İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunda, kişilerin gelir elde etmek amacıyla faaliyette bulunması ve çalışma özgürlüğünün korunması amaçlanmıştır. İş ve çalışma hürriyeti, aynı zamanda Anayasada da yer almaktadır. Herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir. Türk Ceza Kanununun Hürriyete Karşı Suçlar bölümünde 117. maddesinde düzenlenmiştir:
“Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla, iş ve çalışma hürriyetini ihlal eden kişiye, mağdurun şikayeti halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir.
Çaresizliğini, kimsesizliğini ve bağlılığını sömürmek suretiyle kişi veya kişileri ücretsiz olarak veya sağladığı hizmet ile açık bir şekilde orantısız düşük bir ücretle çalıştıran veya bu durumda bulunan kişiyi, insan onuru ile bağdaşmayacak çalışma ve konaklama koşullarına tabi kılan kimseye altı aydan üç yıla kadar hapis veya yüz günden az olmamak üzere adlî para cezası verilir.
Yukarıdaki fıkrada belirtilen durumlara düşürmek üzere bir kimseyi tedarik veya sevk veya bir yerden diğer bir yere nakleden kişiye de aynı ceza verilir.
Cebir veya tehdit kullanarak, işçiyi veya işverenlerini ücretleri azaltıp çoğaltmaya veya evvelce kabul edilenlerden başka koşullar altında anlaşmalar kabulüne zorlayan ya da bir işin durmasına, sona ermesine veya durmanın devamına neden olan kişiye altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir.”
Anayasada herkesin dilediği gibi çalışma ve sözleşme özgürlüğüne sahip olduğu belirtilmiştir. Anayasada, çalışma hakkı, Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler ölümünde yer almaktadır. Anayasanın 49. Maddesinin birinci fıkrasında ”Çalışma herkesin hakkı ve ödevidir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Aynı zamanda çalışma hakkı, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 23. maddesinde de kabul edilen temel haklarındandır. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde her şahsın çalışmaya, işini seçmeye ve adil, elverişli çalışma şartlarına hakkı olduğu belirtilmiştir.
• İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunda görevli mahkeme asliye ceza mahkemeleridir. Dava, suçun işlendiği yerdeki asliye ceza mahkemesinde görülecektir.
• İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunun basit hali olan cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı bir eylem ile iş ve çalışma hürriyetinin ihlal edilmesi şikayete tabi bir suç niteliğindedir. Suçun failinin ve fiilin öğrenmesinden itibaren altı aylık şikayet etme süresine tabidir. Fail ve fiilin öğrenilmesinden itibaren altı aylık süre içerisinde şikayet edilmez ise şikayet hakkı düşecektir. Bunun yanında suçun mağduru olan kişi, soruşturma ya da kovuşturma aşamasında şikayetinden vazgeçerse dava düşecektir. Suçun basit hali, aynı zamanda uzlaşmaya da tabidir. Soruşturma ya da yargılama aşamasında dosya, uzlaştırma bürosuna gönderilerek tarafların uzlaşıp uzlaşamayacağı konusu ele alınacaktır. Taraflar uzlaşmaz ise yargılama aşaması devam edecektir.
• İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunun basit hali dışında, ilgili kanun maddesinin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarında yer alan halleri şikayete tabi değildir. Savcılık tarafından soruşturma kendiliğinden devam edecektir. İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunun ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkrasındaki haller uzlaşmaya tabi değildir. Suçtan mağdur olan kişi, şikayetçi olmadığını ya da uzlaştığını belirtir ise yargılama aşaması devam edecek, yargılamaya bir etkisi olmayacaktır.
• İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunda dava zamanaşım süresi sekiz yıldır. Suçun işlendiği tarihten itibaren dava açılmaz veya dava açılmış ise zamanaşımı süresi içerisinde sona ermez ise dava düşecektir.
İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunun nitelikli halleri, Türk Ceza Kanununun 119. maddesinde yer almaktadır. Suçun daha kolay işlenmesini sağlayan ve savunmayı zorlaştıran haller suçun nitelikli halleri arasında yer almakta ve ceza artırılmaktadır.
Sanıklar hakkında iş ve çalışma hürriyetinin ihlali ve sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi suçundan yargılama yapılmış, beraat kararı verilmiştir. Yerel mahkemenin vermiş olduğu hükme karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Öncelikle Yargıtay, mahkemenin vermiş olduğu kararda, katılanın davaya katılması yönünde karar vermesine ilişkin bir karar vermiştir. Yargıtay, iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunun mağdurunun ancak gerçek kişi olması gerektiğinin anlaşılması karşısında şikayetçinin davaya katılma işe hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunmadığının anlaşılması nedeniyle temyiz isteğinin reddine kararı verilmiştir.
Somut olay, Atabey Sulama Birliği’nin başkanı olan sanık, Birlik encümen üyesi olan sanık, birlik müdürü olan sanıklar, Birlik’te sendikalaşma faaliyetlerinde bulunan Tes-iş Isparta Şubesi Başkanlığı’nın faaliyetleri doğrultusunda sendikaya üye olması nedeniyle katılana sendikaya üye olduğu için işine son vermekle tehdit etmiştir. Katılanın iş akdi askıya alınmıştır.
Yerel mahkeme tarafından verilen hükümde tanık beyanları ile dosya arasında bulunan teftiş raporu karşısında eksik kovuşturma ve yetersiz gerekçe ile beraat kararı verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur. Bu nedenle Yargıtay, mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/13321 Esas, 2016/2471 Karar)
Sanık hakkında yargılama yapılmış ve mahkumiyet kararı verilmiştir. Yerel mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Yargıtay, mahkemenin vermiş olduğu hükmün incelemesinde, dosyada bulunan iddianamedeki anlatım ve nitelendirilmeye göre iddianamede sevk maddesi gösterilmediği halde uygulamaya göre ek savunma hakkı verilmeden yazılı hüküm kurulmuştur. Bütün bu nedenlerle sanık hakkında verilen karara karşılık bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/8056 Esas, 2016/5525 Karar)
Sanıklar hakkında 6136 Sayılı Yasa’ya aykırılık, iş ve çalışma hürriyetinin engellenmesi suçlarından yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında müsadere ve hükümlülük kararı verilmiştir.
Yerel mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Dosyaya konu olan somut olayda, sanıklar hakkında birden fazla kişi ile birlikte silahla iş ve çalışma hürriyetinin engellenmesi suçundan hüküm kurulmuştur. Yerel mahkeme uygulama maddesi olarak iş ve çalışma hürriyetinin engellenmesinin basit hali ile nitelikli hallerinden yalnızca suçun birlikte işlenmesi hükmünü ele almıştır.
Ancak sanıklar hem silahla hem de suçun birlikte işlenmesi olarak suçun nitelikli halini işlemiş olduğundan suçun uygulama maddesinin iki ayrı fıkrası işlenmelidir. Yerel mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık Yargıtay yazım hatası olarak kabul etmiştir. Bu nedenle Yargıtay, yerel mahkemenin yargılamasına, dosya içeriğine ve toplanılan karar yerinde gösterildiğinden sanıklar müdafiinin temyiz itirazlar yerinde görülmemiştir. Mahkemenin iş ve çalışma hürriyetinin engellenmesi suçuna ilişkin vermiş olduğu karara karşılık onanma kararı vermiştir. (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2015/15612 Esas, 2016/6124 Karar)
Dosyada sanık hakkında iş ve çalışma hürriyetinin engellenmesi suçunun işlenmesi nedeniyle beraat kararı verilmiştir. Yerel mahkeme tarafından verilen hüküm temyiz edilmiştir. Yargıtay, temyiz isteğinin reddi nedenlerinin bulunmaması nedeniyle işin esasına geçmiştir.
Somut olayda, sanık, mülkiyeti kendisine ait olan iş yerini katılana kiralamıştır. Sanığın katılana kiralamasından sonra aralarındaki anlaşmazlık nedeniyle tahliye davası açılmıştır. Sanık, davanın devamında tapu kaydını kullanarak elektrik aboneliğini iptal ettirmiş ve kendi adına abonelik açtırmıştır.
Yargıtay, yerel mahkemenin vermiş olduğu kararda, katılanın iş yerinin kamu kurumu olması nedeniyle Türk Ceza Kanunu’nun 113. Maddesinde düzenlenen, kamu kurumu veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının faaliyetlerinin engellenmesi suçunu oluşturup oluşturmayacağı tartışılmadan hüküm kurduğunu belirtmiştir. Bütün bu nedenlerle Yargıtay, mahkemenin vermiş olduğu hükme karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/13328 Esas, 2015/14066 Karar)
Sanık hakkında asliye ceza mahkemesinde mala zarar verme ve iş ve çalışma hürriyetinin engellenmesi suçunun işlenmesi nedeniyle yargılama yapılmıştır. Yerel mahkeme tarafından sanık hakkında beraat kararı verilmiş, yerel mahkemenin kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Dosyaya konu olan somut olayda, sanık, katılan tarafından işletilen dükkanın hissedarı olduğu ve olay öncesinde katılana kira sözleşmesinde kendisinin onayı olmadığını belirtmiş, tahliyesini istemiştir. Olay tarihinde sanık, gece saatlerinde dükkanının PVC cinsindeki kapısının kilit kısımlarına japon yapıştırıcısı dökülmesi suretiyle zarar vererek kirletmiştir. Bunun yanında yaklaşık bir ay sonrasında muhtemel olarak gece sıralarında sanık kendi avlusuna bitişik olan arka kapıdan fırın kısmına girmiş ve üstten sert bir cisimle vurarak fırını oluşturan tuğlaların bir kısmını kırmıştır. Olay tarihinde Ramazan Bayramı olması sebebiyle kapalı olan pide fırınına ayrıca su dökmek suretiyle tuğla üzerindeki tuzu eritmiş ve fırın tabanının çökmesine neden olmuştur. Sanık, eylemi nedeniyle aynı zamanda ticari işletmenin çalışamaz hale getirerek tahliyesini sağlamaya çalışmıştır.
Yargıtay, tüm dosya kapsamının incelenmesi ile katılan ve tanık beyanları dikkate alınarak sanık üzerine atılı suçları işlediğine dair somut ve inandırıcı delil bulunmaması nedeniyle beraat kararı verildiğini belirtmiştir. Yargıtay, deliller, kovuşturma sonucuna uygun kanaat ve takdire göre temyiz itirazlarının reddine karar vererek hükmün onanmasına karar vermiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2013/31669 Esas, 2015/1790 Karar)
Dosyada sanıklar hakkında iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçundan yargılama yapılmıştır, yerel mahkeme tarafından verilen karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Dosya içerisinde bulunulan iddianamede, sanık eylemlerinin fabrikada çalışan işçilerin sendikaya üye olmalarından dolayı sendikal faaliyetlerin bir an önce durdurulması, sendikadan istifa etmeleri konusunda işçileri sürekli tehdit ettikleri, istifa etmeleri halinde 100 TL para vereceği belirtilmiştir.
Yargıtay, yerel mahkemenin vermiş olduğu kararda, sanıkların sendikal hakların kullanmasının engellenmesi suçunu oluşturup oluşturmayacağının tartışılması gerektiği gözetilmeden karar verildiği belirtilmiştir. Sanıkların temyiz nedenleri yerinde görülerek mahkemenin vermiş olduğu hükme karşılık bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2013/37419 Esas, 2015/1172 Karar)
Dosyada sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiş ve yerel mahkeme tarafından verilen hüküm temyiz edilmiştir.
Somut olayda, sanık, taşımacılık kooperatifine bağlı olarak servis şoförlüğü yapmaktadır. Katılan da aynı kooperatifte servis sırası düzenleyicisi olarak çalışmaktadır. Sanık, kendisini servis sırasına yazmayan katılana kahvehanede oturduğu sırada, av tüfeğini doğrultarak “Beni sıraya yaz, yazmazsan seni vururum.” biçiminde sözler sarf etmiştir.
Yargıtay, somut olayda gerçekleşen durumun iş ve çalışma hürriyetinin engellenmesi suçunun işlendiği değil, tehdit suçunun nitelikli halinin işlendiğini belirtmiştir. Bu nedenle Yargıtay tarafından sanık hakkında tehdit suçunun işlenmesi gözetilmeden sanık hakkında beraat kararı verilmesinin doğru olmadığını ve hükmün bozulmasına karar verilmesi gerektiğine karar verilmiştir. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2012/38277 Esas, 2014/17664 Karar)