Ecrimisil, diğer adıyla haksız işgal olarak da bilinmektedir. Ecrimisil, kişinin malının izni olmadan bir başkası tarafından kullanılması halinde ödemiş olduğu tazminattır. Tazminatta zarar unsuru aranmaktadır; ancak bir tazminat türü olan ecrimisilde rıza dışında kullanılan malın zarara uğrayıp uğramadığına bakmaksızın tazminata hükmedilebilmektedir. Ecrimisile dair hüküm, Türk Medeni Kanunu’nun 995. maddesinde yer almaktadır.
Ecrimisil dava yoluyla talep edilebilecek olan bir tazminattır. Haksız yere işgal eden kişi, söz konusu malı 1 gün işgal etmiş olsa dahi malın sahibi ecrimisil bedelinin ödenmesi talebiyle dava açma hakkına sahiptir. Mal sahibinin istemi, malının kullanmaması nedeniyle yoksun kaldığı hakkın talebidir. Ecrimisil davaları, uygulamada en çok kiracı-kiraya verenler arasında görülmektedir.
Kiracının kira ilişkisi sona ermemiş olmasına rağmen evde kalmaya devam ediyor ise haksız işgalde bulunmaktadır ve tazminat ödemekle mükelleftir. Mirasçılar arasında da pay aşımı ile birlikte, izinsiz kullanım, izinsiz inşaat yapımı gibi uygulamada ecrimisil davalarına birçok örnekle rastlamaktayız.
Her haksız işgal, her malın rızasız kullanılması mal sahibinin ecrimisil davası açmaya hakkı olduğu anlamına gelmemektedir. Haksız işgal tazminatı talep edilebilmesi için belli başlı şartlar bulunmaktadır.
Ecrimisil bedeli, ancak dava açarak talep edilebilir. Ecrimisil bedelinin mahkeme tarafından tayin edilen ve konusunda uzman olan bilirkişi tarafından hesaplanması gerekmektedir.
Ecrimisil davası, dava dilekçesi ile görevli ve yetkili mahkemede açılmalıdır. Dava dilekçesinin bir avukat aracılığıyla yazılması ve işlemlerinin yapılması hukuki menfaatinin korunması ve hak kaybınızın olmaması adına önemlidir. Dava dilekçesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na ve Resmi Yazışmalar Yönetmeliğine göre uygun olarak hazırlanmalı, dilekçe ekinde sunulacak ve kişinin iddialarını ispatlayacağı deliller hukuka uygun ve tam olmalıdır.
Her davada ispat önemlidir. Davada taraflar iddia etmiş olduğu vakıaları ispatlamakla mükelleftir. Ecrimisil davasını açan kişi, davaya konu olan taşınmazın haksız olarak işgal edildiğine dair ispatta bulunmalıdır. Davacı, kişinin taşınmazı kullanmasında rızası olmadığını, ne kadar süredir haksız işgalde bulunduğunu, intifadan men olgusunun oluştuğuna dair hukuka uygun delillerle ispatlamalıdır. Örneğin; intifadan men olgusunun oluştuğuna dair davacı, dava açmadan önce davalıya ihtarname göndermiş ise dava dilekçesinin ekine ihtarname örneğini ve bilgilerini sunmalıdır.
Kişinin malını rıza dışı ve kötü niyetli olarak kullanan kişinin malı kullandığı tarihten itibaren ecrimisil bedeli talep edilebilir. Ecrimisil davası açacak olan kişinin bilmesi gereken en önemli konu zamanaşım konusudur. Zamanaşım süresi 5 (beş) yıldır, geriye dönük en fazla 5 yıllık ecrimisil talebinde bulunulabilir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 275. maddesinde yemin delili düzenlenmiştir. Kesin delil niteliği olan yemin delili, karşı tarafın başka bir delili bulunmuyor veya mahkeme tarafından sunduğu delil yeterli görünmüyor ise karşı taraf yemin teklif edebilecektir. Ancak kişinin kendisinden kaynaklanan vakıanın kanıtlanması adına yemin teklifi verilebilecektir. Kişi yemin etmeden önce hangi konuda ne şekilde yeminde bulunacağı açıklanacaktır.
Yalan yere yemin suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 275. maddesinde düzenlenmiştir. Hukuk davasında yalan yere yemin edilmesi suç sayılmıştır. Kişinin yalan yere yemin etmesi halinde hakkında 1 yıldan 5 yıla kadar ceza verilecektir. Ancak kişi, dava hakkında hüküm verilmesinden önce gerçeği söyler ise fail hakkında ceza verilmeyecektir. Ancak yalan yere yemin sonrasında hüküm verilmiş, ancak hükmün icraya konulmasından veya kesinleşmesinden önce gerçek söylenir ise ceza yarısında kadar indirilecektir.
Müdahalenin men’i davası, mülkiyet hak ve yetkilerine sahip olan kişinin haklı olmayan gerekçeye dayanmaksızın mülkiyetini işgal eden kişinin işgaline son verilmesi için açılan davadır. Müdahalenin men’i davasında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Müdahalenin men’i davasını açacak olan kişi elatmanın önlenmesi davasını şartları oluşmuş ise birlikte açabilecektir. Müdahalenin sonlandırılması ile birlikte mülkiyet sahibi olan kişi kal (yıkım) ve ecmisil talepli dava açabilmektedir.
İntifadan men, taşınmazı kullanan kişinin kullanımının engellendiği durumdur. Ecrimisil davasının açılabilmesi için en önemli koşul, mal sahibinin rızası olmadan taşınmazı kullanan kötü niyetli olan kişiye karşı açılabilmesidir. Bu nedenle ecrimisil davasının açılması için intifadan men koşulunun gerçekleşmesi gerekmektedir. İntifadan men koşulu olmaksızın ecrimisil davasının açılması mümkün değildir.
Bir önemli durum da mirasçılar arasında görülen ecrimisil davasında intifadan men olgusudur. Yargıtayın yerleşmiş uygulamalarına göre mirasçılar arasında görülen ecrimisil davalarında intifadan men olgusunun her türlü delille kanıtlanması mümkündür.
Yargıtay, intifadan men koşulunun aranmadığı durumlar, istisnaları da belirtmiştir;
Ecrimisil davasının açılması için intifadan men koşulu gerçekleşmelidir. İntifadan men, taşınmazı kullanılmasının engellenmesidir. Kişi, ecrimisil davası açmadan önce haksız işgalde bulunan kişiye ihtarname çekerek bildirimde bulunmalıdır. İntifadan men olgusunun oluşması için yalnızca noter aracılığıyla ihtarname çekilme şartı bulunmamaktadır. Ecrimisil davası açılmadan önce el atmanın önlenmesi davası açılması, ortaklığın giderilmesi davasının açılması intifadan men koşulunun yerine getirildiğini göstermektedir.
Ayrıca mirasçılar arasında açılacak olan ecrimisil davalarında ihtarname çekme zorunluluğu bulunmamaktadır.
Ecrimisil talepli davalarda, mahkeme konusunda uzman olan bilirkişiyi rapor hazırlaması için dosyaya atamaktadır. Bilirkişi, dosyaya konu olan mala dair değer hesaplaması yapacaktır. Değer hesaplaması, uzmanlık gerektiren bir husustur, bilirkişi, taşınmaza dair keşif ve inceleme yaparak talebe bağlı kalarak haksız işgal tazminatı hesaplanacaktır. Taşınmazın değerini etkileyecek tüm hususlar değerlendirmeye alınacak, somut bilgi ve belgeye dayanılarak rapor hazırlanacaktır.
Yargıtayın yerleşmiş uygulamalarında, faiz hesaplaması yapılırken ecrimisil istenilen ilk dönem başlangıç tarihi baz alınacaktır. Sonraki dönemler için belirlenen miktar üzerinden ise ÜFE artış oranının tamamı yansıtılmalıdır.
Ecrimisil değerinin hesaplaması Yargıtayın yerleşmiş uygulamasına göre yapılmalıdır. Bilirkişi raporunu hazırlarken taşınmaza dair belirleyecek haksız işgal tazminatını detaylı araştırma, somut verilere göre yapmalıdır.
Tarım arazilerine dair haksız işgal tazminatı talebi varsa resmi veriler getirtilerek detaylı araştırmalar yapılmalıdır:
Arsa ve binalarda kira esasına göre talep var ise;
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 995. maddesinin 2. fıkrasında söz konusu taşınmaza dair yapmış olduğu giderlerin ancak hak sahibi için zorunlu olanların tazmin edilmesini talep edebileceğini hükmetmiştir. Hükümde de açıkça belirtildiği gibi haksız işgalde bulunan kişi, zorunlu olmayan giderler haricinde yapmış olduğu giderleri mal sahibinden talep etmeye hakkı bulunmamaktadır.
Belirsiz alacak davası, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesinde düzenlenmiştir. Belirsiz alacak davasında, davacı alacağının değerini tam veya kesin olarak bilmediği ve bilmesinin imkansız olduğu durumlarda açmaktadır.
Ecrimisil davasında davacının talep ettiği ecrimisil bedel, dava açıldığı tarihte tam ve kesin olarak belilenememektedir. Mahkeme tarafından atanacak uzman bilirkişi talep edilen ecrimisil bedeline ilişkin detaylı araştırmada bulunacak, somut verilere ve emsal sözleşme bedellerine, yüz ölçümü, imar durumuna göre değer tespitinde bulunduğu rapor düzenleyecektir. Bu nedenle davayı açan kişi, dava açarken alacağına dair fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak bakiye miktar üzerinden dava açması mümkündür. Yargılama aşamasında harcını tamamlayarak bilirkişinin belirttiği değer üzerinden karar verilmesi yönünde mahkemeye talepte bulunabilecektir.
Ecrimisil davasında görevli mahkeme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesine göre asliye hukuk mahkemesidir. Davanın açıldığı tarihte talep edilecek olan alacak miktarı tam ve kesin olarak belirleyebilmesi kendisinden beklenemeyecek veya bunun imkansız olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılabilecektir
Yer yönünden yetkili mahkeme ise taşınmazın bulunduğu yerdir. Dava, taşınmazın bulunduğu yerde asliye hukuk mahkemesinde açılabilecektir.
Ecrimisil davasında zamanaşım süresi 5 (beş) yıldır. Ecrimisil bedeli geriye dönük olarak 5 yıllık talep edebilir.
Vekalet ücreti, dava sonunda mahkemenin vermiş olduğu hüküm sonrasında davada lehine karar verilen tarafın vekiline yönelik yasal ücret ödemesi çıkmaktadır. Yasal vekalet ücreti, tazminat davalarında maktu olup her yıl yayımlanan ücret tarifesine göre belirlenmektedir. Ancak ecrimisil davalarında, davada kabul edilen ecrimisil değeri üzerinden nisbi vakelet ücretine hükmedilecektir.
Bilinmesi gereken önemli durumlardan birisi ise mahkeme, davada davacının talep ettiği miktardan daha az bir miktara hükmeder ise bedelin reddedilen kısmı adına karşı yan vekalet ücretine hükmedilecektir.
İSTANBUL ( ). ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE
DAVACI: Ad Soyad (TC Kimlik No:…)
VEKİLİ: Av. Ad Soyad
DAVALI: Ad Soyad (TC Kimlik No:…)
KONU: Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla 45.000 TL ecrimisil bedelinin yasal faiziyle birlikte davalıdan istemidir.
AÇIKLAMALAR:
1-) Davalı ile müvekkilin oğlu daha önceden evlenmiş olup yaklaşık …/…/… tarihinde ise boşanmışlardır. Boşanma kararı, …/…/… tarihinde kesinleşmiştir.
2-) Davalı, müvekkilin oğlu ile evli olduğu zamanlar müvekkilin kendilerine tahsis ettiği konutta kalmaktaydı. Ancak tarafların boşanma aşamasına girmesi nedeniyle müvekkilin oğlu konuttan ayrılmış ve davalının yanına yerleşmiştir. Davalı, tarafların boşanma aşamasında gelini olan davalıya birkaç kez evi boşaltmasını istemiş ancak davalı evden çıkmayacağını söylemiştir.
3-) Tarafların boşanma davası sona erip kesinleşmesinden sonra müvekkil, davalıya tekrardan başvurarak evden çıkmasını istemiş, ancak davalı evden çıkmayacağını belirtmiştir. Davalıya müvekkil kira sözleşmesi imzalayıp kira ödemesi gerçekleştirir ise evden çıkmasına gerek olmayacağını belirtmesine rağmen davalı kabul etmemiştir. Müvekkil, … Noterliğince ihtarname göndermiş ve konutu terk etmesi içi kendisine ihtarda bulunulmuştur. (İhtarname dilekçe ekinde sunuludur.)
4-) Davalı, söz konusu bağımsız bölümü haksız olarak işgal etmektedir. Davalı, müvekkilin konutu kullanmasına engel olmaktadır. Tapu kaydında bilgileri verilen bağımsız bölümün fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla 45.000 TL ecrimisil bedelinin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini vekaleten talep ederim.
HUKUKİ SEBEPLER: TMK, HMK ve ilgili her türlü yasal mevzuat.
HUKUKİ DELİLLER: Nüfus kaydı örneği, İstanbul ( ). Aile Mahkemesi …/… Esas sayılı dosyası kesinleşmiş karar ilamı, tapu kaydı, ihtarname, bilirkişi incelemesi, keşif, yemin ve her türlü yasal delil.
SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda açıklanan ve gerekçelendirilen nedenlerle; fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla 45.000 TL ecrimisil bedelinin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte birlikte davalıdan tahsili yönünde karar verilmesini, vekalet ve yargılama giderinin davalıya yükletilmesi istemidir.
Davacı Vekili
Av. Ad Soyad
İmza
İSTANBUL ( ). SULH HUKUK MAHKEMESİNE
DOSYA NO: …/… Esas
DAVALI: Ad Soyad (TC Kimlik No:…)
Adres
VEKİLİ: Av. Ad Soyad
Adres:
DAVACI: Ad Soyad
KONU: Dava dilekçesine cevapların sunulmasından ibarettir.
AÇIKLAMALAR:
1-) Davacının açmış olduğu dava haksız ve mesnetsiz iddialarla ikame edilmiştir. Davacı, söz konusu bağımsız bölümü kendisi …/…/… tarihli sözleşme ile kiraya vermiştir. Kira sözleşmesi 1 yıllık olarak imzalanmış olup sene sonunda davacı taraf, müvekkile yönelik herhangi bir ihtarda bulunmadığından sözleşme aynı koşullarda devam etmektedir.
2-) Davacının kötüniyetli talepleri reddedilmelidir. Müvekkil, davacının açmış olduğu işbu dava sonrasında evi boşaltma işlemlerini hızlı bir şekilde başlatmış, evin anahtar teslimini ise davacının eşine …/…/… tarihinde gerçekleştirmiştir.
3-) Ecrimisil talebinde taşınmaz kullanımının kötüniyetli olduğu ispatlanmalıdır. Tüm bu nedenlerle davanın reddini vekaleten talep ederim.
HUKUKİ SEBEPLER: HMK, TBK ve ilgili her türlü mevzuat.
HUKUKİ DELİLLER: Tanık, bilirkişi incelemesi, yemin, kira sözleşmesi ve her türlü yasal delil.
SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda açıklanan ve gerekçelendirilen nedenlerle; haksız ve yoksun davanın reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini vekaleten talep ederim.
Davalı Vekili
Av. Ad Soyad
İmza
Davacı açmış olduğu davada, davaya konu olarak gösterdiği taşınmazlarda pay sahibi olduğunu, 20 yılı aşan bir süredir kullandığını belirtmiştir. Taşınmazda davacının parseline komşu olan parselde davalı şirket tarafından 4 katlı bina inşası yapılmış, davaya konu olan taşınmazlara tecavüzlü olduğu belirtilmiştir. Davalı şirket tarafından davacının taşınmaz üzerinde bulunan meyve ağaçları izinsiz kesilmiş, davalı şirkete ihtar gönderilmiş fakat sonuç alınamamıştır. Davalı şirket tarafından gerçekleştirilen inşaatın büyük bölümü tamamlanmış olup fazlaya ilişkin hakları saklı kalma kaydıyla taşınmazlara el atmanın önlenmesi, eski hale getirilmesi, eski hale getirilinceye kadar ise aylık 1000 TL ecrimisilin yasal faiziyle tahsili, taşınmaz üzerinde meydana gelen 5.000 YL değer kaybının tahsilini istemiştir.
Asliye hukuk mahkemesinde görülen ecrimisil, elatmanın önlenmesi, kal ve taminat talepli davada asıl davanın taşınmaz yönünden reddine, asıl dava ve birleşen davanın taşınmaz yönünden kısmen kabulüne, 60,58 metrekare bölümüne müdahalenin menine, davalı tarafından yapılan isnat duvanının kal’ine karar verilmiştir. Davalı vekili tarafından karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde;
Tüm bu nedenlere bağlı olarak Yargıtay mahkemenin kararına karşılık temyiz talebini kabul etmiş, kararın bozulması yönünde karar vermiştir. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/4709 Esas, 2020/921 Karar)
Davacı, maliki olduğu taşınmazda davalı şirket ile aralarındaki kira sözleşmesi uyarınca 800 metrekarelik alanının kullanılmasının gerekmesine rağmen davalı tarafından taşınmazın büyük bölümü haksız olarak işgal edildiğinden hasar meydana gelmiştir. Bu nedenle davacı ecrimisile ve tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalı şirket ise taşınmazın dava dışı şirketlere de kiraya verildiğini, söz konusu alanın kendisi dışında kiraya verilen şirketler tarafından kullanıldığını belirtmiş, davanın reddini istemiştir.
Asliye hukuk mahkemesinde görülen ecrimisil ve tazminat talepli davada, davanın iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle ecrimisil talebinin kısmen kabulüne, ispatlanamadığından dolayı da tazminat isteğinin reddine karar verilmiş olup hüküm her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyada toplanılan delillerde, kargir fabrika binası ve müştemilatı nitelikli taşınmazın davacı adına kayıtlı olduğu ve dava dışı taşınmazın eski paydaşı tarafından davalı şirkete taşınmazın 800 metrekare açık alanın davalı şirkete kiraya verildiği tespit edilmiştir. Buna ilişkin … Sulh Hukuk Mahkemesinin … değişik iş sayılı tespit dosyasında ise yapılarla birlikte davalı şirketin 2690 metrekare alanın davalı şirket tarafından kullanıldığına ilişkin rapor düzenlenmiştir.
Yargıtay, dosya incelemesinde mahkemenin yapmış olduğu inceleme ve araştırmanın yeterli olmadığını belirtmiştir. Davalı şirketin davaya konu olan alanın ne kadarının kullanıldığı tespit edilmediği ve dava dışı şirketlerin taşınmazının hangi bölümlerini işgal ettikleri de belirlenmemiştir. Tanıkların keşif mahallinde dinlenmesi, davalı şirketin ne kadarlık kısımdan faydalandığının tespit edilmesi gerekmektedir. Mahkemenin kararına karşılık tüm bu nedenlerle bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/4494 Esas, 2020/623 Karar)
Davacı, dava dilekçesinde maliki bulunduğu taşınmazın 3 numaralı bağımsız bölümünün eski eşi olan davalı tarafından işyeri olarak kullandığını öne sürmüş, davalıya 1 yıl daha kullanması için müsaade ettiğini ancak sürenin dolması sonrası taşınmazdan yararlanmayı durdurmadığını belirtmiştir. Davalının haksız işgalci olduğunu iddia ederek işgalin son verdiği tarihe kadar tespit edilen ecrimisilin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Ancak davalı, cevap dilekçesinde davacı ile aralarında bedelsiz kira sözleşmesi bulunduğunu ve davacının tahliye istememesi nedeniyle her sene sözleşmenin aynı şartlar ile uzadığını ve taşınmazı tahliye edeceğine dair aralarında yalnızca sözlü bir anlaşma yaptıklarını, yine de belirtilen tarihten daha erken bir zamanda taşındığını ileri sürmüştür. Davalı, davacının açmış olduğu davanın reddi yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
Davacının açmış olduğu ecrimisil davası asliye hukuk mahkemesinde görülmüş, mahkeme davalının tarafların anlaşması sonrasında da davalı tarafından işgal edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ve ecrimisilin anlaşma tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsil edilmesine karar vermiştir. Davalı tarafından duruşmalı olarak temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Toplanan delillerde, dosyada çekişmeli, kat irtifak kurulu, mesken niteliğinde bulunan 3 numaralı bağımsız bölümün davacıya kayıtlı olduğu ve davacı, davalıya noter aracılığıyla ihtarname göndermiş ve en geç 28.02.2013 tarihinde teslim etmesi gerektiğini ihtar etmiştir. Davacı ile davalı arasında 01.10.2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesi düzenlendiği, 14.05.2012 tarihinde ise boşanma kararını kesinleştiği tespit edilmiştir.
Yargıtay, dosya incelemesinde taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesinin bedelsiz olduğundan sözleşmenin kira sözleşmesi olmadığı ancak davacı tarafından davalıya kullanma konusunda izin verildiğini saptamıştır. Davacının davalıya vermiş olduğu izni her zaman geri alabileceğini, taşınmazdan yararlanan davalının haksız işgalci kabul edileceği açıktır. Bu nedenle mahkemenin ihtarnamenin çekilmiş olduğu tarihten 28.02.2013, davacının talep etmiş olduğu tarih olan 30.05.2013 tarihine kadar ecrimisilin hesaplanması gerektiği belirtilmiştir. Mahkemenin sözleşmenin bitiminden itibaren tespit edilen ecrimisile karar vermesi doğru bulunmamıştır. Tüm bu nedenlerle mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/4659 Esas, 2020/271 Karar)
Davacılar, davalı ile müştereken malik olduğu kargir dükkan ve arsasını davalı bizzat kullanmış olduğundan tecavüzde bulunmaktadır. Bu nedenle davacılar 2015 yılından itibaren yıllık 10.000 TL olmak üzere toplamda 60.000 TL olan ecrimisilin davalıdan talebi talep edilmiştir. Asliye hukuk mahkemesinde görülen ecrimisil davasının kabulüne karar verilmiş, davacının davalıya ihtar çekmesi suretiyle intifadan men olgusu gerçekleşmiş olduğundan ihtarnamenin tebliğinden itibaren ecrimisile hükmedilmiştir. Davacılar vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Davalı ise davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husustur, bu nedenle taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Özellikle arsa ve binalara ilişkin ecrimisil talebi varsa tarafların emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer mahiyette olan kira bedellerinin araştırılarak emsal kira sözleşmeleri getirilmelidir. Taşınmaza dair emsal somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
Yargıtay, dosya incelemesinde mahkeme tarafından dinlenen tanıkların 2005 yılından bu yana taraflar arasında uyuşmazlık çıktığı ve intifadan men olgusunun gerçekleştiği ortaya koyulmuştur. Davacının sulh hukuk mahkemesinde kira talepli açmış olduğu davasında, 01.11.2016 tarihinden itibaren kira talebinde bulunulmuştur. Bu tarih baz alınarak ve esaslar belirtilerek ecrimisile hükmedilmesi gerektiği tespit etmiştir. Mahkemenin ecrimisil adına kurduğu hükümde baz aldığı tarih doğru bulunmamıştır. Bunun yanında davacılar kademeli faiz talebinde bulunmuş, mahkemece her dönem sonundan itibaren faize hükmedilmesi gerektiği saptanmıştır. Faiz adına da hukuka aykırı bir tespit de bulunulmuştur. Tüm bu nedenlerle bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/4621 Esas, 2020/289 Karar)
Davacı asliye hukuk mahkemesinde ecrimisil ve elatmanın önlenmesi talebiyle dava açmıştır. Davacı 2012 yılı Ocak ayında satın aldığı 3 nolu meskeni davalının haksız yere işgal ettiğini ileri sürerek el atmanın önlenmesini, meskenin davacıya teslimini, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla tapuda meskeni edinme tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir. 25.05.2015 tarihli sunduğu dilekçesiyle talep miktarını ise 14.555,28 TL olarak yatırmıştır.
Davalı, dava dilekçesine cevaben zemin kattaki 3 no’lu meskeni satın alıp oturmaya başladığını ancak müteahhidin hatası nedeniyle aynı binada üst kattaki 5 no’lu meskeni adına tescil edildiğini ve dairenin satıldığını ise davacının göndermiş olduğu ihtarname ile öğrendiğini ileri sürerek davanın reddi yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme, davanın kabulü yönünde karar vermiş, ecrimisil alacağının dava tarihindne itibaren yasal faiz alacağı ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı tarafından davacıya anahtarların teslim edilmiş olması nedeniyle müdahalenin sona erdiği ve men’i müdahale davası yönünden davanın konusuz kaldığı anlaşılmıştır. Mahkeme elatmanın önlenmesi talebi konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığı yönünde karar verilmiştir. Mahkeme tarafından davanın kabulüne karar verilmiş, davalı tarafından bu karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosyaya sunulan bilirkişi raporunda, hesaplama yönteminin daire uygulamasına aykırı düştüğünü saptamıştır. Rapor, emsal araştırma yöntemince yapılmamış, 2014 yılına ait ecrimisil bedeli belirlenmiş ve geriye dönük talep edilen döneme ilişkin hesap yapılmıştır. Ancak mahkeme tarafından daire uygulamasına uygun bir şekilde emsal değer araştırması yapılmalı, ecrimisil istenilen ilk dönem başlangıç tarihi baz alınmalıdır. Sonraki dönemler için ise belirlenen miktar üzerinden ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle miktarın tespit edilmesi sonucu talep miktarı ve müktesep hakların gözetilerek ecrimisile hükmedilmesi gerekmektedir. Bilirkişi raporunda yapılan hatalı hesaba dayanarak mahkemenin karar vermesi hukuka uygun bulunmamıştır. Tüm bu nedenlerle bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/4465 Esas, 2020/113 Karar)
Davacı, paydaş olduğu taşınmazın 1998 yılından bu yana davalı tarafından işgal edildiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine ve 7.600,00 TL (ıslah ile birlikte 17.372,00 TL) ecrimisile karar verilmesini istemiştir. Davalı ise davacının davaya konu olan hissesini 21.08.1984 tarihinde harici satış senedi ile satın aldığını, davacının haksız ve kötü niyetli olduğundan satış bedelini rayiç değeriyle müvekkiline iade etmeden elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talep edemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Asliye hukuk mahkemesi tarafından görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil talebi kabul edilmiş, davacının taşınmazına el atmanın önlenmesine ve ecrimisil bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmiştir. Davalı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesine davaya konu olan uyuşmazlığa göre harici satışa dair değerlendirmede bulunmuştur. Tapuda kayıtlı olan taşınmazların resmi şekilde yapılmadığı müddetçe hukukça değer tanınmamaktadır. Kamu düzeniyle ilgilidir ve re’sen (kendiliğinden) gözetilecektir. Harici satışın hüküm ifade etmemesi halinde taraflar verdiklerini geri alabilirler. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı (1939/2 Esas, 1940/77 Karar) na göre haricen yapılan taşınmaz mal satışından dönülmesi halinde satış bedelini geri vermeyen taraf, para geri verilinceye kadar yararlandığı ürünleri ödemek ve ecrimisil vermekle yükümlü olmadığını belirtmiştir. Belirlenen kural gereğince haricen satın alanın fuzuli şagil olmadığı gözetilerek ecrimisille davalının sorumlu tutulamayacağı öngörülmüştür. Davalı haksız işgalci konumunda değildir, bu nedenle mahkemenin kurmuş olduğu hüküm hukuka aykırı bulunmuştur. Mahkemenin kararına oy birliği ile bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/4530 Esas, 2020/129 Karar)
Davacı, arsa vasıflı taşınmazın hissedarının gaip olması nedeniyle İstanbul Defterdarı kayyım tayin etmiştir. Yapılan tespitlerde davalının taşınmaz üzerinde bulunan 2 katlı kargir binayı konut ve iş yeri olarak kullandığını tespit etmiştir. Bu nedenle 19.020,00 TL ecrimisil alacağının işgal tarihinden itibaren yıllara göre tahakkuk edecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı ise bilirkişi raporuna itiraz etmiş, binanın 70 metrekare alan kapladığı, davacının taşınmazda kullanabileceği alan mevcut olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Asliye hukuk mahkemesinde görülen ecrimisil davası kısmen kabul edilmiş, davalı vekili tarafından karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde taşınmazdan yararlanmayan paydaşın engel olan öteki paydaşlardan elatmanın önlenmesi her zaman istenebileceğini belirtmiştir. Elbirliği mülkiyetinde paydaşlardan biri diğer paydaşların olurlarını almadan taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenmesi davası açabilecektir. Ancak paydaşın payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı veya kullanabileceği kısım var ise elatmanın önlenmesi davasında dinlenme olanağı bulunmamaktadır.
Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaş, kesin sonuç getiren izale-i şuyu davası açabilecektir. Dosyadaki bilirkişi raporunda, söz konusu 2 katlı bina parselin tamamına oturacak şekilde yer aldığı tespit edilmiştir. Ancak raporda krokili bir raporun dosya içerisinde bulunmadığı, davacının kullanabileceği alanın olup olmadığına dair detaylı saptanmadan hazırlandığı saptanmıştır. Bu hususun gözardı edilerek hüküm kurulması nedeniyle bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/4562 Esas, 2020/41 Karar)
Davacılar, paydaşı oldukları 1827 ada 30 parsel sayılı taşınmazda bulunan iki katlı evin davalı tarafından kullanıldığını ileri sürerek ecrimisile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı davacılarla paydaş olduğunu dava konusu taşınmaza masraf yaptığını ve paydaş oldukları dava dışı diğer taşınmazları davacıların kullandığı ve bu taşınmazlarla ilgili talep etmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Asliye hukuk mahkemesinde görülen ecrimisil davasının kısmen kabulüne karar verilecek 6.198,95 TL ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Davalı tarafından işbu karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosyada bulunan bilirkişi raporunu incelemiş ve bilirkişi ve fen bilirkişisinin beyanlarına göre dava konusu 30 parselde bulunan binanın +1 kat ve odunluk olarak kullanılan çatı katından ibaret olduğunu belirtmiştir. Söz konusu binanın davalı tarafından kullanmasında uyuşmazlık bulunmadığını tespit etmiştir. Yerleşmiş uygulamalara göre elbirliği mülkiyeti hükmüne tabi taşınmazlarda mirasçılar arasında görülen ecrimisil davasında intifadan men olgusunun her türlü delille kanıtlanması mümkün olduğu belirtilmiştir.
Buna istinaden dosya arasında sulh hukuk mahkemesi tarafından haksız işgal tazminatı davası açıldığına dair dosyayı bulduğu, dava dilekçesinin davalıya tebliğ edildiği tarihte intifadan men olgusunun gerçekleştiği kabul edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle intifadan men olgusunun gerçekleştiği dava dilekçesinin tebliğ edilmesi tarihinden itibaren eldeki davanın açıldığı tarih arasındaki zaman dilimi için ecrimisile hükmedilmesi gerekmektedir. Mahkemenin kurmuş olduğu hüküm hukuka aykırı bulunduğundan bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/4660 Esas, 2019/11771 Karar)
Davacı, asliye hukuk mahkemesine maliki olduğu taşınmaz üzerine davalı Kooperatif tarafından davacının rızası alınmadan foseptik arıtma tesisi yapıldığı, 8 yıldır kullanımda olduğunu belirterek ecrimisil davası açmıştır. Davacı, davasında taşınmazın eski hale getirilmesini ve fazlaya ilişkin hakların saklı kalma kaydıyla kullandığı süreye ilişkin ecrimisil bedelinin davalıdan tahsil edilmesi yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Kooperatif yetkilisi, foseptik arıtma tesisinin yapılmasından önce kooperatifin tasfiye edildiğini, bu nedenle davanın siteye yönetilmesi gerektiğini ileri sürerek husumetten reddini savunmuştur. Davalı Site yetkilisi ise davaya konu olan arıtma tesisinin site tarafından yaptırılmadığını ileri sürmüş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme tarafından kurulan hükmün gerekçesinde; taşınmazın 88,94 m²’lik kısmın davacının taşınmaz sınırlarında kaldığı, belge ve kayıtların incelenmesinde taraflar arasında irtifa, muvafakat ve sair izin belgesinin sunulmadığından davalının işgalci durumda olduğu belirtilmiştir. Davalı kooperatifin husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacı konut sitesine karşı açılan davanın kabulü yönünde karar verilmiştir.
Yargıtay, dosya içerisinde bilirkişinin hazırlamış olduğu raporunda hatalı hesaplama yapıldığını tespit etmiştir. Dava tarihi 24.07.2012 olup bilirkişi raporunda 2013 olarak yazılmıştır. Bu nedenle raporda 2013 yılı olarak esas alınmış, 12 aylık ecrimisil bedeli belirlenmiş ve geriye dönük talep edilen döneme ilişkin hesap yapılmıştır. Ancak Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarına göre ilk dönem başlangıç tarihi baz alınarak hesaplama yaptırılarak ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle hesaplama yapılmalıdır. Bütün bu nedenlerle hatalı bilirkişi raporuna istinaden kurulan hükme karşılık bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/4361 Esas, 2019/11701 Karar)
Davacılar, taşınmazın maliki olup haksız yere işgal eden davalıya elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve yıkım talepli asliye hukuk mahkemesinde dava açılmıştır. Mahkeme tarafından ecrimisil ve yıkım talebinin kabulüne, elatmanın önlenmesi yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir. Davalı savunmasında, davaya konu olan taşınmazın 35 yıldır kullandığını, kullanımı terk etmediğini belirterek işgalci olmadığını belirtmiştir. Mahkeme tarafından söz konusu taşınmaz adına keşif yapılmış, keşif sonrası bilirkişi raporu düzenlenmiştir. Taşınmazda 2 adet kullanılmayan harabe yapı olduğu tespit edilmiştir. Karara karşılık davalı tarafından temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Yargıtay, dosya arasına sunulan bilirkişi raporunda soyut ifadelerle ecrimisil hesabının yapıldığını tespit etmiştir. Ecrimisil hesaplamasında, ilk dönem ecrimisil tutarının belirlenmesi, sonraki dönemler için ise ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle hesaplanmalıdır. Bilimsel verilere dayanılmadan ve Yargıtay denetimini sağlayacak bilgi ve belgeye dayanmadığı anlaşılmaktadır. Tüm bu nedenlerle bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/4414 Esas, 2019/11716 Karar)