Güveni kötüye kullanma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun Mal Varlığına Karşı Suçlar bölümünde 155. maddesinde yer almaktadır. Güveni kötüye kullanma suçu, kendisine ait olmayan malın zilyet tarafından kendisine teslim edilmesi ve teslim edilen malı kendisi veya başkası yararına zilyet amacında kullanıldığı vakit vücut bulmaktadır. Bu suç ile korunmak istenen hukuki değer, mülkiyet hakkıdır.
Yalnızca mal varlığına ilişkin hak değil, aynı zamanda kişinin birisine duymuş olduğu güven de suçun konusunu oluşturmaktadır. Mal sahibi olan kişi, malını kendi hür iradesi ile bir kişiye emanet etmekte ya da ödünç vermekte, kısacası malını özgür iradesiyle faile vermektedir. Mal sahibi, faile geçici olarak malını teslim etmekte veya vermektedir. Fail, mal sahibinin kendisine olan güven ihlalini gerçekleştirdiği vakit güveni kötüye kullanma suçunu işlemiş olacaktır.
Güveni kötüye kullanma suçunun diğer bir çeşidi ise hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçudur. Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu, güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli hali olup daha ağır cezai yaptırımı bulunmaktadır. Güveni kötüye kullanma suçunun bu türü beyaz yaka suçu olarak da bilinmektedir. Bir şirket ya da firmada çalışan kişi, işverenin güvenini zedelemekte ve iş yeri içerisinde suç işlemektedir.
Türk Ceza Kanunu’nun 155/2’de açıklandığı gibi meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinden doğan malların teslimi veya tevdi edilen eşya hakkında işlenmesi halinde hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu işlenmiş olacaktır. Örneğin; bir firmada patronunun bankaya yatırması için verdiği parayı harcayan kişi hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu işlemiş olacaktır.
Suçun maddi unsuru üç kavramı içermektedir; hareket, netice ve illiyet bağıdır. Güveni kötüye kullanma suçu birden fazla hareket ile güveni kötüye kullanma suçu işlenebilmektedir. Tek bir hareket ile suçun işlenmesi sınırlandırılmamıştır, suç, seçimlik hareketli suç olarak nitelendirilebilmektedir. Seçimlik hareket olarak kanunda belirtilen hareketler ise zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunulması ve devir olgusunu inkar ederek mal kendisininmiş gibi davranılmasıdır.
Netice olarak da kanunda belirtilen tanıma uyan sonuç gerçekleşmelidir. Suçun neticesi olarak kişinin mal varlığı üzerindeki hakkın ve kişinin faile duymuş olduğu güvenin ihlali ile suç işlenmiş olacaktır. İlliyet bağı olan üçüncü unsurda ise failin hareketi ile netice arasında bağ olmalıdır. Nedensellik bağı bulunmaz ise fail, suçu işlememiş olacaktır.
Suçun manevi unsuru ise failin kasten ya da taksirle suçu işlediği ile ilgilidir. Suçu bilerek ve isteyerek işlemesi halinde kasıtlı olarak işlemiş olacaktır. Taksir ise failin isteyerek yapmış olduğu hareketin neticesini istememesi, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak hareket etmesi nedeniyle suç işlenmesi halidir. Güveni kötüye kullanma suçu, taksirle işlenemez. Ancak kast ile işlenebilir ve fail, suçu bilerek ve isteyerek işleyebilecektir.
Suçun iştirak hali, bir suçun birden fazla kişi ile birlikte işlenmesidir. Birden fazla kişi tarafından anlaşarak ya da iş birliği ile suç işlenmesidir. Güveni kötüye kullanma suçunun iştirak halinde işlenmesi mümkün değildir. Suçun faili, mal sahibinin kendisine teslim edilen ya da emanet edilen malı amacı dışında kullanan kişidir. Bu nedenle suça iştirak eden kişiler, azmettiren ya da yardım eden kişi olarak cezai yaptırım ile karşılaşılacaktır.
Etkin pişmanlık, failin suç işledikten sonra işlediği suçtan pişman olması ve suçun oluşturduğu olumsuzlukların giderilmesidir. Etkin pişmanlık hükümleri yalnızca Türk Ceza Kanunu’ndaki bazı suçlar için uygulanabilmektedir.
Türk Ceza Kanunu’nun 168. maddesinin ilk fıkrasında güveni kötüye kullanma suçunda etkin pişmanlık hükümleri uygulanabileceği belirtilmiştir. Fail, mağdura yönelik olarak vermiş olduğu maddi zararı, olumsuz durumu önlemek ister ise etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilecektir. Güveni kötüye kullanma suçundan soruşturma açılan fail, soruşturma aşamasında etkin pişmanlık hükümleri uygulanacak ise hakkında verilecek ceza 2/3 oranına kadar indirilebilecektir. Ancak fail hakkında mahkeme aşamasına gelir ve dava açılır ise etkin pişmanlık hükümlerinden faile verilecek olan cezadan ½ oranında indirim yapılabilecektir.
Hırsızlık suçu ile güveni kötüye kullanma suçları birbirinden farklı suçlar olsa da her iki suç birbirine benzetilmektedir. Her iki suç da Türk Ceza Kanunu’nun Mal Varlığına Karşı Suçlar bölümünde yer almakta ve her iki suçun koruduğu hukuki değer mülkiyet hakkıdır. Ancak hırsızlık suçunda, mal sahibinin malı kendi rızası dışında elinden çıkmaktadır. Güveni kötüye kullanma suçunda ise mal sahibi faile malı kendi rızası dahilinde teslim ya da tevdi etmektedir.
Diğer bir ayrım ise güveni kötüye kullanma suçu hem taşınır mal hem de taşınmaz mal üzerinde işlenebilmektedir. Ancak hırsızlık suçu yalnızca taşınır mallar için geçerlidir.
Güveni kötüye kullanma suçunda, mal sahibi olan kişi malı teslim ettiği kişiye karşı güven oluştururken failin suç işleme kastı bulunmamaktadır. Ancak hırsızlık suçunda fail ilk andan itibaren suç işleme kastıyla hareket etmektedir.
Dolandırıcılık suçu, mal sahibinin elinden malı hileli olarak ya da aldatarak almaktadır. Fail, kendi zilyetliğinde olmayan malı elde etmektedir. Güveni kötüye kullanma suçunda ise mal, mal sahibi tarafından rıza dahilinde faile verilmektedir. Dolandırıcılık suçunda ise fail, malı mal sahibinden hukuka aykırı olarak teslim almaktadır.
Yağma suçunda mal sahibinin elinden mal, tehdit veya cebirle elinden çıkmaktadır. Yağma suçunda güveni kötüye kullanma suçunda olduğu gibi mal, mal sahibinin elinden rıza ile çıkmamaktadır. Bu nedenle her iki suçun arasındaki fark belirgin bir şekildedir.
Zimmet suçu ile güveni kötüye kullanma suçlarında benzerlikler bulunmaktadır, bu nedenle her iki suç birbiri ile karıştırılabilmektedir. Ancak zimmet suçu özgü suçtur ve yalnızca devlet memuru tarafından işlenebilmektedir. Kamu görevlisi tarafından iş nedeniyle kendisine teslim edilen malı kendisi yararına göre kullanması halinde zimmet suçunu işlemiş olacaktır. Güveni kötüye kullanma suçunda, mal sahibi tarafından kamu görevlisine iş anlamında değil; ancak kişisel anlamda duyulan güvene dayalı olarak malın teslimine aykırı davranılmasında mümkündür.
Güveni kötüye kullanma suçunun temel hali şikayete tabidir. Güveni kötüye kullanma suçunun temel hali nedeniyle yapılacak olan şikayetler süreye tabidir. Fail ve fiilin öğrenilmesinden itibaren 6 aylık süre içerisinde şikayet edilmelidir.
Güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli hali olan ve daha ağır ceza gerektiren hali ise şikayete tabi değildir. Soruşturma savcılık tarafından resen yapılacaktır. Yargılama aşaması devam ederken mağdurun şikayetini geri çekmesi kamu davasına bir etkisi olmayacaktır.
Güveni kötüye kullanma suçuna görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir. Dava, suçun işlendiği yerde asliye ceza mahkemesinde görülecektir.
Güveni kötüye kullanma suçunun cezası hapis cezası ve adli para cezası olarak belirlenmiştir. Güveni kötüye kullanma suçunun basit halinin cezası 6 aydan 2 yıla kadar hapis ve adli para cezasıdır.
Güveni kötüye kullanma suçunun daha ağır ceza gerektiren ve nitelikli halinde ise temel cezadan daha ağır ceza verilmektedir. Güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli halinin cezası ise 1 yıldan 7 yıla kadar hapis ve 3000 güne kadar adli para cezasıdır.
Güveni kötüye kullanma suçunun temel ve nitelikli halinin cezasında hem hapis cezası hem de adli para cezası olarak hükmedilmiştir. Bu nedenle fail hakkında verilecek olan hapis cezası, adli para cezasına çevrilemeyecektir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, fail hakkında verilen cezanın belli bir süre sonuç doğurmamasıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, iki yıl veya daha altında olan hapis cezası hakkında verilmektedir. Güveni kötüye kullanma suçundan verilecek olan cezada, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi mümkündür.
Hapis cezasının ertelenmesi kararı, iki yıl veya altında olan hapis cezalarında verilmektedir. Güveni kötüye kullanma suçundan verilecek olan cezalarda ceza ertelenmesi kararı verilmesi mümkündür.
İSTANBUL ( ). CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
MÜŞTEKİ: Ad Soyad
VEKİLİ: Av. Ad Soyad
ŞÜPHELİ: Ad Soyad
SUÇ: Güveni Kötüye Kullanma Suçu
SUÇ TARİHİ: …/…/…
KONU: Şüpheli hakkında soruşturma başlatılması ve soruşturma sonucunda kamu davası açılmasına karar verilmesi talepli şikayet dilekçesidir.
AÇIKLAMALAR:
1-) Müvekkil ile şüpheli kapı komşusu olup beş yıldır aynı mahallede yaşamaktadırlar. Şüpheli, müvekkilden yaklaşık beş ay önce birkaç eşya ödünç istemiş ve müvekkil, şüphelinin talebini geri çevirmemiştir.
2-) Şüpheli, …/…/… tarihinde müvekkilin evine gelerek önce bisiklet talebinde bulunmuş ve bir hafta sonra kendisine teslim edeceğini belirtmiştir. Ancak yaklaşık beş aydır müvekkil … marka ve gri renkte olan bisikletini şüpheliden teslim alamamıştır. Bunun yanında şüphelinin sosyal medya hesabından bisikleti satışa çıkardığını ve sattığını tespit etmiştir.
3-) Şüpheli, bisikleti aldıktan bir hafta sonra da müvekkilden çim biçme makinesini ödünç istemiştir. Şüpheli, müvekkile çim biçme makinesini akşam geri getireceğini söylemiştir. Ancak aynı durum çim biçme makinesi için de yaşanmış ve çim biçme makinesi … sitesi üzerinden şüpheli tarafından satışa çıkarılmıştır.
4-) Müvekkil, bu olaydan mağdur olup şüpheli hakkında şikayet yoluna başvurulmuştur. Şikayet dilekçesinde belirtilen iddiaların delili dilekçe ekindedir.
HUKUKİ NEDENLER: TCK, CMK ve ilgili her türlü mevzuat.
HUKUKİ DELİLLER: Tanık, fotoğraflar, sosyal medya paylaşımı , faturalar ve ilgili her türlü yasal delil.
SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenler ve gerekçeler ile şüpheli hakkında soruşturma başlatılması ve kamu davası açılması açılmasına karar verilmesini saygılarımızla vekaleten talep ederiz.
Müşteki Vekili
Av. Ad Soyad
İmza
İSTANBUL ( ). ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE
DOSYA NO: …/… Esas
SAVUNMADA BULUNAN SANIK: Ad Soyad
MÜDAFİİ: Av. Ad Soyad
MÜŞTEKİ: Ad Soyad
KONU: Dosyaya savunmanın sunulmasından ibarettir.
AÇIKLAMALAR:
1-) Sanık hakkında güveni kötüye kullanma suçundan dava açılmıştır. Müvekkil sanık üzerine atılı suçlamalar kabul edilmemektedir. Sanık, iddia edilen suçu işlememiştir.
2-) Müşteki tarafından emanet edildiği iddia edilen mal, müşteki tarafından müvekkile satılmıştır. Buna dair mesaj dökümanları da dilekçe ekindedir. Dilekçe ekinde sunulan mesajlarda, suça konu eşyaya dair müvekkil ile müştekinin pazarlık yaptığı ortadadır.
3-) Satış işlemi sonrasında müvekkil söz konusu dava ile karşılaşmıştır. Müvekkil, söz konusu suçu işlememiş olduğundan müvekkil hakkında beraat kararı verilmesini talep ederiz.
SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenlerle müvekkil hakkında beraat kararı verilmesini saygılarımızla vekaleten talep ederiz.
Sanık Müdafii
Av. Ad Soyad
İmza
Sanıklar, katılanın yetkili servisinde çalışmaktadır. Suçun işlendiği tarihte bir araç servise getirilmiş, bakım listesinde yer alan parçalarla kendisine teslim edilmiştir. Ancak aracın bakımı yapıldıktan sonra bakım listesinde yer alan yakıt filtresinin değiştirilmediği tutanak ile tespit edilmiştir. Yakıt filtresinin şirkete iade edilmediği tespit edilmiştir.
Sanıklar hakkında asliye ceza mahkemesi tarafından hırsızlık suçundan yargılama yapılmıştır. Sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verilmiş, karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde mahkemenin suç vasfında yanılgıya düştüğünü belirtmiştir. Şirket tarafından temin edilen yakıt filtresinin mal edinmesi şeklindeki eyleminin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu oluştuğu gözetilmeden karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Mahkemenin kurmuş olduğu hükme karşılık tüm bu nedenlerle bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2017/3214 Esas, 2019/6469 Karar)
Katılan mağaza sahibi olup sanık ise katılanın mağazasında müdür olarak çalışmaktadır. Sanık kendi sorumluluğunda olan telefonları satmış, kasadan paraları almıştır. Sanık hakkında asliye ceza mahkemesi tarafından hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiş, karara karşılık katılan vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay dosya incelemesinde sanığın savunması ile ikrarı, katılan ve tanık beyanları, yakalama tutanağı ile birlikte mahkemenin vermiş olduğu kararda isabetsizlik bulmamıştır. Sanığın üzerine atılı suçu işlediği sabit olup mahkemenin delil takdir ve kanaatinin yerinde olduğu tespit edilmiştir. Tüm bu nedenlerle mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık onama yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/7995 Esas, 2019/3359 Karar)
Sanık, suçun işlendiği tarihte … Bankası’nda çalışmaktadır. Katılan, sanıktan suçun işlendiği tarihte hesabına 10.000 TL para yatırmasını istemiştir. Ancak sanık elektriklerin kesik olduğunu ve bilgisayar sisteminin çalışmadığını söylemiş, bilgisayardan dekontu çıkarıp katılana vereceğini söylemiştir. Bunun üzerine katılan 10.000 TL’yi sanığa vermiş, sanık el yazısı ile dekont hazırlayarak parayı teslim aldığını yazarak imzalamıştır. Katılan ise paraya ihtiyacı olduğu zaman 10.000 TL’nin hesabında olmadığını tespit etmiş, sanığın parayı hesabına yatırmadığını fark etmiştir.
Sanık hakkında asliye ceza mahkemesi tarafından hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiş, karara karşılık sanık tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde sanığın bankada işçi sıfatıyla çalıştığını, para tahsil yetkisi bulunmayan sanığın parayı uhdesinde tutmasının uzlaşma kapsamında güveni kötüye kullanma suçu olduğunu tespit etmiştir. Mahkeme tarafından uzlaşma kapsamında yer alan güveni kötüye kullanma suçundan hüküm kurulmaması nedeniyle kurulan hüküm doğru bulunmamıştır. Tüm bu gerekçelerle mahkemenin kurmuş olduğu hükme karşılık bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/12036 Esas, 2019/3353 Karar)
Sanık, suçun işlendiği tarihten itibaren … Şirketi’nde ana depo sevkiyat şoförü olarak çalışmaktadır. Sanık, … Şubesine teslim edilmek üzere götürdüğü ürünlerden 80 adet kaşar olması gerekirken 64 olduğu tespit edilmiştir. Bunun yanında 16 adet 200 gram köftelik bulgurun ise hiç olmadığı fark edilmiştir.
Sanık hakkında asliye ceza mahkemesi tarafından hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan yargılama yapılmıştır. Mahkeme tarafından beraat kararı verilmiş, karara karşılık katılan vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde, sanığın suçu işlediğine dair yeterli delilin bulunmadığını belirtmiştir. Sanığın cezalandırılmasına yeterli delil bulunmadığı gerekçesi ile mahkemenin kararında isabetsizlik bulunmadığı tespit edilmiştir. Tüm bu nedenlerle mahkemenin kararına karşılık onama kararı verilmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/7910 Esas, 2019/3193 Karar)
Sanık, katılanın sahip olduğu … Şirketi’nde acenta müdürü olarak çalışmaya başlamıştır. Şirkete ait gemi ile sürekli mal taşımakta, geminin her seferi için tahmil, tahliye ve liman ücreti olmak üzere Mersin Limanına avans yatırılmaktadır. Geminin masraflarının hesap edilmesinden sonra avanstan kalan para sanığa teslim edilmektedir. Ancak sanık avanstan kalan parayı şirket hesabın yatırmamış, farklı zamanlarda toplam 37.000,00 TL kadar iki ayrı banka hesabına para yatırılmıştır.
Sanık hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan asliye ceza mahkemesi tarafından yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiş, karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde, sanığın eyleminin hizmet nedeniyle kötüye kullanma suçunu işlediğini belirtmiştir. Dosya içerisinde şirket tarafından iade edilen avans miktarları, defter ve kayıtlar ile sanığın hesabına yatırdığı paraların örtüştüğü tespit edilmiştir. Bu nedenle sanık hakkında verilen kararda isabetsizlik bulunmadığından mahkeme kararına karşılık onama kararı verilmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/13249 Esas, 2019/3194 Karar)
Sanık, katılanla birlikte sözlü ortaklık yapmaktadır. Sanık, katılana ait telefon ve kontör satımı yapan dükkanında her satıştan %10 kar payı alacağına dair anlaşma yapmış ve katılanla birlikte çalışmaya başlamıştır. Sanığın çalışmaya başlamasından itibaren 3 ay sonrasında katılan, borçlarının arttığını ve kontörlerinin azaldığını tespit etmiştir. Katılan inceleme yaptığında sanığın 7000 adet kontörü uhdesine geçirdiğini ve 35.000 adet olması gereken kontörlerin 5000 adet olduğunu tespit etmiştir. Toplam 60.000 TL civarında zarar tespit edilmiştir.
Sanık hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan asliye ceza mahkemesi tarafından yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında beraat kararı verilmiş, karara karşılık katılan vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde, sanık ile katılan arasında yasal olarak işçi işveren ilişkisinin bulunmadığını ve kar ortaklığı şeklinde çalıştığını belirtmiştir. Bu nedenle ortaklar arasındaki hukuki mahiyete göre mahkemenin sanık hakkında kurmuş olduğu beraat hükmünde isabetsizlik bulmamıştır. Tüm bu nedenlerle mahkemenin vermiş olduğu hükme karşılık onama kararı verilmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/34291 Esas, 2019/3191 Karar)
Sanık, katılanın sahip olduğu sigorta şirketine komisyon karşılığında müşteri yönlendireceği konusunda sözlü anlaşma yapmıştır. Sanık, katılana müşterilerden aldığı poliçe bedellerini katılana vermekte iken sonraları poliçe bedellerini ödememiştir. Bunun yanında sanık poliçe bedeli olarak almış olduğu çekin arkasına yetkisi olmaksızın katılanın şirketine ait kaşeyi vurmuş, kendi imzasını atmış ve ciro edip çeki kırdırmıştır. Tahsil ettiği poliçe bedellerini katılana vermemiştir.
Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçlarından ağır ceza mahkemesinde yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir.
Yargıtay, dosya incelemesinde sanığın katılana karşı hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun değişik zamanlarda katılana karşı birden fazla işlemesi nedeniyle zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğini belirtmiştir. Ancak aleyhe temyiz bozma sebebi yapılamadığından mahkemenin kararına karşılık onama yönünde karar vermiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/15085 Esas, 2019/3207 Karar)
… Şirketi 6 palet toz şeker ile 10 palet toz şekeri başka bir ile taşıması için aracı firma ile anlaşmıştır. Sanığın sahibi ve şoförü olduğu kamyona ürünler yüklenmiştir; ancak söz konusu ürünler teslim edilecek yere götürülmemiştir. Sanık ürünleri mal edinmiş, sanık hakkında şikayet yoluna başvurulmuştur.
Sanık hakkında hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma suçundan asliye ceza mahkemesi tarafından yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiş, karara karşılık sanık tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde sanığın farklı müştekilere yönelik benzer eylemlerde bulunduğuna dair birçok dosyanın bulunduğunu ve sanıklarla anlaşma yapan şirket çalışanlarının da tanık olarak beyanda bulunması karşısında mahkemenin eksik inceleme ile karar vermediği tespit edilmiştir. Mahkemenin kararında isabetsizlik görülmediğinden karara karşılık oy birliği ile onama kararı verilmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/7234 Esas, 2019/3125 Karar)
Sanık, suçun işlendiği tarihte otelde resepsiyonist olarak çalışmaktadır. Sanık, usulsüz olarak otele müşteri almış, müşterinin vermiş olduğu parayı kendisine haksız menfaat olarak temin etmiştir. Sanık ise savunmasında müşteriden aldığı 60,00 TL oda ücretini otel kayıtlarına işlemediğini, bu nedenle parayı kasaya koymadığını belirtmiştir.
Sanık hakkında asliye ceza mahkemesi tarafından hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiş, karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde, müşteki beyanları, güvenlik kamera görüntülerinin çözümüne dair bilirkişi raporu ile birlikte tüm dosyada sanığın üzerine atılı suçu işlediği sabit olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle mahkemenin vermiş olduğu kararda bir isabetsizlik görülmemiş, mahkemenin kanaat ve takdirine ilişkin yapılan temyiz başvurusu reddedilmiştir. Mahkemenin kararına ilişkin onama kararı verilmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/7529 Esas, 2019/3135 Karar)
Sanıklar, suç tarihinde katılanın sahip olduğu araba bayiinde usta olarak çalışmaktadır. Sanıklar iş yerinde servise gelen araçlardan çıkarılan ve hurda niteliğindeki parçaları katılanın bilgisi dahilinde olmadan araca yüklemiş ve hurdacıya satmışlardır. Katılan sanıkların hurdacıya satmak için kullanılmamış parçaları aldığını güvenlik kameralarından tespit etmiş ve sanıklar hakkında şikayetçi olmuştur. Sanıklar ise savunmasında hurda malzemelerinin firma uygulamasına göre çöpe atıldığını ve bu nedenle kendilerinin toplayarak hurdacıya sattığını belirtmiş ve aynı zamanda katılana da bu bedeli ödemeyi teklif ettiklerini ancak katılanın kabul etmediğini söylemişlerdir.
Sanıklar hakkında asliye ceza mahkemesi tarafından hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan yargılama yapılmıştır. Sanıklar hakkında mahkumiyet kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde, sanıkların sattığı iddia edilen parçaların hurda olup olmadığı, hangi koşullarda hurda niteliği taşıdığını, katılanın zarara uğrayıp uğramadığının katılana sorulması ve zarar miktarının ne olduğunun belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Sanıkların suç kastı ile hareket edip etmediğinin değerlendirilmesi gerektiğinin değerlendirilmesi gerektiği de eklenmiştir. Mahkemenin eksik inceleme ile hüküm kurduğundan bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/7009 Esas, 2019/3160 Karar)
Sanık, ağabeyinin arkadaşı olan müştekinin işlettiği çay ocağına gelmiş ve annesinin rahatsız olduğunu söylemiştir. Bu nedenle sanık, annesiyle görüşmek istediğini belirterek müştekinin cep telefonunu almıştır. Sanık, müştekinin telefonunu almış konuşarak uzaklaşmış ve telefonu satarak parayı harcamıştır.
Sanık hakkında sulh ceza mahkemesinde güveni kötüye kullanma suçundan yargılama yapılmıştır. Mahkeme tarafından müşteki şikayetini geri çektiğinden düşme hükmü verilmiş, karara karşılık mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde mahalli Cumhuriyet savcısının sanığın eyleminin hırsızlık suçu oluşturduğunu ve bu nedenle temyiz başvurusunda bulunduğu tespit edilmiştir. Ancak mahkemenin suçun vasfında yanılgıya düşmediği ve uygulamasında isabetsizlik olmadığı görülmüştür. Bu nedenle mahkemenin kararına karşılık onama yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/7026 Esas, 2019/3159 Karar)
Sanık, suçun işlendiği tarihte katılanın yetkili sıfatında olduğu su tesisatı işinde çalışmaktadır. Sanık, beton delme makinesi siparişinde bulunmuş ve parası katılan tarafından ödenmiştir. Ancak katılan ile sanık arasında para konusunda sorun çıkmış ve sanık tesisat işini tamamladıktan sonra makineyi de yanında götürmüştür. Katılan, sanık hakkında hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma suçu işlediği iddiasıyla şikayetçi olmuştur.
Sanık hakkında asliye ceza mahkemesi tarafından güveni kötüye kullanma suçundan yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında beraat kararı verilmiş, karara karşılık katılan vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde sanığın iş karşılığında söz konusu makinenin kendisine verildiğini, makinenin faturasının kendisi adına düzenlendiğini tespit etmiştir. Aynı şekilde tanık anlatımları ile de bu durumun desteklenmiştir. Mahkemenin vermiş olduğu kararda bir isabetsizlik bulunmadığından karara karşılık onama yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/7072 Esas, 2019/3177 Karar)
Katılan kendisine ait olan daireyi sanığa kiraya vermiş ve taraflar kira sözleşmesi imzalamıştır. Kira sözleşmesinde, dairede bulunan eşyalarla birlikte daireyi teslim edileceği de belirlenmiştir. Ancak sanık, kira bedelini ödememiş ve katılan, sanığa ulaşmaya çalışmıştır. Katılan, sanığa ulaşmak için tanıkla birlikte eve gitmiş ve daire kapısının açık olduğunu fark etmiştir. Katılanın eve girmesi üzerine evi kontrol etmiş ve evdeki eşyaların olmadığını görmüştür.
Sanık hakkında asliye ceza mahkemesi tarafından hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiş, karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde sanığın eyleminin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu olarak belirtildiğini tespit etmiştir. Ancak sanığın eyleminin kiraya veren- kiracı ilişkisi olmasından kaynaklı basit güveni kötüye kullanma suçu oluşturduğu gözetilmiştir. Mahkemenin suç vasfında yanılgıya düştüğü, basit güveni kötüye kullanma suçunun uzlaşma kapsamında olduğundan uzlaştırma bürosuna gönderilmesi gerektiği de belirterek bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/14057 Esas, 2019/3144 Karar)
Sanık, katılanın şirketine ait bir fast-food restoranında müdür olarak çalışmaktadır. Diğer sanık ise aynı restoranda süpervizör olarak çalışmaktadır. Şirket tarafından yapılan denetim sonucu sanıklar restoran yiyecek maliyet girişlerini eksik göstermiş, aylık kapanış envanterlerini eksik veya fazla göstermiştir. Aynı zamanda yemek söylenilen bir internet sitesi üzerinden gerçek olmayan siparişler verilerek servis kasalarında satılan ürünlere bazen fiş kesilmiş, bazen kesilmeyerek stok yiyecek emtialarında eksiklik yaratmışlardır. Sanıklar, söz konusu paraları uhdelerine geçirmişlerdir.
Sanıklar hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan asliye ceza mahkemesi tarafından yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında beraat, diğer sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir. Karara ilişkin sanık müdafii tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, bir sanık hakkında verilen beraat kararını doğru bularak onama kararı vermiştir. Diğer sanık hakkında verilen mahkumiyet kararının incelenmesinde ise restoranda işe başladığında sayım yapılmadığını, kendisine teslim edilen mal stokunun olmadığını ve kasada ciddi bir açık tespit ettiği savunmasında bulunduğu tespit edilmiştir. Mahkemenin İç Denetim Raporunun esas olarak düzenlendiğini ve şubeye ait kayıt ve envanterler üzerinden inceleme yapılmadığını tespit etmiştir.
Bu nedenle stok açığı bulunup bulunmadığının tespiti açısından restorana ait envanter, defter, belge gibi tüm kayıtların getirilerek stok açığı bulunup bulunmadığının, sanığın suç kastının olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Tüm bu nedenlerle sanık hakkında verilen mahkumiyet kararına karşılık temyiz başvurusu yerinde görülerek bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/4337 Esas, 2019/2928 Karar)
Katılan Almanya’da bulunan bir seyahat acentesi ile turizm işi yapmaktadır. Katılan, Antalya ilinde bulunan sanıkların uçak bileti talep etmesi üzerine uçak biletinin fiyatı olan toplam 3950 Euro tutarındaki ücretini sanık adına göndermiştir. Ancak sanıklar uçak biletini almamış ve katılana da para iadesinde bulunmamıştır. Sanıklar ise savunmada, yurtdışında konaklama işlemini yürüten şirketin iflası nedeniyle organizasyonu yerine getiremediğini belirterek üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini belirtmiştir.
Sanık hakkında asliye ceza mahkemesi tarafından hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında beraat kararı verilmiş, karara karşılık katılan vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde sanıklar hakkında benzer şikayetler nedeniyle farklı davalar bulunduğunu tespit etmiştir. Sanıkların suç işleme kastının olup olmadığının tespiti sonrasında sanıkların birlikte hareket edip etmediği, müteselsil suç olup olmadığının tespitinin yapılması amacıyla davaların araştırılarak tespit edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Mahkeme her bir sanık hakkında hukuki durumun ayrı ayrı tayin ve takdir edilmesi gerektiğini ancak mahkemenin eksik araştırma ile hüküm kurduğunu belirtmiştir. Bu nedenle mahkemenin kararına karşılık bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/6643 Esas, 2019/2929 Karar)
Sanıklar, suçun işlendiği tarihte katılanın sahibi olduğu restoranında müşterilere servis edilmek üzere hazırlanan yemekleri çantalarına koymuştur. Katılan sanıklar hakkında şikayetçi olmuştur. Sanıklar ise savunmasında aldıkları yemeğin ramazan ayı nedeniyle orucun açılması ile yiyecekleri yemek olduğunu belirtmiştir. Suç işleme kastı olmadığını belirtmişlerdir.
Sanıklar hakkında asliye ceza mahkemesi tarafından hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan yargılama yapılmıştır. Sanıklar hakkında beraat kararı verilmiş, karara katılan vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde tanık beyanları ve delillerin değerlendirilmesi ile sanıkların hizmet nedeniyele güveni kötüye kullanma suçunu işlediklerinin sabit olmadığını belirtmiştir. Mahkemenin kararında isabetsizlik görülmediğinden temyiz itirazlarının reddine karar vermiştir. Mahkemenin kararına karşılık onama yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/7276 Esas, 2019/2785 Karar)
Katılanın iş yerinde suça sürüklenen çocuk satış elemanı olarak çalışmaktadır. Suçun işlendiği tarihte, suça sürüklenen çocuk çekmecedeki ajanda içerisinden satış bedel toplamı olan 500 lira parayı almış ve suça sürüklenen çocuk hakkında şikayetçi olunmuştur.
Suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık suçundan yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiş, karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde, suça sürüklenen çocuğun almış olduğu paraya karşılık meslek ve sanat, ticaret veya hizmet gereği tevdi ve teslim edilip edilmediğine dair bir tespitin yapılmadığını belirtmiştir. Bunun yanında çocuğun zilyetliğine devredilmiş olması nedeniyle işlediği suç hırsızlık değil, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu oluşturduğu belirtilmiştir. Mahkemenin eksik inceleme ile hüküm kurması nedeniyle karara karşılık bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 13. Ceza Dairesi 2018/12101 Esas, 2019/4705 Karar)
Suçun işlenildiği tarihten 15 gün önce sanık, katılanın sahibi olduğu şirkete şoför olarak işe başlamıştır. Sanığa müşteriye eşya götürmesi için tır teslim edilmiş ve müşteriye malzeme bırakırken 1.850 TL nakit para istemiştir. Sanık, dönüşte kaza yaptığını söyleyerek nakliye parasını tamirata harcadığını bahane ederek parayı vermemiştir.
Sanık hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan asliye ceza mahkemesi tarafından yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiş, karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde sanığın eyleminin, tanıkların beyanı, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görmemiştir. Mahkemenin vermiş olduğu karar, delillerin kanaati ve takdiri hukuka uygun bulunmuştur. Tüm bu nedenlerle mahkemenin kararına karşılık onama kararı verilmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/5621 Esas, 2019/2530 Karar)
Sanık, katılanın senetlerini tahsil etmek amacıyla kendisine vekalet çıkarılmasının iyi olacağın bildirmiştir. Bunun üzerine katılan, sanık adına vekaletname çıkarmış, borçlulara ait senetleri de sanığa vermiştir. Sanık, borçluları aramış, kendisini avukat olarak tanıtmıştır. Sanık, katılanı arayarak 500 TL tahsil ettiğini ve katılanla ibraname imzalamak istediğini belirtmiştir. Ancak katılan icra dairesinde diğer senetlerinin olduğunu beyan ederek imzalamamıştır. Bunun üzerine sanık, borçlulardan 6000 TL tahsil etmiş ve katılana vermediği iddia edilerek şikayetçi olunmuştur.
Sanık hakkında hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma suçundan asliye ceza mahkemesi tarafından yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında beraat kararı verilmiş, karara karşılık katılan tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, mahkemenin vermiş olduğu kararda senetlerin sanığa meslek ya da hizmet dolayısıyla vermediğini ve sanık kendisini avukat olarak tanıtarak haksız menfaat temin ederek eylemini gerçekleştirdiğini belirtmiştir. Bu nedenle sanığın eyleminin dolandırıcılık suçu oluşturduğunu belirtmiş, mahkemenin bu durumu göz ardı ettiğini tespit etmiştir. Tüm bu nedenlerle mahkemenin kararına karşılık bozma yönünde karar vermiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/5557 Esas, 2019/2815 Karar)