Haciz esnasında 3. kişi veya borçlu istihkak iddiasında bulunur ise haciz memuru tarafından bu iddia haciz tutanağına geçirilecektir. 3. kişinin haciz esnasında bulunamaması halinde ise haczi gerçekleştiren icra dairesine başvurarak istihkak iddiasında bulunur ve iddia haciz tutanağına memur tarafından geçirilecektir (Borçlu veya 3. Kişi haczi öğrendiğinden itibaren 7 gün içerisinde istihkak iddiasında bulunmaz ise ileri sürme hakkını kaybedecektir).
İcra müdürü tarafından istihkak iddiası hem borçlu hem de alacaklıya itirazları olup olmadığına dair bildirim yapmak için 3 günlük süre verecektir. Bu süre içerisinde alacaklı veya borçlu itiraz etmezler ise mal üzerindeki haciz işlemi sona erecek ve mal 3. kişiye iade edilecektir.
Ancak alacaklı veya borçlu verilen süre içerisinde istihkak iddiasına itiraz eder ise icra müdürü tarafından dosya icra mahkemesine gönderilecektir. İcra mahkemesi ise 3. Kişinin istihkak iddiasına ve delillerine dayanarak takibin talikine veya devamına karar verecektir. Mahkeme tarafından takibin ertelenmesine karar verilir ise 3. Kişiden teminat yatırılması yönünde karar verecektir. 3. kişinin iddiası, takip sürecini etkilemek adına kötü niyetli olduğu kanaatine varılırsa mahkeme tarafından takibin devamı yönünde karar verilecektir (Takibin devam edilmesi yönünde vermiş olduğu karar ise kesin olduğu İİK madde 97/5’te belirtilmiştir).
Davanın ne zaman açılacağı, sürenin hangi tarihten başlayacağı uygulamada çok fazla karıştırılmaktadır. Bu nedenle İcra ve İflas Kanunu detaylı bir şekilde okunmalı ve süre başlangıç tarihine dair detaya dikkat edilerek açılmalıdır.
Mahkeme tarafından icra takibinin devamı veya ertelenmesi yönünde verilen kararın tefhim veya tebliğden itibaren 3. kişi, 7 gün içerisinde aynı icra mahkemesinde dava açmalıdır. Açmadığı takdirde istihkak iddiasından vazgeçmiş sayılacaktır (İİK madde 97/6).
İcra ve İflas Kanunu’nun 96. maddesinin 9. fıkrasında, haczedilen eşyalar hakkında istihkak iddiasında bulunma imkanı verilmemiş ve malın satımı gerçekleşip alacaklıya verilmemiş ise 3. kişinin haczi öğrenmesinden itibaren 7 gün içerisinde istihkak davasını açabilecektir. İlgili maddede önemli olan malın satılıp bedelinin alacaklıya verilmemesine kadar olan süredir, aksi durumda icra takibi sona ermiş olacak ve bu nedenle 3. kişi istihkak iddiasında bulma hakkını kaybetmiş olacaktır.
Davaya konu olan mal, 3. Kişinin elinde iken veya borçlunun elindeki iken haczedilmesine göre dava açma prosedürü ve davayı açacak olan kişide de değişkenlik söz konusu olacaktır;
Haciz nedeniyle açılan istihkak davalarında görevli mahkeme icra mahkemeleridir. Yer yönünden yetkili mahkeme ise, icra takibinin yapıldığı yer veya genel yetkili mahkeme davalının yerleşim yeridir.
Mahkeme, 3. kişinin istihkak iddiasını yerinde görür ise icra takibinin talikine (ertelenmesine) karar verecektir. Mahkeme tarafından takibin devamı yönünde karar vermesi halinde icra takibi durmayacak, icra işlemleri devam edecektir. İcra takibinin devamı yönünde karar, kesin karardır.
Maktu (sabit) değil, nispi harca tabidir. Nispi harç, dava değeri üzerinden hesaplanan harç türüdür. Yargıtayın yerleşmiş kararlarında, istihkak davalarına konu olan dava değeri, hacizli malın değerinden daha az olması halinde alacak miktarı üzerinden nispi karar ve ilam harcının ¼’ü peşin alınacaktır.
Basit yargılama usulüne tabi olduğundan en fazla 3 duruşma kadar sürmektedir. Ancak her mahkemenin iş yoğunluğu, duruşma tarihi belirleme periyotları, delillerin toplanması gibi nedenlerle davanın ne kadar süreceği de kesin olarak belirtilemez. Belli bir ortalama vermek gerekirse 3 ay ile 8 ay arasında sürmektedir.
Her davada taraflar iddialarını kanıtlamak amacıyla hukuka uygun deliller sunmalı ve ispatlamayı gerçekleştirmelidir. İstihkak davasına dair İcra ve İflas Kanunu’nda özel ispat hükümleri düzenlenmiştir.
İstihkak davasında, 3. kişi haczedilen malların kendisine ait olduğunu ve borçluya ait olmadığını ispatlaması gerekmektedir. İspatlaması halinde söz konusu mallar üzerinden hacizler kaldırılacaktır. Örneğin; borçlunun haczinde 3. kişinin elektronik bir aleti de haczedilmiş ise malı satın aldığı yere ait faturasını sunabilir, kendi kişisel bilgilerinin cihaz içerisinde olduğunu belirterek kendi malı olduğunu ispatlayabilecektir.
Bunun yanında 3. Kişi iddiasını her türlü delille ispatlayabilecektir, 3. Kişinin malı, borçlunun evinde veya iş yerinde haczedilmiş ise neden kendi malının orada olduğunu, emanet olarak vermiş ise emanet verdiğine dair tanık delili olup olmadığına dair dava dilekçesinde delilini belirtmelidir.
Davacı alacaklı, haciz esnasında haczedilen mallarla ilgili davalı 3. kişi lehine çalışan tarafından istihkak iddiasında bulunulduğunu, ancak çalışanın bulunduğu istihkak iddiasının geçersiz olduğunu, borçlu ile 3. kişi arasında muvazaa olduğunu belirterek istihkak iddiasının reddine dair talepte bulunarak, davanın kabulü yönünde karar verilmesini talep etmiştir. Davalı 3. kişi ise davanın reddi yönünde karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme tarafından iş yeri devrinin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü yönünde karar verilmiş, davalı 3. kişi vekili temyiz etmiştir.
Davaya konu olan olayda, 3. kişi tarafından hacizden itibaren 7 günlük süre içerisinde istihkak iddiasında bulunulmamıştır, bu nedenle davacının istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Yargıtay, dosya incelemesinde dava şartı yokluğundan usulden ret yönünde karar verilmesi gerekirken davanın kabulü yönünde karar vermesini doğru bulmamıştır. Bu nedenle bozma yönünde karar vermiştir. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/21543 Esas, 2020/516 Karar)
Davacı 3. kişi icra hukuk mahkemesinde borçlu şirket ile bir ilgisi olmadığını ve kendisine ait 400 ton mısırı istihkak beyanına rağmen haczedildiğini, arazinin de kendisine ait olduğunu, borçlu şirket üzerine kayıtlı arazi olmadığını belirterek istihkak iddiasının kabulü ile hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi yönünde karar verilmesini talep etmiştir. Davalı alacaklı ise davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme vermiş olduğu kararda borçluda bulunması gerektiren sebeplerin bulunmadığı, olaylara ilişkin güçlü ve somut deliller sunulmadığından davanın reddi yönünde karar verilmiştir. Davacı ve davalı tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Yargıtay dosya incelemesinde, borçlunun alacaklı aleyhine asliye hukuk mahkemesinde menfi tespit davası görüldüğünü bildirmiştir. Asliye hukuk mahkemesinde, davanın kabulü yönünde karar verilmiş, davacının borçlu olmadığına dair tespitte bulunmadığı tespit edilmiş, karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulduğu tespit edilmiş, kesinleşmediği anlaşılmıştır. Söz konusu davanın sonucu iş bu davayı etkileyeceğinden hükmün bozulması yönünde karar verilmiştir. Ancak ilerleyen vakitlerde, davalı tarafın haksız olduğu ve hacizlerin kaldırılmasına yönelik kararın verildiği ve kesinleştiği tespit edilmiştir.
Dosyadaki hacizler kendiliğinden kalkmıştır, bu nedenle hacizler istihkak davası açılması sonrasında yargılama aşamasında kalktığı, davanın konusuz kaldığı nedeniyle mahkemenin yazılı hükmü isabetsiz olduğu belirtilmiştir. Tüm bu nedenlerle mahkemenin kararına karşılık bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/1995 Esas, 2019/11208 Karar)
Davacılar tarafından asliye hukuk mahkemesinde istihkak iddiasıyla dava açılmış, hacze konu olan malların borçluya ait olmadığını ve fındıkların haczedildiğini açıklayarak davanın kabulü yönünde karar verilmiştir. Davalı alacaklı tarafından davanın reddi yönünde karar verilmesi gerektiği savunulmuş, mahkeme tarafından davanın kabulü yönünde karar verilmiştir.
Kabul gerekçesinde ise borçlunun eşiyle birlikte yaşadığı evde haczedilen fındıkları üretmeye elverişli fındık bahçesi bulunmadığı ve istihkak iddiasında bulunan kişilerden birisinin takip borçlusunun eşi diğerinin ise kardeşi olması nedeniyle fındığın davacıların evinde bulunması hayatın olağan akışına uygun olduğu belirtilmiştir. Davalı ise verilen karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde davacılardan birisinin söz konusu icra takibinde borçlu olduğu ve istihkak davası açmaya hakkı olmadığı belirtilmiştir. Bu nedenle davacının sıfat yokluğu nedeniyle davanın reddi yönünde karar verilmesi gerektiği belirtilerek karara karşılık bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/18246 Esas, 2019/11168 Karar)
Davacı davasında belirtmiş olduğu iddiaları ispatlayamaz ve haklı nedene dayanarak dava açması halinde mahkeme tarafından aleyhine hüküm kurulacaktır. Davacı veya davalı, haklı nedene dayanarak iddialarını mahkemeye sunmalı ve hukuka uygun deliller ile ispatlamalıdır. Delillerini sunamayan ve iddiasını ispatlayamayan kişi davayı kaybedecektir.
Mahkeme tarafından icra takibinin ertelenmesi yönünde karar verilmesi halinde alacaklı, davaya konu olan mal hakkında satış talebinde bulunamayacaktır. Ancak mahkeme tarafından icra takibinin devamı yönünde karar vermesi halinde alacaklının malın satışını istemesinde bir engel bulunmamaktadır.
Mahkeme tarafından davanın reddi yönünde karar vermesi halinde mal üzerine konulan haciz kesinleşecektir. Alacaklı, malın satışını mahkeme kararı kesinleşmeden de talep edebilecektir.
Kaynakça: