Türk Medeni Kanunu’nda akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasının gerekli şartları olan akıl hastalığının evlilikten sonra ortaya çıkması, müşterek hayatın akıl hastalığı nedeniyle eş için çekilmez hale gelmesi, akıl hastalığının geçici olmadığına dair resmi sağlık kurulu raporuyla tespiti gerekmektedir. Bütün bu şartların oluşup oluşmadığı uzman boşanma avukatına danışılmalıdır. Şartlar oluşmadığı halde davanız reddedilecek ve bu nedenle ileride geri dönülmez bir hukuki kayba neden olunacaktır.
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasında genel görevli mahkeme aile mahkemeleridir. Boşanma davasını görevli olmayan mahkemede açıldığı vakit, dava görevsizlik nedeniyle reddedilecektir. Aile mahkemelerinin olmadığı illerde aile mahkemesi sıfatıyla asliye hukuk mahkemeleri görevlidir. Asliye hukuk mahkemeleri, aile mahkemesi sıfatıyla boşanma davasına bakmaktadır.
Akıl hastalığı nedeniyle dava açan kişinin boşanma nedeni olarak dayanmış olduğu hususu ispatlaması gerekmektedir. Davacı, boşanma nedenini delilleri ile kanıtlayamadığı vakit davası reddedilecektir.
Dava açma hakkı olan kişi akıl hastası olmayan eştir. Akıl hastası olduğu iddia edilen eşin dava esnasında davalının fiil ehliyeti olup olmadığı tespit edilmelidir. Mahkeme akıl hastası olduğu iddia edilen eşin fiil ehliyetinin tespitini resen (doğrudan) yapmaktadır. Davalı olan eşin fiil ehliyetinin olmadığı kanaatine varıldığı takdirde davalının yasal temsilcisinin davaya dahil edilmesi gerekmektedir. Davalının yasal temsilcisi tarafından dava takip edilecektir.
Özetle, akıl hastası olan kişinin kendisini savunacak durumda olamadığı için öncelikle aile mahkemesi sulh mahkemesinden talepte bulunarak vasi atanması istenecektir. Resmi kurumdan alınan sağlık raporu ile akıl hastası olduğu sabit olunca vasi ataması işlemleri başlanılacaktır. Yasal temsilcinin atanması için aile mahkemesi, vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesine müracaat edecektir. Davalıya yasal temsilci atanma işlemine kadar aile mahkemesi tarafından bekletici mesele yapılacaktır.
Eşlerden birinin akıl hastası olması nedeniyle diğer eş için evlilik birliğinin çekilmez hale gelirse, hastalığın kalıcı olduğuna dair sağlık raporu alınması şartı ile boşanma davası açılabilir. Bu sebeple açılacak boşanma davaları için kanun koyucu herhangi bir süre tanımamıştır, her zaman dava açılabilir. Dava ama hakkı, akıl hastası olmayan diğer eşe vermiştir. Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açabilmek için şartlar vardır:
Evlenirken akıl hastası olan birisiyle evlenmek mümkündür. Şöyle ki; resmi sağlık raporu ile akıl hastası olan kişinin evlenmesinde mahsur görülmediği vakit evlenebilmektedir. Akıl hastalığı nedeniyle boşanabilmeleri için eşlerden birinin akıl sağlığının yerinde olmaması gerekmektedir. Bu durum yalnızca akıl hastası olan kişiler için geçerli olan bir durumdur.
Ağır ve iyileşmesi mümkün olmayan hastalıklar için geçerli bir durum değildir. Örneğin; sara (epilepsi) olan hastalık akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açmak için bir sebep değildir. Sara hastalığı nörolojik bir hastalığa girmektedir. Aynı durum frengi, AIDS gibi hastalıklar için de geçerlidir. Önemli olan akıl hastalığı olup iyileşmenin olanaksız olduğuna dair şizofreni, paranoya gibi benzer hastalıklar için açılabilir. Aynı zamanda akıl zayıflığı da akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açmak için yeterli bir sebep oluşturmamaktadır.
Akıl hastalığı sebebiyle evlilik birliğinin, ortak yaşamın çekilmez hale gelmesi gerekmektedir. Yalnızca akıl hastalığı sebebiyle dava açılması boşanmak için yeterli sayılmamaktadır. Aynı zamanda bu hastalık nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez olduğu da diğer eş tarafından kanıtlanmalıdır. Akıl hastası olan kişinin eşi adına evlilik birliğinin çekilmez hale gelinen durum göreceli bir durumdur. Hakim, davacı tarafın evlilik birliğinin çekilmez olduğuna dair iddiasını değerlendirecektir.
Ortak hayatın çekilmezliği, davalı tarafın hastalık nedeniyle davacı olan eş ya da çocuk var ise çocukların hayati tehlikeye sokacak bir durumu olup olmadığı, bir hastanede yatılı olarak tedavi edilip edilmemesine, hastalığın ciddiyeti ve davalının intihar girişiminde bulunup bulunmadığı gibi tüm bu durumlar çerçevesinde ele alınacaktır. Bu durum davacı tarafından her türlü delil ile kanıtlanabilir, tanık delili de kullanılabilir.
Akıl hastası olduğuna dair tıbbi kurumlardan resmi sağlık raporu alınmalıdır. Tam teşekküllü bir hastanenin ilgili biriminden alınan bir rapor olmalıdır. Hastaneden alınacak olan raporda, bu hastalığın kesinlikle düzelemeyeceğine dair ibare olarak düzenleme yapılacaktır. Resmi sağlık raporu olmadan davalının akıl hastalığına ilişkin iddia kanıtlanamayacaktır. Bu durum mahkeme kanalıyla da gerçekleştirilecektir. Mahkeme, yargılama aşamasında akıl hastası olan eşin belirlemiş olduğu adli tıp kurumundan rapor alınması için gün verilecektir.
Akıl hastası olan eşin iyileşme olanağı bulunmamalıdır. İleride düzelme gibi bir olasılık olduğu takdirde bu hastalığa dayanılarak boşanma davası açılamaz. Davalının bir anlık sinir krizi geçirmesi, depresyona girmesi ya da geçici akıl hastalığı olup ilaç kullanması adına geçerli olan durumlar olamaz.
Türk Medeni Kanunu’nun 2002 yılında yürürlüğe girmesinden önce akıl hastalığının resmi sağlık kurulu tarafından tespit edilmesinden sonra bu durumun en az üç yıl devamı aranmakta idi. Ancak 2002 yılından sonra kanunun yürürlüğe girmesinden sonra bu şart kaldırılmıştır.
Alzheimer hastalığı, özellikle altmış beş yaş üstü kişilerde görülen bir hastalıktır. Alzheimer hastası olan kişide yeni öğrenilen bilgilerde dahi unutkanlık görülmekte, günlük iş ve planlarını yapmakta zorlanmaktadır. Ayrıca ruh hallerinde de değişkenlikler olmakta, alınganlık, sinirlilik halleri ve kişilik değişimleri bulunmaktadır.
Eşi alzheimer hastası olan kişinin akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açma şartları oluşması halinde bu nedene dayanarak boşanma davası açabilecektir. Tarafların evlendiği vakit eşi alzheimer (demans) hastası ise duruma göre evliliğin mutlak butlan ile iptal durumu söz konusu olabilecektir.
Alzheimer hastalığı, tedavisi mümkün olmayan hastalıktır. Herhangi bir ilaç tedavisi ile hastalığın tedavisinin seyrinin geciktirilmesi önem taşımamaktadır, alzheimer hastalığı tamamen geçen bir hastalık değildir. Bu nedenle söz konusu hastalığın iyileşmesinin imkansız olması akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasının şartlarından birine dahil olmaktadır. Ancak bu durumun “resmi sağlık kurul raporu” ile tespit edilmiş olması gerekmektedir.
Eşi alzheimer olan davacı, diğer şartlardan birisi olan ortak hayatın çekilmez hale geldiğini kanıtlaması gerekmektedir. Hakim, evlilik birliğinin çekilmez hale gelip gelmediğini araştıracaktır. Davalı olan eşin buhran geçirip geçirmediği, saldırıda bulunup bulunmadığı, sürekli olarak sağlık kurumunda tedavi altında olup olmamasına göre ortak hayatın çekilmez olup olmadığı araştırılacaktır. Hakim, tarafların evlilik birliği içerisindeki belirtilen iddiaların tespitinde evliliğin devamının mümkün olduğu kanaatinde ise tarafların boşanmasına karar vermeyecektir.
Bipolar bozukluk, iki uçlu duygu durum bozukluğu olarak da tanımlanmaktadır. Günlük hayatın akışına bağlı olarak veya olmayarak keskin iniş ve çıkışlar yaşayarak hastalık seyrini göstermektedir. Bu nedenle bipolar bozukluğu olan kişinin duygusal durumunda değişikliklerde aşırı yükselmeler mevcut olacaktır.
Eşi bipolar rahatsızlığı olan kişi, akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açabilmesi için kanunen belirtilen şartların olması gerekmektedir.
Öncelikle bipolar rahatsızlığı olan eşin bipolar olduğuna dair resmi sağlık kurulu raporu olması gerekmektedir.
Resmi sağlık kurulu raporunda bipolar hastalığı olan eşin hastalığının geçici olmaması ve tedavisinin mümkün olmayacağı belirtilmelidir.
Eşinin bipolar bozukluğu, evlilik birliğini çekilmez hale getirmelidir. Bipolar bozukluk nedeniyle ataklarının başlaması, saldırgan bir tutum sergileyerek zarar vermesi hallerinde ortak hayatın çekilmezliği iddiasında bulunulabilir.
Tüm bu şartlar bulunması halinde bipolar hastası olan eşe karşı akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açılabilecektir. Ancak şartların bulunmaması halinde eşe karşı açılan dava hakim tarafından reddedilecektir. Dava açma öncesinde iddiaları ve iddiaların kanıtlanması süreci önemli olup uzman bir boşanma avukatından yardım alınmalıdır.
Boşanma davası açmadan önce detaylıca araştırmak ve boşanma sebebine göre şartları öğrenmek gerekmektedir. Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açabilmek için kanunda belirlenen şartları bilerek dava açılmalıdır. Akıl hastalığı nedeniyle açılan boşanma davasında şartlar içerisinde süre yoktur. Süre koşulu öngörülmemiştir. Mahkeme, akıl hastalığının kaç yıldır ya da kaç aydır olduğunu araştırmamaktadır. Neticede akıl hastalığı nedeniyle açılan boşanma davasında hak düşürücü süre yoktur.
Akıl hastası olan kişiler evlenemezler, evlendikleri takdirde mutlak butlanla bu evlilik batıl olacaktır. Evlendikleri vakit akıl hastası olmayan ancak evlilik sonrası akıl hastası olan eşin akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açamaz. Akıl hastası olduğu sabit olan kişinin dava açma ehliyeti yoktur. Dava açma ehliyeti olmadan dava açsa da mahkeme resen bu durumu gözetmelidir.
Akıl hastası olan eş, boşanma davası açtığı vakit akıl hastası olduğu fark edilmeyebilir. Dava açtıktan sonra ya da vasisi tarafından davacının akıl hastası olduğu tespit edilebilir. Dava açan akıl hastasının yapmış olduğu işlemler iptal edilebilir.
Nafaka miktarında nafaka ödeyecek kişinin mali gücü önemlidir. İştirak nafakası, müşterek çocuk adına ödenmesi istenilen nafaka türüdür. Yoksulluk nafakası ise, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan eşin talep etmiş olduğu nafaka türüdür. Hakim, akıl hastalığı nedeniyle açılan boşanma davasında, nafaka talebini tarafların ekonomik ve sosyal durumuna ve nafaka şartlarına göre değerlendirecektir.
Tarafların müşterek çocuğu bulunuyor ise hakim, öncelikle velayet hususunu değerlendirecektir. Akıl hastalığı bulunan eşe velayet değerlendirmesinde şartları uygun olmadığı vakit velayet hakkı verilmemektedir. Ancak nafaka ödemekle yükümlü kılabilir. Velayet hakkı alan ebeveyne, diğer eşin ekonomik durumuna göre nafaka ödenmesine hükmedilebilecektir.
Yoksulluk nafakasında da, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan taraf adına ekonomik duruma göre yoksulluk nafakasının bağlanması yönünde karar verebilecektir. Akıl hastası olan eşin maddi durumu yeterli ve yoksulluk nafakasının koşulları da uyuyor ise davacı eş yoksulluk nafakası talep edebilecektir. Nafakada önemli olan akıl hastası olan kişinin mali gücüdür. Maddi durumu yeterli olmayan eşten yoksulluk nafakası talep edilemeyecektir.
Dava esnasında hakim geçici önlemleri almakla mükelleftir. Bu nedenle dava devam ederken çocuklar adına veya eş adına dava tarihinden itibaren tedbir nafakası ödenmesine karar verebilecektir.
Boşanma davalarında evliliğin bitiminde ağır kusurlu olan taraftan zarara binaen tazminat talep edilmektedir. Maddi tazminat, evlilik nedeniyle maddi olarak zararı karşılayacak miktarda talep edilen bedeldir. Manevi tazminat ise evlilik nedeniyle ruhen çöküntüye uğrayan kişinin uğradığı zarar adına talep edilen bedeldir.
Ancak akıl hastalığı nedeniyle boşanma davalarında tazminat talep edilemeyecektir. Çünkü tazminat talep edilebilmesi için zarara uğratan kişinin kusurlu olması gerekmektedir. Akıl hastası olan kişiye kusur atfedilemeyeceğinden tazminat talebinde bulunulamaz.
Boşanma davalarında velayet konusunda taraflar uzlaşamıyorsa mahkeme, çocuğun menfaati ve yararına göre hangi ebeveynde kalması gerektiğine dair karar verecektir. Akıl hastalığı nedeniyle açılan boşanma davalarında velayet, genellikle akıl hastası olduğu iddia edilen eşe bırakılmaz. Ancak mahkeme tarafından akıl hastası olduğu iddia edilen kişi adına sağlık raporu talep edilirken çocuğa bakabilecek durumda olup olmadığının da raporlandırılması istenir.
Önemli olan çocuğun menfaati ve yararıdır. Mahkeme, çocuğa hangi ebeveynin daha iyi bakabileceği ve gelişimindeki olumlu ve olumsuz durumları değerlendirebilecek ebeveynin tespitini yapmaktadır. Bunun yanında idrak yaşında olan çocuk, annesinde mi yoksa babasında mı kalmak istediğini de belirtebilmektedir. Tüm bu durumlar mahkeme tarafından değerlendirmeye alınacaktır.
Akıl hastalığı nedeniyle açılan boşanma davalarında mal paylaşımı, ayrı bir dava ile görülmektedir. Boşanma davasını açan eş ya da akıl hastası olduğu mahkeme tarafından sabit olunan kişinin vasisi tarafından mal rejimi tasfiyesine ilişkin dava açılabilir.
Mal rejimi tasfiyesine ilişkin dava, boşanma davası sonuçlanmadan açılmış ise boşanma davası bekletici mesele yapılacaktır. Boşanma davası kesinleştikten sonra mal paylaşımı tasfiyesine ilişkin davaya devam edilecektir. Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası, mal rejimindeki alacak miktarına etki etmeyecektir.
1 Ocak 2002’den önceki evlilik için yasal mal rejimi mal ayrılığı rejimi iken bu tarihten sonraki yasal mal rejimi ise edinilmiş mallara katılma rejimi olacaktır. Bu nedenle 1 Ocak 2002 yılından sonraki evliliklerde, evlilik birliği içerisinde elde edilen mallar yarı yarıya olarak eşlerin payı bulunmaktadır.
Kredi ödemesi, evlilik öncesi malın karşılığı ile alınması hallerinde elbette yasaya uygun olarak miktar düşmesi de yapılacaktır. Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açmadan önce malların paylaştırılmasında durumun nasıl olacağı ve hangi malda kimin ne kadar hakkı olduğu mutlaka boşanma avukatı yardımı ile öğrenmeli ve dava açılmalıdır.
Akıl hastası olan kişi evlenemez, akıl hastası olan kişinin evlenmesi Türk Medeni Kanunu’nun 145. Maddenin ikinci fıkrasında mutlak butlan ile batıl olduğu belirtilmiştir.
Mutlak butlan davası Cumhuriyet Savcısı tarafından resen açılır. Ancak mutlak butlan ile batıl olan evlilik için açılacak olan mutlak butlan davası yalnızca Cumhuriyet Savcısı tarafından değil, ilgisi olan herkes tarafından da açılabilir.
Evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle boşanma genel, akıl hastalığı nedeniyle boşanma ise özel boşanma sebebidir. Genel boşanma sebebi olan evlilik birliğinin temelden sarsılmasına ilişkin boşanma nedenlerinin ne olduğu kanunda belirtilmemiştir. Evlilik birliğinin temelden sarsılması, genel bir boşanma sebebi olup sebepler, somutlaştırılmamıştır. Taraflar evlilik birliğini sarsan durum ve olayları belirtir, dava sonucunda hakim tetkik yaparak boşanmanın gerçekleşip gerçekleşmeyeceği kanaatine göre karar verir. Görüldüğü üzere evlilik birliğinin temelden sarsılması hakimin takdirindedir.
Evlilik birliğinin temelden sarsılmasında ise taraflar birbirlerinden tazminat talep edebilecektir. Bunun nedeni ise evlilik birliğinin temelden sarsılmasına neden olan olay ve durumlarda kusur ölçütüdür. Oysa akıl hastalığı nedeniyle açılan boşanma davasında, eşin akli dengesinin olmaması nedeniyle bilerek ve kasıtlı olarak kusurda bulunmamasıdır. Akıl hastası olan kişi, kusurlu hareket etme bilincinde ve iradesinde değildir.
Akıl hastalığı nedeniyle boşanmada ise şartlar ve hangi durumda bu nedene dayanılarak dava açılacağı kanunda somut olarak belirtilmiştir. Kanunda belirtilen şartlar gerçekleştiği takdirde hakim tarafların boşanmasına karar verebilecektir. Ancak akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasında taraflar tazminat talebinde bulunamayacaktır.
İSTANBUL ( ). AİLE MAHKEMESİNE
DAVACI : Ad-Soyad (T.C Kimlik No)
Adres
VEKİLİ: Av. Ad Soyad
Adres
DAVALI: Ad-Soyad (T.C Kimlik No)
Adres
KONU: Akıl hastalığı nedeniyle boşanma, müşterek çocuğun velayet hakkının verilmesi ve müşterek çocuk lehine … TL iştirak nafakası talepli dava dilekçesidir.
AÇIKLAMALAR:
1-) Davacı müvekkil ile davalı 10.09.2008 tarihinden bu yana evlidir. Tarafların bu evlilikten 2015 doğumlu müşterek çocuğu bulunmaktadır. Davacı müvekkil, bilgisayar mühendisi olup aylık geliri … TL’ olup, davalı taraf herhangi bir yerde çalışmamaktadır. Ancak davalının evlilik öncesi almış olduğu taşınmazlardan kira geliri bulunmaktadır.
2-) Davalı, yaklaşık 5 yıl önce akıl hastalığına yakalanmıştır. Davalının rahatsızlığı nedeniyle taraflar birçok hastaneye ve tedavi merkezlerine başvuruda bulunmuş, ancak davalı eş bir türlü iyileşememiştir. Davalının akıl hastalığının sabit olduğu heyet raporu ile sabittir. (Akıl hastalığının sabit olmadığına dair heyet raporu EK-1’dedir.)
3-) Davacı, davalı ile olan evliliği uzun zamandan beri hastalığı nedeniyle çekilmez bir hal almıştır. Davalı, taraflar uykuda iken uyanmakta ve ağlama krizlerine girmektedir. Haftanın iki üç gecesinde gerçekleşen sinir krizlerinde davalı eşyaları parçalamak ve sürekli bağırmaktadır. Davacı müvekkil, davalının rahatsızlığı nedeniyle çocuğunun psikolojik bir zarar görmemesi açısından üç ay önce müşterek konuttan çocuğu ile birlikte ayrılmıştır.
4-) Tüm bu nedenlerle tarafların boşanması talepli dava açılma zarureti doğmuştur.
TALEP ve SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-) Davanın kabulüne,
2-) Davalı eşin evlilik birliğinin çekilmez hale getirecek kadar akıl hastalığının bulunması nedeniyle tarafların boşanmasına,
3-) Müşterek çocuğun velayetinin davacı müvekkile bırakılmasına,
4-) Müşterek çocuk lehine davalı tarafından … TL tedbir, dava sonucunda iştirak nafakasına dönmek üzere ödenmesine,
5-) Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafça ödenmesi yönünde karar verilmesini saygılarımla vekaleten talep ederim.
Davacı Asil
Ad-Soyad
İmza
EK-1: Heyet Raporu
Türk Medeni Kanunu’nda akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasındaki şartlardan birisi de akıl hastalığı nedeniyle evliliğin çekilmez hal aldığını kanıtlamaktır. Yargıtay, bu şarta ilişkin bir kararında bu durumu belirtmiştir. Yargıtay 2. H.D 2016/3039 E. 2016/6752 K. Sayılı kararında; “Davalının akıl hastalığının diğer eş için çekilmez hale geldiğinin ayrıca kanıtlanması gerekir. Davacı vekilinin bu konuda tanık veya başka bir delil göstermemiş olması karşısında, çekilmezlik hali kanıtlanamamıştır. Davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulü usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.”
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasındaki şartların sağlık raporunda raporlandırılması gerekmektedir. Buna ilişkin Yargıtay 2. H.D 2013/21633 E. 2014/4543 K. Sayılır kararında da belirtmiş olup şartların raporlandırılması gerektiğini zikretmiştir; “O halde, mahkemece davalıya ait tedavi belgeleri getirtilip, davalı kadının akıl hastası olup olmadığı, akıl hastası ise bu yüzden ortak hayatın diğer eş için çekilmez hale gelip gelmediği, ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse , hastalığın geçmesine olanak bulunup bulunmadığı hususunda ilgili uzmanların da içeren resmi sağlık kurulundan rapor alınmadan, eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiştir.”
Taraflar arasında görülen boşanma davasında, davalı kadının ruhsal rahatsızlığı olduğu ileri sürülmüştür. Sulh hukuk mahkemesinin ilgili dosyası üzerinden davalı kadın hakkında kısıtlama kararı verilmiş ve kısıtlama kararına dayanak olarak hastane raporu gösterilmiştir. Devlet hastanesinin raporunda, davalı kadının akli dengesinin yaşam sürmesi için yeterli olmadığı ve hastalığının sürekli olduğu belirtilmiştir. Ancak dosyada bulunan Adli Tıp 4. İhtisas Kurulunun kararında, davalı kadının akıl hastalığının düzenli takip ve tedavi ile iyileşme gerçekleşebileceği belirtilmiştir.
Yargıtay, raporlar arasında davayı etkileyecek olan çelişkinin giderilmesi için dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilerek Adli Genel Kurulunun görüşünün alınmasını istenmiştir. Raporlar arasındaki çelişki iyileşmenin mümkün olup olmayacağı yönündedir. Tarafların akıl hastalığı nedeniyle boşanmalarını etkileyeceğinden mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/6873 Esas, 2018/15347 Karar)
Taraflar arasında görülen boşanma davasında, davalı-karşı davacı kadın, bipolar bozukluğu bulunmaktadır. Buna ilişkin sulh hukuk mahkemesinin ilgili dosyasında, sağlık kurulu raporunda hastanın bipolar bozukluğu olduğu, akli dengesinin yerinde olduğu ve vasi tayinine gerek olmadığı yönünde belirttiğinden vasi tayin talebi reddedilmiştir. Bunun yanında raporda, hastalığın ataklar halinde seyrettiği ve atak döneminde yalnızca vasi tayin edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yargıtay, söz konusu raporu yeterli görmemiş ve detaylı bir rapor alınması gerektiğini belirtmiştir. Mahkemenin Adli Tıp Kurumunun ilgili ihtisas dairesine gönderilerek davalı-karşı davacı kadının akıl hastalığının bulunup bulunmadığı, rahatsızlığı var ise evliliğe engel olup olmadığı, iyileşme olasılığının olup olmadığı, hastalık başlangıç tarihine kadar tespitinin yapılması gerektiğinden mahkemenin vermiş olduğu kararı usul ve yasaya aykırı bulmuştur. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/1044 Esas, 2018/12356 Karar)
Taraflar arasında görülen davada davacı erkek tarafından evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebine dayanılarak boşanma davası açılmıştır. Dosyadaki belgelerde davalı olan kadının akıl hastası olduğu ve kısıtlanmıştır. Mahkeme tarafından verilen evlilik birliğinin temelden sarsılması kararı ile tarafların boşanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay, gerekçe olarak akıl hastası olan kişinin eylemleri iradi olmadığından evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle boşanma kararı verilemeyeceği ve kusur yüklenemeyeceğini belirtmiştir. Ancak bu yönde verilen karara temyiz edilmediğinden mahkemenin kararı onanmıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2017/2055 Esas, 2018/12044 Karar)
Dilekçede iddia ve talep tam ve eksiksiz olarak anlatılmalıdır. Akıl hastalığı nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez hale geldiği, boşanma ve eşinin akli dengesinin yerinde olup olmadığına dair raporunun aldırılması talebinin olduğunu belirtmelidir. Bunun yanında akıl hastalığı nedeniyle açılacak olan boşanma davalarında yer yönünden yetkili mahkeme, eşlerin son altı ay birlikte yaşadıkları yer ya da eşlerden birinin yaşadığı yerdir.