İş hukuku, işçiler ile işverenler arasındaki uyuşmazlıkları, işçi hakları, işçi ücretleri, çalışma koşulları, sendikalar, işverenin işçiye davranışına kadar kuralları düzenleyen hukuk dalıdır. İş hukuku geniş kapsamda, bireysel ve toplu iş hukuku şeklinde iki bölümde incelenmelidir. Bireysel iş hukuku, çalışan ve işveren arasındaki ilişkiyi düzenlerken, toplu iş hukukunda işçiler ile toplumsal örgütler, yani sendikalar konusunu işlemekte ve düzenlemektedir.
Devlet kurumlarında çalışanların da haklarını, yaşadıkları uyuşmazlıklarını da iş hukuku alanında görmekteyiz. İş hukuku, ağırlıklı olarak tazminat hukuku çerçevesinde işleyen bir sistemi içermektedir, iş hukuku adı altında cezai yaptırım bulunmamaktadır. İş mahkemesi avukatlarının temel konusu, işçi ya da işverenlerin iş nedeniyle uğramış olduğu haklarının ihlali adına yasal mevzuatta düzenlenen maddeler ile uğradıkları zararın tazminini sağlamaktır. Bu konuda bizleri arayarak, bir telefon ile danışmanlık alabilirsiniz.
İş hukuku, taraflar arasında kurulan iş sözleşmelerinden ve bu sözleşmelerin ihlalinden doğan anlaşmazlıklarda devreye girer. İş sözleşmesi, iki tarafa da borç yükleyen sözleşmelerdir; işçi, iş sözleşmesi ile iş yapma, işveren ise ücret ödeme borcu altına girmiş olacaktır. İşveren kendisi ile çalışacak olan kişi ile imzalayacağı iş sözleşmesinin düzenlenmesinde iş hukuku alanında uzman olan bir avukat ile yürütebilir. İşveren, avukatı ile düzenlemiş olduğu iş sözleşmesi ile hukuka aykırılık teşkil eden bir sözleşme hazırlamamış olacak, ileride zarar verecek hukuki kayıpların önüne geçmiş olacaktır.
İşçi ya da işveren iş sözleşmesine aykırılık teşkil eden davranışlarda bulunabilir. İş sözleşmesine aykırılık teşkil eden davranışta bulunulmasında, kanundan doğan hakkı ihlal edilen taraf, iş davası yolu ile hakkını aramak üzere uzman bir iş davası avukatına danışmalıdır. Hukuki süreçte nasıl bir yol alacağı, hukuki süreçte nelerle karşılaşacağı, arabuluculuk başvurusunda bulunma, dilekçenin hazırlanması gibi vekillik hizmetinden yararlanarak hukuki ve maddi kaybın önüne geçilmelidir.
İş hukukundan doğan davalar, dava konusu işçi ya da işveren alacaklarının talebinden doğan tazminat, mahkeme kararı sonucunda elde edilen tazminatın tahsili gibi çeşitli adımları içermektedir.
Görüldüğü üzere iş hukuku oldukça geniş kapsamlı bir hukuk alanıdır. Bu nedenle iş davalarının alanında uzman bir avukat eşliğinde görülmesi oldukça önemlidir. İş davalarında özellikle davacının dava dilekçesinde talep edeceği hususlar, hayati önem taşımaktadır. Hukuki hakkın arayışından doğan her davada olduğu gibi iş davalarında da hak arayışının içermiş olduğu dava dilekçesi önem teşkil edecektir. İşçi ya da işverenin iş sözleşmesinden kaynaklı olarak talep edeceği tüm tazminat türleri ve alacaklar dava dilekçesinde belirtilmeli, belirtilmediği sürece tazminat ya da alacağın bir kez daha talebi mümkün olmayacaktır.
İş davaları, iş hukukundan doğan teknik ve hukuki bilgi olmadan yürütüldüğünde en çok hak kaybı yaşanan davalardır. İş hukuku ayrıca, yasal mevzuata ek olarak Yargıtay kararları ışığında ilerleyen bir alandır. İş hukukunda pek çok konu, mevzuatta yer almayıp yalnızca Yargıtay görüşleri doğrultusunda geliştirilmiştir. Bu nedenle iş davalarında kanun, mevzuat yanında Yargıtay kararlarına da hakim olan iş hukuku alanında uzman olan bir avukattan yardım alınması gerekmektedir.
Ülkemizde avukatlık mesleğinde avukatların belli bir alandan dava alma gibi bir mecburiyetleri bulunmamaktadır, bu nedenle avukatlar her daldan dava alabilirler. Ancak avukatlar, genellikle boşanma davası alıyorsa boşanma avukatı, ceza davası ise ceza avukatı ya da iş davası alıyor ise kendisini iş avukatı olarak tanıtabilmektedir. Aslında avukatın hangi alandan dava alacağı avukatın kendi isteğine bağlıdır. Her hukuki alanda olduğu gibi iş hukukundan doğan uyuşmazlıklarda da mutlaka teknik bilgi, tecrübe ve güncel bilgi gerektirmektedir.
Bu nedenle iş hukuku alanında uzmanlık oluşturarak bu davaları doğru bir şekilde yürüten avukatlara başvurarak iş davalarında vekillik hizmetinin alınması hukuki süreçte hem zaman hem de maddi kaybın olması önlenecektir. İş davası avukatı, İş Kanunu ve ilgili tüm kanunları en güncel halleri ile yakından takip edip, güncel Yargıtay kararlarında hakim olan ve davanın niteliğine göre öne sürülmesi gereken tüm delil ve belgeleri dikkatle kullanacaktır.
İş hukuku alanında uzmanlaşan avukatlar, dava süresince Yargıtay kararlarında en son hangi kararların çıktığını, Yargıtay içtihatlarının hangi görüşte olduğunu, uygulamada mahkemelerin benzer olay ve durumlarda ne şekilde hüküm kurduğunu detaylı olarak takip edip bilmektedir. Davacının davada sunduğu iddiaların ise ne şekilde ispat edebileceği, davada talep edilecek değer üzerinden mahkemenin hangi oranda hakkaniyet indirimi uygulayabileceği gibi detayları da önceden öngörü ve tecrübesine dayanarak hesaplamada bulunacaktır.
İş davaları konusunda uzman olan avukat, işçi ile işveren arasında imzalanacak olan sözleşmeyi düzenleme, iş sözleşmesini uygulamaya koyma, iş sözleşmesine aykırılık nedeniyle doğan iş davalarında dava şartı olan arabuluculuk görüşmelerine katılma, uzlaşılmaz ise dava açmaktadır.
Ancak kendisine iş davası açılan taraf olan davalı tarafın vekili ise açılan davaya cevap vermek, davayı sürdürmek, duruşmaları takip etmek, davanın tarafını dosyadaki gelişmelerden haberdar etmek, davanın sonuçlanmasının ardından gerekli görülürse karara itiraz yolu olan üst yargı yollarına başvurmak gibi gereken tüm işlemleri gerektiği gibi yerine getirecektir.
İş davası avukatları, müvekkillerinin talebi doğrultusunda işveren ile işçi arasında imzalanacak iş sözleşmesinin hazırlanması gibi vekillik hizmetini de verebilecektir. İşçi ya da işveren vekili olarak iş davası avukatları, müvekkillerine bireysel ve kurumsal olarak hukuki danışmanlık hizmeti de vermektedir.
İş hukukunda güncel yasa değişikliklerinin bilinmesi gerekmekte, iş davalarının mevzuatının yanında güncel Yargıtay kararlarına da hakim olunmalıdır. Bu nedenle iş davalarının yasaya, uygulamaya, doktrine ve Yargıtay kararlarına hakim bir avukat tarafından yürütülmesi oldukça önemlidir. İş davaları, davacının davada neler talep edebileceği, davacının yaşadığı olaya göre İş hukukuna bağlı olarak hangi tazminat türünün davaya konu edilebileceği ve davacının ne kadar bir alacak hakkı talep edebileceği hesabı gibi birtakım teknik konuları içermektedir.
Bu sebeple bir çalışanın birkaç makale okuyarak, kendiliğinden araştırarak uğradığı haksızlık konusunda davada neleri talep edebileceği, ne tür hakkı olduğunu bilmesi ve bunu dava boyunca dikkatle takip etmesi elbette kolay olmayacaktır. Davacı, hangi hakları talep edebileceğini öğrenmesinden sonra davada dayandırmış olduğu iddiaları nasıl kanıtlayacağını da bildirmelidir. Davacı, dava dilekçesinde dayandırmış olduğu iddiaları ispatlamaz ise elbette açmış olduğu davasını kaybedecektir. Bunun yanında davacı, dava dilekçesini de Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre düzenlemelidir.
Tüm bu kurallar ele alınmalı, hukuki bilgi ve tecrübesi ile iş hukuku avukatı yönlendirmelidir. Bu nedenle iş davası avukatı ile dava açmak, açılan davayı yürütmek ve davaya göre hareket etmesi çok önemlidir. Yasal olarak dava açmak için mutlaka avukat tutulması yasal zorunluluk değildir. Herkes kendisini avukat olmadan savunabilir ve duruşmaya katılabilir. Ancak, iş davalarında arabuluculuk, dava süreci, davanın bitiminde kararın infazı şeklinde temel olan üç adımdan oluştuğu düşünüldüğünde, bu adımlar uzmanlık gerektiren alandır. İş davalarında diğer hukuk alanlarında olduğu gibi süreler de çok mühimdir.
Bir hak düşürücü sürenin kaçırılması, çok ciddi hak kayıplarına neden olabilecektir. Kaldı ki, iş davaları, diğer hukuk davaları arasında süreler bakımından farklılık gösteren davalardır. Bu nedenle her ne kadar zorunluluk olmasa da iş davaları uzman bir avukat aracılığı ile sürdürmeli, böylelikle hukuki kaybın olmaması adına tarafların yararına olacaktır.
İşçinin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, işe iade talebi, fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti, yol ve yemek ücretleri gibi hakları genel olarak iş davalarının konusunu oluşturan belli başlı haklardır. İş hukuku konusunda uzman avukat, işçinin kıdem ya da ihbar tazminatına hakkı olup olmadığını, işe iade talebinin ne olduğunu ve hangi hallerde talep edilebileceğini, yılık izin hakkının kullanıp kullanılmadığı ve kullanılmadıysa yıllık izin ücreti için hakkı olup olmadığına dair tüm konularda yönlendirmede bulunacak, dava sürecini başlatabilecektir. İş hukukundan doğan taleplerin her biri, birer süreç gerektirmektedir.
İş davaları, dava dilekçesinin hazırlanması ve davanın açılması ile başlayıp dilekçeler aşamasının tamamlanmasının ardından ön inceleme duruşmasının yapılması ile devam eden oldukça uzun bir süreçtir. Her davanın ne kadar süreceğine ilişkin kesin bir süre söylenemediği gibi iş davalarının ne kadar süreceği tam olarak belirtmek mümkün değildir. Açılan davanın konusu, mahkemenin dosya yoğunluğu, dosyanın bilirkişiye gönderilmesi, delillerin toplanması, tanık dinletimi gibi tüm aşamalar mahkemenin sürecini etkilemektedir.
İş davalarının en iyi ihtimalle en kısa olarak 6 ile 10 ay arasında süreceğini söylemek mümkündür. Ancak söz konusu süre, ilk derece mahkemesinin karar verme aşaması için belirtilen süredir. İlk derece mahkemesinin vermiş olduğu karara karşılık itiraz yoluna başvurulur ise kararın kesinleşme süreci dosyanın sona ermesinde daha uzun sürece neden olacaktır. Taraflardan birisi ya da her iki taraf mahkeme kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurur ise istinaf mahkemesinden kararın çıkması ise yaklaşık 6 ay ile 1 yıl arasında bir süreci kapsayacaktır.
İş davası avukatı ile yürütülen bir iş davasının sona ermesi ile birlikte mahkeme tarafından verilen karar kesinleştiği vakit, mahkeme kararının infazı aşamasına geçilecektir. Dava sonucunda davacı lehine hükmedilen tazminat kararı, icra kanalı ile davacıya ödenmesi aşaması da iş davası avukatı ile birlikte yürütülecektir. Açılacak iş davasının uzman bir iş avukatı ile yürütülmesi, dava süresince izlenmesi gereken adımların kanuna ve yasal sürelere uygun şekilde takip edilmesi açısından işçi alacaklarının tahsil edilmesi kısa sürede sonuçlanacak, en azından hatalar ve bilgisizlik sebebiyle tahsilatın alınmasına engel olacak durum ile karşılaşılmayacaktır.
İş davaları, Yargıtay kararlarının en çok etkili olduğu davalardan birisi olup birçok iş davası neredeyse tamamen Yargıtay kararları ışığında şekillenmektedir. Örneğin; iş davalarında hakkaniyet indirimi konusu yasal mevzuatta düzenlenmemiştir; ancak Yargıtay kararları ışığında hakkaniyet indirimi uygulanmaktadır. Hakkaniyet indirimi, iş davalarında fazla mesai, hafta tatili, genel tatil ücreti alacaklarda da yazılı belgeye dayanılmadan belirli bir oranda hakkaniyet indirimi uygulanacaktır.
Diğer bir husus da uygulamada bilirkişi raporlarında şartları sağlayan işçi alacakları %30 oranında bir hakkaniyet indirimi ile karşı karşıya kalmaktadır. Yine yerleşmiş Yargıtay kararlarına göre, işçinin ücret alacağının ispatı ancak yazılı delille mümkündür. İşçinin ücretinin ödendiğinin ispatı işverene aittir, işveren, ücretin ödendiğini ancak ücret bordrosu gibi yazılı belgelerle ispatlayabilecektir. Görüldüğü gibi iş hukukunda Yargıtay kararları önemli ve ağırlıklı bir etkiye sahiptir.
İş davalarına konu olan olaylarda karar verilmesi, mevzuattan ziyade Yargıtay içtihatları ile yön bulmaktadır. Uzman bir iş davası avukatı, elindeki somut olayı incelerken yasal mevzuat hükümlerine baktıktan sonra, konu ile ilgili güncel Yargıtay kararlarının ne yönde olduğunu araştıracaktır.
Avukat ücreti, her davaya, davanın konusuna, sürecin uzunluğuna, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna göre değişkenlik göstermektedir. Dava açacak olan kişi, iş hukukuna dayandırarak talepte bulunan kişi, dava sürecini iş davası avukatıyla birlikte yürütmek istediği vakit vekalet ücreti sözleşmesi imzalanacaktır. Vekillik sözleşmesi gereği görülecek davanın özellikleri ve davanın değerine göre bir miktar belirlenecektir.
Tarafların anlaşması ile dava sonucunda elde edilecek tazminat değerinin belirli bir yüzdesi de avukata ödenecektir. Avukatlık Kanunu’na göre avukat dava konusu para olan davalarda çıkan değerden en fazla %25 oranında talep edilebilir. Kanunda belirtilen %25’lik oran, en yüksek limittir, uygulamada avukatlar davanın değerine ve somut olayın durumuna göre yüzde 15-20 gibi oranlarla da anlaşma sağlayabilmektedir.