaneye indirilmiştir. Polis memurları tarafından katılanın suçu kabullenmesi istenmiş, katılan suçu kabul etmeyi kabul etmemiştir.
Bunun üzerine katılana sanık polis memurları tarafından üzerine tazyikli su sıkılmış ve tekme atılmış, jopla dövülmüştür. Sanıklardan birisi, silahının kabzası ile katılana vurmuş, katılanın çenesini kırmıştır. Katılanın adli tıp raporunda sol kaş üstünde, burun üzerinde kızarıklık, çenede hassasiyet, 3.molar dişte kırık, göğüs ön taraf sternum, göbek üzerinde, sırtta, sol alt göğüs hizasında, belde kızarıklık saptanmıştır. Katılanın çenesinin ağrıması nedeniyle katılan diş hekimine sevk edilmiş, muayenede alt çene sol taraf çene kemiğinde krepitasyon belirlenerek 3. molar dişi çekilmiştir.
Doktor raporu sonrasında sanıklar tarafından tutanak tutulmuş ve tutanakta, adli muayenesinin yapılması esnasında katılanın görevli doktora sol alt çenesindeki dişlerin iki üç gündür ağrıdığını ama sosyal güvencesinin olmaması nedeniyle doktora gidemediğini beyan ettiği iddiası yazılmıştır. Ancak mahkemede tanıklık eden doktor katılanın kendisine iki üç gündür dişinin ağrıdığına dair beyanda bulunduğuna dair şikayette bulunmadığını beyan etmiştir. Doktor beyanında ise tutanak konusunda polis memurlarının prosedürünün bu şekilde olduğunu ve tutanağı kendisinin imzalarken kafasına çok yatmadığını da belirtmiştir.
Diğer yandan … Araştırma Hastanesi’nin raporunda, darp sonucu yaralanarak hastane aciline müracaat eden ve alt çenede sol tarafta kırık olduğu tespit edilmiştir. 1. Plastik Cerrahi Kliniği’nde katılan opere edilmiş ve katılanın yaşamını tehlikeye sokmadığı, basit tıbbi lçüde giderilecek ölçüde hafif olduğu tespit edilmiştir.
Sanıklar hakkında ağır ceza mahkemesi tarafından yargılama yapılmış, beraat kararı verilmiştir. Beraat kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde, rapordaki belirtilenler göre katılanın çene kemiğindeki kırığın ve dişin sallanmasının rapordan üç dört gün önce meydana getirilmesinin mümkün olup olmadığı, katılanda çiğneme ve konuşma yeteneği engellenmesinin söz konusu olup olmadığı kişilerce kolayca fark edilir olup olmayacağının gözetilmesi gerektiğini belirtmiştir. Mahkemenin sanıklar hakkında hukuki durum takdir ve tayin ederken bütün bunları gözetmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle katılan vekili ve Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları kabul edilmiştir. Mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2016/9327 Esas, 2017/1857 Karar)
Olay, şikayetçinin bir akrabasının şikayet dilekçesi ile soruşturma başlatılmıştır. Şikayet dilekçesinde, akrabasının kendi evinde gözaltına alındığını ve o tarihlerde görevde bulunan komiser ve polisler tarafından akrabasını tekme tokat dövüldüğünü belirmiştir. Ayrıca mağduru, … Cezaevinin yanında bulunan karakola getirildiği, mağdurun elleri ve gözlerini bağlamış, çırılçıplak soymuş, tuvalete bağlamış, soğuk su ile vücuduna tazyikli su verildiği belirtilmiştir.
Bunun yanında mağdur falakaya yatırılmış, cinsel organına, ayaklarına, kulaklarına elektrik verilmiştir. Mağdur, ertesi akşam … Jandarma Alay Komutanlığına götürülmüş, tuvaletlerden birinin içine konularak elleri su borusuna kelepçe ile bağlanmıştır. Mağdura 75 gün boyunca zalimce davranışlar sergilenmiş, aç ve susuz bırakılmış, elektrik verilmiş, askıya asılmış, tazyikli su verilmiş, elektrik de verilmiştir. Bunun yanında polis memurlarının mağdurdan için asker elbisesi giydiğini kaçarken arkadan vurulduğunu belirttiklerini beyan etmiştir.
İşkence suçu nedeniyle şüpheliler hakkında soruşturma başlatılmış, şüpheliler hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen karara itiraz edilmiş ve … Ağır Ceza Mahkemesi tarafından itirazın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak Yargıtayın ilgili ceza dairesi, söz konusu suç nedeniyle olağanüstü zamanaşımının dolmuş olması nedeniyle itirazın bu yönden reddedilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bunun üzerine kanun yararına bozma istemiyle Yargıtayın ilgili dairesine dosya tevdii edilmiştir.
Yargıtay, dosya incelemesinde, söz konusu suçun işlendiği günden bu yanda zamanaşımının dolduğunu belirtmiştir. … Ağır Ceza Mahkemesinin itirazın kabul edilmesine ilişkin kararının hukuka uygun olmadığından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının içeriği yerinde görüldüğünden bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2015/14336 Esas, 2015/25770 Karar)
Olay günü, şikayetçi ve ailesi, saat 23:00 civarında iş yerini kapatmış ve ticari taksisiyle eve gitmek için yola koyulmuştur. Ancak yolda belediyeye ait çöp kamyonunun trafiği engellemesi nedeniyle kamyon şoförünün yolu açması için uyarıda bulunmuştur. Aynı zamanda şikayetçi polis arabasını yol üzerinde gördüğünde yolun açılması için polis memurundan yardım talep etmiştir. Ancak polis memuru, şikayetçiye ”Görevimizi bize mi öğretiyorsun” diyerek şikayetçinin kafasına jopla vurmuştur.
Şikayetçinin ailesi ise polis memuruna vurmaması konusunda ikaz etmiş ve olaya iki polis memuru da olaya müdahale etmiştir. Şikayetçinin elleri kelepçelenerek polis arabasına bindirilmiş, olay yerinden uzaklaştırılmıştır. Şikayetçi araba içerisinde yirmi dakika kadar dolaştırılmış, yolda kendisine şikayetçiyi öldürüp çöplüğe atacağını söylemiş ve şikayetçiyi daha sonra serbest bırakmışlardır. Sanıklar yargılama aşamasında, üzerine atılı suçlamaları kabul etmemiş, suçlamaları inkar etmiştir. Sanıklar mahkumiyetlerine yeter derecede somut deliller elde edilemediğinden bahisle beraat kararı verilmesi gerektiğini savunmasında belirtmişlerdir.
Sanıklar hakkında ağır ceza mahkemesi tarafından kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, tehdit, işkence ve kasten yaralama suçlarından yargılama yapılmıştır. Mahkeme tarafından beraat kararı verilmiştir. Beraat kararına karşılık katılan vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde iki kez kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturduğu gözetilmeden mahkemenin hüküm kurduğunu belirtmiştir. Mahkemenin kararı hukuka aykırı bulunduğundan mahkeme kararına karşılık bozma yönünde karar oybirliği ile verilmiştir. (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2014/27839 Esas, 2014/32331 Karar)
Müşteki, olay günü, sahte nüfuz cüzdanı kullandığı iddiasıyla polis memurlarınca yakalanmış ve … Karakolunda gözaltına alınmıştır. Müşteki, karakolda gözaltında işkenceye ve kötü muameleye maruz kaldığını, polis memurları tarafından darp edildiğini iddia etmiştir. Bunun yanında müştekiye üst arama tutanağı ile yakalama tutanağının imzalanması istenilmiş, müşteki imzalamak istememiştir. Bunun üzerine polis memurları, müştekinin yerine imza atmışlardır. Müştekinin gözaltında alınan darp raporunda darp ya da cebir izine rastlanılmamış, ancak müştekinin gözaltı çıkışından sonra aldığı darp raporunda ise vücudunun değişik yerlerinde birçok ekimoz ve alt dişlerde kırık tespiti yapılmıştır.
Şüpheliler hakkında resmi belgede sahtecilik ve işkence suçlarından … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılmıştır. Soruşturma neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın gerekçesinde, müştekinin gözaltı sırasında polis memurların mukavemeti esnasında zor kullandığından polis memurlarının da müştekiye vurmaya çalışması üzerine orantılı karşılık verildiği belirtilmiştir. Müştekiye kelepçe takılmasına rağmen zor kullanmaya devam ettiği ve müştekinin yaralanmalarının direnme esnasında oluştuğu da gerekçede belirtilmiştir. Kovuşturmaya yer olmadığında dair karara karşılık … Ağır Ceza Mahkemesine itiraz edilmiştir. Ağır ceza mahkemesi tarafından itirazın reddine kararı verilmiştir. Ret kararı kesinleştiğinden kanun yararına bozma istemi yoluna başvurulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde,
Katılan, olay günü karakolun karşısına babasının evinin önüne sarhoş bir şekilde gelmiş, ailesine ve çevreye bağırmaya başlamıştır. Katılan, sövme ve bağırmaya başladığında karakolda görevli olan polis memurları katılanı durdurmak amacıyla müdahalede bulunmuştur. Ancak katılan, polis memurlarına direnmiş ve polislere de tehditler, hakaretler savurmuştur.
Bunun üzerine polis memurları, katılanı darp etmiştir. Katılanın vücudunda kemik kırığı oluşacak ve hayati tehlike geçirecek boyutta yaralamıştır, katılan … Devlet Hastanesi’ne kaldırılmıştır. Hastanede görevli olan doktor (diğer sanık), görevini ihmal ederek katılandaki yaralanmaları tespit etmemiş ve yalnızca alkollü olduğunu, katılanın KOAH hastası olduğunu raporunda düzenlemiştir. Katılan, ertesi gün aynı hastaneye yeniden başvurmuş ve kaburgalarında kırık tespit edilmiştir. Katılan adına düzenlenen raporda, katılanın yaralanmasının hayati tehlike oluşturduğu ve vücudunda kırıkları olduğu tespit edilmiştir.
Sanıklar hakkında ağır ceza mahkemesi tarafından işkence, görevi ihmal ve kasten yaralama suçlarından yargılama yapılmıştır. Mahkeme tarafından kurulan hükme karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, doktor hakkında katılanı mağdur etmiş olduğundan mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken beraat kararı verilmesini doğru bulmamıştır. Bu nedenle doktor sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Diğer sanıklar olan polis memurlarının ise kasten yaralamadan değil işkence suçundan cezalandırılması gerektiği, işkence suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bütün bunlar nedeniyle, mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2013/16945 Esas, 2014/9220 Karar)
Olay günü müşteki, arkadaşıyla birlikte Taksim’e doğru yürürken görev yapan sanık tarafından ”Sen gel bakayım buraya” diye seslenip yanına çağırmıştır. Müşteki, sanığın üslubunun düzgün olmadığı belirtilerek sanığı uyarmış ve sanık, müştekinin yakasını tutarak müştekiye tekme atmıştır. Diğer sanıklar müştekinin yanına gelerek joplar ile müştekiye vurmuş ve şahsın ellerini kelepçeleyerek araç içine atmıştır. Müşteki, araç içerisinde yirmi dakika kadar dolaştırılmıştır. Diğer memur olan sanık ise müştekiyi darp etmesine engel olmaması ve olayı farklı şekilde anlatarak kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçunu işlemiştir.
Sanıklar hakkında ağır ceza mahkemesi tarafından işkence, kamu görevlisinin suçu bildirmemesi ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçlarından yargılama yapılmıştır. Kurulan hüküm gereği bozma talepli temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde, müştekiyi darp etmesine engel olmayan sanık hakkında kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçunu oluşturup oluşturmayacağı gözetilmeden karar verildiğini belirtmiştir. Sanık hakkında verilen beraat kararını doğru bulmamıştır. Mahkemenin vermiş olduğu karar yasaya aykırı bulunmuştur. Bu nedenle Yargıtay, mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık bozma yönünde karar vermiştir. (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2013/7707 Esas, 2014/5504 Karar)
Sanık olan polis memuru, silahını aldığını iddia ettiği müştekiyi gözaltına almıştır. Ancak sanıklar, müşteki hakkında herhangi bir evrak tutmamış, karakola götürdükten sonra müştekiyi çırılçıplak soymuşlardır. Müşteki çırılçıplak haldeyken darp edilmiş, tehdit ve hakarete uğramıştır.
Sanıklar hakkında ağır ceza mahkemesi tarafından işkence yapma ve görevi kötüye kullanma suçlarından yargılama yapılmıştır. Mahkeme tarafından işkence yapma suçundan hükümlülük, görevi kötüye kullanma suçundan ise ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmiştir. Sanıklar müdafii verilen karara karşılık temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Yargıtay, işkence suçunun temyiz incelemesinde, mahkemenin delillerin değerlendirilmesi, inanç ve takdirine göre kararın hukuka uygun olduğunu tespit etmiştir. Bu nedenle işkence suçundan verilen mahkumiyet kararına karşılık onama kararı verilmiştir. Ancak görevi kötüye kullanma suçunun temyiz incelemesi gereği verilen karar hukuka uygun bulunmamıştır. Sanıklardan birisinin silahının kaybolması nedeniyle müştekiyi karakola getirmesi ve herhangi bir evrak düzenlenmeden gözaltına alınması görevi kötüye kullanma suçunu oluşturmakta olup mahkumiyet kararı verilmelidir. Bütün bunlar nedeniyle Yargıtay, mahkemenin kararına karşılık bozma yönünde karar vermiştir. (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2013/16972 Esas, 2014/3087 Karar)
Bir şikayetçi annesine cinsel tacizde bulunduğu iddiası ile bir kişi hakkında ihbarda bulunmuştur. Söz konusu kişi, sanık olan polis memurları tarafından saat 22:00 sularında gözaltına alınmıştır. Ancak sanıklar, ihbar edilen kişiden giriş ya da çıkış raporu alınmamış, sanık tarafından ”Nasıl böyle yaparsın” diyerek tokat atmıştır. İhbar edilen kişi, sanık tarafından banyoya götürülmüş, ayaklarının altına jopla vurulmuş, ayaklarına soğuk su dökülü tuza basılmıştır.
Diğer sanık, jopla vuran sanığa tuz ve su gibi malzemeleri getirmiştir. Daha sonra ihbar edilen asayiş odasına götürülmüş, sanık, diğer sanıktan poşet istemiştir. Poşet, her iki sanık tarafından ihbar olunan kişinin kafasından geçirilmiş, müştekinin nefes alınması engellenmiştir. Poşeti kafasından çıkaran diğer sanık, ihbar olunan kişiyi tehdit etmiş ve kendisini çarşıda dahi görmeyeceğini, gördüğü vakit alt takımlarının gideceğini söylemiştir. İhbar olunan kişi, devriye aracı ile evine bırakılmıştır. İhbar olunan kişi, ertesi gün sanıklar hakkında şikayetçi olmuş ve müştekinin adli tıp raporu alınmıştır. Müştekinin her iki ayağının altında morluklar ve ödem olduğunu, bastığında yaygın ağrı olduğu belirlenmiştir.
Sanıklar hakkında ağır ceza mahkemesinde işkence suçundan yargılama yapılmıştır. Mahkeme tarafından kurulan hüküm nedeniyle temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde, sanıkların eyleminin işkence suçunu oluşturduğu gözetilmeden mahkemenin karar verdiğini belirtmiştir. Mahkemenin kararı hukuka aykırı bulunarak, sanıklar müdafii ve Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları yerinde görülmüştür. Yargıtay, mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık bozma yönünde karar vermiştir. (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2013/11882 Esas, 2014/1575 Karar)