Görevi yaptırmama suçu, karşı kamu görevlisinin ilgili görevini engellemeye yönelik bir fiile verilen cezadır. Suçun işlenebilmesi için görev başında ve görevini yapmakta olan bir kamu görevlisine karşı işlenmesi gerekir. Görevi yaptırmama suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 265. maddesinde düzenlenmiştir.
“Kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Suçun yargı görevi yapan kişilere karşı işlenmesi halinde, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Suçun, kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle veya birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranında artırılır.
Suçun, silahla ya da var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Bu suçun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.”
Kamu görevlisinin görevini yaptırmamak için cebir veya tehdidin varlığı aranan şartlardandır. İlgili kanun maddesinde, görevi yaptırmamak için direnme suçunun belli durumlarda cezai sorumluluğu artacağı belirtilmiştir. Örneğin; suçun yargı görevi yapan kişilere işlenmesi durumunda cezai sorumluluk arttırılmıştır.
Türk Ceza Hukuku kapsamında belirtilen kamu görevlileri, özel hukuktan farklıdır. Kamu görevlileri, Türk Ceza Kanunu kapsamında 6’ıncı maddede düzenlenmiş, kamu görevlileri tek tek sayılmıştır. Bu bağlamda bu görevi yaptırmamak için direnme suçu 6’ıncı maddenin 1. Fıkrasının c bendinde sayılan kişilere karşı işlenebilir:
“Kamu görevlisi deyiminden; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi,…”. Mağdur olan kamu görevlilerinin davaya katılma hakkı bulunmaktadır.
Haksız tahrik, kendisinin veya başka birisinin haksız eylem nedeniyle hiddet veya şiddetli elem etkisinde suç işlemesi halinde cezanın indirilmesidir. Görevi yaptırmamak için direnme suçunda fail hakkında haksız tahrik hükümleri uygulanabilecektir. Örneğin; kamu görevlisi kamusal faaliyetini yerine getirirken faile şiddet uygulamış ya da hakaret etmiş ise fail, görevi yaptırmamak için direnme suçunda haksız tahrik hükümleri uygulanabilecektir.
Uzlaşma, soruşturma aşamasında savcılık, kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından uzlaşma bürosuna dosyanın gönderilerek taraflar arasındaki anlaşmadır. Ancak her suç uzlaşmaya tabi suç değildir, uzlaşmaya tabi olan suçlar belli başlıdır. Görevi yaptırmak için direnme suçu uzlaşmaya tabi bir suç değildir. Yargılamanın herhangi bir aşamasında tarafların uzlaşması ve kendi aralarında haricen anlaşması halinde yargılama aşamasına herhangi bir etkisi olmayacaktır. Taraflar uzlaşsa dahi yargılama devam edecektir.
Manevi tazminat, kişinin kusurlu olan eylemi nedeniyle kişinin manevi yönden üzüntüye uğraması, psikolojinin bozulması, ruhen çöküntüye uğraması nedeniyle zararının karşılığını talep edebilir. Manevi tazminat alacağına ilişkin görevi yaptırmamak için direnme suçundan mağdur olan kişi, faile karşı tazminat talepli dava açma hakkına sahiptir.
Failin işlemiş olduğu suçtan mağdur olup psikolojik ve ruhen çöküntüye uğramış olduğundan zararının karşılığını talep edebilecektir. Örneğin; kamu görevlisi kamusal faaliyetini yerine getirirken failin ağır hakaretine maruz kalmış ve bu durum kendisinde psikolojik olarak derin bir üzüntü yaşamasına neden olacağından tazminat davası açabilecektir.
Manevi tazminat davasında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Yer bakımından yetkili mahkeme ise genel yetkili mahkeme olup davalının yerleşim yerinde açılabilecektir.
Ceza kanunu uyarınca kamu görevlisi olarak zikredilen kişilere karşı bu suçun işlenmesi halinde şikayete bağlılık durumu düzenlenmemiştir. Bu bağlamda suçun işlenmesi halinde savcılık re’sen soruşturma başlatacaktır. Buna ek olarak zaman aşımı süreleri ceza hukukunda düzenlenen genel hükümler uygulanır ve bu hüküm uyarınca zamanaşımı süresi 8 yıldır.
Yerel mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık taraflar temyiz başvurusunda bulunabilmektedir. Yerel mahkemenin vermiş olduğu karar, hukuka ve usule aykırı ise taraflar bu kararın bozulması yönünde talebini üst merciye bildirebilmektedir.
Mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık öncelikle Bölge Adliye Mahkemesine başvurulacaktır. İstinaf (itiraz) yoluna başvuran kişi itiraz hakkını süresinde yapmalıdır. Mahkeme kararının açıklanmasının tefhiminden (kararın duruşmada öğrenilmesinden) veya tebliğ edilmesinden itibaren yedi gün içerisinde itiraz yoluna başvurulmalıdır. Süresinde itiraz yoluna başvurulmaz ise itiraz süresinde yapılmadığından reddedilecektir.
Sanıklar hakkında hırsızlık ve görevi yaptırmamak için direnme suçundan yargılanma yapılmış ve sanıkların mahkumiyetine ilişkin karar verilmiştir. Sanıklar, mahkemenin vermiş olduğu mahkumiyet kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Dosyaya konu edilen olayda, jandarma görevlileri, sanıkların kullandığı aracın, hırsızlık olayının faillerinin, araçta bulunduğu yönünde ihbar almıştır. İhbar üzerine jandarma görevlileri, sanıkların bulunduğu aracı durdurmak istemiş ancak araç, tedbir amaçlı konulan dubalara çarpmadan ara yola girerek kaçmıştır. Jandarmanın sanıkların arabayı kovalamacası devam etmiş, müşteki jandarma görevlisi ekip aracını yan çevirerek yolu kapatmak istemiştir. Ancak sanıklar, müşteki jandarma görevlisinin yanından manevra yaparak yolun açık olan kısmından araçla kaçmışlardır.
Yargıtay, görevi yaptırmamak için direnme suçunun seçenekli hareket ve amaçlı fiil olarak düzenlendiğini, görevin yapılması maksadıyla kamu görevlisine karşı gelinmesinde cezalandırma için cebir veya tehdit şekilde icrai davranışlarla işlenebileceği öngörülmüştür. Ancak mahkemeye konu olan somut olayda, sanıkların cebir veya tehdit unsuruna vücut veren eylemin ne olduğu tartışılmadan sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verildiğini belirtmiştir. Mahkemenin eksik inceleme ile hüküm kurmuş olmasından kaynaklı olarak Yargıtay bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2018/6747 Esas, 2019/1146 Karar)
Sanık hakkında görevli memurlara hakaret, görevi yaptırmamak için direnme ve nitelikli kasten yaralama suçundan yargılama yapılmış ve sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir.
Yargıtay, sanığın savunmasında, kamu görevlisi olan mağdurların kendisini darp ettiğini ileri sürmesi ve tanıkların bu savunmayı kısmen doğrulaması ve sanığın genel adli muayene raporu doğrultusunda mahkeme tarafından haksız tahrik hükümleri tartışılması gerektiği belirtilmiştir.
Yargıtay, başka bir konuya dikkat çekmiş ve sanığın birden fazla kamu görevlisine işlemiş olması nedeniyle sanığın temel cezasında artırım yapılması gerektiği gözetilmediğini eklemiştir. Yargıtay, tüm bu gerekçeler ile mahkemenin kararına karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2018/11500 Esas, 2019/139 Karar)
Sanık hakkında, dosya üzerinden görevi yaptırmamak için direnme suçu ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarından yargılama yapılmıştır.
Yargıtay, görevi yaptırmamak için direnme suçunda, sanığın eyleminin suç tipine uyduğu, eylemin sanık tarafından işlendiği, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların eksiksiz sergilendiğini belirtmiştir. Ancak mahkeme tarafından Türk Ceza Kanunu’nun 265. maddesinin dördüncü fıkrasını, görevi yaptırmamak için direnme suçunun silahla işlenmesi halinde cezanın yarı oranında artırılmasını, uygulamamıştır.
Sanığın eylemi silahtan sayılan motosiklet ile gerçekleştirmiştir. Yargıtay, aleyhe temyiz olmadığından mahkemenin kararında bozma yapamayacağından sanığın temyiz itirazlarını yerinde görmediğinden görevi yaptırmamak için direnme suçu adına verilen karara ilişkin temyiz başvurusunun esastan reddi ile mahkemenin hükmünün onanması kararını vermiştir. (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/16403 Esas, 2019/5 Karar)
Sanık hakkında hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme suçundan yargılama yapılmış ve sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir. Mahkemeye konu olan olay, sanığın hakkında gürültü yapan motosiklet ihbarı üzerine işlem yapmak isteyen polis memuruna ilişkin görevi yaptırmamak için direnme suçunun işlenmesi ile oluşmuştur. Sanık, mağdur olan polis memuruna hitaben “seni sürdürürüm” tehdidinde bulunmuştur.
Yargıtay, sanığın polis memuruna karşı memurun görev yerini değiştirmesi konusunda herhangi bir yetki ya da gücünün bulunmadığını, anılan sözlerinin tartışma bütünü olarak değerlendirildiğinde tehdit niteliğinde olmadığını belirtmiştir. Bu nedenle Yargıtay, görevi yaptırmamak için direnme suçunun oluşmadığının gözetilmediğini ekleyerek mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/16118 Esas, 2019/28 Karar)
Sanık hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçu ve hakaret suçundan yargılama yapılmıştır. Mahkeme sanık hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan beraat, hakaret suçundan ise mahkumiyet kararı vermiştir.
Mahkemeye konu olan olay şöyle gerçekleşmiştir; müşteki polis memurları sanığın kendisine hakarette ve tehditte bulunduğundan bahisle sanık hakkında şikayetçi olmuşlardır. Sanık, polis merkezine getirilmiş ve sanıktan yasal işlem yapılması için kimliği istenmiştir. Ancak sanık, polis memuruna hitaben “Siz kim oluyorsunuz da beni alıyorsunuz, hepinizin kafasına sıkacağım, hepinizi yok edeceğim” demiştir.
Yargıtay, mahkemenin görevi yaptırmamak için direnme suçunun “tehdit” unsurunu oluşturmasına rağmen sanığa atılı suçtan mahkumiyet kararı vermesi yerine beraat kararı vermesini doğru bulmamıştır. Bu nedenle mahkemenin kararına karşılık hükmün bozulması kararını vermiştir. (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/13461 Esas, 2019/24 Karar)
Sanık hakkında, görevi yaptırmamak için direnme suçundan yargılama yapılmış ve sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir. Temyiz isteği üzerine Yargıtay dosyayı incelemiştir.
Yargıtay, soruşturma aşamasında ifadesine başvurulan müşteki ve olayın tek tanığın dinlenilmeden hüküm kurulmasını doğru bulmamıştır. Bunun yanında fiilin ağırlığı ile orantılı ceza verilmesi ilkesi gereği gözetilmeden temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak ve hakkaniyet ölçülerine uyulmayarak fazla ceza tayin edildiğinden mahkeme karara karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2018/3624 Esas, 2019/68 Karar)
Sanık, görevi yaptırmamak için direnme ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan yargılanmış ve mahkeme sanık hakkında mahkumiyet kararı vermiştir.
Dosyaya konu olan olayda, sanık, saldırıda kullanmaya elverişli silahtan sayılan arabayı görevlilerin üzerine sürmüştür. Arabanın silahtan sayılarak görevi yaptırmamak için direnme suçunun ağırlaştırıcı hali olan silahla işlenmesini uygulamamıştır. Yargıtay, aleyhe temyiz olmadığından mahkemenin kararına karşılık bozma yapılamayacağını belirtmiştir. (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/8969 Esas, 2019/21 Karar)
Sanık hakkında tehdit, hakaret ve yaralama suçundan yargılama yapılmış ve mahkumiyet kararı verilmiştir. Sanık, yargılama aşamasında üzerine atılı suçlamaları reddetmiştir.
Dosyaya konu olan olayda, müştekinin alacaklı vekili sıfatı ile haciz esnasında durduğu ve sanık, müştekiye yönelik olarak “seni öldüreceğim, sülaleni sinkaf edeceğim, geberteceğim” şeklinde tehditler savurmuştur. Ayrıca müştekiye yumruk ve taş atarak kasten yaralama niteliğindeki eylemini müştekinin görevini yapmasını engellemek amacıyla yapmıştır. Yargıtay, olayın ve eylemin bütünüyle sanığın görevi yaptırmamak için direnme suçunun işlendiğini gözetmeden suçun vasfında yanılgıya düştüğünü belirtmiştir. Yargıtay, mahkemenin tehdit ve yaralama suçundan hüküm kurmasını doğru bulmamış ve bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/13853 Esas, 2018/16756 Karar)
Sanık hakkında dosya üzerinden görevi yaptırmamak için direnme suçundan yargılama yapılmış ve mahkumiyet kararı verilmiştir. Sanık yargılama aşamasındaki beyanlarında, polis memurlarınca darp edildiğini iddia etmiştir. Sanık, bu savunmasını doğrular nitelikte adli rapor sunmuş, olayın çıkış nedeni ve gelişimi üzerinde durularak mahkeme tarafından haksız tahrik hükmü gözetilmeden karar verilmiştir. Yargıtay, mahkemenin sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanıp uygulanmayacağı konusunda tartışılması gerektiğini belirterek mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/11744 Esas, 2018/16831 Karar)