Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 209. maddesinde Kamu Güvenine Karşı Suçlar bölümünde düzenlenmiştir. Taraflar arasında bulunan ilişkiye veya anlaşmaya uygun olarak doldurulması amacıyla verilen boş kağıdın anlaşmaya aykırı olarak doldurulması ile açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu vücut bulacaktır.
Arasındaki hukuki ilişkiye veya anlaşmaya dayalı olarak şartlara göre doldurulacağı düşüncesiyle boş kağıda atılan imza geçerli kılınmıştır. Önemli olan imzanın kendi rızasına dayalı olarak atılması ve imzanın sahte olmamasıdır.
Davada ispat unsuru önemlidir. Davada iddiada bulunan kişi, iddiasını ispatlayamaz ise ispat yokluğundan dava aleyhine sonuçlanacaktır. Davada iddiasını veya beyanını ispatlayan kişi hakkında dava lehe sonuçlanacaktır. Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunda ispat ancak yazılı delil ile ispatlanabilir.
Bu nedenle tanık delili ile ispat mümkün olmayacaktır. Açığa atılan imzanın kötüye kullanıldığına dair iddiada bulunan kişi, iddiasını yazılı delille ispatlayamaz ise dava delil yokluğundan reddedilecektir.
Ancak hukuka aykırı olarak elde edilme iddiasının ispatı adına yazılı delil ile ispat etme şartı bulunmamaktadır.
Kanunda şikayete tabi olan suçlar belirtilmiş olup şikayet için belli bir süre öngörülmüştür. Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu, şikayete tabi tutulmuştur ve şikayet süresi fiilin ve failin öğrenilmesinden itibaren 6 aydır.
Suçun şikayete tabi olması nedeniyle soruşturma, şikayet üzerine başlatılacaktır. Soruşturma veya kovuşturma aşamasında şikayetten vazgeçildiği belirtilir ise şikayet yokluğu nedeniyle dava düşecektir.
Uzlaşmaya tabi olan suçlarda dosya hakkında uzlaşma prosedürleri uygulanacaktır. Dosya soruşturma aşamasında ise savcılık, kovuşturma aşamasında ise mahkeme tarafından uzlaşma bürosuna gönderilecektir. Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu ise uzlaşmaya tabi suçlardandır. Bu nedenle uzlaşma prosedürleri uygulanacaktır.
Menfi tespit davası, borçlu hakkında açılan icra takibinden önce veya sonra borçlu olmadığının tespiti için açılan davadır. Borçlunun açmış olduğu borçtan kurtulma davasıdır.
Açığa atılan imza nedeniyle imzayı atan kişi hakkında icra takibi başlatılır ve borçlunun aslında olmayan borcu için açılan bir icra takibi var ise menfi tespit davası açma hakkına sahiptir. Ancak menfi tespit davası açılmadan önce açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçundan suç duyurusunda bulunulmalıdır.
Hukuk hakimi ceza davasından verilecek karara bağlı değildir; ancak mahkumiyet veya tespit edilen maddi olgularla bağlıdır. Bu nedenle açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçundan verilecek bir kararın bekletilmesi yönünde karar verilebilir.
Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunda zamanaşım süresi 8 yıldır. Suçun işlendiği tarihten itibaren dava açılmaz veya dava açılsa dahi sona ermez ise zamanaşımı yokluğundan dava hakkında düşme yönünde karar verilecektir.
Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunda görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir. Dava suçun işlendiği yerde görülecektir.
İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
MÜŞTEKİ: Ad Soyad (TC Kimlik No)
Adres
VEKİLİ: Av. Ad Soyad
Adres
ŞÜPHELİ: Ad Soyad
SUÇ: Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması
SUÇ TARİHİ: …/…/…
KONU: Şüpheli hakkında soruşturma başlatılması talepli şikayet dilekçesidir.
AÇIKLAMALAR:
1-) Müşteki müvekkil, şüphelinin kiracısıdır. Müşteki, şüphelinin konutundan başka bir konuta kiraya çıkmak istemiştir; ancak şüpheli müştekinin kira borcu olduğunu belirtmiştir.
2-) Bunun üzerine müşteki, şüphelinin iş yerine …/…/… tarihinde gitmiş ve borç nedeniyle müştekiye bono imzalatmıştır. Müşteki boş bonoya imza atmıştır. Ancak şüpheli, bu tarihten bir ay sonra müşteki hakkında … İcra Müdürlüğü tarafından aleyhine icra takibi başlatmıştır.
3-) Şüphelinin başlatmış olduğu icra takibinde müştekiden olan alacağından daha fazla bir miktarda başlatmıştır. Tüm bu nedenlerle şüpheli aleyhine şikayet yoluna başvurulmuştur.
HUKUKİ SEBEPLER: TCK ve ilgili her türlü mevzuat.
HUKUKİ DELİLLER: … İcra Müdürlüğü …/… Esas sayılı dosya, tanık, bilirkişi ve her türlü yasal delil.
SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenlerle şüpheli hakkında tahkikat yapılmak suretiyle cezalandırılması için kamu davası açılması yönünde karar verilmesini vekaleten saygılarımla talep ederim.
Müşteki Vekili
Av. Ad Soyad
İmza
Sanık, katılana aracını kiraya vermiş ve bu esnada katılana boş senet imzalatmıştır. Katılanı yeğeni kiralık araç ile kaza yapmıştır. Bunun üzerine sanık suça konu senedi amacından farklı şekilde doldurmuş ve bu senet üzerinden icra takibi başlatmıştır. Sanık hakkında asliye ceza mahkemesi tarafından açığa imzanın kötüye kullanılması suçundan dava açılmıştır. Sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiş, karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde sanığın başlatmış olduğu icra takibinin incelenmesi ve suçun işlendiği tarihine göre şikayet süresinde yapılıp yapılmadığının tespitinin yapılması gerektiği belirtilmiştir. Yapılan inceleme sonucunda şikayet süresinde yapılmış ise araç kiralamasına dair sözleşme ve belgelerin getirilmesi, belgelerin incelenmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Senedin nasıl doldurulduğuna ilişkin anlaşma olup olmadığına dair tespitin yapılması belirtilmiş olup mahkemenin eksik inceleme ile hüküm kurması hukuka aykırı bulunmuştur. Mahkemenin kararına karşılık bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/17373 Esas, 2019/1440 Karar)
Katılan şirketin yönetim kurulu başkanıdır, sanık ise başka bir şirkete ait benzin istasyonunda şirket hesap ve banka işlerini takip etmektedir. Katılanın asgari ücretle çalışan işçisi bulunmaktadır ve katılan hakkında açılan soruşturma nedeniyle tutuklu olarak bulunmaktadır.
Katılanın tutuklu olduğu dönemde, katılan şirketin banka işlemlerini kullanmak için katılan tarafından imzalı olarak 10 adet boş A4 kağıdı imzalamıştır. Katılan avukat aracılığıyla imzaladığı bu belgeleri sanığa vermiştir. Sanık katılanın imzalamış olduğu belgelerden bir tanesini 4.000.000 TL bedelli bono haline getirmiş ve katılan şirketi aleyhine icra takibi gerçekleştirmiştir.
Sanık hakkında ağır ceza mahkemesi tarafından açığa atılan imzanın kötüye kullanılması ve resmi belgede sahtecilik suçlarından yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında beraat kararı verilmiş, karara karşılık katılan vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, katılanın gerçekte sahibi olduğu şirket adına yüksek miktarda olan vergi borcu sebebiyle teminat olarak kendisine bu belgeyi verdiğini belirtmiştir. Sanığın bu yöndeki savunmasını doğrular nitelikte dosya içerisinde belgelerin bulunduğu ifade edilmiştir.
Bu nedenle sanık hakkında verilen beraat kararında isabetsizlik bulunmamıştır. Tüm bu nedenlerle mahkemenin kararına karşılık onama yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2015/6947 Esas, 2018/5657 Karar)
Katılan ve sanık öz anne ile oğul olmaktadır. Katılanın eşi ölmüş, eşinin ölümüyle kalan malların paylaşımı esnasında çocuklar arasında anlaşmazlık çıkmıştır. Bunun üzerine sanık, katılandan imzalı olarak 3 adet bono almıştır. Bonolardan 1 tanesini 250.000 TL bedelle doldurmuş ve katılanı alacaklısı haline getirmiştir.
Sanık müşterek çocukları velayeten icra takibi başlatmış, katılana ödeme emri tebliğ edilmiştir. Katılan vekili aracılığıyla şikayette bulunmuştur. Katılan şikayetinde boş senet imzalattırıldığını, sanığın alacaklı ve borçlu kısmını doldurarak icra takibi başlatıldığını belirtmiştir.
Sanıklar hakkında ağır ceza mahkemesi tarafından açığa atılan imzanın kötüye kullanılması, nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs suçlarından yargılama yapılmıştır. Sanıklar savunmasında üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini belirtmiştir. Sanıklar hakkında her iki suçtan beraat kararı verilmiştir, katılan vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Yargıtay, açığa atılan imzanın kötüye kullanılma suçunun tanık delili ile ispat olunamayacağı ancak yazılı delil ile mümkün olduğunu belirtmiştir. Katılan iddiasını ispatlayamadığı ve yeterli delil olmadığını tespit etmiştir. Bu nedenle mahkemenin kararında isabetsizlik olmadığı ve hukuka aykırılık tespit edilmemiştir. Mahkemenin kararına karşılık onama yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2015/10312 Esas, 2018/5552 Karar)
Sanık, katılanın ilk kocasından olan oğlunun amcasıdır. Sanık, boş bono vermiş ve üvey babası katılana okuldan istiyorlar diyerek imzalaması gerektiğini söylemiştir. Katılan bonoya parmak bastırmış ve bonoyu amcası olan sanığa vermiştir. Sanık, bonoyu 42,500 TL miktar yazarak katılanı borçlu haline getirmiş, katılan aleyhine icra takibi başlatmıştır.
Sanık hakkında ağır ceza mahkemesi tarafından resmi belgede sahtecilik, kamu kurumunu aracı kılarak dolandırıcılığa teşebbüs etme, açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçlarından yargılama yapılmıştır. Katılan beyanında sanık ile hiç karşılaşmadığını ve aralarında gayrimenkul satışına ilişkin hukuki ilişki olmadığını belirtmiştir. Sanık hakkında beraat kararı verilmiş, karara karşılık katılanlar vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde sanığın dosyada sözleşme fotokopisinde tanık olarak yer alan kişinin ifadesinin mahkeme tarafından dinlenmediğini tespit etmiştir. Ancak mahkeme, sanığın hukuki durumunun takdir ve tayinin eksik araştırma ile hüküm kurduğunu belirtmiştir. Bu nedenle verilen beraat kararına karşılık bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2015/1077 Esas, 2018/1951 Karar)
Katılan, sanığın eski kiracısıdır. Katılan, sanığa kira alacağıyla ilgili imzalı boş bono vermiştir. Ancak sanık bonoyu aralarında yapılan anlaşmadan farklı olarak miktarını fazla yazmıştır. Sanık hakkında asliye ceza mahkemesi tarafından resmi belgede sahtecilik suçundan yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında beraat kararı verilmiş, karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde sanığın eyleminin açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu oluşturduğu belirtilmiştir. Bu nedenle yazılı delille ispat zorunlu olduğu ve tanık anlatımına dayalı karar verilmesinin mümkün olmadığı ifade edilmiştir. Ancak katılanın buna yönelik yazılı delil sunmamış olduğundan temyiz itirazları reddedilerek beraat kararına karşılık onama yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/4562 Esas, 2018/306 Karar)
Sanık hakkında ağır ceza mahkemesi tarafından resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında beraat kararı verilmiş, karara karşılık katılan vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Sanık suçun işlendiği tarihte katılanın şirketinde inşaat mühendisi olarak çalışmaktadır. Sanık, şirket adına İskenderun’daki şantiyede şef olarak görevlendirilmiştir. Katılan iş yerinde bulunmadığı zamanlarda hazır etmek amacıyla imzalı boş kağıtlar bırakmıştır. Sanık, iş yerinden ayrıldıktan sonra katılanın imzaladığı boş kağıtlara bilgisayar aracılığıyla yazılar eklemiştir. Sanık kendisini alacaklı, katılanı borçlu olarak 50.000 TL olarak bono haline getirmiştir. Avukat aracılığıyla icra takibi açmıştır.
Yargıtay, açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun yazılı delil ile ispatının zorunlu olduğunu belirtmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ayrıksı durumları haricinde ancak tanıkla ispatın zorunlu olduğunu belirtmiştir.
Katılan sanık adına belirtmiş olduğu iddiasını yazılı delil ile ispat edememiş olması nedeniyle sanık hakkında verilen beraat kararında isabetsizlik gözetmemiştir. Tüm bu nedenlerle mahkemenin kararına karşılık onama yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 4479 Esas, 2017/17943 Karar)
Katılan sanığa plastik doğrama işi karşılığında imzalı olarak boş bono vermiştir. Ancak sanık, katılan ile aralarındaki anlaşmaya aykırı olarak bonoyu doldurmuş ve bonoyu kullanmıştır. Katılan beyanında sanıkla 1400 TL karşılığında anlaşmış, 800 TL’si peşin ödenmiş ve geri kalan borç adına taksit bağlandığı belirtilmiştir. Katılan borcunu ödemesine rağmen katılanı icraya vermiştir. İcra takibi başlatılması üzerine katılan, tanık ile birlikte sanığın yanına gitmiş ve borcu olmadığını söylemiştir.
Sanık hakkında sulh ceza mahkemesi tarafından açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçundan yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiş, karara karşılık sanık müdafii temyiz başvurusunda bulunmuştur. Yargıtay, dosya incelemesinde dosyaya konu suç olan açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunun şikayete tabi olduğu ve uzlaşma hükümlerinin uygulanması gerektiğini belirtmiştir.
Bunun yanında mahkemede ifade veren tanıklar, sanığın savunmasını doğrular nitelikte beyanda bulunmuşlardır. Sanığın bonoya ilişkin anlaşmaya aykırı olarak doldurduğuna dair katılan somut delil sunamamıştır. Somut delil bulunmadığından mahkumiyete ilişkin hüküm hukuka uygun bulunmamıştır. Bu nedenle sanık müdafiinin temyiz itirazı yerinde görülmüş, karara karşılık bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/5308 Esas, 2017/4307 Karar)
Sanıklardan birisi oto kiralama işi yapmakta diğer sanık ise söz konusu iş yerinde çalışmaktadır. Suça konu olan olayda, katılan, sanıklardan araç kiralamış ve katılana kiralamaya ilişkin belgeler ile birlikte boş senet imzalatmıştır. Katılanda araç bulunur iken araçla kaza yapmıştır, sanıklar katılandan zarar bedeli olarak 8.000 TL almıştır. Ancak aracın hasar bedelinin 8.000 TL’den fazla olduğunu belirterek 30.000 TL bedelli senet doldurtmuştur. Sanık tarafından katılan aleyhine senet üzerinden icra takibi başlatılmıştır.
Sanıklar hakkında ağır ceza mahkemesi tarafından dolandırıcılık ve açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçlarından yargılama yapılmıştır. Sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verilmiş, karara karşılık sanıklar müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, sanıkların sabıkasının bulunmadığı ve suçun teşebbüs aşamasında kalmış olması nedenine dayanıp katılanın zararının olmamasının mahkeme tarafından göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtmiştir. Sanıkların bir kez daha suç işlemeyeceği konusunda düşünce belirtmiş olmasına rağmen yetersiz gerekçe ile hüküm kurulduğu tespit edilmiştir. Tüm bu nedenlerle mahkemenin kararına karşılık bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2016/1730 Esas, 2016/5922 Karar)
Sanığın mesleği avukat olup suçun işlendiği tarihte suçtan mağdur olan müvekkilini cezaevinde ziyarete gitmiştir. Sanık, mağdur olan müvekkiline kendisine 20.000 TL vermesini, parayı vermesi halinde ise hakimlere rüşvet vereceğini ve tutukluluk durumundan mağduru tahliye edeceğini belirtmiştir.
Bunun üzerine mağdur, tanık olan kızından 6.000 TL nakit para almış, geriye kalan 14.000 TL’yi de katılanın imzaladığı açık senedi almıştır. Sanık senedi mağdurla alacak verecek ilişkisi olmayan tanık lehine doldurmuş, kişinin vekili sıfatıyla aleyhe icra takibi başlatmıştır.
Sanık hakkında ağır ceza mahkemesi tarafından nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından yargılama yapılmıştır. Sanık savunmasında mağdurun şikayet etmesinin nedeni olarak psikolojisinin bozuk olduğunu, vekalet ücretinin teminatı olarak kendisine senet imzaladığını belirtmiştir. Sanık hakkında açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçundan düşme, nitelikli dolandırıcılık suçundan beraat kararı verilmiştir. Mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık mahalli savcı tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, mağdurun nitelikli dolandırıcılık suçuna ait somut bir delil sunamadığını ve soyut iddialar ile suçlamada bulunduğunu belirtmiştir. Bu nedenle sanık hakkında verilen beraat kararının kabulüne karar vermiştir. Açığa atılan imzanın kötüye kullanması suçunda ise mağdurun şikayetinden vazgeçmesi nedeniyle verilen düşme kararında isabetsizlik görmemiştir. Bu nedenle mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık onama yönünde karar vermiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2013/27825 Esas, 2016/3284 Karar)
Sanık, daha önceden de tanışıklığı olduğu katılana yayınevi bayiliğini vereceğini söylemiş ve katılanı ikna etmiştir. Sanık, akrabası olan diğer sanıkla katılanı tanıştırmış ve sanığın da aynı şekilde yayınevi bayiliğini vereceğini ve depoda bulunan kırtasiye ürünlerini katılanın dükkanına yerleştirme konusunda anlaştığını belirtmiştir.
Sanıklar, katılanın dükkanında tadilat yapmış, depodan 41.000 TL değerinde kırtasiye ürünlerini katılanın dükkanına yerleştirmiştir. Geriye kalan ürünleri ise yayınevi tarafından göndereceğini söylemiştir. Daha sonra sanık, katılanın iş yerine gitmiş ve depodan gönderilen ürünler ve bayilik devri taahhüdü için teminat amaçlı senet istemiştir. Katılan alacak kısmını boş bırakarak toplam 92.500 TL bedelinde senetler vermiştir.
Sanık, alacaklı kısımlarına yayınevi ve kırtasiye isimlerini yazacağını belirtmiştir. Sanık, belirtmiş olduğu gibi alacaklı kısımlarına yayınevi ve kırtasiye isimlerini yazmamıştır. Sanık birden fazla sanığın adını farklı senetlere yazarak sanık hakkında icra takibi başlatmıştır. Sanıklar hakkında bedelsiz senedi kullanma, açığa imzanın kötüye kullanma suçlarından yargılama yapılmıştır. Sanıklar hakkında ayrı ayrı mahkumiyet kararı verilmiş, bir sanık hakkında ise bedelsiz senedi kullanma suçundan beraat kararı verilmiştir.
Mahkemenin vermiş olduğu mahkumiyet kararına sanıklar ve müdafii tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuş, sanık hakkında verilen beraat kararına karşılık ise katılan vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Yargıtay, bedelsiz senedi kullanma suçuna dair kurulan hüküm incelemesinde sanık hakkında verilen beraat kararında isabetsizlik bulmamıştır. Soyut, yeterli ve kesin deliller bulunmadığından verilen beraat kararına karşılık onama yönünde karar vermiştir.
Bunun yanında açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunda yazılı delil ile ispatın zorunlu olduğu ve tanık anlatımına dayalı olarak hüküm kurulamayacağı belirtilmiştir. Bu nedenle sanıklar hakkında verilen mahkumiyet kararının hukuka aykırı olduğu belirtilerek mahkumiyet kararına karşılık bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2014/23223 Esas, 2017/10931 Karar)
İki adet bono altına katılan adına imza atılmıştır. İmzaların katılana ait olmasına rağmen sanık tarafından katılanın rızası olmadan doldurulmuştur. Katılan aleyhine icra takibinde bulunulmuştur. Sanık hakkında her iki belge adına asliye ceza mahkemesi tarafından açığa imzanın kötüye kullanılması suçundan yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında beraat kararı verilmiş, karara karşılık bozma talepli temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay dosya incelemesinde açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunun şikayete tabi bağlı olduğu ve altı ay içinde şikayette bulunmaması halinde soruşturma yapılmayacağı belirtilmiştir. Bu nedenle katılanın fiili ve faili öğrendiği tarihten itibaren altı içerisinde şikayette bulunup bulunmadığının tespitinin yapılması gerekmektedir.
Bu nedenle ödeme emrinin katılana ne zaman tebliğ edildiğinin sorulması gerektiği belirtilmiş olup sanığın hukuki durumunun tayini ve tespiti gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle mahkemenin kararına karşılık bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay (Kapatılan) 21. Ceza Dairesi 2016/10502 Esas, 2017/1246 Karar)
Sanık, diğer sanıkla birlikte araç kiralama sözleşmesi kapsamında katılan tarafından teminat olarak imzalanan boş kağıt üzerinde tahrifat yaparak bonoya dönüştürdüğü belirtilmiştir. Bono üzerinden katılan aleyhine icra takibi başlatılmıştır.
Sanık hakkında asliye ceza mahkemesi tarafından resmi belgede sahtecilik suçundan yargılama yapılmıştır. Sanık savunmasında katılan ile kendisi arasında ticari ilişki bulunduğunu ve bu nedenle bonoyu katılandan aldığını belirtmiştir. Mahkeme tarafından atanan bilirkişi ise raporunda senedin bono özelliğini taşımadığı, üst ile sol kenarın matbaa kesimine uymadığı, bononun üst kısmında başka amaçla düzenlenen metin olduğu, başka bir kalem ile doldurulduğu tespit edilmiştir. Sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiş, karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde katılanın imzalamış olduğu belgenin aslının gösterilerek imzanın kendisine ait olup olmadığının sorulması, sanığı tanıyıp tanımadığı, borçlu imzası katılana ait ise belgeyi hangi şartlarda, kime verdiğini açıklaması gerektiği belirtilmiştir.
Katılan imzanın kendisine ait olduğunu bildirir ise sanığın eyleminin açığa atılan imzanın kötüye kullanma suçunu oluşturduğu da belirtilmiştir. Katılan imzanın kendisine ait olmadığını belirtir ise suç resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacaktır. Tüm bu gerekçeler ile mahkeme vermiş olduğu kararda eksik incelemeye dayanarak karar vermiş olduğundan bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2015/2581 Esas, 2017/657 Karar)
Katılan ve sanık aile arasında küçük bir tören ile nişanlanmıştır. Katılanın babası vefat etmiş, vefatı nedeniyle katılan ruhsal sorunlar yaşamış ve sanığa karşı duyduğu güven ile sanığa gayrimenkul satışı yapılması da dahil özel vekaletname vermiştir. Sanık, katılandan vekaletnameyi alırken katılana birçok üstü yazısız bono imzalatmıştır. Sanık katılanın vermiş olduğu vekaletnamede katılana sormadan ve onay almadan herhangi bir işlem yapmayacağını beyan ederek söz vermiştir.
Sanık vekaletnameyi aldıktan bir gün sonra katılanın kardeşi ile hissedar olduğu gayrimenkulde bulunan hissesini diğer sanık üzerine geçirmiştir. Katılan bu durumu daha sonradan öğrenmiş ve sanık hakkında yapmış olduğu araştırma sonucunda sanığın evli ve 2 çocuk sahibi olduğunu öğrenmiştir. Sanığın eşi olan diğer sanık tapuya evlenmeden önceki kimliğini ibraz etmiş ve satış işleminde sanığın karısı olduğunu gizlemiştir. Sanık katılan aleyhine 14.000 TL bedelli olan bonoyu dayanak göstererek icra takibine girişmiştir.
Sanıklar hakkında asliye ceza mahkemesi tarafından dolandırıcılık ve bedelsiz senedi kullanma suçlarından yargılama yapılmıştır. Sanıklar hakkında ayrı ayrı beraat kararı verilmiş, karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde bedelsiz senedi kullanma suçu olarak düzenlenen eylemin aslında senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulmuş olması nedeniyle açığa atılan imzanın kötüye kullanma suçunu oluşturduğunu belirtmiştir. Bu suçun da şikayete tabi olduğu, 6 aylık hak düşürücü süre dolduktan sonra şikayetçi olunamayacağı göz ardı edilerek yargılama yapıldığı tespit edilmiştir. 6 aylık yasal süre içerisinde şikayet yapılmadığından sanıklar hakkında ayrı ayrı düşme yönünde karar verilmesi gerektiği kararda eklenmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2014/8483 Esas, 2016/9199 Karar)
Sanıklar katılana boş olarak senet imzalatmıştır. Ancak sanıklar katılanla yapmış olduğu anlaşmaya aykırı olarak senet üzerine 955,00 TL bedel doldurup icra takibi başlatmıştır. Sanıklar hakkında asliye ceza mahkemesi tarafından açığa imzanın kötüye kullanılması suçundan yargılama yapılmıştır. Sanıklar hakkında yapılan yargılamada mahkumiyet kararı verilmiş, karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunun şikayete tabi suçlar arasında yer aldığını, ve şikayet süresinin 6 ay olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle senet adına başlatılan icra takibindeki ödeme emrinin katılana tebliğ edildiği tarihin belirlenmesi ve katılanın şikayet süresi içerisinde şikayet edip etmediğinin belirlenmesi gerektiğini belirtmiştir.
Mahkeme tarafından kovuşturma şartlarının oluşup oluşmadığının denetlenmesi gerektiğini tespit etmiştir. Bunun yanında yazılı delil ile ispat edilmesinin zorunlu olduğu ve tanık anlatımına dayalı delil sunulamayacağı da eklenmiştir. Mahkeme tarafından eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olduğundan mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2016/5393 Esas, 2016/6971 Karar)
Katılan eczane sahibi olup 2007 yılında bina mülkiyeti satın almıştır. Satın almış olduğu mülkiyet nedeniyle ekonomik sıkıntı içerisine girmiştir. Bu nedenle katılana ilaç temin eden ecza depolarından birisinin yetkilisi olan sanıktan 2010 yılında yarı hisse karşılığında 1.650.000 TL para almıştır. Sanık, katılanla kurmuş olduğu hukuki ilişkiye binaen katılandan güvence olarak A4 kağıdına katılanın imzası atılmış bir belge almıştır.
Katılan eczane mülkünün yarısını sanığa devretmiş olduğu halde sanık katılanın imzalamış olduğu boş belgeyi katılana iade etmemiştir. Sanık söz konusu belge üzerine bilgisayar yardımıyla bono haline dönüştürmüş ve 1.700.000 TL bedelli katılan aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibinde bulunmuştur.
Sanık hakkında ağır ceza mahkemesi tarafından açığa imzanın kötüye kullanılması ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından yargılama yapılmıştır. Mahkeme açığa atılan imzanın kötüye kullanılmasından 6 ay hapis cezası ile müsadere, nitelikli dolandırıcılık suçundan ise beraat kararı vermiştir. Mahkeme tarafından verilen karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya değerlendirmesinde katılanın anlatımları, dosyada bulunun raporlar, sanığın eyleminin açığa atılan imzanın kötüye kullanma suçunu oluşturmasına dair kabulde hukuka aykırılık saptamamıştır. Tüm bu nedenlerle mahkemenin vermiş olduğu kararda herhangi bir isabetsizliğe rastlanmamış ve karara karşılık onama yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2016/8053 Esas, 2016/7255 Karar)
Katılanlar, sanıklara satmış olduğu kamyonun vergi borcuna binaen boş olarak senet imzalamıştır. Ancak sanıklar kamyonun vergi borcu 15.000 TL olmasına rağmen 55.000 TL olarak doldurmuştur. Sanıklar bu miktar üzerinden icra takibi başlatmıştır.
Sanıklar hakkında sulh ceza mahkemesi tarafından açığa imzanın kötüye kullanılması suçundan yargılama yapılmıştır. Sanıklar ise savunmasında üzerine atılı olan suçlamayı kabul etmediğini belirtmiştir. Sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verilmiş, karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay dosya incelemesinde açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunda yazılı delil ispatının zorunlu olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle iddia edildiği gibi anlaşmaya aykırı olarak senet doldurulduğuna dair herhangi bir yazılı belge sunulmadığı tespit edilmiştir. Sanıklar hakkında beraat kararı verilmesi gerektiği, mahkumiyet kararının hukuka aykırı olduğu tespit edilmiştir. Tüm bu nedenlerle mahkemenin kararına karşılık bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 21. Ceza Dairesi 2015/7781 Esas, 2016/4160 Karar)
Katılan, sanıktan 35.000 TL borç para almış ve sanık, borcuna karşılık boş bono imzalayarak vermiştir. Katılan borcunu ödememiştir; ancak borcuna karşılık olarak sanığa 1 adet ev ve 3 adet dükkanı sanığa devretmiştir. Katılanın devretmiş olduğu gayrimenkullerin değeri katılanın borcundan fazla olduğundan katılan ve sanık aralarında hesaplaşmıştır. Bu hesaplaşma sonucunda katılan sanıktan 50.000 TL alacaklı olarak çıkmıştır.
Bunun üzerine katılan ve sanık hesaplaşmada bulunmuş ve şahitler huzurunda sözleşme imzalamıştır. Sözleşmenin imzalanması sonrasında katılan imzalamış olduğu senedi geri istemiştir. Ancak sanık senedi iade etmemiştir. Sanık, katılana olan 50.000 TL olan borcunu da katılana ödememiştir.
Bunun üzerine katılan sanık aleyhine icra takibi başlatmış ve sanık borcunu katılana icra takibinden sonra da ödememiştir. Sanık katılana imzalatmış olduğu ve 35.000 TL olan borcu için aldığı senedi doldurmuş ve 45.000 TL meblağ olarak doldurmuştur. Bu belge üzerinden icra takibi başlatmıştır.
Sanık hakkında sulh ceza mahkemesi tarafından bedelsiz senedi kullanma, açığa imzanın kötüye kullanılması suçlarından yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında adli para cezası verilmiş ve hükme karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde sanığın eyleminin bütün halinde açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunu oluşturduğu gözetilmeden hüküm kurulduğu tespit edilmiştir. Her iki suçtan hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuştur. Bu nedenle mahkemenin kurmuş olduğu hükme karşılık bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/6098 Esas, 2016/2640 Karar)
Sanık hakkında asliye ceza mahkemesi tarafından hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçlarından yargılama yapılmıştır. Sanık hakkında kurulan hükme karşılık olarak temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Sanık, ortağı olduğu şirkette yetkili olan kişi tarafından kullanılması adına kendisine bırakılan imzalı ve kaşe basılı olan boş kağıtların üzerini senet haline getirmiştir. Söz konusu senetler, sanığın arkadaşı olduğu ileri sürülen kişi tarafından icra takibine konulmuştur.
Yargıtay, dosya incelemesinde sanığın arkadaşı olarak iddia edilen kişinin hangi hukuki ve ticari ilişkiye dayanarak düzenlendiğini, kimlerden alındığının sorularak tanık beyanının araştırılması gerektiği belirtilmiştir. Bunun yanında senet asıllarının duruşmaya getirilerek özelliklerinin tutanağa geçirilmesi gerektiği ve eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması gerektiği belirtilmiştir. Tüm bu nedenlerle mahkemenin kararına karşılık bozma yönünde karar verilmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2013/19015 Esas, 2015/31240 Karar)
Katılan teminat amacıyla imzalı olarak boş senet vermiştir. Sanıklar katılanla yapmış olduğu anlaşmaya aykırı olarak senedi doldurmuş ve icra takibine koymuştur. Bunun üzerine katılan sanıklardan şikayetçi olmuştur.
Sanıklar hakkında sulh ceza mahkemesi tarafından açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçundan yargılama yapılmıştır. Sanıklar hakkında şikayetin süresinde olmaması nedeniyle davaların düşmesi yönünde karar verilmiştir.
Yargıtay dosya incelemesinde icra takibinin 07.11.2007 tarihinde başlatıldığı, katılanın ise 18.02.2008 tarihinde sanıklar hakkında şikayetçi olduğunu tespit etmiştir. Katılan aleyhine başlatılan icra takibinde katılana ödeme emrinin ne zaman tebliğ edildiğine dair bilgi açıklığa kavuşturulmamıştır.
Bu nedenle katılanın şikayetinin 18.02.2009 tarihinde yapıldığı hususunda mahkemenin yanıldığı belirtilmiştir. Şikayetin süresinde yapılmadığı hususunda yanılgıya düşüldüğü ve bu nedenle bozma yönünde karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. (Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2013/13052 Esas, 2015/178 Karar)