Haksız arama suçunun meydana gelmesi için bir kamu görevlisinin hukuka aykırı olarak bir kişinin üzerini veya eşyasını aramasıyla oluşmaktadır. Kişinin vücut bütünlüğüne yasal zorunluluk olmadığı müddetçe dokunulamayacaktır. Bu suçun icrası insan onurunu zedeleyen bir davranış olmakla beraber özel hayatın gizliliğini de ihlal edilmektedir.
Örneğin; arama izni olmadığı halde sokakta gördüğü herhangi bir kişinin üstünü veya çantasını arayan polis bu suçu işlemiş olacaktır. Haksız arama suçu, Türk Ceza Kanununun 120. maddesinde Hürriyete Karşı Suçlar bölümünde düzenlenmiştir;
”Hukuka aykırı olarak bir kimsenin üstünü veya eşyasını arayan kamu görevlisine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.”
Haksız arama suçu, hürriyeti tahdit suçunun özel bir şeklini de oluşturmaktadır. Kişinin üzerinde haksız olarak arama yapılması halinde, üzerinde arama yapılan kişinin hareket özgürlüğünü kısıtlamaktadır. Kişi, üzerinde haksız olarak arama yapıldığından bir yerden bir yere gitme özgürlüğünü ve isteğini engellemektedir.
Bunun yanında en önemli olan durumlardan birisi de kişinin özel hayatın gizliliğini de ihlal etmektedir. Kişinin üzerinde yapılan haksız arama ile özel hayatının gizliliği ihlal edilmiş, özel hayatına müdahale edilmiş olacaktır. Kişinin evinde ya da iş yerinde yapılacak olan haksız arama ile konut dokunulmazlığının ihlali suçu işlenmiş olacaktır.
Ayrıca haksız arama suçunda, kişinin eşyasının aranması halinde de insan onuruna bir saldırı gerçekleşmektedir.
Haksız arama suçunun cezası 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıdır. Hapis cezasının sınırı nedeniyle haksız arama suçundan verilecek olan hapis cezası, adli para cezasına çevrilebilecektir. Adli para cezası ödenmediği vakit ise hapis cezasına dönüşecektir.
Haksız arama suçunda, hükmün açıklanmasının geriye bırakılması yönünde karar verilebilecektir. Failin adli sicil kaydında sabıkası yok ve ceza, iki yıl ya da altında ise hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı verilebilecektir. Hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararının verilmesi halinde, kişi, denetim süresi içerisinde bir suç işlemez ve koşulları yerine getirir ise ceza kararı hiçbir sonuç doğurmayacaktır.
Haksız arama suçunda, cezanın ertelenmesi kararı verilebilecektir. Haksız arama suçunda, fail, cezanın ceza evinde şartlı olarak infaz edilmesinden vazgeçilmesi halidir.
Haksız arama suçunu işleyen kamu görevlisi adına özel soruşturma hükümleri uygulanacaktır. Jandarma veya polis, haksız arama suçu işlemiş ise Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri nedeniyle soruşturma izni alınacaktır.
Özel güvenlik görevlilerinin de zaman zaman arama yetkisi bulunmaktadır. Özel güvenlik görevlileri kamu görevlisi olmadığı halde, göreviyle bağlantılı olarak bir kimsenin üstünü veya eşyasını hukuka aykırı olarak ararsa kamu görevlisi gibi sorumlu olacaktır. Ancak genel hükümlere göre yargılanacaktır.
Tazminat, kişinin vermiş olduğu zararın karşılanması olarak geçmektedir. Haksız ve kanuna aykırı olarak kişinin üzerinde arama yapan kamu görevlisi, mağdura vermiş olduğu zararın tazminini karşılayabilecektir. Mağdura haksız arama nedeniyle vermiş olduğu maddi ve manevi zararların tazminini isteyebilir. Haksız arama nedeniyle psikolojik çöküntüye uğrayan ve manevi olarak buhran yaşayan kişi manevi tazminat talep edebilecektir. Bunun yanında haksız arama nedeniyle eşyasına ya da herhangi bir belge ya da bilgiye el konulması halinde maddi tazminat talep edilebilecektir. Haksız arama suçu nedeniyle dava, asliye hukuk mahkemesinde açılabilecektir.
Dosyada sanık hakkında, haksız arama suçundan yargılama yapılmış ve 3 ay 3 gün hapis cezası ile cezalandırılmıştır. Ancak sanık hakkında verilen hapis cezası, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiştir. Asliye ceza mahkemesinin vermiş olduğu karara karşılık ağır ceza mahkemesinde sanık tarafından itirazda bulunulmuş, ağır ceza mahkemesince itirazın reddine kararı verilmiştir. Bunun üzerine Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozma isteminde bulunulmuştur.
Yargıtay dosya incelemesinde, duruşma tutanağında sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini istemediğine dair beyanda bulunduğunu belirtmiştir. Ancak mahkeme tarafından sanık hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istemediğini belirtmiş olmasına rağmen mahkeme, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı vermiştir.
Yargıtay, Ceza Muhakemesi Kanununun 231. Maddesinin uygulamasında sanığın kabul etmemesi halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceğini belirtmiş olduğundan sanığın itirazının kabulü yerine reddine kararı verilemeyeceğini belirtmiştir. Bu nedenle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilemeyeceğinden itirazın kabulü yerine ret kararı verilmesini doğru bulmamıştır. Yargıtay, tüm bu nedenlerle mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık bozma kararı vererek Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine karar verilmiştir. (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2018/2163 Esas, 2018/14454 Karar)
Dosyada sanık hakkında yargılama yapılmış ve verilen mahkumiyet kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Dosyaya konu olan somut olayda, olay tarihinde, polis memuru olan sanığın emniyet müdürlüğü koridorunda arkadaşları ile oturan katılanın üstünü aramıştır. Katılan, daha önce başka bir olay nedeniyle önceden husumet bulunması nedeniyle hukuka aykırı olarak üç kez arandığı anlaşılmıştır.
Yargıtay, mahkemenin dosya incelemesinde suç vasfında yanılgıya düştüğünü belirtmiştir. Suç eyleminin haksız arama suçunu oluşturduğunun gözetilmediğini eklemiştir. Yargıtay, mahkemenin vermiş olduğu hükme karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2015/11224 Esas, 2018/4526 Karar)