Çiftler anlaşmalı boşanma yoluyla boşanmış, anlaşmalı boşanma sözleşmesinde eş, bu nafaka talebinde bulunmamıştır. Anlaşmalı boşanma sonrası, dosya açan davacı boşanma nedeniyle yoksulluğa düştüğünü ve nafaka haklarını saklı tutulduğunu belirterek bu nafakanın bağlanmasını talep etmiştir. Hakim davacının talebini kabul etmeyerek davanın reddini istemiştir. Bunun üzerine davacı, karara itiraz etmiş ve dosya Yargıtaya gönderilmiştir. Yargıtay, nafakanın bağlanması yönünde karar verilmesini kabul görerek hakimin verdiği kararı bozmuştur.
Hakim vermiş olduğu kararında direnmiştir. Dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca incelenmiş ve son olarak davacının anlaşmalı boşanma anlaşmasında açıkça nafakadan söz edilmemişse de bu nafakanın feragatinin kendisini bağlayacağını, yalnızca çocuklar adına iştirak nafakasını isteyebileceğinden bahisle hakimin direnme kararını onamıştır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 06.03.2013 tarihli, 2012/3-836 – 2013/306)
Çiftler 30.11.2015 tarihinde anlaşmalı olarak boşanmaya karar vermiş. Müddeialeyh kadın temyiz dilekçesinde ayrılmaktan vazgeçtiğini bildirmiş, evliliklerini devam ettirme kararı aldığını ileri sürmüştür. Söz konusu durum, 2 yıl sonra tebliğe çıkarılmak istenilmiştir. Ancak bu durum evlilik birliğinin temelinden sarsılma olgusunun gerçekleşmediğini ve hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. Boşanma iradesi samimi bulunmadığından dosyanın reddine kararı verilmek üzere Yargıtayca hükmün bozulmasına karar verilmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/2880 Esas 2018/14800)
Çiftler anlaşmalı boşanma yoluyla boşanmış, ancak hakimin verdiği anlaşmalı boşanma yönündeki kararı kesinleşinceye kadar davalı erkek kararı temyiz etmiştir. Boşanma ve boşanmanın diğer unsurlarında irade beyanından dönülmesinde engelleyici bir hüküm bulunmamaktadır. Anlaşmalı boşanmadan dönme halinde çekişmeli boşanma dosyası olarak görülmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu sebeple eşlere iddia ve savunma dayanağı olarak öne sürülen iddiaların ispatını ve delillerini sunmak adına ön inceleme murafaası yapılarak tahkikata geçilmesi sonrası delillerin toplanılması gerektiğini belirtmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/6884 Esas 2018/14951)
Müddei erkekle davalı kadın arasında anlaşmalı boşanma yoluyla boşanma gerçekleşmiş anlaşma, her iki eş bakımından kabul edilmiştir. Anlaşmalı boşanma kararı, temyiz edilmediğinden kesinleşmiştir. Ancak sözleşme maddesinde geçen maddede davalı kadına çocukların velayeti verilmesi gerekirken hükümde protokole aykırı hüküm kurulmuştur. Bu nedenle davalı kadın, çocuklar adına iştirak nafakası ödenmesine yönelik anlaşmalı boşanma protokolüne aykırı hüküm kurulduğu gerekçesiyle tavzih talebinde bulunmuştur. Hakim davalı kadının tavzih talebini reddetmiştir. Yargıtay, verilen kararda tavzih talebinin reddini bozmuştur. Gerekçe olarak eşlerin murafaada, anlaşmalı boşanma protokolünü aynen kabul ettiğini ve hüküm kurulurken maddi hatada bulunduğunu belirtmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/3301 Esas, 2018/14580)
Çiftler anlaşmalı boşanma yoluyla ayrılmak istemiş, mahkemeye sunulan anlaşmadaysa davalı erkek müddei kadına boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren beş yıl boyunca 5.000 TL nafaka ödeneceği, beş yıl sonunda işsiz kalırsa iş bulana karar da 2.000 TL aylık ödemeye devam edileceği, başka biriyle evlendiği takdirde bu nafakanın kesileceği belirtilmiştir. İlgili anlaşma, murafaada eşlerce kabul edilmiş, hakim aynen kabul ederek çiftlerin boşanmasına hükmetmiştir.
İlgili karar, davalı erkek tarafından hakim tarafından verilen hükümle protokolün çeliştiğini ve bu nedenle tavzih talebinde bulunarak temyiz yoluna gitmiştir.Yargıtay, mahkeme kararının protokol maddelerinin aynı olduğu ve kararda maddi bir hata yapılmadığı gerekçesiyle davalının temyiz talebini reddetmiştir. Bu nedenle Yargıtay, hükme karşılık onama kararı vermiştir. (Yargıtay 2018/2746 Esas 2018/14270 Karar)
Eşler arasında görülen dosyanın itirazın iptali davasıdır. Çiftler anlaşmalı boşanma yoluyla boşanmış ve anlaşmalı olarak düzenlenen anlaşma gereği eşlerin ortak çocuğunun (06.05.1990 doğumlu) özel üniversiteye gitmesi halinde okul ücretinin yarısının davalı babanın karşılanacağı belirtilmiştir. Fakat davalı, özel üniversiteye giden ortak çocuğun ücretinin yarısını ödememiş ve sözleşme hükmü yerine getirilmemiş olduğundan davacı, davalı aleyhine icra takibi başlatmıştır.
Bu takibe karşılık olarak davalı, icra takibine itiraz ederek icra takibini durdurmuştur. Bunun üzerine davacı anne, davalının itirazının iptaliyle kötü niyet tazminatına hükmedilmesi talepli itirazın iptali davası açmıştır. Hakim boşanma tarihinde ergin olmayan çocuğun dosya tarihiyle ergin olmaması sebebiyle davacı annenin çocuk lehine dava açmada yetkisi bulunmadığını belirterek davayı usulden reddetmiştir.
Yargıtay, temyiz sonucu dosya incelemesinde, eğitim giderleri konusunda davalı babanın yarısının ödeneceğinin düzenlenmesinde ortak çocuk boşanma protokolünün tarafı olmadığını belirtmiştir. Ortak çocuğun ilerleyen zamanda ergin olması, boşanma protokolüne dayalı olarak bir taraf sıfatının kazandırılmayacağı belirtilmiştir. Bu nedenle hakimin kararına karşılık bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/25773 Esas, 2017/14035)