Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğünün ihlali suçunun eylemi Türk Ceza Kanunu’nda detaylı olarak belirtilmiş, birden fazla eylemden birinin işlenmesi halinde suçun oluşacağı belirtilmiştir.
Uzlaşmaya tabi olan suçlarda soruşturma evresinde savcılık, kovuşturma evresinde ise mahkeme tarafından dosya uzlaşma bürosuna gönderilecektir. Ancak aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçu 1. fıkrası hariç uzlaşmaya tabi değildir. 1. fıkrada belirtilen aile hukukundan kaynaklanan eğitim, bakım veya destek olma yükümlülüğü yerine getirmeyen kişinin eylemi şikayete tabi tutulmuştur. Diğer fıkralarda belirtilen eylemlerde taraflar uzlaşmış olsa dahi uzlaşmanın yargılama aşamasına herhangi bir etkisi olmayacaktır.
Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğünün ihlali suçunda zamanaşım süresi 8 yıldır. Zamanaşım süresi suçun işlendiği tarihten itibaren başlamaktadır, suçun işlendiği tarihten itibaren dava açılmamış veya açılmışsa sona ermemiş ise zamanaşım süresinin dolması nedeniyle düşme yönünde karar verilecektir.
Türk Ceza Kanunu’nda şikayete tabi olan suçlar belirtilmiş olup şikayete tabi olması halinde soruşturma takibi şikayete bağlı olmaktadır. Ancak aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçu şikayete tabi değildir, yalnızca ilgili maddenin 1. fıkrası şikayete tabidir. Aile hukukundan kaynaklanan bakım, eğitim veya destek olma yükümlülüğünü yerine getirmeyen kişi hakkında yapılacak olan soruşturma veya kovuşturma şikayete tabidir. Şikayet süresi fiilin ve failin öğrenilmesinden itibaren 6 aydır. Ancak diğer fıkralar şikayete tabi olmadığından savcılık soruşturmayı resen (kendiliğinden) başlatacaktır.
Dava, aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğünün ihlali suçunun işlendiği yerde asliye ceza mahkemesinde görülecektir.
İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
MÜŞTEKİ: Ad Soyad (TC Kimlik No:…)
Adres
VEKİLİ: Av. Ad Soyad
Adres
ŞÜPHELİ: Ad Soyad (TC Kimlik No:…)
Adres
SUÇ: Aile Hukukundan Kaynaklanan Yükümlülüğünün İhlali (TCK m233)
SUÇ TARİHİ: …/…/…
AÇIKLAMALAR:
1-) …
2-)…
3-) …
SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda açıklanan ve gerekçelendirilen nedenlerle; şüpheli hakkında aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğünün ihlali suçunu işlemesi nedeniyle soruşturma başlatılmasını, akabinde kamu davası açılması yönünde karar verilmesi yönünde karar verilmesini vekaleten talep ederim.
Müşteki Vekili
Av. Ad Soyad
İmza
Sanığın eşi daha öncesinde geçirmiş olduğu iş kazası nedeniyle %94 oranında engeli bulunmaktadır. Engeline rağmen eşi, aile hukukundan doğan bakım ve destek yükümlülüğünü yerine getirmemiştir.
Sanık, sulh ceza mahkemesinde aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçundan yargılanmıştır. Yapılan yargılama sonucunda ise beraat kararı almıştır. Yerel mahkemenin vermiş olduğu beraat kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesi sonucunda, mahkemede öne sürülen deliller yeteri kadar tartışılmadan hüküm kurulduğundan yetersiz gerekçe ile karar vermiştir. Mahkemenin vermiş olduğu karar bu gerekçe ile bozulmuştur. (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/8858 Esas, 2018/12185 Karar)
Sanık çocuğu olan katılanı okula göndermediğinden bahisle hakkında sulh ceza mahkemesinde aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçundan yargılanmıştır. Sanık savunmasında mahkemeye muayene formlarını düzenleme tarihi itibariyle sunmuştur; ancak söz konusu belgeler iddianameye konu olan belgelerle ilgili değildir. Sanık savunmasında, katılanın hastanede muayenesi olduğunu ve bu yüzden okula gönderemediğini söylemiştir. Sanık hakkında beraat kararı verilmiştir. Mahkemenin vermiş olduğu beraat kararı sonucunda temyiz yoluna başvurulmuştur.
Yargıtay, temyiz incelemesinde katılanın okula devam etme nedeninin tam olarak araştırılmadan eksik inceleme ile mahkemenin hüküm kurduğunu belirtmiştir. Bunun yanında dosyaya konu olan olay eğitim yükümlülüğünün ihlali kapsamında kalmıştır. Diğer katılan için ise okula gidemeyişine dair herhangi bir sebebi bulunmadığı tespit edilmiştir. Okul yönetimi tarafından düzenlenen yazıda katılan hakkında okulun devamı konusunda isteksiz olduğu ve anne ile babanın çocuğu birbirinden kaçırma eğilimi olduğunu belirtmişlerdir. Bütün bu nedenlerle yetersiz gerekçe ile kurulan hükme karşılık bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/43381 Esas, 2017/13334 Karar)
Sanık asliye ceza mahkemesinde kötü muamele, aile hukukundan doğan yükümlülüğün ihlal edilmesi suçundan yargılanmıştır. Yapılan yargılanma sonucunda ise beraat kararı verilmiştir. Yerel mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık temyiz yoluna başvurulmuştur.
Nüfus kaydı araştırmalarına göre katılanın 2002 doğumlu olduğu belirlenmiştir. Davanın kovuşturma aşamasında katılanın 15 yaşından küçük olması nedeniyle şikayet hakkını bizzat kullanamayacağı için kanuni bir temsilci tarafından kullanılması uygun görülmüştür. Katılanın velayeti aynı zamanda dosyanın sanığı durumunda olan babasında olduğundan dolayı davanın düzgün işleyebilmesi adına dosyaya kayyım ataması yapılmıştır. Katılana atanan kayyım sanıklardan şikayetçi olmadığını ve aile hukukundan doğan yükümlülüğün ihlali suçundan dolayı verilmiş olan beraat kararını temyiz etmediğini belirtmiştir.
Yargıtay, zorunlu vekil ile temsil kayyımı arasında davaya katılma, şikayet hususları konusunda uyuşmazlık yaşanması halinde kanuni temsilciye üstünlük tanıyacağını belirtmiştir. Mağdurun zorunlu vekilinin mahkemenin vermiş olduğu hükmü temyiz yetkisi bulunmadığından dolayı temyiz isteğinin reddine karar verilmiştir. (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/44733 Esas, 2017/13227 Karar)
Sanık, sulh ceza mahkemesinde aile hukukundan doğan yükümlülüğün ihlali suçundan yargılanmıştır. Yerel mahkeme davayı düşürmesinden dolayı temyiz yoluna başvurulmuştur.
Suçun işlenme tarihi itibariyle 15 yaşından büyük olan mağdurun şahsına ait olan şikayet hakkı ve kamu davasına katılma hakkı doğrultusunda beyanı alınmış ve şikayetçi olup olmadığı belirlenmiştir. Mağdurun babası şikayeti geri çekmiş, bu nedenle dava hakkında düşme kararı verilmiştir.
Bu kararlar göz önünde bulundurularak Yargıtay yaptığı incelemede, sanık müdafinin temyiz nedenlerini uygun ve yerinde gördüğünden hükmün bozulmasına karar vermiştir. (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/23539 Esas, 2017/3833 Karar)
Sanık, sulh ceza mahkemesinde görülen aile hukukundan doğan yükümlülüğün ihlali davası ile yargılanmış ve sonucunda mahkumiyet kararı verilmiştir. Yerel mahkeme tarafından verilen karar üzerine temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Mahkemede sanığa çalıştığı iş yerindeki aylık kazanç miktarının ne kadar olduğu sorulmuştur. Sanığın aylık kazancından katılan ve çocuklarının beslenme, eğitim ve kira gibi giderlerine orantılı şekilde yardım yapıp yapmadığının sonucu gözetilmeksizin hüküm kurulmuştur.
Yargıtay, yaptığı incelemede tüm bunları değerlendirmiştir. Sonucunda eksik araştırma ve yetersiz gerekçeler nedeni ile hükmün bozulmasını karar vermiştir. (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/23702 Esas, 2016/9642 Karar)
Mağdurenin banyo yaptığı esnasında öz babası olan sanığın banyodan bir şeyler almak bahanesiyle kilitli olmayan kapıyı açarak içeri girmesi ve 10 dakika kadar bir süre mağdureyi izlediği anlaşılmıştır.
Sanık, sulh ceza mahkemesinde cinsel taciz, müstehcenlik ve aile hukukundan doğan yükümlülüğün ihlali suçlarından dolayı yargılanmıştır. Mahkeme kararı sonucunda sanık için beraat kararı verilmiştir. Yerel mahkemenin kararına karşılık temyiz yoluna gidilmiştir.
Sanık hakkında açılmış olan davada müstehcenlik ve mağdureye karşı yapılan cinsel taciz suçları incelenmiştir. Toplanan delillerin gerekçelerinin gösterilmesi suretiyle verilen beraat kararının usul ve kanuna uygun olması sebebiyle, Cumhuriyet Savcısı ve katılan vekilinin yapmış olduğu temyiz itirazları reddedilerek hükümlerin onanmasına karar verilmiştir.
Sanık hakkında açılan diğer bir dava olan aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali ve cinsel taciz suçuna dair incelemede Cumhuriyet savcısı aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçundan herhangi bir dava açmamıştır. Ayrıca ağır ceza mahkemesinin de dava açılmayan olaya dayalı vermiş olduğu görevsizlik kararının iddianame yerine geçemeyeceği göz önünde bulundurulmadan sanığın beraatine karar verilmiştir. Yargıtay yaptığı incelemede savcı ve katılan vekilinin yapmış olduğu temyiz başvurusunu haklı görmüştür. Yetersiz gerekçe ile hüküm kurulmasına karşılık bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2012/15474 Esas, 2014/3747 Karar)