İnsan yaşantısında önemli anlardan birisi olan evlilik anını ölümsüzleştirmek ve kalıcı hale getirmek için birçok fotoğrafçı ya da şirketlerle anlaşmaktadır. Ancak fotoğrafçının veya organizasyon şirketinin ihmali ya da kusuru nedeniyle gerekli edimler yerine getirilmediği olaylarla karşılaşılmaktadır. İşte böyle durumlarda fotoğraflar için anlaşma yaptığı kişiye veya şirkete yönelik olarak, tazminat avukatı ile maddi ve manevi tazminat davası açma hakkı bulunmaktadır. Aynı şekilde doğum anı, sünnet düğünü veya nişan töreni gibi organizasyona dair edimin veya fotoğrafçılığın yerine getirilmemesinde dava açma hakkı bulunmaktadır.
Dava açmadan önce davacının kime karşı dava açacağını bilmesi gerekmektedir. Düğün salonu veya organizasyon şirketi ile yapılan anlaşmalarda sözleşme maddesinde fotoğrafçılığa dair hizmet verildiğinin kapsaması halinde sözleşmede edimi yerine getirmeyi üstlenen şirkete karşı dava açılmalıdır. Neticede düğün fotoğraf ve videoları ileride çiftlerin ailesiyle ya da çocuklarıyla paylaşılması gibi arzuları bulunmakta, bu arzularını yerine getirmek amacıyla şirketlerle anlaşılmaktadır. Edimin yerine getirilmemesi halinde kişinin hak kaybına dair zararın tazmini için dava açma hakkı bulunmaktadır.
Maddi tazminat, kişinin malvarlığında meydana gelen eksilmeden doğan zararın karşılanması için açılan davadır. Düğün fotoğrafçılığı adına düğün masrafını karşılayan kimse hizmet adına ne kadar bedel ödemiş ise maddi zarar olarak ancak o kadarlık kısım talep edilebilecektir. Maddi zarar kadar bedel belirlenebilecek olup mal varlığındaki eksilmeden fazlasına hükmetmeyecektir.
Manevi tazminat ise kişinin uğramış olduğu haksızlık nedeniyle duymuş olduğu elem, üzüntü veya acının giderilmesi amaçlı ödencedir. Kişinin kaybetmiş olduğu yaşam sevincini bir nebze yerine getirmek veya üzüntüyü azaltmak amacıyla ödenmesi istenen zarardır. Hakim manevi tazminata dair miktar tayininde bulunurken olayın özelliği ile tarafların kusur oranı ve sosyal – ekonomik durumlarını da gözetecektir. Düğün fotoğraflarını teslim alamayanlar bir daha geri gelmeyeceği güne şahit olan ölümsüz anların kaybolması nedeniyle duyduğu üzüntü ve elem adına manevi tazminat talebinde bulunabilecektir.
Fotoğraf edimine dair organizasyon şirketi veya düğün salonu ile sözleşme imzalayan taraf maddi tazminat talebinde bulunabilecektir. Örneğin; damadın veya gelinin akrabası, babası veya annesi tarafından düğün organizasyon masrafı karşılanmış, sözleşme imzalanmış ise maddi zarar o kişi tarafından talep edilebilecektir.
Sözleşme imzalamayan gelin ve damadın da tazminat davası açma hakkı bulunmaktadır. Yargıtayın 15. Hukuk Dairesi’nin 2018/4127 Esas 2019/2059 Karar sayılı dosyası üzerinden verilen kararda sözleşmede taraf olmasa dahi evlenen kadın veya damadın sözleşmeden yararlanan konumda olması nedeniyle zarar gören sıfatıyla manevi tazminat talep etme hak ve yetkisi olduğu belirtmiştir.
Düğün fotoğraf veya videonun teslim edilmemesi nedeniyle açılacak davada görevli mahkemenin hangisi olduğu konusunda birçok görüş ve tartışma bulunmaktadır. Ancak son tarihli Yargıtay kararı ile görevli mahkemenin genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesi olduğunu belirtmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/3-727 Esas, 2016/203 Karar Sayılı ve 26.2.2016 tarihli ilamı ile düğün organizasyon veya salonla imzalanan sözleşmenin eser ve hizmet sözleşmesinin birlikte ihtiva etmesi nedeniyle karma nitelikte olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olarak belirtilmiştir.
Davacı asliye hukuk mahkemesinde eser sözleşmesi niteliğinde video ve fotoğraf çekiminden doğan maddi ve manevi tazminat talepli dava açmıştır. Davacı olarak iş sahibi dava açmış, davalı ise yüklenicilerdir.
Davaya konu olan olayda, 30.03.2013 tarihinde Denizli’de yapılacak olan düğün töreni adına davalı … Otelcilik Tur. İnş. Akaryakıt Paz. Eğitim ve Tic. A.Ş. ile anlaşmıştır. Şirket düğün fotoğrafı ve videoları için bir şirkete yönlendirmiş, davalı olan firma ile sözleşme imzalamıştır. Davacılardan birisi davalı otele 5.000,00 TL peşin olmak 16.000 TL organizasyon yemek içme düğün töreni giderleriyle düğün için misafirlerin konaklaması dahil 25.000,00 TL vermiştir. Fotoğraf firmasına ise 20.000 TL peşinat vermiştir. Düğün töreninde firmanın teknik hatası nedeniyle video çekiminde ses düzeni kurulamamış, sessiz kayıt yapılmış ve günün anlam, önemi tespiti zorlaşmıştır. Davalı firma herhangi bir telafide bulunmamış ve davacı Kolombiyalı olması nedeniyle düğün videosunu arkadaş, akraba ve dostlarına İnternet ortamında izletmek istediğinden sessizlik nedeniyle üzüntü yaşamıştır. Her iki davalının sorumlu tutularak her biri için ayrı ayrı olmak üzere 15.000,00’er TL manevi, 3.000,00’er TL maddi tazminat olmak üzere toplamda 36.000,00 TL tazminatın davalılardan alınarak müvekkillerine verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, husumet itirazında bulunarak sözleşmede taraf olmadığını ve dava ehliyeti olmadığını belirtmiştir. Aynı şekilde diğer davalı Otelcilik şirketi ise husumet itirazında bulunarak kendisinin sözleşmede taraf olmadığını ve dava ehliyetinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme tarafından davada davacının dava şartı yokluğu bulunduğundan reddedilmiş, diğer davacı yönünden ise kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiştir. Maddi tazminat talebi reddedilmiş, manevi tazminat ise kısmen kabulü yönünden karar verilmiştir. Yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin ise reddine karar verilmiştir. Davacı tarafından karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay dosya incelemesinde, davacı ile fotoğraf şirketi arasında uyuşmazlık bulunmadığını, sözleşmede taraf olmadığını, davacı yönünden aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermiştir. Bu sözleşmede davacı taraf değilse de diğer davacı ile evlenen kadın olduğu ve sözleşmeden yararlanan konumda bulunduğundan sözleşmenin ifası nedeniyle zarar gören sıfatı ile manevi tazminat talep etme hak ve yetkisi bulunmaktadır. Mahkemenin manevi tazminat konusunda karar vermesi gerekirken aktif husumet yokluğu nedeniyle verilen ret kararını doğru bulmamıştır.
Mahkeme tarafından davacının maddi tazminat talebi ispat edememesi nedeniyle reddine karar vermiştir. Ancak davacı ile davalı arasında imzalanan sözleşmenin 6. Maddesinde 200,00 TL peşin ödeme yapılacağı hüküm altına alındığından davacı tarafından davalıya ödenmesinin kabulü gerekmektedir. Maddi tazminat talebinin reddi yönünde verilen karar doğru bulunmamıştır. Tüm bu nedenlerle davacının sair, davalı şirketin ise tüm temyiz itirazının reddine karar verilmiştir. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2018/4127 Esas, 2019/2059 Karar)
Davacılar ile davalı tarafından tüketici mahkemesinde eser sözleşmesinden kaynaklı olan maddi ve manevi tazminat talepli dava açmıştır. Davacı, 02.11.2013 tarihinde … Otel’inde yapılacak olan düğün töreni adına kamera kaydı ve kamera kayıtlarının düğün sonrası teslimine konu sözleşme imzalamışlardır. Sözleşme uyarınca davacı, 4.760,00 TL’nin tamamını ödemiş, maddi kayıp olarak ise 5.000,00 TL olduğunu belirtmiştir. Davacılar düğün törenine ait olan kayıtların kaybolduğunu, telafisinin imkansız olması nedeniyle büyük üzüntü yaşandığını belirterek 5.000 TL maddi 10.000,00 TL manevi, diğer davacı bakımından ise dava açılma tarihinden itibaren 10.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere talepte bulunmuşlardır.
Davalı ise savunmasında, davacı ile arasında sözleşme imzalandığını, işbu sözleşmede teslim gerçekleşmediği vakit ürünün teknik arıza nedeniyle teslimin gerçekleşmemesi halinde sözleşme bedelinin iade edileceğine dair hüküm olduğunu ve kusuru dışında meydana gelen teknik arıza olması nedeniyle üzerine düşen yükümlülüğünü yerine getiremediğini ve arızanın mücbir sebep olduğunu belirterek bedel iadesini kabul etmiş ancak teknik arızanın giderilemediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yargıtay dosya incelemesinde davacınının dava dilekçesine dahil ettiği noter ihtarname masrafının yargılama giderlerine eklenmesi gerekirken asıl alacağa eklenmesinin doğru olmadığını ancak HMK madde 3 gereği yeniden yargılama gerektirmediğinden düzeltilerek onama yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2018/3666 Esas, 2018/3528 Karar)
Davacı, asliye hukuk mahkemesinde eser sözleşmesinden kaynaklanan manevi tazminat talebiDava, eser sözleşmesinden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı ile davalı yüklenici sünnet düğünü organizasyonu arasında 21.04.2010 tarihinde sözleşme imzalanmış, 650,00 TL karşılığında organizasyon yapımı üstlenilmiştir. Ancak düğün kameraya kaydolmamış 2 saat kamera kaydı yapmasına rağmen kaydı kaybetmiştir. Belirtilen gerekçe ile davacıya kamera kayıtları verilmemiştir. Bunun yanında düğüne kadın palyaço gelmesi gerekirken palyaço kıyafeti dahi giymemiş bir çocuk gelmiş, çocuklarla dahi ilgilenmemiştir. Balon zinciri düğün başlatılmasından sonra kurulduğunu iddia eden davacının tüm iddialarına yanıt olarak davalı DVD’lerini davacıya teslim ettiği gerekçesiyle davanın reddini talep etmiştir. Bunun yanında yargılama devam ederken DVD’leri bulan davalı davacıya teslim ettiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkeme DVD teslimi gerçekleşmiş olması nedeniyle davanın konusuz kaldığını ileri sürerek karar verilmesine yer olmadığı yönünde karar vermiştir.
Yargıtay, dosya incelemesinde DVD teslimini gözeterek uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu nedenle bozma yönünde karar vererek mahkemenin yeniden yapılan yargılama sonucunda 4.000,00 TL manevi tazminata hükmettiğini belirtmiştir. Kararda özellikle belirtilmiş olduğu üzere manevi zararı miktarını hakim takdir ederken saldırı teşkil eden eylem veya olayın özelliği yanında kusur oranını, ekonomik durumunu da dikkate almalıdır. Hakim hukuka ve hakkaniyete uygun bir tazminat sınırı belirlemeli, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olmalıdır. Ailenin tekrarı mümkün olmayan sünnet düğününün kalıcı hale gelmesine neden olan DVD kayıtlarının teslim edilmemesinden kaynaklı olarak ruhsal çöküntüye girdiğini, bu nedenle sosyal ve ekonomik durumu gözetilerek bir manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirtmiştir. Tüm bu nedenlere dayanarak daha düşük bir manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği belirtilerek bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2017/1454 Esas, 2017/3191 Karar)
Dava Devam Ederken Düğün Fotoğraflarının TeslimiDavacı tarafından Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi üzerinden dava açılmıştır. Davacı, dava dilekçesinde oğlunun 2010 yılında yapılan sünnet düğünü organizasyonu işini davalıya vermiştir. Ancak hizmetlerden bir kısmı olan fotoğraf ve kamera çekimleri olduğu ve düğün sonrasında video kasetlerinin kendilerine teslim edilmediğini ileri sürmüş, düğünün tekrarlanma şansı olmadığından manevi olarak gördüğü zarar nedeniyle 15.000,00 TL manevi tazminat talebinin dava tarihinden itibaren yasal faiz ile birlikte tahsilini talep etmişlerdir. Davalı ise davanın reddini talep etmiştir.
Yargılama aşaması devam ederken davalı tarafından dosyaya video çekimleri davalı tarafından mahkemeye sunulmuş, davanın konusu kalmadığından esasa ilişkin karar verilmesine yer olmadığı yönünde karar verilmiştir. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz başvurusunda kamera kayıtlarının düğünün tekrarlanma şansı olmaması nedeniyle üzüntü duyduğunu ve manevi tazminatın ödenmesi yönünde karar verilmesini talep etmiştir.Dava 05.11.2010 tarihinde açılmış yargılama sürerken 27.06.2011 tarihinde düğünden yaklaşık bir yıl sonra video kayıtları teslim edilmiştir. Yargıtay, dosya incelemesinde sünnet düğününün özel bir gün olduğunu ve tekrarı mümkün olmayan önemli gün ile ilgili kalıcı olmasını istenilmesi nedeniyle üzüntülerini hafifletmeye yönelik hüküm kurulması gerektiğinin üstünü çizmiştir. Mahkemenin manevi tazminata hükmetmeden karar verilmesi bozma nedeni olarak sayılmıştır. Bunun yanında davalı her ne kadar yargılama aşaması devam ederken DVD iadesini gerçekleştirmiş olsa dahi haksız eylem nedeniyle yargılama giderlerinden sorumlu olduğu belirtilmiştir. Tüm bu sebeplere bağlı olarak bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/13245 Esas, 2015/18435 Karar)
Davacı, davalı şirket tarafından işletilen otelde düğün yapmak için sözleşme düzenlemiş ve 10.000,00 TL olarak bedel kararlaştırmıştır. Sözleşmede belirtilen bedel, 100 adet fotoğraf ve 4 saatlik video çekimi de mevcuttur. Düğün sonrasınca davacı fotoğraf stüdyosu ile irtibata geçmiş, fotoğraf ve video çekimini istemiştir. Ancak kendilerine verilen CD’de yalnızca fotoğrafların bulunduğunu, video kaydının bulunmadığını, teknik arıza nedeniyle sorunu çözeceklerini belirtmiştir. Uzun süre sonrasında davacıya görüntülerinin silindiğini ve geri almanın mümkün olmadığını açıklamışlardır.
Bunun üzerine davacı, telafisi mümkün olmayan anları içeren ve ölümsüzleştirmek istedikleri düğün gününe dair hiçbir hatırasının bulunmadığını, bu nedenle büyük bir elem ve üzüntü duyduğunu belirterek eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat talepli dava açmıştır. Ayrı ayrı 15.000,00’er TL olmak üzere toplamda 30.000,00 TL manevi tazminat davası açarak davalıdan tahsili yönünde karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ise savunmasında düğünün en güzel şekilde gerçekleştiğini, fotoğrafların verildiği ancak yalnızca video kaydın verilmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme tarafından düğün töreninin insan için özel bir öneme sahip olduğunu, tekrarlanmasının mümkün olmadığını, önemli olan anların kayıtlarının yapılmamasının kişide üzüntü ve elem açısından hayatın olağan akışına uygun olduğu gerekçesiyle davanın kabulü yönünde karar vermiştir.
Yargıtay, dosya incelemesinde düğün anılarının kalıcı olmasını istemenin evlenen kişilerin en doğal hakkı olup tekrarı mümkün olmayan gün adına mahkeme tarafından 30.000,00 TL manevi tazminat ödenmesi yönünde karar vermiştir. Ancak takdir edilen miktar hakkaniyete uygun bulunmamış, sebepsiz zenginleşme teşkil etmeyecek nitelikte hakkaniyete uygun bir miktara hükmedilmesi gerektiğini belirtmiştir. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2017/879 Esas, 2018/580 Karar 14.02.2018 tarihli karar)
Dava, taraflar arasındaki hukuki ilişki eser sözleşmesinden kaynaklı olduğundan her davacı için talep edilen tazminat miktarı dikkate alınarak sulh hukuk mahkemesinde açılmıştır. Sulh hukuk mahkemesi görevsizlik kararı vermek yerine esas hakkında karar vermiş, karar bozularak yeniden yargılama yapılmıştır. Mahkeme kararında direnmiş, direnme kararı sonrasında Hukuk Genel Kurulu tarafından dosya incelenmiştir.
Davacılar, davalı taraf ile nikah ve kokteyl organizasyonu için anlaşmış, sözleşme imzalamıştır. Sözleşmenin 6. maddesinde fotoğraf çekimlerinin işletme elemanlarınca yapılacağı, salonda başka firma tarafından fotoğraf çekiminin ise yasak olduğu belirtilmiştir. Ancak davalı tarafından edim kötü ifa ederek fotoğrafların yok olmasına neden olmuştur. Bu nedenle davacılar maddi zarar nedeniyle 75 TL ile manevi zarar yönünden ise ayrı ayrı 5.000 TL olmak üzere düğün tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ise davacıların nikahı vakfa ait olan nikah salonunda yaptığını, nikah merasimi, nikah öncesi sinevizyon gibi fotoğraf gösterimi, kamera çekimi ve fotoğraf çekimini üstlenmiştir. Ancak fotoğrafları çeken firmanın fotoğraf sistemindeki arıza nedeniyle fotoğrafları vermediğini, video kayıtlarından elde edilen fotoğrafların teslime hazır olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkeme tarafından verilen kararda, davacı ile davalı arasında hizmet sözleşmesi imzalandığını, fotoğraflasın ise çekim hatası ve davalının kusuru nedeniyle yandığını, bu nedenle davacı tarafa teslim edilemediği gerekçesiyle davanın kabulüne dair karar verilmiştir. Davalı tarafından karara temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu öncelikle söz konusu uyuşmazlık adına nikah salonuna ait olan sözleşmenin hukuki niteliğinin ne olduğunun sorgulanması gerektiğini belirtmiştir. Böylelikle davaya bakan mahkemenin tüketici mi yoksa genel yetkili mahkemeye mi ait olduğunun sorgulanması gerektiğini belirtmiştir.
Genel Kuruldaki yapılan görüşmeler neticesinde bazı üyeler tarafından ilişkinin istisna (eser); bazı üyeler de hizmet sözleşmesi olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Eser sözleşmesi, TBK madde 470. Maddesinde düzenlenmiş olup “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” olarak tanımlanmıştır. Hükümden de anlaşıldığı üzere yüklenici, eser sözleşmesinin konusu olan şeyi imal etmeyi taahhüt etmekte, iş sahibine teslim etme yükümlülüğü bulunmaktadır. Neticede insan emeği ürün olup bütün görünüşünü arz eden ve iktisadi değeri bulunan her hukuki varlık, bir eser sayılmaktadır.
Hizmet sözleşmesi ise TBK madde 393’te yer almakta olup “Hizmet sözleşmesi, işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle iş görmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir” olarak tanımlanmıştır. Tanımdan da anlaşıldığı üzere hizmet sözleşmesi bir iş ifası, ücret ve muayyen-gayri muayyen bir çalışma süresi olduğu anlaşılmaktadır.
Her iki sözleşme tanımı karşısında değerlendirme yapıldığında, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin eser ve hizmet sözleşmesinin birlikte ihtiva etmesi nedeniyle karma nitelikte olduğu belirtilmiştir. Söz konusu uyuşmazlık ise sözleşmenin yalnızca fotoğraf çekim yükümlülüğünden kaynaklandığı ve bu nedenle eser sözleşmesi niteliğinde olduğu kabul görülmektedir. Taraflar arasındaki sözleşmenin niteliğinin belirlenmesinde ise hangi mahkemede görülmesi hususu mevzuata göre değerlendirilmelidir ve görevli mahkeme genel mahkemedir. Her ne kadar bir kısım üyeler tarafından sözleşmenin hizmet sözleşmesi kapsamında olduğu, davalının hizmet sözleşmesi gereği yükümlülüğünün bulunduğu fotoğraf çekimini yerine getirmediği ve hizmet sözleşmesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilere tüketici mahkemesinin görevli olduğu görüşü dile getirilmişse de üye çoğunluğu tarafından aynı görüş benimsenmemiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlıkta görevli mahkemenin genel görevli mahkemeye ait olduğu belirtilerek mahkemenin kararında direnmesinin usulen ve yasaya aykırı olduğu nedeniyle bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/3-727 Esas, 2016/203 Karar Sayılı ve 26.2.2016 tarihli ilamı)