Görevi kötüye kullanma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun Millete ve Devlete Karşı Suçlar kısmında Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar bölümünün 257. maddesinde düzenlenmiştir. Kamu idaresine karşı işlenen bir suç olup görevi kötüye kullanma suçu ile korunmak istenen hukuki değer, kamu idaresine olan saygınlık ve güvenilirliktir. Kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı hareket ederek kişilerin mağduriyetine veya kamu zararına neden olan kişiler görevi kötüye kullanma suçu işlemiş olacaktır.
Görevi kötüye kullanma suçunda iki farklı hal belirtilmiştir:
Görevi kötüye kullanma suçunun temel halinin cezası altı aydan iki yıla kadar hapis cezasıdır. Ancak ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçunun işlenmesi halinde kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.
Cezanın alt sınır ve üst sınırına göre görevi kötüye kullanma suçundan adli para cezasına hükmedilebilecektir. Adli para cezası, bir yıl veya altında verilen hapis cezalarının çevrilmesidir. Ancak hükmedilen adli para cezası ödenmediği vakit, suç hapis cezasına çevrilecektir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilebilmesi için belli başlı şartlar bulunmaktadır. Öncelikle iki yıl ya da altında olan hapis cezaları hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı verilebilecektir. Fail, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını verilmesinde onayı varsa ve daha önceden bir sabıkası bulunmuyor ise görevi kötüye kullanma suçu nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilecektir.
Devlet memurlarında memuriyete aykırı bir durumun olması, görevini gereği gibi yerin getirmemesi halinde disiplin soruşturması başlatılabilecektir. Disiplin soruşturması sonucunda memura uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması, devlet memurluğundan çıkarma gibi cezalar verilmektedir.
Devlet memurunun görevi kötüye kullanma suçunu işlemesi halinde ceza mahkemesi tarafından yargılanacaktır. Görevi kötüye kullanma suçunun işlenmesi adına şartların oluşmaması, tamamlanmaması halinde ise memur hakkında disiplin soruşturması başlatılacaktır. Memur hakkında disiplin soruşturması sonucunda disiplin hukuku yaptırımı uygulanacaktır.
Görevi kötüye kullanma suçu nedeniyle cezanın ertelenmesi kararı verilmesi mümkündür. Ancak belli başlı şartların olması halinde hapis cezası hakkında erteleme kararı verilebilecektir. Hapis cezasının ertelenmesi kişinin almış olduğu hapis cezasının belli şartlar dahilinde cezanın infazından vazgeçmesidir. Görevi kötüye kullanma suçu nedeniyle verilecek olan hapis cezası iki yıl ya da altında, daha önceden kasıtlı olarak suç işlememiş, tekrardan suç işlemeyeceğine dair mahkemeye kanaat vermesi gerekmektedir. Bütün bu şartlar halinde görevi kötüye kullanma suçu nedeniyle cezanın ertelenmesi kararı verilebilecektir.
Memurlar veya diğer kamu görevlilerinin yargılanması için bazı suçlar adına soruşturma izni alınması gerekmektedir. Soruşturma izni alınması gereken suçlar failin görevi nedeniyle işlediği suç olmalıdır. Soruşturma izni, failin bağlı olduğu idari kurumdan alınacaktır, soruşturma izni alınmadan soruşturmaya başlanamamaktadır. Görevi kötüye kullanma suçu, kişinin görevi nedeniyle işlediği bir suç olduğundan soruşturma iznine tabi suçtur. Memurun ya da diğer kamu görevlilerin görevi kötüye kullanma suçunu işlediği iddiasıyla suç duyurusunda bulunulduğu vakit, soruşturma izni alınmadan doğrudan soruşturma işlemleri yapılamayacaktır.
Tazminat, kişinin uğradığı haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi zararının giderilmesidir. Görevi kötüye kullanma suçunu işleyen kişi tarafından kişilik hakları zedelenmiş, suçtan mağdur olmuş ve bunun sonucu olarak maddi bir zarara uğramış olabilecektir. Kişinin görevi kötüye kullanma suçu nedeniyle açılan davada kusurlu bulunması halinde tazminat davası açılabilecektir.
İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
MÜŞTEKİ: Ad Soyad (TC Kimlik No)
Adres
VEKİLİ: Av. Ad Soyad
Adres
ŞÜPHELİ: Ad Soyad
Adres
SUÇ: Görevi Kötüye Kullanma Suçu
KONU: Şüphelinin işlemiş olduğu güveni kötüye kullanma suçundan soruşturma başlatılarak şüpheli hakkında kamu davası açılması yönünde talepten ibarettir.
AÇIKLAMALAR:
1-) Müvekkil aleyhine açılan tazminat davasına ilişkin dava dilekçesi ve tensip zaptını içerir tebligat zarfını içeren tebligat şüpheli tarafından dağıtıma çıkarılmıştır. Ancak şüpheli, tebligatta bulunan ve müvekkilin ikamet ettiği adreste bulunmadığından bahisle Tebligat Kanunu’nun 21. Maddesine göre muhtara bıraktığını belirten not bırakmıştır.
2-) Olaydan bir hafta sonrasında eve gelen müvekkil, muhtara giderek tebligat zarfını talep etmiştir. Muhtar ise şüphelinin o gün kendisine hiç uğramadığını, ancak yine de tebligatlara bakabileceklerini belirtmiştir. Muhtar ile müvekkil, tebligat zarfı içerisinde tebligatına rastlamamıştır.
3-) Müvekkil, şüphelinin sebep olmuş olduğu olay nedeniyle mahkemeden yeniden tebligat çıkarılması yönünde talepte bulunmuştur. Şüpheli, dava sürecinin uzamasına neden olmuş, müvekkilin davalı olduğu davanın süresini uzatmaya vesile olmuştur.
4-) Şüphelinin görevini gereği gibi yerine getirmemiş olduğundan görevi kötüye kullanma suçundan soruşturma başlatılmasını ve hakkında kamu davası açılması yönünde karar verilmesini talep etmekteyiz.
HUKUKİ SEBEPLER: TCK, CMK ve ilgili her türlü mevzuat.
HUKUKİ DELİLLER: Bilirkişi, … Asliye Hukuk Mahkemesi …/… Esas sayılı dosyası, tanık, keşif ve her türlü yasal delil.
SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda açıklanan ve gerekçelendirilen nedenlerle şüpheli hakkında soruşturma başlatılmasını ve hakkında kamu davası açılması yönünde karar verilmesini saygılarımızla vekaleten talep ederiz.
Müşteki Vekili
Av. Ad Soyad
İmza
İSTANBUL ( ). ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE
DOSYA NO: …/… Esas
SAVUNMADA BULUNAN SANIK: Ad Soyad (TC Kimlik No)
Adres
MÜDAFİİ: Av. Ad Soyad
Adres
MÜŞTEKİ: Ad Soyad
VEKİLİ: Av. Ad Soyad
KONU: Esas hakkında savunmalarımızın sunulmasıdır.
AÇIKLAMALAR:
1-) Müvekkil hakkında İstanbul … Cumhuriyet Savcılığının …/…/… tarihli iddianamesi ile görevi kötüye kullanma suçu nedeniyle kamu davası açılmıştır. Müvekkilin görevini gereğini yerine getirmediğinden bahisle taşınmaz üzerine haciz şerhi konulmadığını ve sonrasında haciz şerhi konulması ile sıra cetvelinde müştekinin altıncı sırada olduğu belirtilmiştir.
2-) Müvekkile gelen başvuru ile evrakın aslının başka birime iletildiği savunmada belirtilmiştir. Öncelikle mahkemenin müvekkilin iş tanımının araştırılmasını talep etmekteyiz. Daha önceden …/…/… tarihli dilekçe ekinde sunulmuş olduğu üzere … Yönetmeliğine göre müvekkilin iş tanımı da belirtilmiştir.
3-) Müvekkilin iş tanımında evrakın aslının saklı tutulmasında görevli olmadığı, yalnızca girişinden sorumlu olduğu belirtilmiştir. Ayrıca taşınmaz üzerine haciz şerhi konulmasına dair yetkinin hangi birimde olduğu da özellikle belirtilmiştir.
4-) Müvekkil, görev tanımı gereği kendi görev sınırı içerisinde olmayan bir durumun yerine getirilmemesi nedeniyle yargılanmaktadır. Müvekkilin görev tanımında olmayan bir durumdan yargılanması hukuka ve usule aykırı bir durum teşkil etmektedir.
SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda açıklanan ve gerekçelendirilen nedenlerle; mahkemece resen alınacak hususlar ve müvekkilin ilgisi olmadan açılan davada öncelikle BERAATİNE, mahkeme aksi kanaatte ise lehine hükümlerin uygulanması yönünde karar verilmesini saygılarımızla vekaleten talep ederiz.
Sanık Müdafii
Av. Ad Soyad
İmza
Sanık, suç tarihinde köy muhtarlığı olarak görev yapmaktadır. Katılanlar sertifikalı tohum kullanımı desteğinden yararlanmak adına evrak hazırlamış, evrakı keyfi olarak sanık imzalamadığı iddiasında bulunulmuştur. Muhtarın imzalamayarak görevi kötüye kullandığı iddiasıyla cezalandırma talepli kamu davası açılmıştır. Mahkeme tarafından vergi başkanlığına yazılar yazılmış, sertifikalı tohum alımına ilişkin faturalar satıcı şirketin yasal defterlerine kayıtlı olduğu bildirilmiştir. Sanık, savunmasında tohumların sertifikalı olmadığını ve faturaların sahte olduğunu iddia edilmiştir.
Sanık hakkında asliye ceza mahkemesinde, görevi kötüye kullanma suçundan yargılama yapılmış ve beraat kararı verilmiştir. Beraat kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, sanığın Yurtiçi Sertifikalı Tohum Kullanımı Desteklemesi Hakkında Tebliğ uyarınca sanığın kontrol görevinin olmadığını belirtmiştir. Bunun yanında çiftçi kayıt sistemi belgeleri sanık tarafından keyfi olarak onaylanmadığı, katılanların destekten yoksun kalmalarına neden olmuş ve mağduriyetlerine yol açmıştır. Yargıtay, katılanların sanık tarafından mağduriyetlerine yol açtığı sabit olduğundan mahkemenin beraat kararını doğru bulmamıştır. Tüm bu nedenlerle Yargıtay, mahkemenin kararına karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2018/491 Esas, 2019/340 Karar)
Sanık, suç tarihinde … Barosuna kayıtlı olarak avukatlık yapmaktadır. … Şirketinin kredi alacığının tahsili amacıyla borçlunun kefili hakkında icra takibi başlatılmıştır. Ancak dosya üzerinden başlatılan takipte borç ve borçlu ile bir ilgisi olmayan taşınmaz üzerine haciz şerhi kaldırılarak katılan hakkında yeniden haciz talebinde bulunulmuştur. Bunun dışında başka bir taşınmaza da haciz şerhi konulması sağlanmış ve katılanın mağduriyetine sebep olunmuştur.
Sanık avukat hakkında görevi kötüye kullanma suçu işlediği iddiasıyla suç duyurusunda bulunulmuş ve sanık hakkında kamu davası açılmıştır. Sanık savunmasında, katılanın gerçek borçlu ve haciz işleminin hukuka uygun olduğu, öncesinde yapılan haczin hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir. Bunun üzerine sanık, gerçek borçlunun tespiti amacıyla icra takibine dayanak oluşturan kredi sözleşmesi ile eklerinin mahkemeye getirtilmesini talep etmiştir.
Sanık hakkında ağır ceza mahkemesinde yargılama yapılmış ve görevi kötüye kullanma suçundan beraat kararı verilmiştir. İlk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararın bozulması talebiyle temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde icra takip dosyasının onaylı örneğinde tebligatlara ilişkin belgelerin bulunmadığını tespit etmiştir. Mahkemenin maddi gerçeği ortaya çıkarmak adına icra takip dosyasının aslının veya tam olarak onaylı örneğinin mahkemeye getirtilmesi gerektiğini belirtmiştir. İcra dosyasının örneğinin mahkemeye gelmesinden sonra borçlu adına çıkarılan tebligatların kime yapıldığı, tebligatın konusunun ne olduğu, takibin kesinleşme süreci, katılana tebligat yapılıp yapılmadığı hususlarının açıklığa kavuşturulması gerektiği belirtilmiştir.
Ayrıca kefil hanesinde yer alan yazı ve imzanın aidiyeti bakımından bilirkişi yapılması sonrasında sanık hakkında hukuki durumun tayin edilmesi gerektiği eklenmiştir. Tüm bu nedenlerle mahkemenin vermiş olduğu karar eksik inceleme ile verildiğinden Yargıtay bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2015/5331 Esas, 2019/336 Karar)
… Belediyesinin mülkiyetinde olan taşınmaz, Devlet İhale Kanunu’na göre kiraya verilmesi gerekirken protokol ile ihale yapılmadan belediye başkanı olarak görev yapan sanık tarafından bir firmaya kiraya verilmiştir.
Sulh ceza mahkemesi tarafından görevi kötüye kullanma suçundan sanıklar hakkında beraat kararı verilmiş, beraat kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosyada Belediye Encümeni üyesi, yazı işleri müdürü, muhasebeci olarak görev yapan kişiler olan diğer sanıklar, kira protokolünde imzası bulunmadığından suça iştirak edilmediği anlaşılmıştır. Bu nedenle Yargıtay, sanıklar hakkında verilen beraat kararına karşılık onama kararı vermiştir. Sanık hakkında kamu zararının bulunmadığı gerekçesiyle beraat kararına ilişkin incelemede bulunmuştur.
Ancak Yargıtay, görevi kötüye kullanma suçunda, firma ile protokol imzalayarak kiraya verilmesi ile sanığın menfaat sağladığı ve ihaleye girme hakkına sahip olan diğer kişileri olanaktan yoksun bırakılmıştır. Bu nedenle mahkemenin sanık hakkında verilen beraat kararının yanılgılı olarak değerlendirmeye alındığı belirtilmiş ve mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bütün bu nedenlerle Yargıtay, mahkemenin kararına karşılık bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2015/5303 Esas, 2019/115 Karar)
Müteahhit olan sanık ile site yöneticisi katılan arasında birtakım inşaat ve yapım işlerine dair sözleşme imzalanmıştır. İmzalanan sözleşmede, yapılacak işlerin teslim tarihler ve bedelin kararlaştırılmış, inşaatların yapımının devamında yapı kullanım belgesinin alınabilmesi için 4’lü Tus olarak tabir edilen rapora ihtiyaç duyulmuştur.
Sözleşmede sanık, Tus mühendisleri ile site yönetimi arasında görüşme sağladığı ve dosya içerisinde sözleşme imzalandığı, bütün bu hizmetlerin karşılığı olarak mühendislere 102.130,00 TL ödeneceği kararlaştırılmıştır. Site yöneticisi, mühendislere verilecek olan ödemeyi yapması için sanığa vermiş, sanık paranın 48.000 TL’sini mühendislere ödemiş, kalanı ise uhdesinde tuttuğu iddiasıyla sanık hakkında şikayetçi olunmuştur.
Asliye ceza mahkemesi tarafından sanık hakkında güveni kötüye kullanma suçundan mahkumiyet kararı verilmiştir. Mahkemenin vermiş olduğu mahkumiyet kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Temyiz başvurusunda, mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğini, mahkemede yeterli delil bulunmadığı belirtilerek karara karşılık bozma talebinde bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde, mahkemenin suç vasfında güveni kötüye kullanma suçu olarak belirtmesinde bir isabetsizlik görmemiştir. Sanığın görevi arasında Tus mühendislerine ödeme yapma sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemenin kanaat ve takdirine ilişkin temyiz itirazları reddedilerek karara karşılık onama kararı verilmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2018/2847 Esas, 2018/9981 Karar)
Sanık, … Posta İşletme Müdürlüğünde dağıtıcı olarak görev yapmaktadır. Sanık, … Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen tazminat davasında, davalı adına çıkarılan tebligat adreste kimse bulunmadığından komşuya haber verilerek muhtara tebliğ ettiğine dair şerh düşmüştür. Sanık, haber verdiği komşunun ismini vermekten imtina etmiş ve bu nedenle yeniden tebligat çıkarılmış, yargılamanın uzamasına neden olmuştur. Bu nedenle sanık hakkında görevi kötüye kullanma suçunu işlediği iddiasıyla şikayetçi olunmuştur.
Sanık hakkında asliye ceza mahkemesinde yargılama yapılmış, ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyet kararı verilmiştir. Mahkumiyet kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, yerel mahkemenin kararını incelemiş ve sanığın posta dağıtım merkezinde, kadrolu memur mu yoksa taşeron firma elemanı mı olduğuna dair mahkemenin ilgili yerden sorması gerektiğini belirtmiştir. Bunun yanında davaya konu olan tebligat hususunun bağlı olduğu dava dosyasının incelenerek tebligat parçalarının dosya arasına alınması, tebligatın usulsüz olup olmadığına dair değerlendirme yapılması, kişilere haksız menfaat sağlama biçimindeki objektif cezalandırma koşullarından birisinin gerçekleşip gerçekleşmediğine dair değerlendirme yapılması gerektiğini belirtmiştir. Tüm bu nedenlerle mahkeme, eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile hüküm kurmuş olduğundan Yargıtay, mahkemenin kararına karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2015/4238 Esas, 2018/9712 Karar)
Sanık, suç tarihinde … Sulama Birliği başkanı olarak görev yapmaktadır. Sanık, su borcu olan tarla sahiplerine su verilmemesi yönünde talimat vermiş ve mağduriyete neden olmuştur. Bu nedenle sanık hakkında görevi kötüye kullandığı iddiasıyla suç duyurusunda bulunulmuştur.
Görevi kötüye kullanma suçundan sanık hakkında asliye ceza mahkemesinde yargılama yapılmış ve mahkumiyet kararı verilmiştir. Mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, temyiz başvurusu üzerine dosyayı incelemiş ve mahkemenin sulama birliğinin defter ile kayıtlarının getirilmesi, su talebinde bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini belirtmiştir. Mahkemenin sanık hakkında hukuki durumunun takdir ve tayininin eksik araştırma ile yazılı şekilde kurulduğu doğru bulunmadığından karara karşılık bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2018/8447 Esas, 2018/9692 Karar)
840 gram külçe altın, Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü tarafından analiz edilmiş, analiz sonucu altınların sahte olduğu anlaşılmıştır. Sanıkların altınları teslim alması ve muhafazası Tasfiye İşletme Bölge Müdürlükleri Ambar Yönetmeliğinin amir hükmüne aykırı davranmışlardır. Sanıklar hükme aykırı davranarak kamuyu zarara uğratmış ve bu şekilde görevi kötüye kullandığı iddiasında bulunulmuştur.
Sulh ceza mahkemesinde sanıklar hakkına icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçundan yargılama yapılmış, beraat kararı verilmiştir. Beraat kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, temyiz başvurusu sonucu suça konu altınların teslim ve muhafazasına dair işlemlerin mevzuata uygun yapılıp yapılmadığına ilişkin ön inceleme ve soruşturma aşamasında beyanlarına başvurulan kişi veya kişilerin tanık olarak dinletilmesi gerektiğini belirtmiştir. Sanıkların çalıştığı dönemde suça konu olaydan başka teslim edilip değiştirilen ya da kaybolan eşya olup olmadığının müdürlükten sorulması gerektiğini belirtmiştir. Mahkemenin sanıklar hakkında vermiş olduğu kararın hukuki durumunun takdir ve tayininin eksik ve yetersiz gerekçeyle verildiğinden bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2015/5402 Esas, 2018/9679 Karar)
Sanık, suç tarihinde … Bakanlığında görev yapmaktadır. Sanık, engel adli sicil kaydı bulunan inşaat mühendisinin yapı denetçi belgesinin yenilenmesine kaşe basmış ve yenilemiştir. Bu nedenle sanık hakkında görevi kötüye kullanma suçu işlediği iddiasıyla kamu davası açılmıştır. Sanık, savunmasında yenileme işlemine ilişkin esas belgelerin tasnif ve kontrolünde görevli olduğu, sanığın görevinin gerekli belgelerinin bulunup bulunmadığına dair incelemekle sorumlu olduğunu belirterek üzerine atılı suçlamayı kabul etmemiştir. Aynı birimde çalışan tanık, sanığın savunmasından farksız beyanda bulunmuştur.
Asliye ceza mahkemesi tarafından icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçundan yargılama yapılmış, sanık hakkında ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyet kararı verilmiştir.
Yargıtay, dosya incelemesinde, Bakanlıktan gelen cevabi yazısında yapacağı işlerle ilgili doğrudan bir görevlendirmenin söz konusu olmadığı, suç tarihinde yürürlükte olan Yapı Denetimi Uygulama Usul ve Esasları Yönetmeliği uyarınca denetçi bele verme görevinin yapı denetim komisyonuna ait olduğu anlaşılmıştır Bütün bu nedenlerle mahkemenin sanık hakkında mahkumiyet kararı doğru bulunmamış, Yargıtay sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Yargıtay, mahkemenin kararına karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2018/5019 Esas 2018/9653 Karar)
Sanık, avukat olup katılan şirketin vekilliğini yapmaktadır. Katılan şirketin bir kısım icra dosyalarından takip kesinleşmiş olmasına rağmen sanık haciz talep etmemiş ve tahsili geciktirmiştir. Bunun yanında sanık, dosya üzerinden konulan hacizlerin satışını talep etmemiş ve hacizlerin de kalkmasına neden olmuş, dosyaları işlemsiz bırakmış, şartlarının oluşmasına rağmen borçlular hakkında taahhüdü ihlalden şikayetçi olmamıştır.
Sanık, katılan şirket olan müvekkilinin talimatı olmadan hacizleri kaldırmış ve borcun tahsilini güçleştirmiş, ihtiyati haciz teminatı olan yatırılanları bir yıl boyunca almamış, haciz kesintilerini dosyada bırakmıştır. Bir başka dosyada çekte ciranta olan şirketten çek tazminatı talep etmesi nedeniyle müvekkil şirket aleyhine dava açılmıştır. Katılan şirket aleyhine açılan dava kabul edilerek davacı vekiline vekalet ücreti ödenmesine neden olunmuştur.
Sanık hakkında ağır ceza mahkemesinde görevi kötüye kullanma ve hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan yargılama yapılmıştır. Yargılama sonucunda sanık hakkında beraat kararı verilmiştir, beraat kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde Bakanlık Olur’una ilişkin bir belgeyi dosya içerisinde bulamamış olduğundan mahkeme tarafından öncelikle bu eksikliğin giderilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bunun yanında mahkemenin anılan icra dosyalarının dosya arasına alınması, her bir iddianın ayrı ayrı irdelenmesi, soruşturma esnasına alınan bilirkişi raporu da göz önünde tutularak eylemin sübut bulup bulmadığına dair tartışılması gerektiği belirtilmiştir. Mahkeme tarafından sanık hakkında verilen kararın eksik ve yetersiz gerekçeyle verildiğini belirterek karara karşılık bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2018/6493 Esas, 2018/9624 Karar)
Sanık, İstanbul barosuna kayıtlı avukat olup tutuklu olarak yargılanan katılan ile … Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda görüşme yapmıştır. Katılan davasını takip eden avukatından memnun olduğunu ve sanığa vekalet vermeyeceğini bildirmiştir. Sanık, katılanın annesi olan diğer katılanı aramış ve kızı ile görüştüğünü katılanın kendisine vekalet vermeyi kabul ettiğini bildirmiştir. Katılanın dosyasını bildiğini ve hakim olduğunu, ilk duruşmada sanığı tahliye ettireceğini ve yurt dışı edilen oğlunu da ülkeye dönüşünü sağlayacağını söyleyerek ikna etmiştir.
Sanık, vekalet ücreti olarak 20.000 TL talep etmiş, ücretin yarısına yakın kısmını almış ve vekalet ücretine mahsuben alınan bahse konu para katılanların talebine rağmen iade edilmemiştir. Sanık hakkında Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü tarafından kovuşturma izni verilmiştir. Sanık, katılanı hileli söz ve davranışlar ile kandırdığı ve sanığın bu davranışının ortaya çıkmasından sonra parayı iade edeceğini söylemesine rağmen iade edilmediği belirtilmiştir.
Sanık hakkında ağır ceza mahkemesi tarafından yargılama yapılmış, görevi kötüye kullanma suçundan beraat kararı verilmiştir. Mahkemenin verdiği beraat kararına karşılık Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde, sanığın serbest meslek mensubu nitelikli dolandırıcılığı suçundan mahkumiyet yerine yazılı şekilde beraat kararı verilmesini doğru bulmamıştır. Bu nedenle mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/3529 Esas, 2018/9473 Karar)
Sanık, suç tarihinde … Barosuna kayıtlı avukattır. Katılan evinin çatısına güneş enerjisi sistemi kuran komşusu aleyhine dava açmak üzere sanığa vekaletname vermiştir. Katılan dava masrafı ve vekalet ücreti olarak sanığa 3500 TL vermiştir. Ancak sanık parayı almasına rağmen katılanın talep etmiş olduğu davayı açmamış, dava açtığını ve lehine sonuçlandığını söyleyerek katılanı oyalamıştır. Katılan, sanık aleyhine görevi kötüye kullanma suçunu işlediği iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuştur.
Ağır ceza mahkemesinde sanık görevi kötüye kullanmadan yargılanmış ve sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir. Sanık hakkında verilen mahkumiyet kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde sanığın dava açmadığı halde davayı kazandıklarını ve icra takibi yapacağını söyleyerek katılanı oyaladığını kabul etmiştir. Ancak mahkemenin gerekçeli kararında belirtilen eylemlerin nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturabileceğinden bahisle suç duyurusunu akıbetinin araştırılması, sanık hakkında açılmış bir dava var ise avukat olan sanık hakkında soruşturma ve kovuşturma izni prosedürü işletilerek davaların birleştirilmesi sağlandıktan sonra hukuki durumun takdir edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Yargıtay, mahkemenin eksik inceleme ile hüküm kurduğunu belirterek bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2015/5386 Esas, 2018/9584 Karar)
Sanık, suç tarihinde … İlçe Emniyet Müdürü olarak görev yapmaktadır. Aynı yerde çalışan polis memuru intihar etmiştir. Polis memurunun intiharından bir gün önce, ölen memura hasta sevk kağıdı istemesine rağmen saçının ve sakalının uzun olduğu, kıyafetlerinin de düzgün olmadığından bahisle göreve başlamamıştır. Olay günü ise memura savcılığa ifadeye çağrıldığı gerekçesi ile sevk kağıdı verilmemiştir. Ancak sanık, personelde fark ettiği düşünce ve davranış değişikliklerini form doldurarak Büro Amirliğine göndermek olan sorumluluğunu yerin getirmemiştir. Sanık, bu görevlerini zamanında yerine getirmemiş, ölen polis memurunun aktif silah görevi yapıp yapmadığını öğrenip kontrol altında tutma gibi tedbirleri almamıştır.
Sanık, asliye ceza mahkemesinde görevi kötüye kullanmadan yargılanmış ve beraat kararı almıştır. Sanık hakkında alınan beraat kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde, mahkemenin adı geçen polis memurunun kurumdan özlük dosyasının getirtilmesi ve incelenmesi, evvelce kullandığı izin, sağlık raporları, işe devam etmemeyi alışkanlık haline getirip getirmemesinin açıklığa kavuşturulmadan karar verildiğini belirtmiştir. Bunun yanında eylem tarihinden itibaren personelle ilgili emir veya direktifinin bulunup bulunmadığı, sanığın norma aykırı davranıp davranmadığının tartışılarak hukuki durum takdirinin yerine getirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Yargıtay, mahkemenin kararının eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile kurulmasını doğru bulmamış ve bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2015/5940 Esas, 2018/9014 Karar)
Sanık, suç tarihinde … Tapu Sicil Müdürü olarak çalışmaktadır. Sanık, kendisine tebliğ edilen haciz yazısını tapu memuru olan diğer sanığa sistem üzerinden havale etmiştir. Ancak evrakın aslının ulaşmasında gerekli özen ve titizlik gösterilmemiş, sanık ise sistemden gelen yazının akıbetini araştırmamış katılana ait haczin beşinci sıraya düşmesine neden olmuştur. Bu nedenle görevi kötüye kullandığı iddiasıyla suç duyurusunda bulunulmuştur. Sanık savunmasında, TAKBİS sisteminden havale edilen evrakın fiziki olarak hizmetli veya diğer memurlar tarafından sanığa teslim edilmesi gerektiği, ancak fiziken kendisine ulaşmadığını belirtmiştir. Bu nedenle evrakın kendisine ulaşmaması nedeniyle müdüre ne yapması gerektiğini sormuş, müdür de evrakı bulamaması nedeniyle evrakı sistemden düşmesi gerektiğini belirttiğinden evrakı sistemden düşmüştür.
Sanıklar hakkında ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan yargılama yapılmış ve mahkumiyet kararı verilmiştir. Mahkumiyet kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde, hacze ilişkin tapu dairesindeki uygulamanın ne şekilde olduğunun araştırılmadığını, sanıkların eylemlerinin norma aykırılık olup olmadığını haciz düşme nedeninin süresinde satış istememiş olmasından kaynaklı olup olmadığının araştırılmadan mahkemenin karar verdiğini belirtmiştir. Mahkemenin eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile hüküm kurması nedeniyle mahkeme kararına karşılık bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2015/1095 Esas, 2018/9460 Karar)