İrtikap suçu, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kendisine sağlanılan nüfuzu kötüye kullanarak şahsına veya başkasına menfaat sağlanmasına ya da bu amaçla vaatte bulunulmasıdır. Kişi menfaat sağlamaya bir kimseyi mecbur bırakması, ikna etmesi veya hatasından yararlanarak fayda elde etmesinde de irtikâp suçu işlenmiş olacaktır.
İrtikâp suçunda kamu görevlisi, görevi gereği bir işi yapmakla mükellef olup yapmak zorunda olduğu iş karşılığında, karşısında bulunan vatandaşı veya herhangi bir kişiyi çeşitli yollarlarla etki altına almaktadır. İrtikap suçu işleyen kamu görevlisi, kendisinden şahsı için veya bir başka üçüncü kişi için haksız bir yarar elde etmek istemektedir.
İrtikap suçu Türk Ceza Kanunu’nun Millete ve Devlete Karşı Suçlar bölümünde 250. maddesinde yer almaktadır. İrtikap suçu, seçimlik hareketle işlenebilen bir suç olup kamu görevlisinin hangi yollarla bu suçu işleyebileceği maddenin metninde sayılmıştır. Kanunda;
İrtikap suçu, zimmet suçu, görevi kötüye kullanma suçu ve rüşvet suçu ile karıştırılmaktadır. Ancak irtikap suçu, diğerlerinden farkı bulunmakta ve yaptırımı da farklı olarak düzenlenmektedir. Her üç suçta, suçun faili kamu görevlisi olup, üçü de özgü suç niteliğindedir.
İrtikâp suçu seçimlik hareketli suç olup suçun işlenmesi için birden fazla hareketle suç işlenebilmektedir. İlgili kanun maddesinde, irtikap suçu, icbar, ikna ve hatadan yararlanmaya ilave olarak denetim görevinin ihmali ile de meydana gelebilmektedir. İrtikap suçuna ilişkin her bir eylem adına farklı ceza yaptırımları öngörülmüştür.
Kamu görevlisinin görevi nedeniyle kendisine sağlanılan nüfuzu kötüye kullanarak kendisine ya da başkasına yarar sağlamasına veya vaatte bulunmasına ve bunu zor kullanarak yapması halinde icbar suretiyle irtikâp suçu meydana gelecektir. Önemli olan durum, kamu görevlisi olarak mağduru belli yönde davranması için zorlaması gerekmektedir. Zorlama, bireyin iradesin yönelik olmalıdır.
İcbar suretiyle irtikap suçunun ilgili kanun maddesinde ayrıca icbar karinesi düzenlenmiştir. Kamu görevlisinin haksız tutumuna maruz kalan kişi, hak sahibi olduğu işini gerektiği gibi ya da hiç görülmeyecek gibi veya en azından vaktinde yapılmayacağı endişesine girmektedir. Bu nedenle mağdur, kendisini mecbur hissedecektir. Bu nedenle kişi, kamu görevlisinin kendisinden talep edilen menfaati sağlaması halinde, kamu görevlisi tarafından icbar suretiyle irtikâp suçunun işlendiği kabul edilecektir.
Zorlama durumu, fiziki bir cebir veya şiddet olarak değil, manevi cebir halidir. Ancak cebrin manevi durumundan çıkıp fiziksel bir şiddete dönüşmesi halinde artık irtikâptan söz etmek mümkün olmayacaktır. Fiziksel bir şiddete dönüşerek zorlanması halinde malvarlığına yönelik olarak gerçekleştirilen suçlardan olan yağma suçu işlenmiş olacaktır.
Kamu görevlisinin görevinin sağlamış olduğu güveni kötüye kullanarak kişinin kendisinden talep olunan menfaati sağlaması halinde kamu görevlisinin ikna suretiyle irtikâp suçunu işlediği kabul edilir.
Failin hileli davranışlarda bulunması gerekmektedir; ancak kamu görevlisinin hileli davranışları bulunmasına rağmen, bu davranışların mağdurun iradesini etki altına almak için elverişli bulunması gerekir. Daha doğru deyişle mağduru aldatabilecek nitelikte olmayan davranışlar bu suçun oluşması için yeterli olmayacaktır, irtikap suçu adına olan diğer koşulların varlığı halinde teşebbüs halinin varlığından söz edilebilecektir.
Hatadan yararlanma suretiyle irtikâp suçu, ikna suretiyle irtikâp suçu ile bağlantı kurularak düzenlenmiştir. Kamu görevlisi yine ikna suretiyle irtikâp suçunda olduğu gibi görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak, pasif bir biçimde kalma suretiyle mağdurda var olan yanılgıdan haksız bir menfaat sağlama yoluyla irtikâp suçunu işler. Bu nedenle diğer iki türde olduğundan farklı olarak burada kamu görevlisinin icrai bir hareketi bulunmaz. Mağdurun içinde bulunduğu yanılgıdan, hatadan yararlanması halinde kamu görevlisi ihmali hareketle bu durumunda faydalanacaktır.
Bu hal esasında, irtikâp suçunun düzenlendiği Türk Ceza Kanunu’nun 250. maddesi kapsamında yer almamaktadır. Ayrı bir suç olarak Türk Ceza Kanunu’nun 251. maddesinde düzenleme alanı bulmuştur.
Bu kapsamda, denetim yükümlülüğünü haiz bir kamu görevlisinin, irtikâp suçunun işlenmesine kasıtlı olarak göz yumması, görmezden gelmesi halinde işlenen irtikâp suçunun müşterek faili olarak hakkında ceza tayin edilmesine hükmedilir.
İcbar suretiyle irtikâp suçunun cezası beş yıldan on yıla kadar hapis cezasıdır. İrtikap edilen menfaatin değeri ile mağdurun ekonomik durumu dikkate alındığında cezanın yarısına kadar indirilebilir. İcbar suretiyle irtikap suçunun hapis cezasının sınırı nedeniyle verilecek olan hapis cezası adli para cezasına çevrilemez, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemez.
İkna suretiyle irtikâp suçunun cezası, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezasıdır. İrtikâp edilen menfaatin değeri ile mağdurun ekonomik durumu dikkate alınarak cezanın yarısına kadar indirilmesi bu halde de mümkündür. Hapis cezasının sınırı nedeniyle fail hakkında adli para cezası ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilemez.
Hatadan yararlanma suretiyle irtikâp suçunun cezası bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır. Bu halde yine irtikâp edilen menfaatin değeri ile mağdurun ekonomik durumu dikkate alınarak cezanın yarısına kadar indirilmesi mümkündür. Hatadan yararlanma suretiyle irtikap suçundan verilecek olan hapis cezası, adli para cezasına çevrilebilir.
Adli para cezasının ödenmemesi halinde ise hapis cezasına dönüşecektir. Bunun yanında hatadan yararlanma suretiyle irtikap suçuna dair hapis cezası, iki yıl ya da altında ise hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi mümkündür. Ayrıca kanunda belirtilen diğer koşulların da bulunması gerekmektedir; sanığın daha önceden sabıkasının olmaması, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına dair onayının da bulunması gerekmektedir. Cezanın ertelenmesi kararının verilmesi de mümkündür.
Denetim görevinin ihmali ile irtikâp suçunun cezası ise üç aydan başlamak üzere bir yıla kadar hapis cezasına hükmedilir. Denetim görevinin ihmali ile irtikap suçundan verilecek olan hapis cezasının sınırı nedeniyle adli para cezasına çevrilmesi mümkündür. Adli para cezasının ödenmemesi halinde ise hapis cezasına çevrilecektir. Bunun yanında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi de mümkündür. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde, denetim süresi içerisinde yasal koşullara uyulduğu vakit ceza hiçbir sonuç doğurmadan sona erecektir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına dair şartlar cezanın ertelenmesi kararı için de geçerli olduğundan cezanın ertelenmesi yönünde karar verilebilecektir.
Etkin pişmanlık, kişinin işlemiş olduğu suçtan pişmanlık duyması ya da suçun vermiş olduğu zararın önüne geçmesi halinde verilecek olan cezadan indirim yapılması halidir. Etkin pişmanlık hükmü, her suç için uygulanmamaktadır. Etkin pişmanlık uygulanacak olan suçlar, kanun maddesinde belirtilmiştir. Türk Ceza Kanunu’nda ceza indirim sebebi olarak etkin pişmanlık müessesi irtikap suçu için düzenlenmemiştir.
Ancak irtikap suçundan verilecek olan cezanın indirimi bir halde mümkündür. Menfaat için takdir edilen bedel ve mağdurun ekonomik hali dikkate alınarak icbar, ikna ya da hatadan yararlanma suretiyle işlenen irtikâp suçları için tayin edilen cezanın yarı oranına kadar indirilebileceği hüküm altına alınmıştır. Verilecek olan cezada indirim bedel ve mağdurun ekonomik hali olarak dikkate alınmıştır. Hata yapmamak adına bir ceza avukatından destek alabilirsiniz.
Sanık, … Orman İşletme Müdürlüğünde Orman Muhafaza Memuru olarak görev yapmaktadır. Sanık ile dosya üzerinden tanıklık yapan kişi ile … Köyü’nün yaylasına gelmiş, köy halkından olan katılanlar ve diğer tanıkların evinin önündeki ağaç parçalarını gördüğünden bahisle hakkında tutanak tutmak istediğini belirtmiştir. Köy azası olan diğer sanıklar, tutanak tutulmaması karşısında kişi başı 100 TL istediğini ve sanıklarla anlaşma sonucu 30 TL’ye anlaşılmıştır.
Sanıklar yaylada bulunan katılanlardan diğer sanığa vermek üzere bu paraları toplamıştır. Bütün bu iddialar ile sanıklar hakkında kamu davası açılmıştır. Yargılama aşamasında sanıklar tarafından suçlamalar kabul edilmemiştir. Dosyada tarafsız olan şoför olan tanığın ifadeleri ise sanığın beyanlarını doğrulamıştır. Bunun yanında toplam on iki kişiden sekizinin sanığın kendilerinden para istemediğini belirtmiştir. Diğer katılanlar ise para istendiğini iddia etmiş ve parayı doğrudan sanığa değil, aza olan diğer sanıklara verdiğini ifade etmişlerdir.
Dosyada sanık hakkında icbar suretiyle irtikap suçundan yargılama yapılmış zincirleme biçiminde icbar suretiyle irtikap suçundan mahkumiyet kararı verilmiştir. Dosya üzerinden verilen mahkumiyet kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Temyiz başvurusunda temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması talebinde bulunulmuştur. Yargıtay, temyiz incelemesini duruşmasız olarak yapılmasına karar vermiştir.
Yargıtay, dosya incelemesinde, sanığın üzerine atılı suçlamaya ilişkin mahkumiyet kararına yönelik yeterli, kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından şüpheden sanık yararlanır ilkesi gözetilmeden karar verildiğini belirtmiştir. Yargıtay, yerel mahkemenin beraat kararı vermesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı hüküm kurulmasını doğru bulmamıştır. Bu nedenle mahkemenin kararına karşılık bozma kararı vermiştir.
Yargıtay, icbar suretiyle irtikap suçunda zorlayıcı hareketin icbar kavramına dahil olduğu ve manevi cebir ile mağdurun baskıdan kurtulmasının kolay olmaması gerektiğini belirtmiştir. Mahkeme dosyasında, sanığın tutanak tutmama karşısında ara istemesine ilişkin bir tespit, tutanak bulunmamakta, tespit edilemeyecek noktada olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle dosyaya konu olan eylemin irtikap veya rüşvet suçlarının yasal unsurlarının oluşup oluşmadığının şüpheli kaldığı eklenmiştir. Bunun yanında görevinin gereklerine uygun davranmak için kamu görevlisinin çıkar sağlama suçunu oluşturduğu gözetilmeden yanılgılı hüküm kurulduğu belirtilmiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2015/3545 Esas, 2019/51 Karar)
Dosyada sanıklar hakkında ağır ceza mahkemesinde yargılama yapılmış ve icbar suretiyle irtikap suçundan beraat kararı verilmiştir. İlk derece mahkemesinin vermiş olduğu beraat kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Sanıklar polis memuru olup başka bir suç nedeniyle şikayetçilerin iş yerine gitmişlerdir. Sanıklar olay yerinde araştırma yaparken aynı adreste bulunan mağdura ait çay ocağında kül tablasında izmarit görmüştür. Sanıklar, şikayetçilerin kapalı alanda sigara içilmesine aykırı davrandıklarını belirterek tutanak tutmuşlardır. Düzenlenen tutanak şikayetçilerden birisinin sanık polis memuruna 200 TL vermesi üzerine iptal edildiği iddia edilmiştir. Ancak sanık savunmasında, dava dışı olaya ilişkin iş yerinde tutanak tutulduğu, sigara kullanımına dair bir tutanak düzenlenmediği belirtilmiştir.
Yargıtay dosya incelemesinde, mağdurun işlettiği çay ocağında sigara içildiğine dair açık bir tespit bulunmaması nedeniyle menfaat temin etme şeklinde eylemde bulunulduğunu belirtmiştir. Bu nedenle görevinin gereklerine uygun davranmak için çıkar sağlama suçunun işlendiği göz ardı edildiği eklenmiştir. Mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2014/10989 Esas, 2019/6331 Karar)
Dosyada sanık hakkında ağır ceza mahkemesinde ikna suretiyle irtikap suçundan yargılama yapılmış, katılanlardan birisine yönelik eylem nedeniyle bir kez ikna suretiyle irtikaba teşebbüs, diğer müştekilere yönelik eyleminden dolayı dört kez ikna suretiyle irtikap suçundan mahkumiyet kararı verilmiştir. Yerel mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık duruşmalı olarak temyiz incelemesinde bulunulmuştur. Yargıtay, duruşmalı olarak temyiz incelemesinin reddine kararı vererek duruşmasız incelemeye karar vermiştir.
Yargıtay dosya incelemesinde, Yargıtayın benimsenen bir kararında, irtikap suçu ile korunan hukuki yarar, suçun mağduru toplumu oluşturan bireylerin tamamı olduğu ancak eylem belirli bir kişi zararına işlendiği vakit, bu kişi mağdur değil suçtan zarar gören olarak nazara alınacağı belirtilmiştir. Sanığın eyleminin tek suçtan hüküm kurulup zincirleme suç nedeniyle artırım yapılarak zincirleme suç nedeniyle cezasında artırım yapılması gerektiği belirtilmiştir. Sanığa yüklenen ikna suretiyle irtikap suçundan beş kez cezalandırılmasına karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Yerel mahkemenin kamu görevlisi olan sanığın uzun zaman aralığı içerisinde ve birden fazla şikayetçiye karşı suç işlenmesi olarak yeterli olmayan gerekçe ile hüküm kurulduğu belirtilerek bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2015/6166 Esas, 2018/9464 Karar)
Sanık olan avukat, … Asliye Hukuk Mahkemesinin bir dosyasında katılan olan müvekkilinden teminat bedeli yatırması gerektiğine inandırarak, müvekkili olan katılandan 2.500 TL haksız menfaat edildiği iddia edilmiştir. Katılan, avukatı olan sanığa göndermiş olduğu paranın makbuzunda baz istasyonu davası teminat bedeli olarak belirtmiştir.
Dosyada sanık hakkında ağır ceza mahkemesinde ikna suretiyle irtikap suçundan yargılama yapılmış ve mahkumiyet kararı verilmiştir. Yerel mahkemenin vermiş olduğu hükme karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur. İlgili suçtan zarar gören katılan Hazinenin kanun yoluna başvurma hakkının bulunması, temyiz talebinde bulunması karşısında Yargıtay Hazinenin kamu davasına katılan olarak kabulüne karar vermiştir. Yargıtay, dosya incelemesinde, dosya üzerinden yapılacak olan keşif ücretinin 1.200 TL olması ve katılanın göndermiş olduğu 1.200 TL ile keşif ücreti yatırıldığı anlaşılmıştır. Yerel mahkemenin vermiş olduğu kararda, suçun sübutu, niteliği ve soruşturma sonucuna göre yasaya uygun karar verildiğini belirtmiştir. Yargıtay temyiz itirazlarının reddine karar vermiştir.
Ancak mahkemenin vermiş olduğu hüküm öncesi yürürlüğe giren 6352 Sayılı kanunun 86. maddesi ile Türk Ceza Kanunu’nun 250. maddesine eklenen 4. fıkraya göre, katılanın ekonomik durumunun araştırılması sonrası irtikap olarak kabul edilen 2.500 TL’nin uygulama olanağının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden mahkemenin vermiş olduğu hükme karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2014/9814 Esas, 2017/5715 Karar)
… Belediye Başkanlığında müdür vekili olarak görev yapan sanık belediye sınırları içerisinde çizilecek bina projelerini yerinde görme ve binaların projeye uygun olup olmadığını denetlemekle yükümlüdür. Sanık, yapı ruhsatı almak için müracaat eden mağdurların bir kısmından görevi olmadığı halde yapı ruhsat harcını yatırmak ve mağdurların diğer kısmından ise proje çizdireceğini söyleyerek para almıştır. Sanık, kamu görevlisi olması nedeniyle mağdurların inanç ve güvenlerinden yararlanarak paralarını vezneye yatırma konusunda yönlendirme yerine iradelerini yanılmıştır. Sanık paraların kendine ödenmesini sağlamış ve zincirleme biçiminde ikna suretiyle irtikap suçunu oluşturduğundan bahisle mahkumiyet kararı vermiştir.
Sanık ağır ceza mahkemesinde 11 kez hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, 37 kez ikna suretiyle irtikap suçundan yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında değişen suç vasfına göre zincirleme icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyet kararı vermiştir. Yerel mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde, zincirleme şeklinde işlenen suçun zincirinin kesildiği son eylem tarihinden bu yana asli dava zamanaşımı olan 8 yılın geçtiğinden bahisle davanın düşmesi yönünde karar vermiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2017/4742 Esas, 2018/9263 Karar)
Sanık, suç tarihinde Cumhuriyet savcısı olarak görev yapmakta idi. Bir soruşturma dosyasında, tefecilik, yağma ve örgüt suçlarından operasyon yaparak katılanları gözaltına almıştır. Sanık, katılanlar gözaltında iken katılanlara “Yarın mahkemeye sevk edebilirim, sizi tutuklatabilirim, bırakabilirim ya da daha uzun tutabilirim, duruma göre hareket edeceğiz” dediği iddia edilmiştir. Katılanların avukatı ile büroda görüşen sanık, görüşmede 100.000 TL para talebinde bulunmuş, para konusunda anlaşılamadığından katılanlar iki gün boyunca tutuklu kalmış, ardından mahkemeye sevk edilmiştir.
Katılanlardan birisini, sanık, savcılığına getirterek en geç bir ay içerisinde çıkabileceklerini, önceden taahhüt edilen 20.000 TL’yi de vermesini istemiştir. Bunun üzerine savcılığa sunulan dilekçe üzerine tahliye görüşü yazılmış, katılanların tahliyesi sağlanmıştır. Katılanların tahliyesinin ardından fabrikaya gittiği, sanık 4.000 TL’yi zarf içerisinde katılanlardan birisinden aldığı, katılanlar ile sık sık telefonla görüştüğü, katılanlara ait olan çiftliğe giderek kendisine 20 inek ayırdığı, bir kuzunun kestirilerek kendisine göndermesi gerektiği, aynı gün marka viski talep ettiği, arabasının muayene parasının ödenmesini istediği, marka baklava ve özel marka kuru yemişçiden kuru yemiş aldırma gibi para istemeye devam etmiştir. Katılanlar, Cumhuriyet savcısının sürekli olarak para istemeye devam etmesi üzerine seri numaralarını belirtmiş olduğu 15.000 TL’yi sanığa verdiğini belirterek savcılığa şikayette bulunmuşlardır. Şikayet sonrası savcıya yapılan operasyon sonrası savcının üzerinden seri numaraları alınmış 15.000 TL çıkmıştır.
Dosyada sanık hakkında ağır ceza mahkemesinde rüşvet alma suçudan yargılama yapılmış ve rüşvet almaya teşebbüs suçundan mahkumiyet kararı verilmiştir.
Yargıtay, dosya incelemesinde sanığın menfaat teminini zorlaması sonucu gerçekleştiğinin anlaması ile icbar suretiyle irtikap suçunu işlediğini belirtmiştir. Yerel mahkemenin yanılgılı bir değerlendirmede bulunması ile rüşvet almaya teşebbüs suçundan mahkumiyet kararı vermesini doğru bulmamış, mahkemenin kararına karşılık bu gerekçe ile bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2014/4185 Esas ,2018/8818 Karar)
Sanık, … Bursa Emniyet Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yapmaktadır. Sanığın kayıt silme konusunda herhangi bir görev ve yetkisi bulunmamaktadır. Dosyaya konu olay öncesinden tanıdığı katılan, bir kurumun avukatlığına müracaat etmiş; ancak emniyet kayıtlarında uyuşturucu kullananlar listesinde kendisinin adının bulunduğunu sanığa belirtmiştir.
Sanık ise söz konusu kaydı Ankara’da sildirebileceğini söylemiş, bu iş karşılığında 5.000 TL para istemiştir. Sanık, katılan ile birlikte Ankara’ya gitmiş, katılanı içeri almadan Emniyet Genel Müdürlüğünün binasına girip çıkmış ve kayıtları sildirdiğini söylemiştir. Katılandan parayı Ankara dönüşünde bir dönem sonra istemiş, katılan ise 5.000 TL’yi sanığa vermek istememiştir. Bunun üzerine avukat olan katılanın savcılığa şikayette bulunmuş, başvurusu ise olaydan yirmi iki gün sonra gerçekleşmiştir.
Dosyada sanık hakkında ağır ceza mahkemesinde icbar suretiyle irtikaba teşebbüs suçundan yargılama yapılmış ve mahkumiyet kararı verilmiştir. Yerel mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde sanığın eyleminin cebri irtikap suçunun oluşmadığı, icbar, zorlama boyutuna ulaşmadığını belirtmiştir. Sanığın eyleminin katılanın kendisinden istenen menfaatin haksız olduğunu bilmesi nedeniyle ikna suretiyle irtikap suçundan da bahsedilemeyeceği belirtilmiştir. Bu nedenle sanığın eyleminin suç tarihinde yürürlükte bulunan kamu kurumu ve kuruluşunu araç olarak kullanması nedeniyle dolandırıcılığa teşebbüs suçunu oluşturacağı belirtilmiştir. Ancak söz konusu suç adına belirlenen zamanaşım süresinin dolması nedeniyle kamu davasının düşmesi yönünde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. Bütün bu nedenlerle Yargıtay, yerel mahkemenin vermiş olduğu hükme karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2016/9638 Esas, 2018/8609 Karar)
Sanık, suç tarihinde … Noteri olarak görev yapmaktadır. Sanık, özel vekaletnameleri vekalet verenler hazır olmaksızın vekalet verenlerin ismi altına vekil tayin edilen kişilere parmak bastırmış, resmi belgede sahtecilik suçu işlemiştir. Aynı tarihte, sanık on iki vekaletname adına noter makbuzunda yazılı olan 22,86 TL’yi, ilgililerin hatalarından yararlanması suretiyle 30,00 TL ve 35,00 TL olarak talep ederek sanığın bu şekilde irtikap suçu işlediği iddia edilmiştir.
Dosya kapsamında vekaletnamede vekil eden kişilerin çok yaşlı ve hasta olmaları nedeniyle notere gelmesinde fiili zorluk bulunduğundan sanık tarafından sadece vekaletname yenileme işlemi yaptığı ve vekaletname yenileme işleminin iradelerine uygun olduğunu belirterek şikayetçi olmadıklarını belirtmiştir. Sanık ise yaşlı ayığı ödeme tahsilinde aynı gün birden fazla işlem yapmış olduğu, katipsiz çalıştığı ve bu nedenle iş takibinde zorlandığını belirtmiş, işlem taraflarının çoğunun Türkçe bilmemesi nedeniyle parayı tanımadığını, makbuzda belirtilen miktar haricinde ödeme yaptıklarını belirtmiştir. Sanık, belirtilen meblağ dışında para talep etmediğini ve kişilerin noterden acele ile çıkmış olması nedeniyle para üzerlerini almadan çıktığını belirtmiştir.
Dosyada sanık hakkında ağır ceza mahkemesinde kamu görevlisinin resmi belgede sahtecilik, kişinin hatasından yararlanmak suretiyle irtikap suçundan yargılama yapılmış ve mahkumiyet kararı verilmiştir. İlk derece mahkemesinin vermiş olduğu karara karşılık, temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde, irtikap iddia edilen meblağların çok düşük miktarda olması nedeniyle sahtecilik ve irtikap kastıyla hareket etmediği belirtilmiştir. Sanığın eyleminin görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetmeksizin bir karara varılarak yazılı şekilde hüküm kurulduğu eklenmiştir. Bütün bu gerekçelerle mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2016/9568 Esas, 2018/7578 Karar)