İnsan üzerinde deney yapma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun Kişilere Karşı Suçlar kısmında Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar bölümünde 90. maddesinde yer almaktadır. İnsan üzerinde deney suçu ile korunmak istenen hukuki değer, vücut dokunulmazlığı, insan hayatı ve sağlığıdır. Kanunda, bu nedenle insan üzerinde deney yapma suçu Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar bölümünde yer almaktadır.
İnsan üzerinde deney yapma suçu, insan üzerinde bilimsel deney yapılması halinde suç teşkil edecektir. Kişinin deney yapması sonucunda başarılı olup amacına ulaşması halinde fail hakkında cezasızlık hükümleri uygulanmayacaktır. Fail, kişinin üzerinde deney yapmış olması halinde suç tamamlanmış olacaktır. İnsan üzerinde yapılan her deney, suç değildir. İnsan üzerinde rızaya dayalı olarak yapılan bilimsel deneyde cezai sorumluluk doğmaması halleri Türk Ceza Kanunu’nun 90. Maddesinin ikinci fıkrasında belirtilmiştir:
Türk Ceza Kanunu’nun 90. maddesinin 6. fıkrasında, insan üzerinde deney yapma suçunun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesi işlenmesi halinde, tüzel kişilere özgü tedbirlerin uygulanacağı düzenlenmiştir.
Türk Ceza Kanunu’nun 90. maddesinin üçüncü fıkrasında çocuk üzerinde bilimsel deneyin ceza sorumluluğunu kaldıracak olan haller belirtilmiştir:
Türk Ceza Kanunu’nun 90. maddesinin 4. fıkrasında hasta olan bir insan üzerinde rızası olmadan tedavi amacıyla denemede bulunan kişi insan üzerinde deney yapma suçunu işlemiş olacağı düzenlenmiştir. Ancak uygulanan ve bilinen tıbbi müdahale uygulamasının sonuç vermeyeceği anlaşıldığı vakit, kişinin rızası alınarak bilimsel yöntemlere uygun olan ve tedavi amacı taşıyan deneme halinde cezai sorumluluk doğmayacaktır.
Kanunda hastanın rızasının olması halinde cezai sorumluluğun doğmayacağı belirtilmiştir; ancak ilgili maddede rızaya dair şartın neler olduğu da açıklanmıştır. Öncelikle hasta, denemenin sonuçları hakkında yeterli olarak bilgilendirmelidir ve bilgilendirme, yazılı bir şekilde olmalıdır. Bunun yanında hastanın üzerinde yapılacak deneme, hastane ortamında yapılmalıdır. Tüm bu koşullar altında cezai sorumluluk doğmayacaktır.
İnsan üzerinde deney yapma suçunda görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir. Suçun işlendiği yerde asliye ceza mahkemesinde görülecektir.
Şikayete tabi suçlar listesi belli olup her kanunda yer olan suç şikayete tabi suç değildir. İnsan üzerinde deney yapma suçu, şikayete tabi suçlar arasında yer almamaktadır. Savcılık tarafından resen soruşturma başlatılacaktır. Şikayete tabi olmaması nedeniyle suçtan mağdur olan kimse, sanıktan şikayetçi olmadığını bildirse dahi yargılama aşamasına bir etkisi olmayacaktır. Dava, mağdur şikayetini geri çekse dahi devam edecektir. Bu gibi detaylarda bir ceza avukatı aracılığı ile ilerleyebilirsiniz.
Uzlaşmaya tabi suç değildir. Uzlaşmaya tabi suçlarda savcılık, soruşturma aşamasında, kovuşturma aşamasında ise mahkeme tarafından uzlaştırma bürosuna dosya gönderilecektir. Ancak uzlaşmaya tabi suç olmadığından insan üzerinde deney yapma suçu nedeniyle açılan dosya uzlaşma bürosuna gönderilmeyecektir. Taraflar kendi aralarında uzlaşma gerçekleştirmiş olsalar dahi yargılama aşamasına herhangi bir katkısı olmayacaktır.
İnsan üzerinde deney yapma suçunda zamanaşımı süresi 8 yıldır. Suçun işlendiği tarihten itibaren zamanaşımı süresi içerisinde davanın açılması gerekmektedir. Bunun yanında dava açılmış ise zamanaşım süresi içerisinde dava sonlanmamış ise zamanaşımın dolması nedeniyle dava düşecektir.
Sanık, kimyager olup herhangi bir tıbbi müdahalede uzmanlığı bulunmamaktadır. Sanık, katılanın vücudunda meydana gelen yaraları giderebileceğini iddia etmiş ve yetkili makamlardan izin almaksızın, koşulları yerine getirmeksizin üç yıl boyunca katılan üzerinden tedavi amaçlı deneme yapmıştır.
Sanık hakkında asliye ceza mahkemesi tarafından insan üzerinden deney yapma suçundan yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiş, mahkumiyet kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde, dosyaya konu olan olayda sanığın Türk Ceza Kanunu’nun 90. Maddesinin dördüncü fıkrasındaki suçun vücut bulduğunu belirtmiştir. Sanık, hasta olan insan üzerinde rıza olmaksızın tedavi amaçlı denemede bulunmaktadır. Mahkeme sanık hakkında vermiş olduğu karar ile suç vasfında yanılgıya düştüğünü eklemiştir. Bütün bu nedenlerle Yargıtay, mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2015/1045 Esas, 2015/19014 Karar)
Sanık, suç tarihinde pratisyen hekim olarak görev yapmaktadır. Sanık, piyasadan ve yurt dışından getirteceği ilaçlar ile immün sistemini güçlendirerek 4. evre kanser hastası olan katılanı iyileştireceği vaadinde bulunmuştur. Sanık, bilimsel geçerliliği olmayan, tedavi amaçla katılanın üzerinde deneme yapmış ve faturasını sunmadığı, bilgisini vermediği ilaçlar için haksız menfaatte bulunduğu iddia edilmiştir.
Sanık hakkında ağır ceza mahkemesi tarafından nitelikli dolandırıcılık ve insan üzerinde deney yapma suçundan yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında beraat kararı verilmiş, beraat kararına karşılık katılanlar vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde, sanığın kullandığı ilaç ve tedavi yöntemleri ile ilgili kayıt tutmaması, hastaneye bilgi vermemesi, onkolojide uzmanlık alanının bulunmaması, uyguladığı yöntemleri sağlıkçı olmayan çalışanı vasıtası ile uygulatması, hastanın hastalığının ilerlemiş olması ile birlikte tüm hususlar değerlendirildiğinde sanığın haksız menfaat temini etmiş olmasından kaynaklı dolandırıcılık suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Bu nedenle dolandırıcılık suçu nedeniyle verilen beraat kararı hakkında bozma kararı verilmiştir. Ancak Yargıtay, sanığın insan üzerinde deney yapma suçunun unsurları oluşmadığından beraat kararı verilmesine karşılık onanma kararı vermiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2016/2463 Esas, 2018/3153 Karar)