Halk dilinde “kürtaj” olarak ifade edilen gebeliğin sona erdirilmesi, gebe annenin izni olması halinde ilk 10 haftaya kadar serbest olarak yapılabilir. Annenin rızası yahut 10 haftalık sürenin dolmasından sonra gebeliğin sona erdirilmesi ancak annenin sağlığı için gerekli olması halinde yapılabilir. Gebeliğin sona erdirilmesi; bir tıbbi müdahale yoluyla ceninin yaşamına son verilmesidir.
Ceninin ne zaman kişilik kazandığı tam olarak belirli olmamakla beraber Türk Medeni Kanunu uyarınca tam ve sağ doğmuş olmakla anne karnına düştüğü tarihten itibaren ceninin de hakları olduğu kabul edilmiştir. Bu kapsamda anne karnına düşmekle beraber ceninin de hukuki olarak korunması öngörülmüştür.
Gebeliğin sona erdirilmesi ile beraber ceninin de hayatına son verilmesinin bir de hukuki boyutu vardır. Türk Ceza Kanunu’nda çocuk düşürme ve çocuk düşürtme suçları düzenlenmiş ve ceza olarak hapis cezası öngörülmüştür.
Çocuk düşürtme suçunda, kadının ve ceninin yaşama hakkı, kadının anne olabilme hakkı, beden dokunulmazlığı hakkı ve ceninin doğabilme hakkı korunmaktadır. Annenin çocuğunu doğurma hakkı ve ceninin doğabilme hakkı bulunmaktadır. Bu nedenle ilgili hükümlerle hem kadının hem de ceninin hukuksal yararı korunmaktadır.
Çocuk düşürtme suçu kendi içerisinde ikiye ayrılmaktadır:
Türk Ceza Kanunu’nun Kişilere Karşı İşlenen Suçlar Bölümünde 99. Maddesinin ilk fıkrasında düzenlenmiştir:
“Rızası olmaksızın bir kadının çocuğunu düşürten kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır”.
Kadının rızası olmaksızın canlı olan ceninin varlığına son verilerek gebeliğin bitirilmesi, sona ermesidir. Rızasız çocuk düşürtme suçu, kadın rahminde bulunan canlı ceninin kadının rızası olmadan fiziki işlem ya da kimyasal işlemler ile gerçekleştirilebilir. Bu nedenle söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Kadının hamile kalmamak için almış olduğu doğum kontrol hapı ile almış olduğu önlem, çocuk düşürtme suçuna girmemektedir. Rızasız çocuk düşürtme suçunun temel unsuru, kadının ana rahminde canlı cenin varlığıdır.
Bunun yanında aynı maddenin beşinci fıkrasında da rızaya dayalı çocuk düşürtme suçunun bir başka durumu düzenlenmiştir:
“Rızaya dayalı olsa bile, gebelik süresi on haftayı doldurmamış olan bir kadının çocuğunun yetkili olmayan bir kişi tarafından düşürtülmesi halinde; iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan diğer fiiller yetkili olmayan bir kişi tarafından işlendiği takdirde, bu fıkralara göre verilecek ceza, yarı oranında artırılarak hükmolunur”.
Maddeden de anlaşıldığı üzere, isteğe dayalı olsa dahi on haftayı doldurmamış olan kadının yetkili olmayan kişi tarafından gebeliğe sona erdirilmesinde söz konusu suçu işlemiş olacaktır. Buradaki önemli olan durum rıza olsa dahi yetkili olmayan bir kişi tarafından gebeliğine son verdirilmesi olup cezası da yarı oranında artırılacaktır.
Şikayet süresi, rızasız çocuk düşürtme suçunun şikayet süresi, diğer suçlarda olduğu gibi fiilin ve failin öğrenmesinden itibaren altı ayın geçmesiyle sona erecektir. Ancak rızasız çocuk düşürtme suçu, şikayete tabi bir suç olmayıp savcılık tarafından resen soruşturma başlatılmaktadır. Bunun yanında kişinin faili şikayet etmesinden sonra şikayetinden vazgeçer ise kamu davası devam edecek, dava düşmeyecektir.
Dava zamanaşımı, dava açılmamış ve herhangi bir süre geçmesi halinde dava açılmış olmasına rağmen sonuçlandırılmamış ise ceza davası düşecektir. Rızasız çocuk düşürtme suçunda dava zamanaşımı on beş yıldır. On beş yıl süre içerisinde dava açılmamış ya da dava açılmış ancak süre geçmesine rağmen sonuçlanamamış ise dava düşecektir.
Uzlaşma, rızasız çocuk düşürtme suçu uzlaşmaya tabi olmadığından, ilgili dosya, uzlaştırma bürosuna gönderilmeyecektir. Taraflar kendi aralarında uzlaşmış ya da şikayet geri çekilmiş dahi olsa soruşturma ya da kovuşturma aşamasına bir etkisi olmayacaktır.
Görevli mahkeme, asliye ceza mahkemesidir. Rızasız çocuk düşürtme suçunun yargılaması asliye ceza mahkemesinde yapılacaktır.
Ceza, rızasız çocuk düşürtme suçunda cezayı etkileyecek indirim hallerinin olup olmamasına göre değişecektir. Ancak rızasız çocuk düşürtme suçunun alt sınırı beş, üst sınırı ise on yıldır. Kadının beden ya da ruhsal sağlığı olumsuz yönde etkilenmiş ise ceza altı yıldan on iki yıla, ölümüne neden olmuş ise on beş yıldan yirmi yıla kadardır. Bunun yanında rızasız çocuk düşürtme suçu, yetkili olmayan biri tarafından işlenmesi halinde ceza, yarı oranında artırılacaktır.
Rızasız çocuk düşürtme suçu davasında, suçun niteliğinin tespiti ve failin suçunun ispatlanması halinde genellikle hapis cezasına hükmedilmekte, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmemektedir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, iki yıldan daha az olan cezalar için verilmektedir.
İlgili kanun maddesinin 3. fıkrasında rızasız çocuk düşürtme suçunun ağırlaştırıcı halleri belirtilmiştir:
“Birinci fıkrada yazılı fiil kadının beden veya ruh sağlığı bakımından bir zarara uğramasına neden olmuşsa, kişi altı yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır; fiilin kadının ölümüne neden olması halinde, onbeş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur”.
Türk Ceza Kanunu’nun 99. Maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir:
”Tıbbi zorunluluk bulunmadığı halde, rızaya dayalı olsa bile, gebelik süresi on haftadan fazla olan bir kadının çocuğunu düşürten kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu durumda, çocuğunun düşürtülmesine rıza gösteren kadın hakkında bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.”
Gebe olan bir kadının rızası dışında yahut 10 haftalık gebelik süresini dolduran bir kadının rızası olmasına rağmen bir üçüncü kişi tarafından gebeliğine son verilmesi halinde çocuk düşürtme suçu oluşur. Çocuk düşürtme suçuna uygulamada “yasal olmayan kürtaj” denilmektedir ve toplumumuzda oldukça fazla rastlanılır.
Rızasız çocuk düşürtme suçu, adından da anlaşıldığı üzere gebe olan kadının rızası olmadan gebeliğine son verilmektedir, ancak rızaya dayalı çocuk düşürtme suçunda kadının rızasına dayalı gebeliğine son vermektedir. Her ikisi arasındaki en temel fark rızaya dayalı olup olmadığıdır.
Şikayet, rızaya dayalı çocuk düşürtme suçu şikayete tabi değildir, savcılık tarafından resen soruşturma başlatılmaktadır. Bu nedenle şikayetçi şikayetini geri çekse dahi kamu davası olarak dava devam edecektir.
Dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Suçun işlendiği tarihten itibaren zamanaşımı süresi işleyecek ve suçun işlendiği tarihten itibaren sekiz yılın geçmesi ile dava açılmamış veya dava açılmışsa sonuçlandırılmamış ise ceza davası düşecektir.
Uzlaşmaya tabi suçlardan olmadığından uzlaştırma bürosuna gönderilmeyecektir. Taraflar uzlaşsa dahi davanın soruşturma ya da kovuşturma sürecini etkilemeyecektir.
Görevli mahkeme ise asliye ceza mahkemesidir. Suçun işlendiği yerdeki asliye ceza mahkemesi tarafından kovuşturma aşaması takip edilecektir.
Ceza, suçun niteliğinde ve failin suçu işlediğinin ispatlanması halinde suçu işleyen kişi ya da kişiler ceza alacaktır. Rızaya dayalı çocuk düşürtme suçunda ceza, hapis cezası ya da adli para cezası olarak ceza alacaktır. Ancak rızaya dayalı çocuk düşürtme suçunda, alt sınırdan ceza verilmesi halinde hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı verilebilecek veya belirlenen ceza cezaevinde infaz edilmesinde şartlı olarak vazgeçildiği takdirde cezası ertelenebilecektir.
Rızaya dayalı da olsa çocuk düşürtme suçunun işlenebileceği ve kanunda bu suçun ağırlaştırıcı halleri de belirtilmiştir. Türk Ceza Kanunu’nun 99. Maddesinin dördüncü fıkrasında rızaya dayalı çocuk düşürtme suçunun ağırlaştırıcı hali düzenlenmiştir:
“İkinci fıkrada yazılı fiil kadının beden veya ruh sağlığı bakımından bir zarara uğramasına neden olmuşsa, kişi üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır; fiilin kadının ölümüne neden olması halinde, dört yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur”.
Görüldüğü üzere rıza olmaksızın gebeliğe son verilen hallerden daha az bir cezaya hükmedilmiştir.
Türk Ceza Kanunu’nun 99. maddesinin son fıkrasında düzenlenmiştir:
”Kadının mağduru olduğu bir suç sonucu gebe kalması halinde, süresi yirmi haftadan fazla olmamak ve kadının rızası olmak koşuluyla, gebeliği sona erdirene ceza verilmez. Ancak, bunun için gebeliğin uzman hekimler tarafından hastane ortamında sona erdirilmesi gerekir.”
Görüldüğü üzere suç sonucu gebe kalan mağdur kadının rızaya dayalı olarak gebeliğine son verdirilmesinde gebelik süresi daha yüksek tutulmuştur. Rızaya dayalı olarak gebeliğin sona erdirilmesinde, suç oluşturmaması için on haftadan fazla süre bir gebelik olmaması gerekirken suçtan mağdur olan kadının suç sonucu oluşan gebeliğinin sona erdirilmesinde on haftadan fazla bir süre tanınmıştır.
Ceninin 10 haftayı doldurmasının ardından gebe kadının kasti hareketleri ile çocuğunu düşürmesi Türk Ceza Kanunu’nun 100. maddesinde düzenlenmiştir:
”Gebelik süresi on haftadan fazla olan kadının çocuğunu isteyerek düşürmesi hâlinde, bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.”
Çocuk düşürme suçunda, fail, gebe olan annenin kendisidir. Bu suç tipinin oluşabilmesi için de gebeliğin 10 haftayı doldurmuş olması gereklidir. Ayrıca gebe kadının, çocuğunu düşürmesi hakkında kadını teşvik eden yahut yardım eden kişiler suça iştirak hükümleri uyarınca yargılanabilirler.
Çocuk düşürme suçu, serbest hareketli suçlar kategorisinde olup her türlü fiil ile işlenebilir, fiilin nasıl işlendiğine bakılmaksızın sadece neticesine odaklanılır, ceninin hayatına son verilmesi halinde Türk Ceza Kanunu kapsamında suçun tamamlandığı kabul edilir.
Şikayet, çocuk düşürme suçu, şikâyete bağlı suçlar arasında değildir. Savcılık tarafından resen soruşturma başlatılır. Şikayetin geri çekilmesi halinde dava düşmeyecek, kamu davası olarak devam edecektir.
Dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Suçun işlendiği tarihten itibaren dava açılmamış ya da dava açılmış ancak sona ermemiş ise ceza davası düşecektir.
Uzlaşmaya tabi bir suç değildir. Uzlaşmaya tabi olmadığından soruşturma ve kovuşturma aşamasında dosya uzlaşma bürosuna gönderilmeyecektir. Taraflar kendi aralarında anlaşmış veya uzlaşmış olsalar dahi yargılama aşamasına herhangi bir etkisi olmayacaktır.
Görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir. Suçun işlendiği yer mahkemesi yetkili mahkeme olup asliye ceza mahkemesinde görülecektir.
Ceza, kanunda hapis cezası ve adli para cezası olarak yaptırım öngörülmüştür. Hakim cezaya karar verirken adli para cezasına ya da hapis cezasına karar verecektir, bu durum hakimin takdirindedir. Çocuk düşürme suçunda, alt sınır nedeniyle hapis cezasına ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilecektir, ancak iki yılı aşmayan cezalar için geçerli olacak bir durumdur.
Dosyada yapılan yargılamada, sanık hakkında çocuk düşürtme suçundan yargılama yapılmıştır. İlgili kanun maddesinde öngörülen hapis cezasının üst sınırı nedeniyle zamanaşımı süresi sekiz yıl olduğu belirtilmiştir. Ancak Yargıtay, zamanaşımı süresini kesen 12.04.2010 olan mahkumiyet kararından inceleme tarihine kadar zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek mahkemenin kararını bozmuştur. Yargıtay, zamanaşımı sebebiyle davanın düşmesine karar vermiştir. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2017/6701 Esas, 2018/4409 Karar)
Dosyada, mahkeme Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden yapılan araştırmada, suç tarihinde on beş yaşından küçük olan mağdurun hamile küçük olan mağdurun hamile kalmasına ilişkin soruşturma kovuşturma başlatıldığı görülmüştür. Yapılan kovuşturmada, sanığın nitelikli cinsel istismar suçundan mahkum edildiği ve Yargıtay tarafından bu kararın onandığı tespit edilmiştir.
Mağdurun on beş haftalık hamile iken çocuk düşürtme suçunu işlediği ancak Türk Ceza Kanunu’nun 99. Maddesinin 6. Fıkrası uygulanması gerektiğini belirtmiştir. Yargıtay, ilgili madde gereği, suç sonucu gebe kalan kişinin yirmi haftadan fazla olmaması kaydıyla uzman hekim tarafından gebeliğine son verilmesinde cezalandırılmayacağını belirtmiştir. Bu nedenle mahkeme tarafından verilen karara karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2014/6532 Esas/2017/965 Karar)
Sanık hakkında çocuk düşürtme suçundan yargılama yapılmış, sanık hakkında beraat kararı verilmiştir. Sanık hakkında verilen beraat kararına ilişkin temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Sanığın çocuk düşürtme suçunun zamanaşımı süresi cezanın üst sınırı itibariyle ve sanığın suçu işlediği tarihte 15-18 yaş aralığında olması nedeniyle 5 yıl 4 aylık zamanaşımı süresine tabidir. Sanığın sorgu tarihi 18.07.2008 den inceleme tarihine kadar zamanaşımı süresi geçtiğinden dava hakkında düşme kararı verilmiştir. Bu nedenle mahkeme tarafından verilen karara karşılık bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2012/5729 Esas, 2014/3810 Karar)
Dosyada sanıklar hakkında, çocuk düşürtme suçundan yargılama yapılmış ve sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir. Yerel mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Dosyada çocuk düşürtme suçu eylemi nedeniyle kadının beden veya ruh sağlığı bakımından bir zarara uğrayıp uğramadığına dair mahkemeden rapor aldırılmamıştır. Sanıklar hakkında cinsel istismar suçundan dolayı tefrik edilen dosya üzerinden aldırılan adli rapora dayanılarak Türk Ceza Kanunu’nun 99. maddesinin 4. fıkrası uygulanmıştır. Bu nedenle Yargıtay, mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2014/3132 Esas, 2016/2216 Karar)