Anayasayı İhlal Suçu ve Cezası

Anayasayı ihlal suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Anayasal Düzene Karşı Suçlar Bölümünde 309. maddesinde belirtilmiştir;

“Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar.”

Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.

Bu maddede tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

Anayasayı İhlal Suçunun Konusu

Anayasayı ihlal suçunun tesis edilmesi ile korunan hukuki menfaat, anayasal düzenin devamına ilişkin kamusal faaliyettir. Anayasayı ihlal suçu, kalkışma suçu niteliğindedir. Suçun tamamlanması halinde zaten cezalandıracak bir hukuki düzen kalmayacaktır. Suçun konusu ile korunan hukuki yarar, Anayasa düzenine egemen olan ilkeler, Anayasanın tümü, Anayasa ve Anayasanın öngörmüş olduğu düzen ile korunmak istemektedir. Anayasa ile öngörülen düzenin değişmezliği korunmaktadır.

Anayasayı İhlal Suçunun Fiili Unsuru

Anayasayı ihlal suçunda eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmektir. Anayasayı ihlal suçu doğrudan kastla işlenebilen amaç suçlarındandır. Anayasayı ihlal suçunda fiil hareketin kendisidir. Teşebbüs aşamasında kalan eylemler ceza davasına konu edilir.

Anayasayı İhlal Suçunda Fail ve Mağdur

Bir suçun mağduru kabul edilebilmesi için bu mağdurun kişi veya hukuken tanınan hak ve menfaatlerin sahibi niteliğinde bir topluluk olması gerekmektedir. Anayasayı ihlal suçunda mağdur bu anlatımlar ışığında Anayasayı Türk Milleti adına yürütme yetkisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisidir.

Anayasayı ihlal suçunun faili Türk veya yabancı gerçek kişi olabilir. Tüzel kişiler kişi statüsü onlara hukuken verildiğinden bu suçun faili olamazlar.

Ayırt etme gücüne sahip olmayan kişiler de bu suçun faili olabilir.

Bu suç devlet gücünü elinde bulunduran kişiler tarafından işlenebileceği gibi devlet gücünü elinde bulundurmayan kişiler tarafından da işlenebilir.

Anayasayı İhlal Suçunda Elverişlilik Sorunu

Anayasayı ihlal suçu doğrudan kastla işlenen amaç suçlarına örnek olarak gösterilebilmektedir. Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen ilgili hüküm uyarınca anayasal düzeni kaldırma amacı kalkışma suçu oluşturan hareketler içerisinde kendini göstermektedir.

Başka bir açıdan değerlendirildiğinde ise ceza kanununda düzenleme alanı bulan suça ilişkin olarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye amacı taşıyan hareketlerin cezalandırıldığı söylenebilmektedir. Bu amaca yönelik doğan tehlikenin ceza yaptırımına tabi tutulmasıyla aynı zamanda bu suçun tehlike suçu kategorisinde olduğu değerlendirmesinde de bulunabilir. Bahse konu tehlike makul, gerçekleşmesi mümkün ve güncel olmalıdır. Bu sebeple basit ve gerçek dışı bir ihtimal Anayasanın ihlali suçunu gündeme getirmeyecektir.

Amaca yönelik bu hareketlerin başka bir suç teşkil edip etmediği suçun oluşması açısından önemli değildir. Bu sebeple bu suç serbest hareketli bir suçtur. Tek bir hareketle işlemenin mümkün olabileceği gibi amaç olarak bir bütünlük arz eden birçok hareketin birleşimi ile suç oluşabilir.

Anayasayı İhlal Suçunda Eylemin Hazırlık Aşamasında Kalma Durumu

Suça ilişkin icra hareketlerine başlanmış, sonucun failin kendi elinden olmayan sebepler ile suçun tamamlanmaması, teşebbüs aşamasında kalması halinde de suç işlenmiş kabul edilecektir. Konu ile ilgili bir Yargıtay kararında şu ifadelere yer verilmiştir; Elverişli/vahim eylemin diğer tabirle araç suçun, hazırlık hareketi aşamasından icra hareketi safhasına geçmesi, en azından teşebbüs boyutuna ulaşması, “amaçlanan sonucu doğurabilecek icra hareketi olarak belirginleşmesi gerekir.’’

Anayasayı İhlal Suçunda Sanığın Eylem ile Amaç Arasındaki İlliyet Bağı

Her suçta ve her suça teşebbüste olduğu gibi Anayasayı ihlal suçunda da suçun icrasına amacın gerçekleşmesine yönelik elverişli hareketlerle başlamak gerekir. Bir hareketin elverişli sayılması için öncelikle cebri nitelik taşıması gerekir. Cebir ile ifade edilmek istenen maddi ve manevi cebirdir.

Suça elverişli hareketin gerçekleştirilmesi ile Anayasayı ihlal suçu gerçekleşmiş olur. Bu aynı zamanda suçun neticesiz suç olma özelliğini ortaya koymaktadır. Neticesiz suç olma özelliği yanında amaca yönelik hareketler parçaya bölünemeyeceğinden anayasayı ihlal suçuna teşebbüs mümkün değildir.

Anayasayı İhlal Suçunda İçtima

Türk Ceza Kanunu’nun 309. Maddesinin 2. Fıkrasında yer alan düzenleme gereği Anayasayı İhlal suçunda gerçek içtima hükümleri uygulanır. Bahsi geçen düzenleme şu şekildedir; Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.

Anayasayı ihlal suçunun işlenmesi sırasında kasten öldürme, kasten yaralama gibi suçların işlenmesi halinde ayrıca bu suçlara ilişkin de hüküm kurulması gerekmektedir. Ancak suçun maddi unsurları arasında sayılan cebir ve şiddetin basit halleriyle söz konusu olayda mevcut olması hallerinde ayrıca bu suçlara ilişkin hüküm kurulmayacaktır.

Anayasayı İhlal Suçunda Etkin Pişmanlık

Etkin pişmanlık, kişinin işlemiş olduğu suçtan pişman olarak meydana getirdiği olumsuzlukları gidermesi halinde uygulanmaktadır. Etkin pişmanlığın uygulanabilmesi için kanunen etkin pişmanlığın hangi suçta uygulanabileceği kanunen belirtilmelidir. Ancak Anayasayı ihlal suçunda açıkça belirtilmemiş olduğundan etkin pişmanlık hükümleri ile indirim sağlanmayacaktır. Bu durum kanun gereği uygulanmaktadır.

WHATSAPP